• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
22 Eylül 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kadın

Zilan Vejîn: Kürt tarihi dağlarda kendini buldu

22 Eylül 2025 Pazartesi - 00:01
Kategori: Kadın, Manşet, Söyleşi
Zilan Vejîn: Kürt tarihi dağlarda kendini buldu

‘Gerilla olmak ne demek? Bir kadın gerilla nasıl yaşar? Hangi duygularla dağa çıkar? Yaşamı nasıl değişir? Gerilla olmak sadece silah taşımak mı?’ sorularının yanıtını KJAR üyesi Zilan Vejîn gazetemize anlattı:

Demokratik sosyalizmin, özgürlüğün temeli nedir? Kadın özgürlüğüdür. Sosyalist olmak için kadına nasıl davranacağını bilmektir. Komünün temeli de özgür öncü kadındır. Demokratik sistem demokratik toplum inşası da kadın özgürlüğüyle olur

Nezahat Doğan

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan süreçte Kürt tarafı peş peşe adımlar attı. En son, 11 Temmuz’da, 15’i kadın 15’i erkek gerilla, Besê Hozat öncülüğünde Silêmanî’de silahlarını yaktı. Buna karşılık Meclis’te bir komisyon kurulsa da devlet ve iktidar cephesinde süreci ilerletecek yasal adımlar atılmadı. Komisyon birçok kişi ve kurumu dinliyor ama barışın asli taraflarını -Abdullah Öcalan’ı ve gerillayı- duymaktan, anlamaktan imtina ediyor.

Oysa barış, herkesin ihtiyacı. Fakat demokrasinin ve demokratik toplumun gerçekleşmesi, uzun ve dikenli bir yol. Bu yolda ilerlemenin tek şartı, barışı toplumsallaştırmak.

Peki, barış nasıl toplumsallaşır?

Belki de tek yolu var: Önyargılardan arınmak. Kolay değil elbette; Einstein’ın dediği gibi “önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zor” olabilir. Ama önyargıları kırmanın güçlü bir anahtarı var: Karşımızdakini anlamak. Onun yerine kendimizi koymak. Yani, empati.

Bugün herkesin kafasında sorular var, ama çoğu bu soruları dile getirmiyor. Görmemeyi, duymamayı, düşünmemeyi tercih ediyor. Oysa cesaret, yolun ilk adımı. İktidar ve merkez medya barış için masada olan tarafı görmezden geliyor; kimileri üç maymunu oynuyor. Empati yerine yüzyıllık klişelerle barış karşıtlarının söylemini yeniden üretiyor.

Ama şunu sormak gerekiyor: Karşınızdakini görmez, dinlemez, anlamaz ve gerekeni yapmazsanız kalıcı barışı nasıl sağlayabilirsiniz?

Bir kısım siyaset ve medya, sadece silahların bırakılmasına odaklanırken; gerillanın neden silaha sarıldığını, hangi koşullarda dağa çıktığını, dağda nasıl yaşadığını sorgulayan kimse yok. İşte bu sorulmayan soruları ve duyulmayan cevapları sizlerle buluşturuyoruz. Hem de bir kadın gerillanın dilinden dökülenlerle.

Gerilla olmak ne demek? Bir kadın gerilla nasıl yaşar? Hangi duygularla dağa çıkar? Yaşamı nasıl değişir? Gerilla olmak sadece silah taşımak mı?

Tüm bu soruların yanıtlarını, dağların diliyle, onların kendi sesiyle Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) üyesi Zilan Vejîn’den dinledik.

  • Önce Zilan’ın yaşamından başlayalım. Gerilla, kadın gerilla olmak ne demektir? Zilan kendindeki değişimi nasıl yaşadı? Gerilla olmaya ne zaman, neden karar verdi?

Rojhilat halkı ve Rojhilat kadınları 80’lerin başında mücadeleyle tanıştı. Yakından tanıma dönemi ve yurtseverlik Önderliğin esaretinden sonra oldu. Çünkü o dönem Rojhilat’ta Urmiye, Sine ve Mahabad’da büyük serhildanlar yaşandı. Serhildanlarda tutuklamalar, şahadetler oldu. En çok da o dönemde katılımlar oldu. Ben de o zaman katıldım. Bizim oralarda Zeynep Kınacı’nın adı hep anılırdı. Ama 99’dan sonra hem Önderliğin esareti hem de geri çekilme sürecinde gerillayı görüp tanışma sürecimiz başlamış oldu.

  • Ne hissediyordun o zaman gerillaya baktığında? Neden katıldın?

Kadınlar tartışmalar yapıyordu kendi aralarında. Kadın erkek yan yana yaşıyorlar ve melek gibilerdi.

  • Nasıl melek gibiler?

Kadın ve erkek dağlarda birlikte yaşıyor ve öyle temiz yaşamları var ki. Savaşıyorlar, tek başına kalıyorlar, yerlerini kendileri yapıyorlar; raxtları (hücum yeleği), silahları… Bir kadın kendi başına bu dağlarda nasıl yaşar? Bu nasıl olabilir? Kendi yaşam imkanlarını nasıl yaratıyor, kendini nasıl savunabiliyor? Bu doğada her açıdan insanın yaşam koşulları çok zor. Kar var, yağmur var, çamur, yemek, ekmek kısacası her şey…

  • Peki siz ne yaşadınız ilk geldiğinizde? Zorluklar nelerdi?

İlk geldiğimizde arkadaşlar bize nasıl yaşayacağımızı öğretti; ateş yakmaktan çay ve yemek yapımına kadar. Bu dağlarda hepimiz yoldaşız. Tabii ilk katıldığınızda derin iz bırakan şey yoldaşların her şeyi sana öğretmesi ve ilgisi. Seninle uğraşıyor, emek veriyor, öğretiyor. Sen ayaklarının üzerinde durana kadar ve sonrasında da seninle. Ailende bile görmüyorsun bunu. Yaşam mücadelesi vermek kolaylaşıyor haliyle. Elbette zorluklar var, zor. Ama o yoldaşlık ve o sevgi her şeyi kolaylaştırıyor.

  • Dağa geldiğinde ilk olarak ne hissettin?

İnsan gelirken tuhaf hissediyor. Evet; bir amaç için geldin ve büyük bir amacın var ama küçük küçük şeylerden başlaman gerek. İlk adım çok önemli çünkü. Kararlı olman, ısrarlı olman gerek. Büyük amacı düşünürken en küçük şeyle karşılaştığında zorlanabiliyorsun.

  • En çok zorlandığın neydi?

Mesela yaşam koşulları, öğrenene ve alışana kadar zor. Zamanla insan kendini de tanıyor. İradeni ve ruhunu ortaya koymadan, kendini tanımadan bu mücadeleye devam edemezsin. Kürdistan’ın kurtuluş mücadelesi için; bir kadın olarak kendi özgürlüğüm için katıldım. İlk başta iradeli olabilmek önemli ve bunları öğrenince yükün daha da ağır oluyor, esas oradan başlıyor.

  • Ailene dönersek, nasıl bir ortamda büyüdün? Feodalizmin etkisi var mıydı? Kız ve erkek çocuğu arasında nasıl bir durum söz konusuydu?

Bizim Urmiye genelinde aşiret geleneği yoğundu. Hala aşiret kültürü etkin ve baskındır. Ben öyle bir ortamda büyüdüm. Feodal ve dini yanları ağır basan bir aile. Ayrıca zaten rejimin baskıları vardı. İran rejimini biliyorsunuz. Bunların etkisinin olduğu bir ailede büyüdüm. Evin büyük kızıyım.

  • Kaç kardeşsiniz?

3 kız, 2 erkek 5 kardeşiz. Tabii belirttiğim o feodal yanlarla birlikte ailemizde kadına değer de verilirdi.

  • Nasıl bir değer?

O değer, “kadındır başka eve gidecek, bizim değil,” düşüncesiyle verilirdi. Bunun toplumsal kodları var. “O bir misafir, yarın gidecek. Zorluk çekmesin, zaten başkasına gidecek zorluk çekecek. Şimdi kendi evindeyken o zorluğu çekmesin” bakışıyla bir değer biçme vardı. Benim o günkü yaşımda değil ama kadınlar belli bir yaşa geldiğinde kapanırdı. Kürt toplumunda kadınlar biraz daha rahattır. Ama İran toplumu daha kapalı.

  • İran’da tabuları kırmak zor muydu?

Hiç kolay değildi. Kadınlar bu kodları, bu tabuları kırmak için ‘Jin Jiyan Azadî’ şiarıyla ne kadar mücadele etti ve serhildanlara kalktı.

  • İran molla rejiminde kadınların kendi özgürlük mücadelesini verip zincirleri kırmasında ‘Jin Jiyan Azadî’ bir dönüm noktası mı oldu?

Oldu tabii… Aristokrat aile yapısı var, orta sınıf var, işçi, emekçi kesim var. Ama o kadar baskı ve şiddet bir patlamaya yol açtı. Jîna Emînî bir kıvılcımdı. Kadınların şahsında bütün topluma, inançlara ve kültüre her yere çok baskı politikaları olunca da o serhildanlara yol açtı. Ortadoğu’da ve İran toplumunda çok direngen, özgürlüğe hasret kalan, mücadeleci ve iradeli kadınlar çok var. İran toplumu dışa kapalı tutulduğu, geliş gidişler engellendiği için İran kadınları dışarıda çok tanınmıyor.

Dışardan bakıldığında İran’ın dinci molla rejimi ve sisteminde kadınlar bastırılmış, köleleştirilmiş, geleneksel kodlara hapsedilmiş halde; kendi sözünü kuramaz, isyan edemez görünürken bu algı nasıl değişti? Ortadoğu toplumlarında kadın olmak nedir? Afganistan’da da kadınlar Taliban’a karşı isyan edebiliyor. Bu nasıl oluyor?

Özgürlüğe hasret kalan bir kadın topluluğunun mücadelesi her zaman daha keskin ve radikal olur. Daha cesaretli olur. Bence kaynağı bu. Bunu keşfetmek de çok önemli. Mesela Afgan toplumu da İran’a komşudur. İran kadınlarının yaşadığı, karşılaştığı sistemin aynısı Afganistan’da da var. İran’daki kadın mücadelesi çok derindir ama yaygın olmamıştır. Zindanda kadınlar var. Zeynep Celaliyan, Pexşan Ezîzî gibi. Zeynep Celaliyan 18 yıldır zindanda. 2 yıl önce cezası bitti ama rejimin istediği itirafı yapmadığı için bırakılmıyor. Biz onlar için de mücadele ediyoruz ve zindanlarda da örgütlüyüz.

  • Zindanlarda nasıl bir örgütlülük var?

Önderlik felsefesi anlatılıyor. Bir gün belirleniyor ve o gün herkes tüm zindanlarda eylem yapıyor. İran’da Salı günleri hep eylem günüdür. “İdama hayır. Yaşama, özgür yaşama evet” eylemleri yapılır. İlk defa bu kadar örgütlüyüz zindanlarda. Rejimin en hakim olduğu, politikasını yaydığı yerde biz de gücümüzü örgütlülüğümüzle gösterdik, gösteriyoruz. Yirmi yıldan fazladır Önder Apo’nun felsefesi üzerine PJAK ve KJAR olarak Rojhilat’ta çok etkili bir biçimde mücadele yürütüyoruz.

  • Tam nedir o etki?

Başta da söyledim. Önderliğin felsefesiyle bu kadar etkileyici oldu. Bizim hareketimizde, Önder Apo felsefesinde kadınlar öncüdür. Kürt kadınları olarak birlik çalışmaları yürütüyoruz ama Rojhilat’ta eski partiler içerisinde kadın örgütlülüğü olmadığı için zorlanıyoruz. Bizim Ortadoğu’daki farkımız, Kürdistan’da önder gibi bir Önderliğe sahip olmamızdır. Rojhilat olarak, Rojhilatlı bir kadın olarak Önderlik felsefesiyle tanıştığımızda ve buluştuğumuzda önce örgütlülüğe sonra da gerçekten o iradeye sahip olduk. Kadınlar olarak yan yana geldik. Bizim Rojhilat’da çok büyük öncülerimiz oldu. Heval Şîrîn en büyük öncülerimizdendir. Önderliğin felsefesinde yer alan ve ilk idam edilen devrimci kadındır Heval Şîrîn. Daha zindandayken o duvarlara ‘Jin Jiyan Azadî’ yazdı. Her türlü işkenceye uğradı ama direndi, pes etmedi. İdam sehpasına gidene kadar da bu direnişi gösterdi. Gazeteci Pexşan Ezîzî tutuklandı, üç defa idam sehpasına götürüldü teslim alınmak için ama direndi. Bu direniş daha da örgütlenerek, ‘Jin Jiyan Azadî’ serhildanlarıyla, Önderliğin felsefesiyle dünyaya yayıldı ve evrenselleşti. İran’ın korkusu kadın mücadelesi ve onun güçlenmesidir. İsrail saldırısı, Amerikan saldırısının dışında asıl korkusu kadın kurtuluş ideolojisidir.

Eril rejimlerin en büyük korkusu kadınlar, o yüzden şiddet kadınlar üzerinde daha yoğun. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan reel sosyalizmin çöküşünün ana nedenlerinden birini de kadın kırımı ve şiddeti olarak ifade ediyor. Abdullah Öcalan’ın kadın sorununun önemine vurgusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önderlik bunu çok net ifadelerle dile getirdi. Demokratik sosyalizmin, özgürlüğün temeli nedir? Kadın özgürlüğüdür. Sosyalist olmak için kadına nasıl davranacağını bilmektir. Komünün temeli de özgür öncü kadındır. Demokratik sistem demokratik toplum inşası da kadın özgürlüğüyle olur. Önder Apo dedi ki; “Özgür toplum özgür kadınla olur. Kadın özgürleşirse toplum da özgürleşir. En büyük sorun kadın sorunudur. O sorun çözülürse de sosyalizm de demokratik sosyalizm de demokratik komün de gelişir.” O yüzden diyorum İran rejiminin en korktuğu şey kadın mücadelesi, onun örgütlülüğü ve kadın birliği. Biz etkili olduk ama bizim özeleştirilerimiz de var.

  • Nedir o özeleştirileriniz?

Mesela bir Beluç kadınını örgütlülüğe teşvik etmek… İran kadını, Arap kadınıdır, Azeri kadınıdır hatta bu rejimin zulmünü çeken Fars kadınlarıdır. Çok uluslu olarak o kadınları örgütleyip, bilinçlendirip, çalışmalarımızı daha geliştirip Önder Apo’nun felsefesi üzerine eğitim çalışmaları yürütme konusunda eksikliklerimiz oldu. Bunun koşulları zordu ama koşulları yaratmak şimdi bizim hedefimizdir. Mesela benim de yıllardır bu mücadelede yer almam, bu düzeyde bu bilinci kazanmam Önderliğin emeğiyle oldu. Ama biz önderliğimizle buluşamadık. En son Önderliğin görüntüsü geldiğinde…

  • Ne hissettiniz?

Çok etkileyiciydi. Biz Önderlik ile fiziki olarak görüşemedik, o şansımız olmadı.

  • 26 yılın sonunda görüntülü mesajıyla kendi sesini duymak nasıl bir duygu yarattı?

Önderlik bizi var etti. “Kürt varlığını kazandım, şimdi özgürlük zamanıdır” dedi. Kadın olarak da bizim varlığımızı bize kazandırdı. Şimdi xwebûn-kendi olmak- için daha derin mücadele etmemiz gerekiyor. Yıllar sonra o görüntüyü gördüğümüzde çok duygulandık, çok sevindik, o derin bir hasretti bizim için. Özellikle Rojhilatlı kadınlar olarak bizim için başka bir anlamdı, “Rojhilatlı kadınlar olarak en büyük hayalimiz nedir” derseniz; Önderliği bir gün Rojhilat’ta karşılamak, görmek, tartışmak, bize sorduğu sorulara cevap vermek deriz. Onun felsefesi sayesinde bu günlere geldik. Rejimin baskılarının altında Önderliğin felsefesiyle buluştuk, kendimizi örgütledik ve kadınlar güçlendi. O ilk görüntü çok fazla anlam içeriyor bizim açımızdan.

  • Görüntü sizde nasıl bir izlenim oluşturdu?

Çok canlı, dinç ve disiplinli… Bu kadar yıldır o kadar zor koşullara rağmen o kadar canlı halde görmek hepimize heyecan verdi. Ama biz artık onun halkıyla ve kadınlarla buluşmasını istiyoruz.

DEVAM EDECEK

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Çözümün kaderi Apo’nun özgürlüğüne bağlıdır

SON HABERLER

Zilan Vejîn: Kürt tarihi dağlarda kendini buldu

Zilan Vejîn: Kürt tarihi dağlarda kendini buldu

Yazar: Heval Elçi
22 Eylül 2025

Tam zamanında yapılan uyarı

Çözümün kaderi Apo’nun özgürlüğüne bağlıdır

Yazar: Bedri Adanır
22 Eylül 2025

Hakikatten kopan estetik, güzellik sayılır mı?

Hakikatten kopan estetik, güzellik sayılır mı?

Yazar: Bedri Adanır
22 Eylül 2025

Erdoğan, BM 80. Genel Kurulu için New York’ta

Erdoğan, BM 80. Genel Kurulu için New York’ta

Yazar: Yeni Yaşam
21 Eylül 2025

Kabataş-Bağcılar tramvay hattında teknik arıza

Kabataş-Bağcılar tramvay hattında teknik arıza

Yazar: Yeni Yaşam
21 Eylül 2025

SÛR-FEST konser ve halaylarla son buldu

SÛR-FEST konser ve halaylarla son buldu

Yazar: Yeni Yaşam
21 Eylül 2025

Kürtçe ezgiler Brüksel Filarmoni Orkestrası ile buluştu

Kürtçe ezgiler Brüksel Filarmoni Orkestrası ile buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
21 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır