Eskiden çerçiler köy köy dolaşır, şehirde üretilen malları, köylerdeki mallarla takas ederler, köylerden topladıkları köy ürünlerini de şehirlerdeki esnafa para karşılığında satarlardı. Çerçiler öncelikli olarak hayvancılık ve tarım açısından zengin olan köyleri tercih ederlerdi. Ellerinde kalan son mallarla en yoksul köylere uğrarlardı en son. En iyi mal hangi köydedir, en kolay hangi köylüler kandırılabilir, iyi bilirlerdi. Elbette içlerinde ticareti basiretli yapanlar da az değildi. Şimdinin siyaseti de aslında epey zamandan beridir bir çerçi siyaseti olarak yerleşmiş, oturmuş durumda. Siyaset, halkın sorunlarına çözüm bulmak için değil, şahsi menfaatlerin en adi yöntemlerle, en büyük yalan, alavere dalaverelerle temini için yapılmaktadır. Eskiden şahsi menfaat temini bir şekilde üstü örtülerek yapılır, halkın ali menfaatleri için siyaset yapıldığına inandırma ihtiyaç duyulan, meşruiyet yaratan bir kaygıydı. Günümüzün siyasetçisi artık sağladığı şahsi menfaatlerin üzerine böyle bir perde örtme ihtiyacı bile duymuyor.
Aydın Belediye Başkanı Çerçioğlu’nun şahsında en görkemlisinden zuhur eden siyaset tüccarlığına, siyasetin yaşadığı kirliliğe, siyasetin ne kadar şahsi menfaatleri ve sermayeyi esas alan bir düzlemde gerçekleştiğine dair ibret verici bir hikâye barındırıyor içinde. Bir siyasi parti, bir insanı iki dönem milletvekili, dört dönem belediye başkanı yapmak için neden ısrar eder? Nasıl bir artı değer yaratmaktadır, halkın yararına, hadi onu geçtim partisi yararına nasıl bir getirinin sahibidir ki “tek adam” olarak siyaset hayatını sürdürebilmektedir? Nedir bu kadının meziyetleri? En çok bilinen meziyeti, Afrin’deki masum insanları öldürmek için yüklenen bombanın üzerine adını yazmasıdır. Kürdün ölümünden duyduğu büyük haz bununla sınırlı değildir. Aydındaki Kürtlere dönük ayrımcı söylemleri, Kürt mahallelerine hizmet götürmemekle böbürlenmesi ulusalcı-milliyetçi cephede kendisini hayli muteber kılmıştı elbette. Evet onu en önemli kılan meziyetlerinden birisi ırkçılığı ve ayrımcılığıydı. Peki bunun Aydın halkına, onu geçelim CHP’nin siyasetine zerre kadar faydası oldu mu?
Aslında CHP başta olmak üzere tüm Türkiye siyasetinin, Kürt siyasetinden alması gereken bir sürü ders var. Kürt siyaseti, Türkiye’de halkçı siyasetin ve omurgalı duruşun nerdeyse yegâne numunesidir. Binlerce sempatizanının, üyesinin, yöneticisinin baskılara, işkencelere, tutuklamalara, onlarca yıllık hapis cezalarına, hatta katledilmelere maruz kalmasına rağmen egemen siyasete, derin devlete, müesses nizama boyun eğmemesi omurgalı siyaset yapma, halkın menfaatlerini savunma adına gösterilen cesaret ve dirayet dünya siyaset tarihine geçecek bir siyaset tarzıdır. Uyduruk gerekçelerle, yoktan var edilen delillerle yaratılan terör suçlamalarıyla halk iradesi gasp edilmiş fakat onca müfettişin didik didik incelemesine rağmen Kürt siyasetiyle ilgili tek bir yolsuzluk dosyası oluşturulamamış, tek bir siyasetçi, yolsuzluktan hüküm giymemiştir.
Şimdi iktidara yürümekte olan bir parti, hakkında açılan soruşturmalar karşısında içerisinden bu kadar itirafçı çıkarıyorsa, bilmem kaç dönemdir belediye başkanlığı yapan, partisinin as elemanı muamelesi gören belediye başkanı kocasının şirketi iflas etmesin, ticareti zarar görmesin, hakkında yolsuzluk davası açılmasın diye iktidar partisine geçiyorsa ve bunu yüzü bir dirhem kızarmadan yapabiliyorsa CHP’de gerçekten halkçı siyaset yapmak isteyenlerin ve CHP tabanının külahını önüne koyup düşünmesi, bu siyaset tarzına ciddi bir itiraz geliştirmesi gerekir. CHP’ye çöreklenmiş ırkçı, ulusalcı gazeteci, televizyoncu, yazar, çizer takımının Özlem Çerçioğlu, Tanju Özcan ve benzeri siyasetçileri pohpohlamalarının, onlara bu kadar övgüler düzmelerinin temelinde çok ciddi menfaat ilişkileri olduğu çok aşikardır. CHP kendini yolsuzluklardan, hırsızlardan, ırkçılardan, tek adamlardan temizleyemezse, temiz ve ilkeli ve demokratik siyaseti önüne koyamazsa bütün bunların piri durumuna gelmiş, siyaset cambazı iktidarın elinde bir oyuncağa dönecektir. Yarın, öbürkü gün daha çok sayıda belediye başkanının, milletvekilinin siyaset pazarında alınıp satıldığını göreceğiz.