Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin Agirî’nin Bazîd ilçesinde düzenlediği ‘Kürt Ulusal Birliğinin Önemi Konferansı’nda, ‘Sayın Öcalan’ın bugün başlattığı ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ her Kürdün sahiplenmesi gerekiyor’ denildi
Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin “Birlik amacıyla barışa doğru” şiarıyla düzenlediği “Kürt Ulusal Birliğinin Önemi Konferansı” Agirî’nin (Ağrı) Bazîd (Doğubeyazıt) ilçesinde başladı. Bir düğün salonunda düzenlenen konferansa, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, siyasetçi Gültan Kışanak, Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşsözcüleri Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Mehmet Kamaç, milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, Zilan ve Roboski’den gelen anneler, Demokratik Kurumlar Platformu üyeleri ile yüzlerce delege katıldı. Kayıt işlemleri ve karşılamanın ardından açış konuşmaları yapıldı.
‘Birlik için önemli adım’
Konferansta konuşan Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşsözcüsü Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, tarihi bir buluşma gerçekleştirdiklerini belirterek, şunları söyledi: “Bizler bugün Ehmedê Xanî’nin dergahındayız. Bugün onun yüreği rahat olsun, onun torunları olarak birlik için önemli bir adım atıyoruz. Yüz yıldır Kürt halkı asimilasyon ve yok etme politikalarına karşı büyük bir mücadele verdi. Bugün Sayın Abdullah Öcalan bir manifesto yayınlayarak tüm Ortadoğu içir bir barış modeli sundu. Bizim de bunu güçlendirmemiz ve destek vermemiz gerekiyor. Bugün partimiz inancımız ne olursa olsun biz Kürdüz ve ülkemiz Kürdistan’dır. Artık Kürt halkı aralarına bekoları almamalı ve birliklerini oluşturmalıdır. Bugün Kürt halkının günü, bugün Demokratik Toplumu güçlendirme günüdür”
‘Birlik için mücadele etmeliyiz’
Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşsözcüsü Mehmet Kamaç ise Kürt halkının tarih boyunca büyük acılar yaşadığını anımsatarak, “Bugün hala Kürt düşmanları onları yok etmek istiyorlar. Biz geleceğimizi birlik içerisinde kurmalıyız. Biz ulusal kongrenin toplanmasına kadar çalışmalara devam edeceğiz. Kürtler dört parçada birdir. Süleymaniye’de kadınlar öncülüğünde atılan adım ile Kürtler feleğin çarkını bir kez daha kırdı. Sayın Öcalan’ın bugün başlattığı ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ her Kürdün sahiplenmesi gerekiyor. Herkes Kürt halkının birliği için mücadele etmelidir” diye konuştu.
Sinevizyon gösteriminin ardından ilk oturuma geçildi. “Kürt tarihinde ittifaksızlık ve sonuçları” başlıklı oturumun moderatörlüğünü İlhan Tan yaptı.
‘Kürtler başarıya ulaşacaktır’
Oturumda konuşan Yazar Îhsan Colemêrgî, Kürdistan coğrafyasının her zaman egemenlerin atlarını koşturduğu ve savaşlarını yürüttüğü bir yer olduğunu hatırlatarak, “İttifaksızlık her zaman Kürtlerin en büyük sorunu olmuş ve dört parçaya ayrılmalarına neden olmuştur. Kürtlerin en büyük kayıplarından biri de egemen ülkelerle olan din kardeşliğidir. Başlatılan süreci destekliyorum. Kürtler asla egemenlere karşı boyun eğmemelidir. Kürtler gelecek yüzyılda mutlaka başarıya ulaşacaktır” dedi.
‘İttifakı içeriden yapalım’
Daha sonra konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı Balsak ise Kürtlerin birliğinin önemine dikkat çekerek, “Lozan’da görüyoruz ki hegemonik devletler Kürdistanı parçalara bölüyor. Tarih boyunca tüm Kürtlerin tek hayali birlikleri oldu ama bu bir türlü olmadı. Bizim tek amacımız birliklerimizi sağlamamız gerekiyor” diye konuştu.
‘Sorunlarımızı birlikte çözmeliyiz’
Son olarak konuşan İkbal Durre de ittifakın Kürtler açısından en önemli nokta olduğunu vurgulayarak, “Mesele halen YNK ve KDP arasında bile sıkıntınlar var. Ekonomik ilişkiler bu konuda belirleyici rol oynuyor. Biz tarihi olarak 5 parçaya bölündük. Bu parçaların yekpare bir tutum belirlemesi çok zor. Biz biriz ama aynı düşünelim diye bir durum yok. Yapmamız gereken farklılığımızı koruyarak tüm sorunlarımızı birlikte çözmektir. Bu süreç bu duruma pozitif bir katkı yapacağını düşünüyorum. Mesela Türki Cumhuriyetler bile bu birliği sağlamadılar. Kürtler birlik konusunda önemli bir bilince sahipler. Kırılmaları bir yana bırakmamız gerekiyor ve birlik için zaman kaybetmeden gerçekleştirmemiz gerekiyor” dedi.
‘Kürtler öznedir’
Sadece Kürtler arasındaki konjektörel sorunların olmadığını, aynı zamanda büyük güçlerin çelişkilerinin yansımalarının da önemli olduğunu belirten İkbal Durre, “Kürtler burada birbirlerine destek sunmalıdır. Kürtler gerçekliklerini görmelidir. Bu ittifaksızlığı derinleştiren egemenler var. Bunlara rağmen bunu yapmamız gerekiyor. Mesela silah yakma törenin Kürdistan’da olması ve birlikte hareket edilmesi bazı durumlara yol açabilir. Bugün süreç olduğu halde Türkiye kırılma noktalarını atlatamıyor. Kürtler bekliyor ama karşı muhatap bir türlü bir kırılma noktası çizgisini geçemiyor. 200 yıldır yaşanan sorunlar kısa sürede çözülmez. Türbülanslı süreç büyük bir umut veriyor ama elbette ki riskli bir durum da var. Kürtlerin statüsü için bir yol bulunması gerekiyor. Bu statü aynı zamanda egemen devletlerin de yararınadır. Kimse Kürtleri hesaba katmama gibi bir lükse sahip değil. Kürtler artık öznedir ve gelecekte çok daha önemli bir noktaya geçecektir. Şu an Rojava’da kurulacak olan düzen, dünya için bir örnektir. Çünkü Rojava bunun için bir laboratuvardır. Batının da bunu iyi anlaması gerekiyor” dedi.
Ortadoğu’daki gelişmeler ve Kürtlerin durumu
İkinci oturum “Ortadoğu’daki gelişmeler ve Kürtlerin durumu” başlıklı oturumla devam etti. Moderatörlüğünü Avukat Kadir Kutevi’nin yaptığı oturuma konuşmacı olarak siyasetçi Gültan Kışanak, Hasan Özgüneş ve tarihçi Faik Bulut katıldı.
İlk olarak konuşan Hasan Özgüneş, Ortadoğu’da 3. Dünya savaşı yaşandığını ifade ederek, “Kim Ortadoğu’da egemen ise dünyaya da egemendir. Egemen devletlerin hizmetine girmeyen devlet ve yapılar ise her anlamda çökertiliyor. Ortadoğu ne ABD ne İsrail’in politikalarıyla özgürleşebilir. Bölgenin tek kurtuluşu Sayın Abdullah Öcalan’ın 3. Yol paradigmasındadır. Sayın Öcalan, insanlığa yeni bir umut ve yeni bir yol gösteriyor. Bunun için Kürtlerin bu paradigma etrafında bir olması gerekiyor” diye konuştu.
‘Bin yıllık fırsat’
Ortadoğu Uzmanı Tarihçi Faik Bulut ise dünyada büyük bir kaos olduğunu vurgulayarak, “Bundan sonra zahmetli bir süreç olacak ama bu sancı yeni bir yaşamın doğum sancısıdır. Bin yıldır ilk kez bizim elimize bunca önemli bir fırsat geçiyor. Dünya ve güçler artık Kürt sorununun çözülmesini istiyor. Türkiye Kürt sorununu çözmezse büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalacak. Bahçeli, ancak Kürtlere sarılarak ülkelerini ayakta tutacağını çok iyi biliyor. Türkiye bu sürece mecburdur. Öcalan Kürtleri kurtarmak istiyor, Bahçeli ise devleti kurtarmak istiyor. Kürtleri kim yanına alırsa o kazanır. Gün, Kürdistan’ın birliğidir, bu sağlanırsa büyük bir kazanım elde eder” diye konuştu.
‘Yarım kalan destanları tamamlamak’
Siyasetçi Gültan Kışanak da Kürtlerin mücadelesine işaret ederek şöyle konuştu: “Öncelikle bu halkın tarihi, kültürü, dili ve varlığı ile yaşaması gerekiyor. Bugün birliği konuşuyorsak Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın başlattığı süreçle ilgilidir. Sayın Öcalan’ın bugün bize önerdiği komünal demokratik toplum kom’dan yana toplanmaktan, birlik olmaktan söz ediyor. Sayın Öcalan, ‘Ben işte bu yarım kalan destanları tamamlamak için bir Kürt gerçekliğini arıyorum’ diyor. Kürtler direnen, kahraman ve direnişçi bir halktır ama kazabilme konusunda mücadelesi hep yarım kalmış bir halktır”
‘Paradigmayı güçlendirmeliyiz’
Kürtlerin yeni bir durum içerisinde ve tüm mücadeleyi kazanma üzerinden kurgulanması gerektiğinin altını çizen Gültan Kışanak, “Biz artık bedel ödemek değil kazanmak istiyoruz. Dört parça Kürdistan’da kazanmak istiyoruz. Sayın Öcalan, ‘Biz Kürtler son sözümüzü değil geleceğe dair sözümüzü masada söyleyeceğiz’ diyor. Tüm egemenler Kürtlerle bir işbirliği yapıyorsa o zaman yapmamız gereken tek şey bu sürece öncülük eden paradigmayı güçlendirmektir” dedi.
‘Kadınlar sürecin öncüsü’
Bu sürecin kadınların açısından da önemli olduğunu söyleyen Gültan Kışanak, konuşmasını, “Biz kadınlar demokratik toplum ve çözümün öncülüğünü yapmamız gerekiyor. Dönem stratejik ulusal aklı ortaya çıkarma zamanıdır. Bu topraklar büyük imparatorluklar geçti ve onlardan büyük bir kötü hatıra kaldı. Ama Kürtlerin sözü var. Dönem sözün dönemidir. Dönem sözün ağırlığını hissetme zamanıdır” diye bitirdi.
Kaynak: MA