• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
21 Temmuz 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Nesrin Akgül

‘Kürtçe dolaşmak istiyorum’

21 Temmuz 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Nesrin Akgül, Yazarlar
Yazarlar

DEM Partinin Barış ve Demokratik Toplum çağrısı kapsamında Bingöl’de de yaptığı halk toplantılarında mikrofon uzatılan altı-yedi yaşlarında bir Kürt çocuğu yüreğinden taşan o saf ve cesur sözle, “Ben Kürtçe dolaşmak istiyorum.” dedi. Bu sadece küçük bir çocuğun masum haykırışı değil, aynı zamanda bir halkın yüzyıllık yarasının, kimlik mücadelesinin ve barış özleminin en yalın yankısı oluyor. Kürtçe dolaşmak isteyen bir çocuk için Kürtçe sadece bir dil değil, bir yaşam biçimi olmuşturki o dilin her yerde özgürce dolaşmasını ister.

Peş peşe dizilen heyecanlı çocuk topluluğu mikrofonu elden ele kaçırarak yüzyıllık yaranın yankısını küçük bedenlerinde sürdürmeye devam ettirdiler ve devamla; “Kürtçe oyun oynamak, Kürtçe halay çekmek istiyoruz, çocuklar çalıştırılmasın, Kürtçe eğitim istiyoruz, bir de büyüklerin sorunlarını çözüyorsun bizimkileri de çöz; her şey çok pahalı ‘meybuz’ yiyemiyoruz(!)” gibi coşkun talepler ve isyanlarla sürece dair yaklaşımlarını da dile getirmiş oldular. Bu minik sesler ülkede yaşanan Kürt sorununun oluşturduğu politik bilincin yaşla değil, acı ve aidiyetle şekillendiğini ortaya koyuyor.

Katıldığımız halk toplantılarında halkın henüz tecrübe edemediği barışa derin bir özlemi olduğu, hareketlerine güvendikleri öne çıksa dahi devlete karşı duyulan kaygı da ısrarla dile geldi. Bu kaygı barışa değil; barışın sürdürülebilirliğine ve samimiyetine şüphe ile yaklaşılmasından beslenen bir kaygıdır. Bir halkın tarihten yoğrulmuş temkinliliği, yeni bir sürece duyulan özlemin gerçekleşme ihtimaline dair olsa da anlaşılmayı gerekli kılmaktadır.  Zira 2015 yılı ile gelişen Kürt soykırım süreci hafızasının yıkıcı yankıları, güvenin kırılganlığını ve savaşın gölgesini diri tutuyor. Bu nedenle barışın adil, kapsayıcı ve sahici bir toplumsal sözleşme haline gelmesi isteniyor.

Halk bu süreçte baş müzakereci Öcalan’ın 27 Şubat “Barış ve Demokratik Çözüm Çağrısı” ile bir halkın yaşadığı acıları çözüm iradesine dönüştürmek istediğinin farkında. Varlık sorunu yaşayan Kürt halkının diriliş mücadelesini silahlı mücadele ile çözen Öcalan, barış sürecini silahlı mücadeleden demokratik siyasete geçerek başlatması onun liderlik vasfını, imkansızı göze alma cesaretini ve sarsılmaz iradesini de ortaya koyar. Bu nedenle halk, Abdullah Öcalan’ı kendi önderi olarak kabul ettiği gibi ona güvenle yol alıyor. Halk bilgeliği de bunun etrafında yeniden şekilleniyor.

Kürt varlığının yok sayıldığı, inkâr edildiği bir dönemde, “Kürdistan sömürgedir.” diyerek Kürt sorununun çözümüne talip olduğunu ortaya koyan Öcalan liderliği, “Kürdistan Devriminin Yolu” manifestosu ile devrim programını oluşturdu. Kürdistan devriminin yolu programıyla yapılandırılan PKK, zamanla bir örgüt olmaktan çıkıp, bir halkın varlığını ve özgürlüğünü temsil eden kolektif kimlik haline geldi. Direniş zamanından kurtuluş zamanına geçişle beraber yaşanan değişim barış aralığı ile kendisini yapılandırmaya çalışıyor. “Kürdistan Devriminin Yolundan”, “Demokratik Toplum Manifestosuna” geçiş yeni bir mücadele stratejisi ortaya çıkarmış durumda. Bu da ispatlanan Kürt varlığından demokratik Kürt ulus varlığına geçişi ve bunun demokratik inşa ile gerçekleşmesini hedefler.  Yani vakit gelmiş ve kapı çalınmıştır. Bu nedenle süreci, ne aldık ne verdik ile tariflemek kadar devletin dayatması ile silahlara veda edilmesi gibi yanılgılı algılarla tanımlamak da yanlış olur. Bu süreç bir halkın 52 yıllık mücadelesi ile yaşadığı diriliş döneminden kurtuluş sürecine geçişin topyekûn değişim, evrim sürecidir. Bir sürecin kendini eksiği, yanlışı ve doğrusu ile tamamlayarak sonlandırması, tamamlanan zamanın güçlü muhasebesi ile yeni bir sürece başlangıç yapılmak istenmesinin de halkta yeninin nasıl şekilleneceğine dair belirsizliğin huzursuzluğunu yarattığı da gözden kaçmamalıdır. Belirsizlik ortamı bir yandan korkunun öte yandan yeni bir başlangıcın tohumunu da atar zamana…

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşümü gerçekleştirmek ve bu değişime ikna olan bir örgüt kararlılığını, halk iradesini ortaya çıkartmak da önderlik gerçeğinin başarı tanımı olmaktadır. “Kimse adım atmıyorsa sen atacaksın, yüzde doksan dokuz imkânsız görünüyorsa sen o yüzde birlik ihtimali mücadele gerekçesi kılarak, ben varım diyeceksin.” şeklinde Kürt mücadelesinin rehber ilkesi kıldığı bu sözü ile silahlı mücaledeleyi başlatan Öcalan, bu düsturun izinde bugün de silah bırakma çağrısı ve demokratik çözüm manifestosunu ilan etmiştir. Baş müzakereci Abdullah Öcalan Ortadoğu’nun çatışmalı coğrafyasında, tıpkı Gandhi’nin dediği gibi; “Göz göze kısas yapılırsa, dünya kör kalır.” diyerek barışçıl ve demokratik çözüm ilkesini hayata geçirmek istemektedir. Kırım rejimi olarak tanımladığı Kürt inkâr sisteminin varlığını yok saydığı Kürtlerin, savaşa son verip demokratik çözüm ve barış inşasını gerçekleştirmesi de Ortadoğu barışının yolunu açacaktır. Ortadoğu, kapitalist modernitenin çatışmalı, savaş ikliminde demokratik çözüme kavuşan bir barış deneyimine sahip olmadığından baş müzakereci Öcalan şu hassasiyeti dile getirir; “Spartaküs özgürlüğe en çok yaklaşan ve hatta Roma baskısından kurtulan birisidir. Kaybettiği nokta Roma yaşamını tekrarlamak istemesidir. Alternatif üretemediği gibi gördüğünü tekrarlamak istedi. İşte Ortadoğu’da yaşanan sorunların başında da gördüğünü tekrarlamak ve taklit geliyor.” Kürtlerin Ortadoğu’da gerçekleştireceği demokratik çözüm ve barış süreci de bir taklit değil, kendi özgünlüğü ile ilerleyen ve yapılandırılan bir süreç olarak yol aldığını deneyimlemekteyiz.

Barış umudu Kürt ve Türk halkının binlerce yıllık kardeşlik hukukuna dayandırılarak inşa edilmektedir. Tarihsel olarak örtük kılınmış Kürt ve Türk ilişkisi açık, şeffaf, eşit ve özgür hale getiriliyor. Barış ve çözüm stratejisi bunun üzerine yapılandırılıyor. Savaşın kesin olarak bitmesi de silahlara elveda denmesinin önkoşulu da demokratik birlik sözleşmesinin ilanı ile olacaktır. Ancak bu şekilde demokratik çözüm sürecinin gerçekleşeceğini bir strateji olarak ortaya koyan Öcalan, bunun demokratik cumhuriyete giden yolu döşeyecek ilke olduğunu ortaya koyar.

Türk ve Kürtlerin bin yıllık kardeşlik hukuku son iki yüzyılla beraber bozulmuş ve Kürtlerin aleyhine dönmüştür. Şeyh Said ve Seyid Rıza’nın idam edilmesi ile bozulan kardeşlik hukukuna son çivi çakılmıştır.  Kürt özgürlük hareketi bozulan kardeşlik hukukunun inkarına isyan hareketidir.  Bu kardeşlik hukukunu bozan da devletin kendisidir ve Kürtlere, “sana bir çakıl taşı vermem” demiştir. Devlet adına Kürtlere bir çakıl taşını bile layık bulmayanlar bu süreci “Biz kardeş olabilir ve paylaşabiliriz” diyerek başlatmıştır.

“Kardeşler arası paylaşım günümüzde hukuki bir meseledir ve ancak hukuki olarak Kürt varlığı tanınırsa bu süreç gerçekleşmiş olur. Bu bir çatı kurma halidir. Kürtler ve Türkler kardeşlik hukuku ile yaşayacakları evin çatısını örecekler.” diyen Öcalan, toplumun beklediği barış sözleşmesini de kardeşlik hukuku ile tanımlar.

Halk toplantıları için gittiğimiz Bingöl’ün Yenimahalle mahallesinde yaşanan su sıkıntısı nedeni ile kadınlar ve çocukların ateş yakarak, yol kesme eylemini yapmasına da tanıklık ettik. Çocuklar ateşin etrafında dizilerek Bingöl belediye başkanına sesleniyordu ve “Mahalle burada, Erdal nerede?”, “Bu ateş sönmeyecek” sloganlarını atarken yeni dönemde halkın yaşam hakkını savunma ilkesinin ve bunun komünar duruşunun bizler için nereden ve nasıl başlayacağına dair bir işaret fişeği olmuştu. Kürtçe dolaşmak isteyen çocuklardan su hakkı için yol kesip, ateş yakan çocuklara; yeni dönem barış sözleşmesi için komünlerin nereden ve nasıl başlayacağını anlatan çocuk aklı öğretilere kulak vermek gerçeğin en doğrudan anlatımı olacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

‘Liderin çağrısı devrimci bir görev’

Sonraki Haber

Casenê Kantonu ya da tarih sahnesi

Sonraki Haber
Casenê Kantonu ya da tarih sahnesi

Casenê Kantonu ya da tarih sahnesi

SON HABERLER

Kurtulmuş’tan Meclis’te Bahçeli’ye ziyaret

Kurtulmuş’tan Meclis’te Bahçeli’ye ziyaret

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

TAJÊ’den 19 ülkeye ‘Êzidî soykırımını tanıyın’ mektubu

TAJÊ’den 19 ülkeye ‘Êzidî soykırımını tanıyın’ mektubu

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

İran’da genç bir kadın gözaltına alındı

İran’da genç bir kadın gözaltına alındı

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

Irak’ta seçim ve reform gündemi: Sudani ile Meşhedani görüştü

Irak’ta seçim ve reform gündemi: Sudani ile Meşhedani görüştü

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

Erdoğan: Meclis zemininde ilerlemeye şahitlik edeceksiniz

Erdoğan: Meclis zemininde ilerlemeye şahitlik edeceksiniz

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

CHP, savcı Gürlek’i HSK’ye şikayet etti

CHP, savcı Gürlek’i HSK’ye şikayet etti

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

MİT Başkanı Kalın Bahçeli’yi ziyaret etti

MİT Başkanı Kalın Bahçeli’yi ziyaret etti

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır