Musa Anter’in katledilişinin 33’üncü yılında yapılan anmada konuşan DFG Eşbaşkanı Kesira Önel, Ape Musa’nın yazdıklarından dolayı hedef alınarak katledildiğini aktararak, ‘Özgür basından bahsedebiliyorsak bu özgür basın şehitlerinin sayesindedir’ dedi
Kürt bilge Gazeteci-Yazar Musa Anter, 20 Eylül 1992’de JİTEM tarafından katledildiği Amed’in Yenişehir ilçesinde bulunan Cumhuriyet Mahallesi’nde anıldı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) tarafından düzenlenen anmaya Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed İl örgütleri Barış Anneleri ve kentte bulunan sivil toplum kurum ve kuruluşları katıldı.
“Özgür basın susturulamaz” sloganlarının atıldığı anmada Musa Anter’in fotoğrafı taşındı. Basın metninin Türkçesini DFG Eşbaşkanı Kesira Önel, Kürtçesini ise DFG üyesi Fahrettin Kılıç okudu.
‘Hakikati ve objektifi yazan kalemdi’
Ape Musa’nın gazeteciliğin hakikati ve objektifi yazan kalemi olduğunu söyleyen Kesira Önel şu ifadeleri kullandı:
“O bir isyanın, bir ‘hawar’ın vücut bulmuş haliydi. Bu nedenledir ki asırlık çınarların gölgesinde büyüyen çiçeklere benzerdi. Ta ki kendisi de bir çınara dönüşene kadar. Asırlara sığmayan bir isyanın orta yerinde duruyordu. Kürt’ün feryadı, isyanı ve mücadele azmiydi. Gazeteciliğin hakikati, objektifi, yazan kalemiydi. Bir Kürt, bir yazar, bir gazeteci, bir entelektüel, bir nüktedan, bir koca çınardı. Şüphesiz ki Apê Musa’yı anlatmaya çalışıyoruz. Ancak kelimeler ne kadar kifayetsiz kalıyor değil mi? Anlatamıyoruz hakkıyla. Verdiği mücadeleyi, yarattığı değerleri, gazeteciliğini, yazarlığını, özünü, insanlığını, güzelliğini anlatamıyoruz. Ama tanıyoruz işte, biliyoruz bu koca çınarı. Buradaki herkes biliyor. Kimi tanıktır mücadelesine, kimi sanıktır onunla birlikte, kimi görmüştür özgürlük yürüyüşünü, kimi okumuştur yazdıklarını, kimi duymuştur ne ettiğini; yarattıklarını, anlattıklarını, sesini, gülüşünü, isyanını…”
‘Yaşamı devletin zorbalıklarına tanık olmakla geçti’
Kesira Önel, Ape Musa’nın yaşamı boyunca birçok engelleme, şiddet ve baskıya maruz kaldığını bunun karşısında boyun eğmediğini vurguladı:
“Zivingê’nin bir mağarasında başladığında yaşamı Apê Mûsa’nın henüz Cumhuriyet kurulmamıştı. Ama yaşamının tamamı yeni kurulan bu devletin zorbalıklarına tanık olmakla geçti. 72 yıllık yaşamına onca şey sığdırdı ki, ölümünü bile bu zorbalığın, vahşetin ve Kürde kıyımı reva gören bu sistemin içine dahil etti. Aslında bilinir; özgür basının gücünün temel kaynağı, onu büyüten ve bugünlere kadar getiren değerleridir. Bu değerleri yaratanlar da basın şehitleridir. Onlar tüm baskı ve zora karşı dimdik ayakta durmayı bildi. Gözaltılar, işkenceler, tehditler, saldırılar karşısında milim geri adım atmadılar, eğilmediler, bükülmediler. O son anlarında bile cellatlarının yüzüne korkusuz gözlerle baktılar ve ‘madem ölümdür bu davanın sonu, hoş gelmiş sefa getirmiş’ diyerek, nasıl mücadele edileceğini cümle aleme, tüm dünyaya, en başta da bizlere gösterdiler.”
‘Özgür basın şehitlerine borçluyuz’
Özgür basın şehitlerini anan Kesira Önel, onların bu yolda direniş gösterdikleri için katledildiklerini aktardı:
“Cengiz Altun’dan Hafız Akdemir’e, Gurbetelli Ersöz’den Nesrin Teke’ye, Orhan Karaağar’dan Nazım’a, Ferhat’a, Safyettin’e, Kemal’e, Ersin’e Çetin’e, Yalçın’a ve isimlerini sayamadığımız onlarca basın şehidine; ve sonra ardılları olan Ayfer’e, Nujiyan’a, Halil’e, Deniz’e, Kadri’ye, Nagehan’a, Nazım’a, Cihan’a, Aziz’e kadar. Her biri canlarıyla ödediler bu bedeli, her biri ayrı bir değer yarattı, yol gösterici oldu. Bugün hala dimdik ayakta duran bir özgür basından bahsedebiliyorsak bu şehitlerin sayesindedir.”
‘Ape Musa sembol isimdir’
Kesira Önel, Apê Musa’nın yazdıklarından korktukları için katlettiklerini belirterek sözlerini noktaladı:
“İşte bugün burada andığımız Apê Musa, basın şehitlerinin sembol ismidir. O, yazdığı zamanlarda hep anlatırdı Kürdün acısını, çilesini, maruz kaldığı zulmü. Kendisi bizzat yaşadığı içindi belki; sade, anlaşılır, öz ve vurgulu anlatırdı. Qimil’da özetlemişti halkın sorunlarını, Fırat Suyu Marmara’ya Akar derken bir gerçekliğe parmak basıyordu. Zaman zaman bu anlatıları mizaha bürüyor, daha anlaşılır kılıyordu. Ömrünün son yılına kadar yazmaya, çizmeye, anlatmaya devam etti. Bundan 33 yıl önce bugün; bu kentte, bu mahallede, bu sokakta katlettiler Apê Mûsa’yı. Aldılar onu aramızdan. Tahammül edememişlerdi anlattıklarına; kalemi ve kelamı korkutmuştu onları. Katlettiler Apê Mûsa’yı, bedenine kurşunlar sıktılar. Vurdular Apê Mûsa’yı, bu sokakta boylu boyuna… Ve bugün Apê Musa’yı anıyoruz, onunla birlikte tüm basın şehitlerini. Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.”
Açıklamanın ardından Ape Musa’nın katledildiği yere kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş ardından Ape Musa’nın katledildiği yere karanfiller bırakıldı.
Kaynak: JINNEWS