• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Eylül 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Evren bizde düşünür, hisseder, umut eder

15 Eylül 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Evren bizde düşünür, hisseder, umut eder

Evren bizde düşünür, bizde hisseder, bizde umut eder. Çünkü insan, yıldızların külleriyle beden bulan, hafızasında evrenin yolculuğunu taşıyan ve toplumsallığında kozmosun ritmini yeniden inşa eden varlıktır. Bizdeki düşünce evrenin bilinci, bizdeki duygu evrenin sesi, bizdeki umut ise özgür yaşama açılan kapıdır.

Cudi Ayten Amed

İnsanı evrenden ayrı bir varlık gibi görmek, hakikati yarım görmek demektir. Çünkü insan, evrenin kendine yönelmiş bakışıdır. Bedenimizde dolaşan kan, milyarlarca yıl önce patlayan yıldızların mirası; zihnimizde beliren düşünceler, evrenin kendi üzerine eğilmiş kıvılcımlarıdır.

Bilimsel gözlemler de bu hakikati destekler. Vücudumuzu oluşturan karbon, kalsiyum ve demir, milyarlarca yıl önce süpernova patlamalarında ortaya çıkar. Astrofizikçi Carl Sagan’ın sözleri bu bağı çarpıcı biçimde dile getirir: “Bizler birer yıldız tozuyuz.” Bugün damarlarımızda dolaşan elementler, evrenin uzak köşelerinde yanıp sönmüş yıldızların külleriyle aynı kökten gelir. Halkların Önderi Önder Apo, insanın evrene dışarıdan bakan bir seyirci değil, evrenin kendi bilincine varma biçimi olduğunu vurgular. Yıldızların küllerinden oluşan bedenimiz bu gerçeği pekiştirir. Gökyüzüyle bedenimiz arasında bir ayrım yoktur; insan, kozmosun hafızasını ve umudunu taşıyan canlı halkadır.

Ancak insan yalnızca elementlerin taşıyıcısı, yani biyolojik bir olay değildir. Onu farklı kılan, anlam kurma yetisidir. Evren bizde yalnızca atomların çekirdeklerinde saklı enerjisiyle değil; hafızayla, dille, kültürle ve toplumsal örgütlenmeyle yaşam bulur. İnsan bedeni, evrenin milyarlarca yıl boyunca kurduğu dengelerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan devasa bir örüntüdür.

İnsan: Ortak yaşamın mucizesi

Hücrelerimiz, tek başına yaşayamayacak bakterilerin ittifakından oluşur. Fakat bedenin hikâyesi bu kadarla sınırlı değildir; insan, baştan sona ortak yaşamın mucizesidir. Kalbimiz, milyarlarca hücrenin aynı ritmi tutmasıyla atar; akciğerlerimiz, sayısız alveolün kusursuz uyumuyla nefes aldırır. Beynimizde kıvılcımlarla örülü nöronlar düşünceyi, hafızayı ve duyguyu dokur.

Bedenin bu uyumu bize şunu gösterir: Yaşam, tekçiliğin ve çatışmanın değil, işbirliği ve çeşitliliğin ürünüdür. İçimizdeki organlar birbirine üstün gelmeye çalışmaz; her biri ancak diğerinin işleviyle anlam bulur. Bütünlük bozulduğunda hastalık doğar; tıpkı toplumda uyum kaybolduğunda krizlerin doğması gibi…

Halkların Önderi Önder Apo da Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu’nda aynı hakikate işaret eder:

“Toplum, doğanın en gelişkin biçimidir. Birey, ancak toplumsal doğa içinde anlam bulur.”

Bedenin içindeki birlik nasıl yaşamın koşuluysa, toplum içindeki birlik de özgürlüğün koşuludur. İnsan yalnızca bireysel bir beden değil; evrenden gelen elementleri, hücrelerin uyumunu ve toplumun ortak aklını birleştiren varlıktır. Bizim içimizde işleyen bu işbirliği yasası, aslında evrenin kendisinin yasasıdır.

Bağların kozmik haritası

Beyindeki yaklaşık 86 milyar nöron, trilyonlarca sinaps aracılığıyla birbirine bağlanır ve kesintisiz bir iletişim ağı kurar. Bu ağ, yalnızca biyolojik bir organın işleyişi değil; evrenin kendi içinde yarattığı en karmaşık düzenlerden biri olarak varlığımızda cisimleşir. Toplum da benzer biçimde, bireyler arasındaki sayısız bağ üzerinden kendi bilincini, hafızasını ve ritmini kurar.

Samanyolu’nda 100 ila 400 milyar yıldız bulunduğu tahmin edilir. Kafatasımızın içindeki bu nöron ağı, gökyüzünde parlayan yıldızların küçültülmüş bir karşılığı gibidir. Yıldızlar evrene ışık ve enerji saçar; beynimiz ise toplumsal yaşamı mümkün kılan bilinci ve anlamı üretir. Nöronlar yalnızca elektriksel sinyaller üretmez; geçmişi hafızaya kaydeder, şimdiyi çözümler, geleceği örgütleme kapasitesini açığa çıkarır. Dahası, insanlar arası ilişkilerin dili, kültürü ve değerleri de bu biyolojik ağın toplumsal uzantısı olarak şekillenir.

İşte bu hakikatler ışığında insanı anlamak, yalnızca biyolojik varlığı değil, onun inşa ettiği toplumsal doğayı da anlamaktır. Evreni kavramak için insana; insanı kavramak için ise topluma bakmak gerekir. Evren bizde yalnızca madde olarak değil, düşünce, duygu ve umut olarak da varlığını sürdürür.

İnsanın evreni okuma serüveni

İnsanlık tarihi boyunca evren farklı anlamlarla yorumlanır. Sümerler göğü tanrıların tahtı olarak görür; yıldızları ise tanrıların buyruklarının ve kaderin yazılı olduğu işaretler olarak okur. Antik Yunan’da evren, kürelerin uyumlu düzeni olarak düşünülür; gökyüzündeki hareketlerin bir armoni yarattığına, bu armoninin de hem doğayı hem toplumu yöneten ilahi bir yasa olduğuna inanılır.

Yüzyıllar boyunca insan kendini evrenin merkezinde sanır. Ancak 16. yüzyılda Kopernik ve ardından Galileo bu algıyı kökten değiştirir. Dünya’yı merkezden çıkarıp Güneş’in yörüngesine yerleştirir. Bu keşifler yalnızca astronominin değil, insanın kendi varlığını kavrayışının da sınırlarını sarsar. Her bilgi artışı, insanın evrendeki yerini yeniden tanımlamasına yol açar.

Ama mesele yalnızca bilgiyi üretmek değil; asıl belirleyici olan onun nasıl kullanıldığıdır. Kapitalist modernite, bilimi sınırsız büyüme ve tahakküm için araçsallaştırır. Doğa tüketilecek bir kaynak, toplum ise yönetilecek bir makine olarak görülür. Bunun sonucunda hem gezegenin düzeni altüst olur hem de toplumların dengesi bozulur.

Halkların Önderi Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu bu gidişe karşı bir öze dönüş alternatifi sunar. Demokratik Toplum yalnızca bir siyasal model değil; insan ve evrenin ortak doğasını esas alan bir yaşam felsefesidir. Evrendeki çeşitliliğin toplumsal yaşamda yeniden inşa edilmesi Demokratik Toplum’un özüdür. Bu yaklaşım, insanın yıldızların mirasını taşıyarak yaşamda denge ve özgürlük yaratma iradesidir.

Evrenin ritmi varoluşun dilinde saklı

Evren ritimlerle işler; mevsimlerin döngüsü, kalbin atışı, galaksilerin yörüngesi… Bu ritimler varoluşun dilidir. Toplum da aynı dille kendi varoluşunu anlamlandırır. Toplumun ritimleri birlik, paylaşım ve komünal üretimdir. Bu uyum bozulduğunda hem doğa hem insan hasta olur. Yaşadığımız ekolojik yıkımlar, savaşlar ve toplumsal parçalanmalar, evrensel ritme aykırı düşmenin sonuçlarıdır.

Toplumu özgürleştirmek, evrenle uyumu yeniden inşa etmektir. Ve bu uyumun merkezinde kadın özgürlüğü bulunur. Çünkü doğanın sürekliliğini sağlayan üretim, yaşam emeği ve kolektif birlik tarih boyunca kadınla temsil edilir. Kadının tahakküm altına alınması, yalnızca kadınların köleleştirilmesi değil; insanlığın evrenle kurduğu hakikat bağının koparılmasıdır. Kadının özgürleşmesi ise bu bağın yeniden inşa edilmesi, toplumsal ritmin evrensel uyumla yeniden buluşmasıdır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Barış, demokrasi ve ekonomik kriz

Sonraki Haber

Halbori Gözeleri’ne rant projesi

Sonraki Haber
Halbori Gözeleri’ne rant projesi

Halbori Gözeleri'ne rant projesi

SON HABERLER

Barış ve süreçleri

Barış ve süreçleri

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

Halbori Gözeleri’ne rant projesi

Halbori Gözeleri’ne rant projesi

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

Evren bizde düşünür, hisseder, umut eder

Evren bizde düşünür, hisseder, umut eder

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

Barış, demokrasi ve ekonomik kriz

Barış, demokrasi ve ekonomik kriz

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

Yahudi- Kürt kongresinin düşündürdükleri

Yahudi- Kürt kongresinin düşündürdükleri

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

Özerk Yönetim: Demokratik devlet inşa etmenin tek yolu genel diyalog

Özerk Yönetim: Demokratik devlet inşa etmenin tek yolu genel diyalog

Yazar: Yeni Yaşam
14 Eylül 2025

Amed’deki Kültür ve Sanat Günleri son buldu

Amed’deki Kültür ve Sanat Günleri son buldu

Yazar: Yeni Yaşam
14 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır