Prof. Dr. Doğu Ergil, sürecin ilerleyebilmesi için yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini vurgulayarak, ‘Karşılıklı uzlaşmaya bağlı düğümler var, bunları çözüp takılmamak gerekiyor. Sürecin akmasını sağlamak şart’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası PKK’li 30 kişiden oluşan “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” da silahlarını imha etti. Yaşanan gelişmelerin ardından Meclis’te Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kuruldu. Komisyon, farklı çevreleri dinleyerek çalışmalarını sürdürüyor.
Öte yandan süreç devam ederken, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditler devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, son yaptığı açıklamalarda Kuzey ve Doğu Suriye’yi “askeri müdahale” ile hedef aldı. Sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
‘Komisyonun 3 görevi var’
Meclis komisyonunda sorununun tartışılıyor olmasının önemli olduğunu belirten Doğu Ergil, “Türkiye’de ne kadar siyasi örgüt ve akım varsa, bunlar sorunun ne olduğunu tanımlayacaklar. Bu çok önemli. Sorunun tanımı yapılamadı, tanımı yapılamadığı için yaklaşıma da isim verilemedi. ‘Süreç mi?, Çözüm mü?’ Nedir, bilmiyoruz. Çünkü bunların hepsinin farklı anlamları var. O yüzden önce bir tanım ortaya çıkacak. Bütün taraflar kendi kafalarındaki tanımı koyacaklar. Zaten bu olmazsa çözüm de olmaz. Önce sorunun tanımı yapılmalı. Bu tanım üzerinden çözümler geliştirilecek ve sonra uzlaşı sağlanacak. Uzlaşılamayabilir de, o zaman süreç başka şekilde gelişir. Ama uzlaşılsa, bunlar yasalara, kurumlara ve Türkiye’nin yönetim biçimine yansıyacak. Yerel yönetimlerde değişiklikler olacak. Bu nedenle bu komisyonun 3 görevi var. Birincisi tanımda anlaşmak. İkincisi o tanım üzerinden çözüm önerileri geliştirmek. Üçüncüsü bu önerilerin idari, hukuki, siyasi ve kültürel açıdan ne gibi değişikliklere yol açacağını ortaya koymak. Bu bakımdan çok önemli ve değerli buluyorum” dedi.
‘Birbirini dinlemek iyidir, ama yeterli değildir‘
Çatışmalı süreçte hayatını kaybedenlerin yakınlarının dinlenmesinin “hayati önemde” olduğunu belirten Doğu Ergil, “Yasını sonlandırmayan hiçbir toplum gelecek inşa edemez. Türk tarafı ‘Bu kadar şehidim, gazim, yaralım var. Bunların hakkı ödenmeden ne çözüm olabilir?’ diyecek. Kürt tarafı ise ‘Benim bu kadar evladım öldürüldü, köyler yakıldı, göçertildim, haksızlığa uğradım’ diyecek. Bunlara takılıp kalırsak gelecek inşa edemeyiz. O yüzden her çözüm yası sonlandırarak başlar. Yası içinizde taşırsınız, bunun bir daha olmaması için her şeyi yaparsınız. Bir zamanlar düşmanınız olan tarafla oturup bunu müzakere edersiniz. Acılı bir süreç olabilir ama örneğin Güney Afrika’da bu yapıldı. Taraflar birbirine yaşadıklarını anlattı, sonuçta en mağdur olan Mandela 30 yıl hapis yattıktan sonra devlet başkanı oldu. Bu yüzden birbirini dinlemek iyidir, ama yeterli değildir. Ona takılıp kalırsak ilerleyemeyiz” ifadelerini kullandı.
‘Sürecin akmasını sağlamak‘
Sürecin ilerleyebilmesi için Türkiye’nin yasal düzenlemeler yapması gerektiğine dikkat çeken Doğu Ergil, “Karşılıklı uzlaşmaya bağlı düğümler var, bunları çözüp takılmamak gerekiyor. Sürecin akmasını sağlamak şart. Bu da geriye dönüp ‘Bize şu yapıldı, bunlar şunun gibi adamlardı, bunlarla olmaz’ gibi ön yargılardan kurtulmakla mümkün. Ama amacınızı da bilmelisiniz. Sadece silah bırakmak değil mesele. O grup neden silahlandı ve yarım asra yakın silahlı mücadele verdi? Bunu anlayacaksınız ki tekrarı önlenebilsin. Sebepleri ortadan kaldırmak lazım. Silahla talep ettiklerini siyaset yoluyla sağlamaya çalışacaksınız ki silah bir daha devreye girmesin” şeklinde konuştu.
‘Türkiye’deki süreç sabote edilir’
Kimi kesimlerin Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için başlayan sürece karşı olduğunu ve buna dönük politika geliştirdiklerini ifade eden Doğu Ergil, “Şimdi Suriye’de karşımıza ciddi bir çelişki çıkıyor. Türkiye’de uzlaşma sağlanırken, Kürtlerin Suriye bağlamında özel bir statü kazanmasını ve yeni kurulacak Suriye’de güç odağı olmasını engellemeye çalışırsanız Türkiye Kürtleriyle nasıl tam uzlaşı sağlarsınız? Onları bu konuda nasıl ikna edersiniz? Burada tuhaf bir çelişki var” diye kaydetti.
Kuzey ve Doğu Suriye’yi hedef alan çevrelerin sürece zarar verdiğini belirten Doğu Ergil, “Orada da özgürlük ve özerklik mücadelesi veriliyor. Çünkü Şam’da tescilli teröristler koalisyonu var. Kafa kesen, kadın satan teröristlerden bir hükümet kurulmuş. Özellikle Amerika, bu hükümetin etrafında üniter bir siyasi yapı kurulması için destek veriyor. Ama orada üniter yapı kurulmaz. Alevisi, Kürt’ü, Dürzisi, Arap’ı arasındaki çatışma çözülmeden ve uzlaşma sağlanmadıkça böyle bir yapı ortaya çıkmaz. O zaman ne çıkar? Bunların birliğinden doğacak bir siyasi yapı çıkar. Bunları eritip yok sayacak bir yapı mümkün değil. Birisi artık ‘Aklınız başınıza gelsin, bu yaptığınız yanlıştı’ demeli yoksa Türkiye’deki süreç sabote edilir” uyarısında bulundu.
Doğu Ergil, şöyle devam etti:
“Türkiye, Kürtleri kaybederek küçülmek yerine, Kürtlerle birlikte Ortadoğu’da aranan stratejik derinliği yakalayabilir. Sünni İslam üzerinden bunu sağlayamadı. Ne kültürel, ne ekonomik, ne de askeri olarak. Ama Kürtler üzerinden farklı bir derinlik kazanabilir Türkiye. Bunun için önce Kürtlerle uzlaşması gerekiyor. Türkiye’deki büyük Kürt kitlesinin etkisindeki çevre ülkelerdeki Kürtler de bu siyasi birliğe katılır. Devletle birleşmeden bahsetmiyorum, oradaki Kürt oluşumları da bu koalisyona dahil olur. Bugüne kadar Türkiye hep ‘Kürtlerden zarar gelecek, kazanımları bölücü akıma dönüşecek’ korkusuyla yaşadı ve bu korku sürekli pompalandı.”
Haber: Mehmet Aslan – Melik Varol \ MA