Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni desteklediğini belirten Wan Uluslararası Kilisesi Rahibi Yeşu Kavak, ‘DEM Parti’nin bizi de dinlemesi gerekiyor. Kiliseleri bu sürece katmaları gerekiyor’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ve sonrasında yaşanan gelişmeler gündemdeki yerini koruyor. Wan Uluslararası Kilisesi Rahibi Yeşu Kavak, “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”ni desteklediklerini belirterek, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) süreç kapsamında kendilerini de dinlemesini istedi. Yeşu Kavak, Abdullah Öcalan’ın demokratik toplum fikrinin de bu durumu gerektirdiğini kaydetti.
Ortadoğu’daki gelişmelere dikkati çeken Yeşu Kavak, “Hiç beklenmedik bir şekilde Sayın Devlet Bahçeli bu sürecin başlamasına vesile olan açıklamayı yaptı. Daha öncesinde ise iç cepheyi güçlendirmek gibi bir durumdan söz ediliyordu ve biz çok anlamıyorduk. Bölge ateş çemberinde; İran, Suriye, Irak’ta ağır sorunlar var. Yani Bahçeli bir sabah kalkıp bunu söylemedi. Hem DEM Parti hem de Sayın Abdullah Öcalan’ın buna ‘Ever’ demesi bence en önemli noktaydı. Sayın Öcalan, ‘Ben kabul etmiyorum, size güvenmiyoruz’ deseydi bu süreç olmayacaktı. Sayın Öcalan’a yönelik tecrit kaldırıldıktan sonra sürecin durumu da tam ortaya çıktı. Ve en nihayetinde 27 Şubat’ta Sayın Öcalan bir manifesto yayınlayarak, demokratik siyaset yürütüleceğini, silahlara veda edilmesi gerektiğini söyledi. Buradaki en önemli mesele ise Öcalan’ın ‘Bu sürecin sorumlusu benim’ demesiydi. Devlet Bahçeli nasıl elini taşın altına koyduysa Sayın Öcalan da elini taşın altına koyarak, tarihi bir sorumluluk aldı. İki taraf da bu durumu kabul etti ve başarmak için büyük bir çaba var” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan konuşsaydı süreç bozulmazdı’
Abdullah Öcalan’ın aslında devletin yerine halkların birlikte ve demokratik bir şekilde yaşamasının adresini gösterdiğini söyleyen Yeşu Kavak, “Çünkü toplum barışmazsa diğer yapılanların bir anlamı yok. Toplum demokratikleşmesi, birleşmesi ve dönüşmesinin sağlanması mesajı verildi. Bu süreç sadece siyasi partilerin yürüttüğü bir süreç değil, toplumun iki kesiminin de içerisinde yer alacağı bir süreç olması gerekiyor. Demokratik, özgürlükçü ve eşit bir toplum için mücadele edilmelidir. Sayın Öcalan’ın mesajlarını okuyorum. 2013-15 yılındaki sürecin neden başarısız olduğunu bir kere sorgulamak gerekiyor. Herkes birbirini suçladı. Ama şunu söylemek gerekiyor ki; o dönemki sürecin Ortadoğu ve Türkiye konjonktürü bugünkü gibi değildi. İktidar o dönem barıştan söz ediyordu, ama çabası yoktu. En önemli şey ise birincil muhatap olan Sayın Öcalan ise bu kadar aktif değildi; aktif olsaydı bence o dönemki süreç akamete uğramazdı. İki tarafta da o dönem sorun vardı. PKK ve iktidar bence konuşması gereken asıl kişiyi konuşturmadılar. O dönem yine Bahçeli bu sürece karşıydı. Şuan siyaset ve toplumun büyük bir bölümü bir oldu” diye konuştu.
‘PKK kararlı olduğunu gösterdi’
Silah imha törenini izlediğini ve çok etkilendiğini söyleyen Yeşu Kavak, “Silah bırakan insanların yüzlerinde üzüntü vardı, ama öte yandan en üst düzeydeki Besê Hozat hanımefendinin buna öncülük etmesi çok önemli. PKK gerçekten bu törenle barış için hazır olduğunu herkese gösterdi. PKK’nin kongresini toplayarak ‘Duyduk, anladık ve uyguluyoruz’ kararı alarak silahlı mücadeleye son vermesi tarihiydi. Bu süreç aslında PKK’nin bu işte ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. PKK karar alırsa uygulayacağının mesajını net veriyor. Orada devletin yetkililerinin de olması elbette çok önemliydi. Tarihte böyle bir durumla karşılaşmak çok güç. KCK, PKK ve Öcalan bu işte kararlı olduğunu, 52 yıllık mücadeleyi başka bir boyuta çektiğini çok iyi ifade etti. Silahların imha edildiği yer ise Kürt hareketi için de anlamı olan bir yer. Orada ‘Ateşle başladık, ateşle bitiriyoruz’ mesajı verildi. Bu tören bize çok şey anlatıyor ve bu sürecin çok zor olmayacağını biliyoruz” şeklinde konuştu.
Büyük acılar yaşandı
Barışın taraflara kazandıracağını söyleyen Yeşu Kavak, “Barışın kaybedeni olmaz. Hem Kürt hem Türk halkı asla ‘Biz ne kazandık da barışı sağlıyoruz’ dememesi gerekiyor. Böyle düşünülerse bu barış olmaz. Barış, ne kazandın ile olmaz. Bundan sonra bir şey kaybetmeyeceğimizdir barış” dedi.
İnsanların duyguları, mazileri ve yaşadıkları tarihsel olayların kolay kolay silinemeyeceğini söyleyen Yeşu Kavak, “İki taraf da büyük acılar çekti, büyük kayıplar verdi, ülkeye nefret tohumu ekildi. Ben gençliğimde bu nefretle büyüdüm. Toplum böyle ve bu duyguyla büyüdü. Bu acıların kolay silinmeyeceğini biliyoruz. İncil’de bir ayet ‘Sevgi her şeyden üstündür’ diyor. Acıların dinlemesi hemen olmayacak, ama ne zamanki Türk ve Kürt kucaklaşırsak acılar diner ve ateşin üzerine su dökülür. Bu süreç de bir zaman alacaktır, ama sürecin iyi gittiğini düşünüyorum. Hem DEM Parti, hem devletin hem de örgütün topluma giderek toplumla kucaklaşması gerekiyor. Buradan çağrı yapmalıyım ki, kimsenin bu barış sürecini sekteye uğratacak, provoke edecek hareketle izin vermemesi gerekiyor. Bu topraklarda Kürtlerle barış içiresinde nasıl yaşamayı seçtiysem her kesin de aynı şekilde yaklaşması gerektiğine inanıyorum. Meclis’te her şey konuşulur, ama toplumun durumu başkadır ve kolay kolay yaşadıklarını unutmayacaktır. Asker ve PKK’lilerin ailelerini ikna etmek, birbirlerini affetmesi kolay olmayacak. Bu nedenle sürecin iyi anlatılması gerekiyor” diye belirtti.
Model dünyaya örnek olabilir
Dünyadaki çatışma-çözüm süreçleri ile PKK’nin silah imha töreninin arasında fark olduğunu belirten Yeşu Kavak şöyle devam etti: “İrlanda’da IRA örneği var, ama PKK ile aynı kefeye koyamayız. IRA örneğinde Protestan ve Katolik çatışması da vardı. Oradaki çatışma sadece monarşiye karşı olan bir durum değil, aynı zamanda kendi içerisinde de dinsel çatışma vardı. Bu nedenle IRA’nın süreci uzun sürdü. Türkiye’de böyle bir sorun yok. Sayın Öcalan bu süreçte açık ve net konuştu; ‘Bizim bayrakla sorunumuz yok’ dedi. Bu çok güçlü ve etkili bir söz. IRA’nın çatışma çözüm meselesinde yapılanlar, konuşmalar ve aşamalarını örnek alabiliriz. Yani IRA’ya buraya uyarlamak buraya uymaz. Bu süreç bu topraklarda başarılı olursa ki öyle inanıyorum. Bu model tüm Ortadoğu’ya örnek olacak, ama aynı zamanda etki edebilecek bir model. Birlikte yaşayabilmenin modeli olacaktır. Ortadoğu’nun her yerinde eşit yaşam ve demokratik anayasa sorunu var. Anayasa kişi ve şahsa yapılmaz. İşte Türkiye bunu yapabilirse Sayın Öcalan’ın dediği gibi demokratik toplum oluşur. Şuanda hem Bahçeli, Cumhurbaşkanı ve Öcalan dışarıdan çok içerideki çözümü tartışıyor. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın şu anlık ilk ayağının Türkiye olduğunu düşünüyorum.”
‘DEM Parti bizi de dinlemeli’
Meclis’te kurulan komisyon ve partilerin ‘Ne kâr elde edebiliriz’ üzerinden bir tartışmaya girmemesi gerektiğinin altını çizen Yeşu Kavak, şunları söyledi: “Ülkenin sivil toplum örgütleri, azınlık grupları ve toplumun tüm kesimlerinin oraya önerilerini sunması gerekiyor. Bir alt komisyon oluşturulmalı ve ülkenin tüm renkleri burada sözünü söylemeli. Bu yapılırsa herkesin eşit, demokratik ve özgür bir şekilde yaşayabileceği bir ülke yaratılır. Darbe kalıntılarıyla, birkaç kişinin söz ve insafına bırakılmamalıdır. Bizler de DEM Parti’ye yaşadıklarımızı aktaracağız. DEM Parti’nin bizi dinlemesi gerekiyor. Kiliseleri de bu sürece katmaları gerekiyor. Bizler bu topraklarda azınlığız. Yıllardır bunun mücadelesini veren bir partinin bizi dinlemesi gerekiyor. Yeni bir anayasada bizler de yer alalım ve bizlerin taleplerine çözüm olması gerekiyor. Toplumsal barış, ancak böyle olur. Din ve vicdan özgürlüğü var, ama uygulamada problemler yaşanıyor. DEM Parti’nin iktidar olduğu bir kentte yaşıyoruz. Bunun için sorunumuzu DEM heyetine anlatmamız gerekiyor. Sayın Öcalan’ın da söylediği demokratik toplum bunu gerektiriyor.”
Yaralar sarılmalı
Öcalan’ın çağrı metnini sosyolojinin bunu araştırması gerektiğini belirten Yeşu Kavak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Öcalan, silahlı mücadelenin bitirilmesi ve yeni bir sürecin başladığını tecrit altında görebiliyorsa demek ki dışarıda bir şeyler oluyor. ‘Kürtlerin varlığı tanınmış ve amaç gerçekleşmiştir’ diyordu. Sayın Öcalan ‘Barış ve Demokratik Toplum’ mesajı verdi, ama altını ben doldurdum. Sayın Öcalan aslında demokrasiyi ve birlikte yaşamayı anlattı. Demokratik toplum demek halkların birlikte yaşaması demektir. İşin Meclis ve toplum ayakları ayrı olmalıdır. Komisyondaki grupların topluma gitmesi ve ikna etmesi gerekiyor. Biz çok tez canlı bir toplumuz ve hemen çözülsün isteriz. Böyle olmaz, çünkü toplumdaki yaraların sarılması gerekiyor. Herkesin bu süreçte bu ikna ve yarayı sarma rolünü üstlenmesi lazım. Kayyım meselenin artık ortadan kaldırılması gerekiyor. Toplumda daha fazla yara açmaya gerek yok. Biz yıllardır acı çektik gelin birlikte yaşayalım.”
‘Umudum büyük’
Sürece dair beklentilerini dile getiren Yeşu Kavak, “Umudum büyük ve bu sürecin başarıya ulaşması için dua ediyoruz. İki taraftan da süreci provoke etmek isteyenlere karşı dikkatli olmak gerekiyor. Sürece katkı sunmak için elimizden ne geliyorsa yapmak istiyoruz. Barışın kaybedeni olmaz. Hem Kürt hem Türk halkı asla ‘Biz ne kazandık da barışı sağlıyoruz’ dememesi gerekiyor. Böyle düşünülerse bu barış olmaz. Barışın, eşitliğin, adaletin, sevginin, hoşgörü ve kardeşlik için hazırız. Bu süreç için canımızı veririz yeter ki bu topraklara barış gelsin” ifadelerini kullandı.
Haber: Adnan Bilen / MA