On üç yıldır her pazar nöbet tutulan Haydarpaşa Garı’nda gelinen süreç için Haydarpaşa Dayanışması’ndan Tugay Kartal ve Doç. Dr. Gül Köksal gazetemize konuştu:
Kartal: İstanbul’daki imar dönüşümlerinin birçoğu çıkartılan yangınlar sonucu gerçekleşmiştir. Haydarpaşa’da da bunu denediler ama başarılı olamadılar. 2017 yılına geldiğimizde Haydarpaşa Gar sahasına hızlı tren işletmeciliğine yönelik düzenleme istediler
Köksal: Haydarpaşa Dayanışması’nın yıllardır sürdürdüğü mücadele buranın alışveriş merkezinden otellere, olimpik stattan çeşitli biçimlerde dönüştürülmesi ve soylulaştırılmasına yönelik bir karşı çıkıştı. Fakat şimdi kültür yoluyla yapılıyor olması insanları sindiren ve kutuplaştıran bir yerden olacak gibi gözüküyor
Duygu Kıt
Haydarpaşa Garı 2005’ten beri iktidarın türlü dönüşüm projeleri ve rant girişimleriyle hedefte. Son olarak geçtiğimiz günlerde Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk, İstanbul’un simge yapılarından Haydarpaşa Garı’nda ‘Atatürk Kültür Merkezi-2’ adıyla yeni bir sahne kurulacağını T24’ten Faruk Ekici’ye verdiği bir röportajda duyurmuştu. Haydarpaşa Garı’nı halka kapatmak isteyen kentsel dönüşüm girişimlerine karşı Haydarpaşa Garı’nın tüm kent sakinlerinin ortak ve kamusal mekânı olarak yeniden kazanmak için mücadele edeceklerini dile getiren Haydarpaşa Dayanışması ise Sağtürk’ün açıklamasına karşın şehrin garlarının kültür-sanat maskesiyle yok edilmesine asla izin vermeyeceklerini kaydettiler. On üç yıldır her pazar nöbet tutulan Haydarpaşa Garı’nda gelinen süreç için Haydarpaşa Dayanışması’ndan Tugay Kartal ve Doç. Dr. Gül Köksal gazetemize konuştu.
‘Gar 2005’ten beri sermayenin hedefinde’
Haydarpaşa Dayanışması üyesi ve 48 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) çalışanı Tugay Kartal, direnişe başladıkları 2005 yılında çıktıkları yoldan bugüne kadar devam eden mücadelelerini anlattı. Kartal, şu bilgileri verdi: “2005 yılında demiryollarının bürokratlarının birisinin duvarında Haydarpaşa Garı’nın yukarıdan kuşbakışı çekilmiş ama içinde hiç demiryolu hatları olmayan bir tasarım projesi gördük ve araştırmaya başladık. Dünyada başka yerlerde garlar dönüşüyor mu diye incelediğimizde, bunun gibi bir örnek karşımıza çıkmadı. Buna karşı bir mücadele platformu oluşturulması için toplantılar yaparken Haydarpaşa Gar ve liman sahasında 1 milyon m2’lik alana içinde 7 tane 70 katlı gökdelen olan Dünya Ticaret Merkezi yapılacağını öğrendik. Ve bunun üzerine 13 Mayıs 2005 tarihinde Haydarpaşa Dayanışması adı altında bir platform kuruldu. 2005’ten bu yana da sokakta ve hukuksal alanda çeşitli dönüşüm projelerine karşı mücadelemiz sürmekte.”
‘Gar yok edilmek istendi’
“2010 yılında çıkan yangınla Haydarpaşa’yı tekrar dönüştürmeye çalıştılar” diyen Kartal, Haydarpaşa Garı’nda en başından bugüne değin gelişen süreçleri şu şekilde özetledi: “İstanbul’daki imar dönüşümlerinin birçoğu çıkartılan yangınlar sonucu gerçekleşmiştir. Haydarpaşa’da da bunu denediler ama başarılı olamadılar. 2017 yılına geldiğimizde Haydarpaşa Gar sahasına hızlı tren işletmeciliğine yönelik düzenleme istediler. Bunun üzerine gar sahasında bitmeyen arkeolojik kazı ve bitmeyen restorasyon başladı. İşlem devam ederken çeşitli projeler gündeme geldi. Ardından garın demiryolu işlevi küçültüldü. Ardından lokomotif deposunu ve vagon bakım deposunu kaldırdılar. Haydarpaşa Gar sahasında demiryolu işletmeciliğini metrobüs işletmeciliğine çevirdiler. Son geldiğimiz noktada ise bu kez kültür, sanat ve turizm işlevini de ortaya katarak bir dönüşüm planladılar. Bu amaçla da Haydarpaşa Gar sahasında 500 dönüm, Sirkeci Gar sahasında 200 dönüm alan olmak üzere her iki gar binasını Kültür Bakanlığı’na geçtiğimiz yıl ağustos ayında yirmi dokuz yıllığına 80 küsur milyar liraya kiraya verdiler. Bunu metrekareye ve aylık hesaba böldüğümüzde aylığı 300 lira gibi komik bir rakama denk geliyor. Kira protokolü imzalanmadan önce de kültür sanat sermayesinin bir parçası olan Sabancı Holding’den Güler Sabancı Haydarpaşa’da yer baktı. Kılıflar sürekli çoğaldı. Kısacası tam 20 yılımız Haydarpaşa’nın sermayeye altın tepside sunulma girişimlerine karşı mücadeleyle geçti.”
‘Her koşulda korumaya devam edeceğiz’
Kartla, demiryolu işçilerinin bir nevi sürgün edildiğini ise şu şekilde açıkladı: “Haydarpaşa Garı’ndan önce trensizleştirildi, ardından gar sahasındaki depo ve atölyelerde görev yapan demiryolu işçileri kentin çeperi olan Halkalı ve Gebze’ye bir nevi sürgün edildiler. Şimdi ise demiryolu memurları Haydarpaşa ve Sirkeci Gar binasından geçici olarak prefabrik bir yapıya sürgün ediliyorlar, oradan nereye sürülecekleri ise meçhul.”
Kartal, Sağtürk’ün açıklamalarına ilişkin olarak ise şöyle konuştu: “Tan Sağtürk konuyu bilmeden, garları görmeden, hiç trene binmemiş biri olarak yorum yapıyor. Hatta Sağtürk’ün birbirine karıştırdığı iki gar var. ‘Orient Express gelecek’ dediği gar Sirkeci Garı. Haydarpaşa’yla alakası yok. Bir tane yol kalacak dediği yer yine Sirkeci Garı. Sonuç olarak Haydarpaşa Gar sahasında yapılacak projeyi biz görmedik ama bir tasarım projesi şeklinde gece ışıklandırılmış halini gördük. Bunlar dışında Haydarpaşa Gar sahasında AKM kütlesi büyüklüğünde bir yapı yapılabilir mi, yapılabilirler çünkü hiçbir yasal mevzuata takılmamak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Haydarpaşa ve Sirkeci garlarını özel proje alanı ilan ettirdiler. Tan Sağtürk’ün açıklaması yürütülen proje ile örtüşüyor mu bilmiyoruz, çünkü proje gizli yürütülüyor. Sözde bir danışma kurulu var bilim insanlarından oluşan ama henüz Danışma Kurulu’na danışmadan Tan Sağtürk’e danışmışlar sanki. Demek ki Sağtürk mimariden ve korumadan daha iyi anlıyor. Özcesi bu söylemler sanatçının iktidara tutunma ve iktidardan yaranma üzerine iktidarın politikalarını, iktidarın borazanı olmayı sürdüren söylemlerdir. Ciddiye almak mümkün değil bizim için.”
‘Haydarpaşa soylulaştırmaya çalışılıyor’
Haydarpaşa’da bir kültürel soylulaşma süreci işletildiğine işaret eden mimar ve koruma uzmanı Doç. Dr. Gül Köksal ise, “Gar binalarının kaldırılıp onun yerine bir kültür alanı ataması projesiyle karşı karşıyayız” diye belirtti. Köksal, Haydarpaşa Garı’nda yapılmak istenenlere ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Gar alanında arkeolojik kalıntılar çıktıktan sonra buranın kültürel kullanımına dair bir takım projeler geliştirilmişti. Çeşitli kültür faaliyetleri ile en son Tan Sağtürk’ten öğrendiğimiz biçimde de bir kültür merkezi, bale ve opera alanı olacağı yönünde bilgi paylaşıldı. Dolayısıyla mekânın bu yönde dönüşümü, bir kültürel soylulaştırma projesi ile karşı karşıyız. Aslında Haydarpaşa Dayanışması’nın işaret ettiği üzerine burada çok katmanlı bir kültürel birikim var zaten. Ulaşım kültürü, kent kültürü, direniş kültürü, dayanışma kültürü, Haydarpaşa Dayanışması’nın da oluşturduğu dayanışma kültürü. Bugün yapılmak istenen ise kent hakkı, ulaşım hakkı ve kültürel miras değeri açısından buranın kendi özgün değerlerinin, aynı zamanda endüstri mirası gibi bütün değerlerinin ötesinde yeni bir kültürel atama durumudur. Bu atamanın kendisi aslında özgün kültürel değerleri yok eden ve onları sembolikleştiren, zayıflatan bir kültürel atama olarak görülmelidir.”
‘Hafızayı yok etmek için yeni bir girişim’
İktidarın kültürel hegemonya söylemine de değinen Köksal, “Haydarpaşa Garı’nın AKM-2 olacağının söylenmesi kültürel hegemonik bir yaklaşımı da gösteriyor” dedi. Köksal sözlerini şöyle sürdürdü: “Gar alanının kendi özgün kültürel değerlerini yok eden, onun yerine zorunlu bir kültürel atama yapılıyor. Bunun da en riskli ve en uygunsuz tarafı Türkiye’de bunun için emek veren, yıllardır burada çalışan demir yolcularının görüşlerinin üzerinin çizilecek şekilde, kentlileri buradan uzaklaştıracak şekilde, insansızlaştırarak yeni bir kültürel üretim alanı yapılacak olmasıdır. Bir ara çeşitli sermaye gruplarının da Haydarpaşa’ya dair niyetleri olmuştu. Ama Haydarpaşa Dayanışması’nın yıllardır sürdürdüğü mücadele buranın alışveriş merkezinden otellere, olimpik stattan çeşitli biçimlerde dönüştürülmesi ve soylulaştırılmasına yönelik bir karşı çıkıştı. Fakat şimdi kültür yoluyla yapılıyor olması insanları sindiren ve kutuplaştıran bir yerden olacak gibi gözüküyor.”