Kürtler kendi dilleriyle her yerde serbestçe konuşsalar, Kürtçe müzik dinleseler, film izleseler. Kürtçe tiyatro oyunlarıyla turneye çıksalar. Herhangi bir valilik, kaymakamlık oyunları Kürtçe olduğu için yasaklamasa. Kürtler kendi anadillerinde eğitim alsalar, Kürtçe ders kitapları, Kürtçe konuşan öğretmenleri olsa. Küçücük çocuklar Türkçe bilmedikleri için Kürtçe bilmeyen öğretmenlerden dayak yemeseler, hakarete uğramasalar. Hastanede, postanede, vergi dairesinde, bankada, uçakta kendi bildikleri dille işlerini görseler, bilgi alsalar, soru sorsalar. Mahkemede dertlerini Kürtçe dile getirseler. Kürtçe konuştukları, Kürt olduklarını söyledikleri, tenlerinin renginden, kimlikteki doğum yerlerinden, Türkçeyi aksanlı konuştuklarından dolayı ayrımcılığa maruz kalmasalar. Kamusal işlerde muhatap kaldıkları görevliden onu anlamadıkları için azar işitmeseler, kamu görevlisinin dilini bilmedikleri, kamu görevlisi onların dilini bilmediği için işleri aksamasa, gönül rahatlığıyla işlerini görüp çıksalar. Velhasıl-ı kelam tıpkı bir Türk günlük yaşamını nasıl sürdürüyorsa bir Kürt de öyle sürdürse yaşamını, yukarıdaki eziyetlere maruz kalmasa bir Türk’e bunun ne zararı olur? Bir Kürt’ün kendisiyle aynı haklara sahip olmasından dolayı sahiden bir Türk ne kaybeder? İşini, aşını mı kaybeder. Canı mı tehlikeye mi girer? Enflasyon mu yükselir, işsizlik yoksulluk mu artar. Türkçe ağıt mı yakamaz, Türkçe halaya mı duramaz? Mahkemelerde, hastanelerde, postanelerde dilsiz mi kalır.
Zihinlerinden, zihniyetlerinden dudaklarına ulaşan tek argüman var: “Bölüneceğiz”. Kürtler ısrarla diyor ki “Hayır bölmeyeceğiz, bölünmeyeceğiz, ayrılmayacağız. Bize anamızın ak sütü gibi helal olan Kürt olmaktan doğan doğal temel haklarımızı verin. Böyle olduğunda neden ayrılalım, birlikte yaşamamak için nasıl bir sebep olabilir. Aksine şimdi böyle olduğunda, en temel haklarımı gasp ettiğinde, bu haklarımı kullanmama izin vermediğinde senden kopmam için çok güçlü sebeplerim oluşuyor. Kürtlerin imhası ve inkarını engellemek için yürütülen mücadeleye öncülük eden Kürt Hareketi diyor ki “silahı bıraktım, demokratik mücadele kanallarını açın ki bir daha silah kullanmayı gerektirecek bir durum ortaya çıkmasın, böylesi acı verici, yıkıcı bir yola ihtiyaç duyulmasın.” Ne denirse densin, ne yapılırsa yapılsın aynı paranoyanın yarattığı aynı terane: “Kürt, Kürt gibi yaşarsa bölünürüz.” Peki Türk, Türk gibi yaşayınca bölünmüyoruz da Kürt, Kürt gibi yaşadığında neden bölünüyoruz? Ayrıca diyelim ki hangi koşullar sağlanırsa sağlansın yine de bölüneceğiz. Ee bölünelim. Bölünmenin ne zararı var Türk’e. En kötüsü iyi bir komşun olur bölünen Kürt. İçeride her gün çatışmaktan evla değil midir, bölünmüş Kürt ile iyi komşu olmak?
Bak, Kürt senle birlikte yaşamak istiyor. Senle birlikte kimsenin aç kalmadığı, açıkta kalmadığı müreffeh bir ülke istiyor. Sen ne istiyorsan onu istiyor. Bir fazlası değil. Artık Kürdün onuruna saldırma, saldırılmasına izin verme. Devlete, iktidara, hükmedene de ki “Kürt’ün gasp ettiğin hakkını geri ver. Geri ver ki eşit ve onurlu bir yurttaşlıkta bir arada barış içinde yaşayabilelim. Bunu de, şimdi de. Çünkü bunu demekte geç kalırsan yarın bunu dediğinde senin bu dediğini değerli bulacak bir Kürt bulamayacaksın karşında. Kürt’le Türk’ün arasına örülen psikolojik bariyerler, aşılmaz fiziki duvarlarla birleşecek. Kürt’ün tehdit edilmesine rıza gösterme güzel Türk kardeşim. Kürt’ün Türkiye sınırları dışında yaşayan soydaşlarının tehdit edilmesine de rıza gösterme. Tehdit edilmiş, onuruyla oynanmış, zorla seninle bir arada tutulmuş Kürt’ten sana hayır gelmez. Buna itiraz etmezsen, bu suça ortak olursan karşı tarafta biriken nefret, kin, intikam ve düşmanlığın sorumluluğuna ortak olursun. Kürt’ten alınan, Kürt’ten çalınan sana refah, huzur, güvenlik olarak dönmüyor. Aksine Kürt’e yöneltilen şiddet, sürdürülen imha ve inkâr politikasının yarattığı savaş ve çatışma ortamı senin sofrandaki lokmandan olmana, işinden, aşından olmana, güven içinde yaşayamamana sebep oluyor. Halkının aydınıysan, yurtseveriysen halkını bu haksızlığa karşı örgütle Türkiye aydını, sanatçısı, kanat önderi kardeşim. Irkçılığın pespaye popülizmine kapılıp bu halkın, halkların geleceğinin çalınmasına ortaklık etme. Irkçılığın yarattığı zehirlenmenin ve bunun yol açacağı sonsuz kaos, savaş, çatışma ve yıkımın yegâne panzehri eşit ve onurlu yurttaşlıktır.