• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Kasım 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kadın

Işık: Tetikçi medyaya karşı kenetlenmeliyiz

21 Eylül 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Kadın, Manşet, Söyleşi
Işık: Tetikçi medyaya karşı kenetlenmeliyiz

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği, Cumhuriyet gazetesinin katledilen gazeteci Gülistan Tara’yı hedef alan haberine tepki gösterdi. Gazeteci Aysel Işık, ‘Bu baskı ve ayrıştırmalara karşı ortak mücadeleyi örmemiz gerekiyor’ dedi

Nesli Şahiner

Türkiye’de ana akım medyanın her zaman iktidarın yanında olduğu, hatta sözcülüğünü yaptığı biliniyor. Fakat kendisini ‘muhalif basın’ olarak tanımlayan gazetelerin ya TV’lerin de bu çizgiden çok da farklı bir yayıncılık yaptığını söylemek zor. Özellikle de konu Kürt özgürlük hareketi, Kürt siyaseti ve Özgür basınsa, bunu söylemek çok daha zor.

Devletçi çizgisiyle bilinen Cumhuriyet gazetesinin birçok kez Kürt kadın örgütlerini, Kürt siyasetçileri hedef alan haberleri biliniyor. Bu halkaya en son Federe Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde Türkiye’ye ait SİHA’larla 23 Ağustos 2024 tarihinde meslektaşı Hêro Bahadîn’le birlikte katledilen gazeteci Gülistan Tara’yı da ekleyen Cumhuriyet, Tara için “örgütün propaganda ve dezenformasyon çalışmalarını yürüten terörist” ifadelerini kullandı.
Basın etik ve ilkelerini görmezden gelen, yargılayan, ceza tanımı yapan ve etiketleyen Cumhuriyet, özgür basına uzun yıllar emek vermiş, mağdurun sesini duyurmuş, canı pahasına yıllarca gerçeğin peşinden gitmiş bir kadın gazeteciyi hedef almış oldu. Cumhuriyet’e tepki göstermek, teşhir etmek, özellikle de Gurbetelli Ersöz Kadın Haberciliği Ödülleri’ne başvuruların sürdüğü bu süreçte daha da önemli hale geliyor.

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği’nden gazeteci Aysel Işık, Cumhuriyet’in Kürt kadın gazetecilerini hedef gösteren sözde haberlerini ve aynı zihniyetin bakış açısını gazetemize değerlendirdi.

Ne etik ne de ilke var

  • Cumhuriyet gazetesinin bir kadın gazeteciye ‘terörist’ demesi nasıl bir basın ahlakıdır? Bir medya kuruluşu sanki mahkeme kurmuş, yargılamış ve bir suç tanımıyla ceza kesmiş gibi…

Öncelikle bütün Özgür Basın şehitlerini bu vesileyle anmak gerekiyor. Gülistan Tara, Hêro Bahadîn, Cihan Bilgin, Nagihan Akarsel gibi birçok kadın yoldaşımızı anıyorum. Evet, senin de belirttiğin gibi bu tür durumlarda yargısız infazlar ne yazık ki sadece devlet nezdinde yapılmıyor aynı zamanda meslektaş olarak gördüğümüz, aynı sahaları paylaştığımız, yer yer devletin kolluk güçlerinin saldırılarına aynı sahada maruz kaldığımız muhabirler tarafından da yüze kalabiliyoruz. En son Cumhuriyet’in Gülistan Tara için yaptığı haber de aslında iktidar kafasında olan bir gazetecinin ya da gazetenin zihniyetini beraberinde getiriyor. Orada sadece Gülistan ve Hêro yoktu, Chatr Prodüksiyon’a ait olan iki araç hedef alınmıştı. Aslında Chatr Prodüksiyon’un öncesine de bakmak gerekiyor. İşgal altında olan bu topraklarda Chatr Prodüksiyon ve çalışanları, işgal politikalarını ve sivil katliamlarını teşhir eden bir noktada duruyordu. Başûrê Kürdistan topraklarında meslektaşlarımız Türk devletinin sürekli hedefi halindeydi. Bunu Nagihan Akarsel’de de gördük; sokak ortasında kurşunlarla katledildiğinde faillerini bizler biliyorduk. Bu bir gözdağıydı ve orada bulunan tüm meslektaşlarımız da mesleklerini yapmamalarına dair tehditler de aldılar. Çekilen manşetlerin hepsi aslında bilinçli olarak gazetecileri terörizm yaftasıyla illegalleştirme ya da farklı bir boyutta kendilerince yasaklı olarak gösterme çabalarıdır. Bu medya kuruluşları kendilerini iktidarın, Türk devletinin yerine koyarak bu şekilde kendi meslektaşlarını illegalize etme çabasına girdiler. Gülistan Tara resmi bir kuruluşta Chatr Prodüksiyon’da çalışıyor ve kod isim üzerinden bir algı yapmaya çalışıyorlar. Oysa bir gazeteci istediği düşünceye sahip olabilir. Gülistan Tara hem özgürlük mücadelesi yürüten bir aktivist hem de bir gazeteciydi. Bir Kürt kadını olarak Batman gibi bir yerde faili meçhullerin olduğu dönemlerde bu gerçeklikle yüz yüze kalıp böyle bir yol seçmişti ve profesyonelce mesleğini yürütüyordu. Biz Gülistan Tara’nın Başûrê Kürdistan’da işgal politikalarını açığa çıkarttığını biliyoruz. Aynı zamanda sokak ortasında öldürülen kadınların olduğu, kadın haklarının yerle bir edildiği bir coğrafyanın hak savunuculuğunu yapıyordu. Türkiye’deki gazeteciler Gülistan Tara’yı Orta Doğu ile ilgili analizlerinden de tanırdı. Gülistan, Orta Doğu coğrafyasında savaş koşullarını çok iyi analiz eden ve kamuoyuna bu yönlü haber yapan bir meslektaşımızdı. Bu yüzden aslında hedef alındı ve katledildi. Ayrıca bir düşünceye yönelik de yapılan bir saldırıydı, faili meçhullerin açığa çıkmaması için yapılan bir saldırıydı. Cumhuriyet gibi, diğer ana akım medya gibi, iktidar medyası gibi gazetecilik faaliyeti adı altında tetikçilik yapma durumu aslında birebir kendi mesleğini de hedef gösteren bir yerde duruyor. Bu tür tetikçi medya kanalları, tamamen bir algı operasyonuyla kendi rantlarını gözeten bir habercilik anlayışına sahipler. Maalesef özellikle son 10 yılda bir prestiji olan medya kuruluşlarının ne prestijleri kaldı ne de başka bir şeyleri.

  • Gülistan Tara bir Kürt gazeteciydi ama Kürt özgürlük hareketinin de bir parçasıydı. Bu yüzden hedef alınması bir kısım medya tarafından meşrulaştırılıyor, oysa birçok ülkede katledilen gazetecileri savunan bir yerde duruyorlar…

Savaş bölgelerinde siviller ve gazeteciler korunur, bu Cenevre Sözleşmesi’nde de geçer. Ama Kürt gazeteciler hiçbir zaman korunan bir yerde olmadı, aksine ilk hedef alınan kesim oldular. Mesela 2015 sürecine dönüp baktığımızda Sûr’da, Şırnak’ta, Cizre’de Nusaybin’de, Silvan’da ve birçok yerde savaş hali vardı ve burada en çok siviller katledildi, en çok gazeteciler hedef alındı. Katledilmeyenleri yargıladılar ve halen 2015 dosyasından yargılanan meslektaşlarımız var. Şimdi dönüp bakıyoruz, evet dünyada bir savaş var; Filistin’i konuşuyoruz, geçtiğimiz aylarda İran’ı konuştuk; gazeteciler orada mesleklerine yürütürken katlediliyorlar. Biz acılarımızı yarıştırmıyoruz tabii ki ama orada katledilen gazeteciler olduğunda katleden devletlerin bir terörist olduğu manşetlere çekiliyor. Peki, Kürdistan’da bu gerçek yok mu, yaşanmadı mı ve yaşanmıyor mu? Burada maalesef bir ikiyüzlülük söz konusu. Bir yandan demokrasi naraları atan bir devlet söz konusu, diğer tarafta ortak yaşadığı halkı katledince, gazeteciyi katledince direkt suçlayıcı pozisyona getirip öyle bir yargılama sürecine götürüyorlar. Öte yandan Kürt kimliği taşıyorsun, kadınsın ve bir gazetecisin, bu 3 kimlik devlet nezdinde yasaklı olduğu için her an hedef tahtasındasın ve her an katledilme veya gözaltına alınma, tutuklanma, müebbetle yargılanma durumuna evrilebiliyorsun. Bu dört parça Kürdistan için de geçerli olan bir noktada duruyor. Cenevre Sözleşmesi, Türkiye’nin de içerisinde olduğu bir yerde duruyor ama o kadar rahat davranıyor ki, çünkü yargılanmayacağını biliyor.

Kürt olunca körleşiyorlar

  •  Cumhuriyet gazetesinin Gülistan Tara’ya ‘terörist’ demesinin ardından basın meslek örgütleri buna karşı bir açıklama yaptı mı, bir tepki gösterdi mi?

Maalesef olmadı. Biz yıllardır şunun mücadelesini veriyoruz; bugün bize yapılıyor yarın size yapılabilir. Bizler ortak bir örgütlenme sağlayamadığımız sürece iktidar da devlet aklı da bir gün gelir sizin de haber yapmanızı engeller, size de çok rahat terörist yaftası yapıştırabilir. Mesela şu anki koşullarda Türkiye’de kim gazetecilik mesleğini yürütebiliyor? Muhalif basın dediğimiz herkesin haberi ya karartma ile yüz yüze kalıyor ya gazeteci tutuklanıyor ya da ev hapsi veriliyor. Şimdi bunların hepsinin toplamı Türkiye’deki demokrasi sorunudur. Dolayısıyla gazeteci meslektaşlarımız için elbette ki ortak tepki göstermek çok önemli oluyor. Yoksa bugün Gülistan’a yapılan yarın bir başka meslektaşımıza yapılacaktır.

  • Gazeteciler baskı, yasak, sansür ve bu tür saldırılara karşı neler yapabilir?

AKP, iktidara geldiği günden bu yana tüm toplumsal kesimleri ayrıştırdı. Dil olarak ayrıştırdı, yaşam olarak ayrıştırdı ve bunu adım adım yaptı. Ama bunun karşısında direnen, mücadele eden bir kesim de söz konusu. Kürt özgürlük mücadelesi bunun karşısında en ağır bedelleri ödeyen ama ona rağmen geri adım atmayan, örgütlülüğün ortak sesinden bahseden bir yerde duruyor. Tıpkı Özgür Basın gibi. Özgür Basın yıllarca birçok baskıya, saldırıya maruz kaldı ama hiç geri adım atmadı. Çünkü biliyordu ki geri adım attığı anda yok olacaktı ve bu yüzden iktidar bunu başaramadı. O yüzden bu baskı ve ayrıştırmaların karşısında kenetlenmemiz gerekiyor ve ortak mücadeleyi örmemiz gerekiyor. Cumhuriyet gibi, Yeni Akit ve diğer tetikçi medya kuruluşlarının karşısında ancak böyle durabiliriz. Biz çoğalırsak onlar azınlığa düşer.

Keşke bugünü görseydi

  •  Son olarak, Gülistan Tara ile tanışma ve çalışma fırsatı buldun mu?

Evet, Gülistan’la tanışma şansını yakalamıştım. Gülistan aynı zamanda benim haber kaynağımdı. Çünkü o hem kadın devriminin olduğu Rojava’da gazetecilik yapmıştı, aynı zamanda da Başure Kürdistan’daki hak ihlallerini takip ediyordu, ilk haber kaynaklarımdan biriydi. Ben yurt dışına çıktığımda Chatr Prodüksiyonu ziyaret etmiştim, orada karşılaşıp tanıştım kendisiyle. Hakikaten dolu dolu bir meslektaşımdı. Hem kadın mücadelesine hem mesleğine kendisini adayan bir meslektaşımdı, hiçbir haksızlığa boyun eğmeyen biriydi. Gülistan’da ‘olmaz’ hiç yoktu, hep ‘olur’ vardı. Ve bu kişiliğini tüm meslektaşlarına da yeni gelenlere de özümsetmeye çalışıyordu. Tüm zorluklara karşı hep bir çıkış yolu buluyordu ve bu çıkış yolu hep kadınlara çıkıyordu, çocuklara çıkıyordu, yaşamın güzelliklerine çıkıyordu. Hep şunu ifade ederdi; ‘Biz yıllardır bu mesleği yürütüyoruz, elbette ki bu savaşın son bulacağı bir dönemi göreceğiz. Biz de barışı tadacağız. Biz barış gazeteciliği yürütüyoruz ve bunun sonucunu göreceğiz’ diyordu. Onun hüznünü yaşıyorum çünkü göremedi Gülistan ama çok miras bıraktı bütün meslektaşlarına. Bir yük bırakmadı, bir sorumluluk bıraktı bize. Bugün barışı konuşuyorsak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigması çerçevesinde barış tekrar konuşuluyorsa, Gülistan’ın da diğer meslektaşlarımızın da hayaliydi bu. Kürt halkı ve Türkiye halkları için barış konuşuluyorsa, bu meslektaşlarımızın verdiği mücadeleden ötürü de konuşuluyor. Bu yönde de Gülistan en ‘olmaz’ın olduğu yerde ‘olur’u başardı, bize de düşen o ‘olur’u sonuna kadar devam ettirmektir.

Gurbetelli Ersöz Ödülleri’ne davet

  • Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği olarak bu yıl Gurbetelli Ersöz Kadın Haberciliği Ödülleri’ni düzenliyorsunuz. Yaşamını yitiren kadın gazetecilere de adadığınız bir yarışma bu. Bu ödüllerin önemine dair neler söylemek istersin?

Gurbetelli Ersöz Kadın Gazeteciliği Ödülleri’ne başvurular sürüyor, 28 Eylül’de de son bulacak. 8 Ekim’de ise bir törenle ödüller sahiplerini bulacak. Bu çok anlamlı bir yıla da denk geldi, barışın konuşulduğu bu topraklarda Gurbetelli Ersöz adıyla böyle bir ödül düzenlemek bizim için büyük bir onur anlamına geliyor. Meslektaşlarımız kalemini asla yere düşürmedi, kadınlar, çocuklar ve ezilen halklar için mücadele ettiği, ter döktüğü haberler için bu süreçlerde böyle bir gecede yan yana gelmek çok önemli olacak. Hepimize büyük sorumluluk düşüyor, özellikle geçirdiğimiz bu önemli yılda barışın dilini oluşturmak, yaşamın dilini oluşturmak biz kadın gazetecilerin elinde olan bir şey. Kolektif yaptığımız böyle bir gecede tüm meslektaşlarımızın bizimle olmasını istiyoruz, temenni ediyoruz. Hem haberlerimizle hem de barışın dilini oluşturmak ve konuşmak için tüm meslektaşlarımızı o gece dayanışmaya ve birlik olmaya davet ediyoruz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Sonraki Haber

Suyun, yaşamın para kuru

Sonraki Haber
Suyun, yaşamın para kuru

Suyun, yaşamın para kuru

SON HABERLER

TJA eylem ve çalışmalarının programını açıkladı

TJA eylem ve çalışmalarının programını açıkladı

Yazar: Yeni Yaşam
7 Kasım 2025

Özgür Özel ve 11 vekil için dokunulmazlık fezlekesi Meclis’te

Özgür Özel ve 11 vekil için dokunulmazlık fezlekesi Meclis’te

Yazar: Yeni Yaşam
7 Kasım 2025

DEM Partili belediyelerden şiddete karşı tutum belgesi

DEM Partili belediyelerden şiddete karşı tutum belgesi

Yazar: Yeni Yaşam
7 Kasım 2025

Yıldız ve Işık’ın taziyesine kitlesel ziyaret

Yıldız ve Işık’ın taziyesine kitlesel ziyaret

Yazar: Yeni Yaşam
7 Kasım 2025

Dêrsim Ocak Evlatları’ndan sürece destek: Barış için çabalamak en kutsal ibadettir

Dêrsim Ocak Evlatları’ndan sürece destek: Barış için çabalamak en kutsal ibadettir

Yazar: Yeni Yaşam
7 Kasım 2025

DEM Parti ve Laz Enstitüsü’nden açıklama: Lazca için anayasal güvence talep edildi

DEM Parti ve Laz Enstitüsü’nden açıklama: Lazca için anayasal güvence talep edildi

Yazar: Yeni Yaşam
7 Kasım 2025

Miting hazırlıkları tamamlandı: Yüz binlerin Köln’e akması bekleniyor

Miting hazırlıkları tamamlandı: Yüz binlerin Köln’e akması bekleniyor

Yazar: Bedri Adanır
7 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır