‘Aile yılı’ ilan edilen 2025’in ilk 9 ayında 200’den fazla kadın katledilmesine tepki gösteren KCDP Temsilcisi Şirin Yalıncakoğlu, faillere ve kadın düşmanı politikalara karşı mücadele edeceklerini vurguladı
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te 200’ün üzerinde kadın katledildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, yılın ilk 6 ayında en az 136 kadın katledildi, 145 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Aynı verilerek göre katledilen kadınların yüzde 96’sı aile üyesi bir erkek tarafından katledildi. Yine bu yılda, basına yansıyan verilerek göre, Temmuz ayında 31, Ağustos ayında 29 kadın katledildi, Temmuz’da 30, Ağustos’ta ise 28 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
Kadın örgütleri; iktidarın kadınları “anne”, “eş” kimliği üzerinden tanımlamasını, kürtajı yasaklama girişiminin, çok çocuk yapma teşvikinin, nafaka hakkına engel girişimlerinin, boşanmayı zorlaştıran uygulamalarının, miras hakkına saldırılarının, kadın haklarının güçlendirilmemesine karşı, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planı’nın kadına yönelik şiddeti artıran nedenler olarak değerlendiriyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Temsilcisi Şirin Yalıncakoğlu, iktidarın aile politikaları adı altında kadınları ev yaşamına hapsetmek istediğini belirterek, “Oysa evler kadınların şiddet gördüğü alanla haline gelmiş durumda. Kadınlar o hanelerin içinde eşi, babası, kardeşi, abisi, oğlu tarafından öldürüldü. Kadınlar, kendilerini en güvende hissetmesi gereken yerler olan kendi evlerinde erkekler katledildiler” ifadelerini kullandı.
‘Haklarımız gasp edildi’
İktidarın aile politikalarını dayatırken bir yandan kadınların kazanılmış haklarını gasp ettiğini söyleyen Şirin Yalıncakoğlu, şunları kaydetti:
“İstenmeyen gebeliğin sonlandırılması yani kürtaj için çok zorluklar çıkardılar. ‘Cinsel saldırıya uğrayan kadınlar kürtaj yapacağına doğursun, devlet bakar’ dendi. Devletin baktığı iddia edilen o çocukların da teslim edildikleri tarikat yurtlarında cinsel saldırıya, istismara maruz kaldığını, hayatını kaybettiğini görüyoruz. Bu, ‘Sizi bir ev içine hapsedilmiş, doğuran, ev işleri yapan bir hizmetçi olarak atıyoruz’ demek. Medeni Kanunu, nafaka hakkına saldırdılar. Boşanmayı uzlaşmaya açtılar, boşanma kadın yönünden zorlaştırıldı. Ve kadınlar şiddet görüyorsa, o şiddet sarmalının içinde bırakıldı. Aynı zamanda çocukların da velayetini anneye vermek yerine ‘ebeveyne yabancılaşma sendromu’ adı altında o çocuklar şiddet gördüyse de babalarıyla görüştürülmeye başlandı. Bu gidişat gerçekten çok tehlikeli ve kadınlar yönünden de, çocuklar yönünden de çok zor.”
Kazanılmış hiçbir haklarından vazgeçmeyeceklerini dile getiren Şirin Yalıncakoğlu, failler ile kadın düşmanı politikalara karşı mücadele edeceklerini, kadınların kazanımlarını ve haklarını gasp eden anlayışın hesap vermesi için çeşitli mücadeleler öreceklerini anlattı.
‘Mücadele etmeliyiz’
Aile yılı ilan edilen 2025’te kadınların hükümet politikaları nedeniyle sistematik biçimde erkek şiddetine maruz bırakıldığını ifade eden Şirin Yalıncakoğlu, şöyle konuştu:
“Öldürülen, şiddet gören, boşanmak isteyip boşanamayan, medeni kanundan doğan haklarının hiçbirine erişemeyen, kadınların karakollarda şikayetlerinden vazgeçirildiği; ‘Eşindir, babandır, bu senin yuvandır, burada kal’ dediği bu süreci tamamen tersine döndürmek için tüm kadınları bu mücadeleye omuz vermeye ve özgür yaşamaya davet ediyorum.”
Haber: Yeşim Tükel / MA