DEM Parti İzmir İl Örgütü tarafından 6-7 Eylül Pogromu ve 12 Eylül 1980 darbesine ilişkin panel düzenlendi. Panelde yapılan konuşmalarda, devletin tarihinde bu tür operasyonların çokça yapıldığı vurgulanarak, yaşanan barış sürecinin heba edilmemesi gerektiği vurgulandı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir İl Örgütü, “6-7 Eylül’den 12 Eylül’e hafıza, adalet ve yüzleşme” konulu panel düzenledi. Panele Araştırmacı Yazar Talat Ulusoy ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SKYP) kurucularından Kenan Kalyon konuşmacı olarak katıldı.
Panelde ilk olarak söz alan Talat Ulusoy, “Bugün hep birlikte barışın peşinde koşuyoruz. 1922’de Ankara’ya barış ve ateşkes önerisi gelmişti; bu öneri görmezden gelindi ve 9 Eylül’de İzmir’e girildi. Büyük İzmir Yangını hakkında birçok spekülasyon vardır. ‘Yakıp kaçtılar’ yalanına karşı, Rum ve Ermenilerin şehri terk etmesine dair belgeler mevcut. Vapur alınamıyor; bir Hristiyan rahip kendi çabalarıyla insanları taşıdı. İnsanların büyük bir kısmı İzmir’in çevre kazalarından gelen kişiler. Uşak’tan itibaren Hristiyanlar yerlerinden atıldı. Bunları kovma çabası sermayeye el koyma çabasıdır. 6-7 Eylül 1955’te İzmir’de ev ve dükkanlar tahrip edildi; Yunanistan Konsolosluğu zarar gördü ve tazminat ödendi” dedi.
‘‘İstiklal’ kavramı, bütün Anadolu’dan Hristiyanları temizlemeyi ifade eder’
Talat Ulusoy ayrıca, devlet geleneğinde bu tür operasyonların farklı bölgelerde de yaşandığını belirterek, “Kürdistan ve Karadeniz’de de yaşananlar vardır. Karadeniz kıyısında köylerin tek tek yakıldığı meclis konuşmalarında dile getirilir. 1920’lerde kullanılan ‘İstiklal’ kavramı, bütün Anadolu’dan Hristiyanları temizlemeyi ifade eder” ifadelerini kullandı.
Ardından söz alan Kenan Kalyon, 12 Eylül ile yüzleşmenin gerçekleşmediğini vurgulayarak şöyle devam etti: “12 Eylül aşılmış olabilseydi bunu hâlâ konuşmazdık. Şeklen cunta gitti; ama hâlâ 12 Eylül Anayasası gereğince yönetiliyoruz. Bu anlamda gerçek bir hesaplaşma olmadı. Yüzleşilmesi gereken olayların büyük kısmı uluslaşma sürecinin sonucudur. Yüzleşme, bir ülkenin suçlarıyla özeleştiriden geçerek geleceğe yönelik hafıza oluşturmasıdır; bu olmadı.”
Kenan Kalyon, 12 Eylül’ün mevcut mücadelelerin bir ürünü olduğunu belirterek, “Gerçek yüzleşme için güç dengeleri farklı olmalı. 12 Eylül ile hesabı görecek güç dengesine ulaşamadık. Toplumun yüzleşmesinin ötesinde, kendi kendimizle yüzleşebildik mi? Darbe göstererek geldi; darbeyi yapmadan önce ordu gündelik hayatı kontrol etmeye başlamıştı. 1960’lardan itibaren toplumsal hareketler yükseldi. 12 Eylül bunu durdurdu ve ezdi” ifadelerini kullandı.
Kaynak: MA