• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
27 Eylül 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Karadeniz sahil yolundan bugüne: Planlı ekolojik felaketler

27 Eylül 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Karadeniz sahil yolundan bugüne: Planlı ekolojik felaketler

Karadeniz’in taşkınları ne “doğanın öfkesi” ne de yalnızca “iklim krizi”dir… Bunlar, birikim için doğayı dönüştüren neoliberal politik ekonominin mekânsal sonuçlarıdır. Karadeniz Sahil Yolu, bu sürecin ilk halkası olarak, betonun sermaye için taşıdığı kâr oranının ekosistemler ve insan hayatı üzerindeki bedelini her yağmurda tekrar tekrar hatırlatmaktadır

Can Papila

Karadeniz, nemli iklimi, yüksek orman varlığı ve derin vadileriyle kendine özgü bir ekolojik bütünlük oluşturdu. Bu coğrafya, yalnızca Türkiye’nin değil, Avrupa ve Kafkasya’nın da en yüksek yağış alan bölgelerinden biridir. Geleneksel yerleşim biçimleri de yüzyılların deneyimiyle bu su döngüsünün gerçeklerine uyum sağlayarak gelişti: dere kenarlarında taş duvarlı konutlar, yağışı emen orman örtüsü, fındık ve çay tarımıyla desteklenen küçük ölçekli üretim. Ancak 1980’lerden itibaren bu dengeli ilişki, küresel neoliberal dönüşümün Türkiye’ye yansıyan politikalarıyla köklü biçimde değişmeye başladı. Bu seyirde Karadeniz sistematik bir şekilde sermaye birikim rejiminin ekolojik yıkım laboratuvarına dönüştü.

1980 darbesi sonrası uygulamaya konulan serbest piyasa politikaları, yalnızca sanayi ve finansı değil, mekânsal planlama ve altyapı yatırımlarını da yeniden tanımladı. IMF ve Dünya Bankası ‘reçeteleri’, ihracata dayalı büyüme modelini dayatırken, ulaştırma yatırımları bu modelin en kritik halkalarından biri hâline geldi. Karadeniz Sahil Yolu projesi tam da bu bağlamda gündeme geldi: Karadeniz’i iç ticaret ağlarına ve uluslararası lojistik hatlara entegre etmek, yeni sanayi ve turizm bölgeleri yaratmak ve kıyı boyunca rant üretimini hızlandırmak. Bu yol yalnızca bir mühendislik projesi değil, neoliberal birikim rejiminin mekânsal manifestosuydu.

Projenin uygulanma biçimi, doğanın yalnızca “altyapı engeli” olarak görüldüğünün somut göstergesiydi. Kıyı boyunca kilometrelerce deniz dolgusu yapıldı; bu dolgu alanları, yüzyıllardır taşkın sularını emerek kıyıyı koruyan doğal tampon sistemleri ortadan kaldırdı. Dere ağızları daraltıldı, menfez ve köprüler maliyet hesabıyla asgari boyutlarda inşa edildi. TMMOB’un raporları, daha proje aşamasında bu müdahalelerin taşkın riskini dramatik biçimde artıracağını ortaya koyuyordu. Ancak devlet-sermaye ortaklığı, ÇED süreçlerini formaliteye indirerek bu uyarıları sistematik biçimde görmezden geldi. Bilimsel veriler “teknik ayrıntı”, dolgu alanları ise “kazanılmış arazi” olarak tanımlanarak kamuoyunun algısı yönetildi.

Sahil yolunun tamamlanması, Karadeniz’in sermaye için ikinci dalga birikim alanına dönüşmesini hızlandırdı. Hidroelektrik santraller (HES) taşkın riskini artırdı. Bu santrallerin çoğu “yeşil enerji” adı altında teşvik edildi, ancak dere ekosistemlerini parçalayarak hem sucul yaşamı hem de taşkın emici doğal akışı ortadan kaldırdı. Aynı dönemde hızla artan maden ve taş ocağı projeleri orman örtüsünü parçaladı, toprak tutma kapasitesini düşürdü, heyelan olasılığını yükseltti. Böylece bölgenin tarihsel olarak dengeli su dağılım sistemi, kâr odaklı yatırımların kısa vadeli hesapları uğruna adım adım zayıflatıldı.

Bu süreç, 2010’lu yıllarda ardı ardına gelen felaketlerle somutlaştı. 2015 Hopa selinde sekiz kişi hayatını kaybetti, 3 kişi kayboldu; 2020 Giresun taşkınında Dereli ilçesi neredeyse haritadan silindi; 2021 Rize selinde 6 kişi yaşamını yitirdi. Her olayda aşırı yağış temel tetikleyici olsa da, felaketi afet boyutuna taşıyan esas etken, dere yataklarının ticarileştirilmesi, kıyı ekosistemlerinin yok edilmesi ve altyapının maliyet odaklı tasarımıydı. TMMOB, 2021 raporunda özellikle Karadeniz Sahil Yolu’ndaki menfez ve köprülerin hidrolik kapasitesinin, iklim değişikliğiyle öngörülen yağış rejimlerine göre yetersiz olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştı.

Bugün ise Artvin ve Rize’de yaşanan büyük sel felaketi, bu uzun erimli sürecin en güncel ve yıkıcı halkası oldu. Artvin’in Hopa, Arhavi ve Borçka ilçeleri ile Rize’nin Fındıklı ve Ardeşen ilçeleri, 24 saat içinde bazı noktalarda 300 kilo yağış aldı. Bu rakam Eylül ayı ortalamasının yaklaşık dört katına karşılık geliyor. Dere kenarlarına inşa edilen bungalovlar sele kapıldı. Köprüler ve yollar çöktü köy ve ilçelere ulaşım kapandı. Karadeniz’de son yıllarda üst üste yaşanan bu felaketler karşısında herhangi bir önlem almak bir yana dursun hali hazırda sermaye birikim rejimini iştahını daha da artırmaya devam etti/ediyor.

Bu tabloyu doğa ile kapitalist üretim biçimi arasındaki çelişkinin sonucu olarak okuyacak olursak; Sermaye, sürekli genişleyen birikim ihtiyacı nedeniyle mekânı dönüştürür; yol, baraj, maden ve enerji projeleri kârın gerçekleşmesi için doğanın metabolizmasını yeniden düzenler. Bu süreçte doğa, kendi döngülerini sürdürebilme kapasitesini yitirir ve her yağış, felakete dönüşme potansiyeli taşır. Karadeniz örneği, bu diyalektiğin en çarpıcı laboratuvarıdır: betonun sermaye için taşıdığı kâr ihtimali, ekosistemlerin ve insan hayatının bedelini belirler.

Çözüm ise yalnızca mühendislik önlemlerine indirgenemez. Elbette dolgu alanlarının geri verilmesi, dere ağızlarının ekolojik restorasyonu, altyapının yağış rejimine uygun biçimde yeniden tasarlanması teknik olarak zorunludur. Ancak bunlar, üretim ve mekân politikalarının köklü dönüşümünü içermediği sürece kalıcı sonuç üretmez. Enerji ve maden yatırımlarının kamusal ekolojik denetime tabi tutulması, mekanda yaşayan halkın karar süreçlerine doğrudan katılımı, üretim-tüketim ilişkilerinin ekolojik eşitlik temelinde yeniden örgütlenmesi kalıcı sonuçlar için esasları oluşturur. Tüm bunlar sermayenin sınırsız kâr arayışına karşı toplumsal ekolojiyi zorunlu kılar. Doğanın kapitalist birikim için araçsallaştırılmasına son vermeden, Karadeniz’deki felaket döngüsünü yok etmek mümkün olmaz.

Bugün Karadeniz’in taşkınları ne “doğanın öfkesi” ne de yalnızca “iklim krizi”dir. Bunlar, birikim için doğayı dönüştüren neoliberal politik ekonominin mekânsal sonuçlarıdır. Karadeniz Sahil Yolu, bu sürecin ilk halkası olarak, betonun sermaye için taşıdığı kâr oranının ekosistemler ve insan hayatı üzerindeki bedelini her yağmurda tekrar tekrar hatırlatmaktadır. 2025 Artvin–Rize felaketi, bu bedelin en güncel ve en somut ifadesidir; aynı zamanda mevcut kalkınma modelinin sürdürülemezliğine dair güçlü bir uyarıdır. Bu uyarıyı dikkate almak, yalnızca Karadeniz’in değil, tüm gezegenin geleceği açısından yaşamsal bir zorunluluktur.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Hozan Hemîdo anıldı

Sonraki Haber

Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

Sonraki Haber
Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

SON HABERLER

İsrail’in Doha saldırısı ve bölgesel etkileri

İsrail’in Doha saldırısı ve bölgesel etkileri

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Süreç ve HDK davasında adalet arayışı

Süreç ve HDK davasında adalet arayışı

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Ortak olmak istemediğimiz suç işte buydu!

CHP’de değişimin dünü ve bugünü…

Yazar: Aziz Oruç
27 Eylül 2025

Türbülans

Türbülans

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Karadeniz sahil yolundan bugüne: Planlı ekolojik felaketler

Karadeniz sahil yolundan bugüne: Planlı ekolojik felaketler

Yazar: Aziz Oruç
27 Eylül 2025

Hozan Hemîdo anıldı

Hozan Hemîdo anıldı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
26 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır