Hayatın rutinleri içinde kaybolmak kolaydır. Alışkanlıklarımız, düşünce kalıplarımız ve yaşam biçimimiz, bir nevi “ezber” olarak adlandırabileceğimiz bir konfor alanı yaratır. Bu alan, güvenli ve bilindik olsa da, aslında bizi potansiyelimizin keşfinden alıkoyar. İşte bu yüzden ezber bozmak, sadece bir eylem değil, aynı zamanda cesaret ve yenilenme yolculuğudur.
Gelecekte yapmayı planladığınız güzel şeyleri düşünmek ya da geçmişteki güzel anıları zihinde canlandırmak bile zihni temizlemek için iyi bir yoldur.
İçine hapsolduğumuz toplumsal ya da bireysel duvarların en güvenlikli gibi görünen köşeleri; tabulardan, kutsallıklardan oluşur. Ailenin, devletin, vatanın, ırkın, namusun, mülkiyetin kutsallığı gibi…
Bilimsel verilere göre; İnsanların en geri yanları, neredeyse daha doğar doğmaz onların kucağına yığılan, kulağına fısıldanan toplumsal ezberlerdir. Sıkı sıkıya sarıldığımız bu ezberler, aslında hiçbir zaman bilinçli tercihlerimizin bir sonucu değildir çoğu zaman. “Bunlar benim için neden değerli, neden kutsal, neden dokunulmaz?”, soruları sorulmamış ve bu ezberleri bozmaya çalışmamıştır. Sorulsaydı ve samimiyetle yanıtlar aranmaya çalışılsaydı tüm bunların kendini, devleti veya bir ırkı merkeze koyan, kendinden olmayanı ötekileştiren, ona yaşam alanı bırakmayan bir ego manyaklığın sonucu olduğu anlaşılırdı.
Bu durum bulaşıcı bir hastalık gibidir ve genelde toplumların bu hastalık karşısındaki bağışıklık sistemi, bireylerinin ezberleriyle hesaplaşamama oranında zayıftır.
En yalın tanımıyla ezber bozmak “Birinin sahip olduğu önceki düşüncenin yanlış olduğunu göstermektir. Kişinin hayatına soktuğu alışılmışlığın, günlük rutinin rahatlığının, her konu için basit bakış açısının yıkılmasıdır. Sıradan ve sürüden ayrılmaktır. Böyle gelmiş böyle giderci tavrın haricinde kalmaktır. “İnsan, bütün dogmalarından arınmalıdır” düsturunu takip etme erginliğidir. Bir durum karşısında kişinin kendisinden kitlelerce beklenen ezber beklentinin dışında davranış sergilemesidir. Bu süreç de öncelikle kişinin kendi ezberlerini bozmasıyla başlar. Gerek kendinin, gerekse karşıdakinin ezberini bozmak bir duruş biçimidir. Bu görüşü önce evin içini temizlemeyi gerektirir. Birey önce kendini dönüştürür ki çevresi için söz söyleme yetkisine sahip olsun. Ezber bozmaya kalkan cesur birey, tüm dogmatik yapıdaki geniş kitlenin kimyasını altüst edip onları afallattığı ve tüm dogmalarını yerin dibine gömdüğü için şiddetli eleştirilere hazırlıklı olmalıdır.
Ezber bozmak ilkeleri, prensipleri, tüm değerleri çöpe atmak değildir elbet. Her konuyu içinde düşünüp en doğrusunu bulabilmenin de yoludur. Her değer, her olgu bozulacak, yenilenecek diye bir şey söz konusu değildir. İyi, doğru ve güzel yönünde kendi ile yüzleşen birey için ayak bağı olan, zamanın ruhunu yakalayamayan köhnelikten sıyrılmaktır amaç. Yoksa bir ezberi bozarken onun yerine yeni bir ezber ikame etmek değildir.
Ezber kolaycılıktır, geliştirilemez, akıl yürütülemez. Yaratıcı değildir. Ezber her konuda karşımıza çıkabilir. “Ben böyleyim” tarzı bir kişilik ezberi de olabilir, herhangi bir konuda ezberlenmiş bir düşünce tarzı da olabilir.
İşte ezber bozma, ‘’El alem ne der sonra…” diye yetiştirilmeye kalkılan bireylerin buna karşı koyuşudur. “Farklı düşünmek kişiyi toplumdan soyutlar.” diye korkanlara gülüp geçmektir. Yaşamımızın amacı önceki kuşakların yaptıklarını ve yaşam döngülerini yinelemek, model kopyalamak, aile büyükleri nasıl yaşıyorsa ille öyle yaşamak, sistem neyi öneriyorsa onu olduğu gibi kabul etmek değildir. Bu zaten başlı başına gerçek birey olabilmenin yolu da değildir.
Ezber bozmak, en iyi bildiğimizi sandığımız doğruları, kararları ve yargıları dahi hiçbir önyargıya kapılmaksızın yeniden gözden geçirmektir. Kişinin kendi kendisi ile baş başa kalarak tüm düşüncelerini tekrar değerlendirip yeni çıkarımlar yapabilmek için çaba göstermesidir. Kendi kendini sorgulamak ve düşünmek esastır. Önüne konulan ezberi kabul etmek değil, düşünmek, eleştirel bakmak ve sorgulamak önemlidir. Bu yaratıcılığın, özgünlüğün, bilginin ve araştırmanın da yoludur.
İnsanoğlu şu ya da bu yönde yönlendirilme ile değil ancak kendi içinde kendi ezberleri ile baş başa kalabilip kendini yenileme ihtiyacı duyuyorsa dışardan gelen etki ona bir hatırlatma olarak faydalı olabilecektir. Yani önemli olan ezberini bozabilecek o gücü içinde hissetmektir.
Evet, belki en çok da bu süreçtir ezber bozma vakti.