Meclis komisyon toplantısında Kürtçe konuşmaları engellenen Barış Anneleri, Kürt sorununun çözümü için ilk olarak Kürtçenin kabul edilmesi ve Abdullah Öcalan’a ‘umut hakkı’ tanınması gerektiğini vurguladı
Barış Anneleri Meclisi, Meclis’te kurulan komisyonda Kürtçe konuşulmasının engellenmesine dair İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi’nde açıklama yaptı. Komisyon toplantısına katılan annelerden birisi olan Barış Annesi Nezahat Teke, yaşadıkları acıları komisyonda dile getirmek istediklerini kaydetti.
Yaşananları anlattı
Kürtçe konuşulmasına izin verilmemesine kırıldıklarını söyleyen Nezahat Teke, şunları söyledi: “Komisyonda ‘Amed’den geldim, Kürt annesiyim. Kendi dilimle kendimi ifade etmek istiyorum’ dedim. Bir çözüm olacaksa; dilim olmazsa, kültürüm inkar edilirse, ben de inkar edilmiş olurum. Oradaki vekiller çeviri yapabileceklerini söylediler. Meclis başkanı yine de kabul etmedi. ‘Kayda geçmez, Türkçe konuşulsun’ dedi. ‘Türkçe konuşmak ağır geliyor, zorlanıyorum’ dedim, kabul etmediler”
‘Komisyon Öcalan’la görüşmeli’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşülmesini talep ettiklerini aktaran Nezahat Teke, Öcalan’ın süreci yürütmesi gerektiğini belirtti.
8 aydır devletin bir adım atmadığını belirten Nezahat Teke, şunları ifade etti:
“Dilimiz kabul edilmedi, bu beni çok kırdı, üzdü. Eğer kimliğim, dilim yoksa demek ki hala varlığım kabul edilmiyor. Kürt sorunu çözülecekse öncelikle anadil resmi dil olmalı, eğitim dili olmalı. İngilizce konuşan biri gelseydi ona tercüman getirmeyecekler miydi? Komisyonu ve komisyon başkanı Numan Kurtulmuş’u samimiyete davet ediyorum. Eğer bir çözüm olacaksa önce dilim kabul edilsin. Meclis’te inkar edilen dilimiz, varlığımız. Dilimiz kabul edilsin istiyoruz. Biz çok kırıldık”
‘Kürtçe konuşamıyorsam çözüm nerede?’
Komisyon toplantısına katılan bir diğer Barış Annesi Sultan Bozkurt, 30 yıldır İstanbul’da yaşadığını ama Türkçeyi öğrenemediğini belirtti.
Türkçe bilmediğinden kaynaklı kendini Meclis’te iyi ifade edemediğine dikkati çeken Sultan Bozkurt, şunları belirtti:
“Türkiye yüz yılında eğer Meclis’te Kürtçe konuşamıyorsam bu çözüm nerede? Kimliğin varsa dilin de olmalı. Çok dillilik bir devletin zenginliğini gösteriyor. Dilimize her türlü hakaret ve zorbalık yapıldı. Biz demokrasiyi, insan haklarını tanıyan bir devlet istiyoruz. Türkiye Devleti gibi bir devlet istemiyoruz. Keşke her dili bilseydim de kendimi daha iyi ifade edebilseydim. Ayrıca Kürtler tarafından her türlü adım atıldı ama devlet hala somut bir adım atmadı. Yıllardır cezaevlerinde devam eden tecrit söz konusudur. Baskılar hala eskisi gibi devam ediyor. Değişen bir şeyin olmadığını görüyoruz. Halk devlete güvenmediğini söylüyor çünkü daha önceki pratikleri ortada gördüler”
Sultan Bozkurt, Abdullah Öcalan’a “umut hakkı” tanınması gerektiğine vurguladı.
‘Kan barışla yıkanır’
Barış Annesi Havva Kıran ise devletin Kürtçeye tahammül edemediğini söyledi. Havva Kıran, şöyle konuştu:
“Eğer vicdan, merhamet ve insanlık olsaydı ‘Annedirler, 2 anne Türkçe konuştu, biri Kürtçe konuşsun’ derlerdi. Keşke biz anneler tüm dilleri bilseydik, derdimizi anlatabilseydik” dedi. Havva Kıran, şunları söyledi: “Bu halkın başkanı (Öcalan) özgürleşmeden bu halk özgürleşmez. Asker ve polis annelerine binlerce defa seslendik. Ele ele verip, birlikte barışı getirelim. Hak, hukuk, adalet olsaydı çocuklarımız dağa çıkmazdı. Kürt anneleri, barış anneleri çocuklarını toprağa veriyor. Çocuklarının mezarı başında durup yine de barış istiyor. Barış Anneleri olarak çağrımız; devlet anayasayı değişsin. Kürtlerin varlığını kabul eden anayasa istiyoruz. Adalet ve demokrasi istiyoruz. Kanın durdurulması için verilen mücadelede annelerin üzerinde düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Kan kanla yıkanmaz, kan barışla yıkanır. Ömrümüz yettiği sürece barış isteyeceğiz”
İzmir
İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi de konuya ilişkin Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Ege Bölge Temsilciliği’nde açıklama yaptı. Açıklamayı yapan Barış Anneleri Meclisi üyesi Behiye Yalçın, komisyonda konuşan barış annelerinin Kürt halkının ve Barış Anneleri’nin temsilcisi olduğunu söyledi.
Barıştan bahsedilen bir süreçte Kürtçenin yasaklanmasının kabul edilemez olduğunu belirten Behiye Yalçın, şunları söyledi:
“Dilimiz onurumuzdur ve var oluşumuzdur. Kanın dökülmesini istemiyoruz. Kürt anneleri cenazelerinin başında bile barış istediklerini söylediler. Anneler kendi gönüllerindeki derdi ancak kendi dilleri ile anlatabilirler. Kürt anneleri ne çektiğini ancak bu şekilde anlatabilir”
‘Öcalan ziyaret edilsin’
Komisyonun barışın sağlanması için taleplerin dile getirilmesi amacıyla kurulduğunu ifade eden Behiye Yalçın, şöyle konuştu:
“Ellerimizi barışa uzatalım diye kuruldu. Onlar da barışa adım atsın istedik. Biz annelerimizin arkasındayız. İmralı Cezaevi’nin kapıları açılsın, tecrit kaldırılsın istiyoruz. Olumsuz sözler duymak istemiyoruz. Barış olsun ve silahını yakanların da söz kurmasını istiyoruz. Biz burada siyaset yapılsın ve herkesin İmralı’daki barışın mimarı Kürt halkının önderini ziyaret etsin istiyoruz”
Kaynak: MA