Eskişehir’de yaşanan yangın bölgesinde incelemelerde bulunan KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, 45 gün önce işe başlayan Tolunay Kocaman’ın, iş güvenliği eğitimini almadan büyük çaplı bir yangın alanına gönderildiği bilgisini paylaştı
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi Büyükyayla ve Fethiye mahallelerinde başlayan kısa sürede büyüyen ve Afyonkarahisar’a kadar ilerleyen yangında 5’i orman işçisi, 5’i AKUT gönüllüsü 10 kişi yaşamını yitirdi, 12 kişi ise yaralandı. Yangınla ilgili soruşturma devam ediyor. Öte yandan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) heyeti, yangın bölgesinde 24 Temmuz’da incelemelerde bulundu. Heyette, KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Ahmet Karagöz ve KESK’e bağlı sendika genel başkanları yer aldı.
Eskişehir Ekoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Cevat Aydemir, ve KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Ahmet Karagöz yangına dair değerlendirmelerde bulundu.
Ahmet Karagöz, orman yangınında yaşamını yitiren Tolunay Kocaman’ın köyüne taziye ziyaretinde bulunduklarını ifade ederek, “Tolunay Kocaman’ın evini gördükten sonra ölümün daima yoksulları öldürdüğünü bir kez daha gördük. Ülkede yaşanan doğal afetlerin iktidar eliyle felakete dönüştüğünü gördük” dedi.
‘Müdahale işin ehli tarafından yapılmadı’
Yangınlara ilk müdahalenin “işin ehli” kişiler tarafından yapılmadığına dikkati çeken Ahmet Karagöz, 45 gün önce işe başlayan Tolunay Kocaman’ın, iş güvenliği eğitimini almadan büyük çaplı bir yangın alanına gönderildiği bilgisini paylaştı. Ahmet Karagöz, “Bunun neticesi elbette ölüm olacak. Bizim, ‘çocuklarımıza onurlu bir gelecek, güzel ve yaşanabilir bir ülke bırakacağız’ sözümüz var ama ne yazık ki biz çocuklarımıza yaşanabilir bir ülke bırakamıyoruz” diye konuştu.
‘Siyasi sorumlulardan hesap sorulmalı’
Orman yangınlarının sürdüğü dönemde torba yasayla orman, mera ve zeytinliklerin çok uluslu şirketlere açıldığını anımsatan Ahmet Karagöz, “Bu ülke hepimizin ülkesi dolayısıyla bu tür olaylarda siyasi sorumlu olan herkese hesap sorulmalıdır. Hukuk önünde açık ve şeffaf bir şekilde yargılanmalıdır” diye konuştu.
Yangınlara müdahale edilen 9 helikopterden 3’ünün arızalı olduğunu belirten Ahmet Karagöz, “Bu ülkenin kaynakları cemaatlere, tarikatlara, yandaşlara, savaşa, sermayeye aktarılıyor. Bu ülkenin emekçilerini, doğal güzelliklerinin korunmaması bir tercih meselesidir” diye belirtti.
‘Köylü ormanını devletten koruyor’
Ahmet Karagöz, “25-30 yıl önce, köylerde orman bilinci oluşmadan önce devlet ormanı köylüden koruyordu. Oysa şimdi köylü o bilinci almış ve ormanlarını meralarını, zeytinliklerini devlete karşı koruyor. Siyasal iktidarın doğamızın güzelliklerini, tarihi değeri olan yerleri korumak gibi bir iddiası yok. Sermayenin taleplerini karşıladığı ölçüde bütün doğal güzellikleri yok etmeye hazır olduklarını görüyoruz. Yangınlar söndürülmüyor, artık yanacak alan kalmadığı için yangınlar kendiliğinden sönüyor” dedi.
Yangınların çıkış nedeninin kentin yüzde 81’nin açıldığı madencilik faaliyetleriyle ilişkili olabileceğine işaret etti. Cevat Aydemir, “Eskişehir’in sınırlar içinde bulunan Seyitgazi ormanlarında çıkan yangının bu madenlerle ilgili olmadığını iktidar bize, halka, kamuoyuna bir şekilde açıklamak zorundadır. Ormanlar yandığında imara ve madene açılıp açılmayacağını iktidar ve yöneticiler halka doğru bir şekilde anlatmak zorundadırlar” dedi.
‘Kader değil cinayet’
Cumhurbaşkanı ve diğer yöneticiler tarafından yaşamını yitiren yurttaşlar için kader açıklamalarının yapılacağını söyleyen Cevat Aydemir, “Orman işçisi, sözleşmeli orman memuru ya da mevsimlik orman işçisi yangına sürülüyorsa, yangının içine atılıyorsa ve tutanak tutulacağı korkusuyla yangına müdahale için zorlanıyorsa bunun adı kader olamaz, bunun adı cinayettir. Ülkeyi yöneten siyasetçiler bunun bedelini ödemeliler çünkü daha önce 6 Şubat depremlerinde, Bolu Kartalkaya Oteli yangınında hiçbir kamu görevlisi, siyasetçi bedel ödemedi istifa etmedi. Eskişehir’de 10 kişinin hunharca bu şekilde öldürülmesini biz artık kaldıramıyoruz” diye konuştu.
‘AKP halkla yüzleşmeli’
AKP iktidarının ve yöneticilerinin halkla yüzleşmesi gerektiğini vurgulayan Cevat Aydemir, “Yüzleşme olmadan barış da olmaz. İnsanların ölmesi, insanların ölüme sürüklenmesi bu kadar kolay olmamalı. Bu ölümlerin hesabı sorulmalı ve bunun birinci sorumlusu elbette ki yargıdır, adalettir, hukuktur ” şeklinde konuştu.
Kaynak: MA