• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
27 Eylül 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

27 Eylül 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

Oryantalizm, genel anlamda doğu ve özel olarak da Ortadoğu için oluşturulmuş modernitenin ideolojik yapılanmasının adıdır. Oryantalizm denildiği zaman anlaşılması gereken budur. Pozitivizmin, olguculuğun, milliyetçilik vb. bütün kavramlar bu temelde geliştirilmişlerdir. Kapitalist modernite zihniyetinin oryantalizm biçiminde formüle edilerek Avrupa dışında doğu ve Ortadoğu’da temel bir düşünce haline getirilmiştir

Rıza Altun

Bir toplum kendisi için eylem ve düşünce gücünü yitirdiği andan itibaren artık kendisini var edemez. Uygarlık güçleri bunu bildikleri için öncelikle kendilerini düşünce temelinde oluşturmak istemişlerdir. Bunu tarihin her döneminde, Sümerlerde, Romalılarda da görüyoruz, kapitalist modernitenin geliştiği ilk süreçlerde de görüyoruz. En büyük kavga, öncelikle zihniyetin, düşüncenin oluşması döneminde ortaya çıkan kavgadır. Düşüncede ve zihniyette başarı kazandığı oranda, eylemde başarılı kılabilir.

Ortadoğu’da da böyle bir durum söz konusu olmadan hegemon olmak mümkün değildir. Oryantalizm, genel anlamda doğu ve özel olarak da Ortadoğu için oluşturulmuş modernitenin ideolojik yapılanmasının adıdır. Oryantalizm denildiği zaman anlaşılması gereken budur. Pozitivizmin, olguculuğun, milliyetçilik vb. bütün kavramlar bu temelde geliştirilmişlerdir. Kapitalist modernite zihniyetinin oryantalizm biçiminde formüle edilerek Avrupa dışında doğu ve Ortadoğu’da temel bir düşünce haline getirilmiştir. Modernitenin Ortadoğu’daki bu ideolojisi öyle basite alınacak bir durum değildir. Kapitalist modernitenin küreselleşmesinin Ortadoğu’daki ifadesidir. Kapitalist modernite ideolojik anlamda bir küreselleşme yaşamış, yaşıyor ve bu küreselleşmenin değişik alanlarda değişik ifade biçimleri oluşuyor, Ortadoğu’daki küreselleşen modernitenin ideolojisi de oryantalizm olarak ortaya çıkıyor.

Oryantalizm; batının, doğuya yönelik bir düşünce sistemi, düşünce tarzıdır, belki en dar tanımı böyle yapılabilir. Ortadoğu’nun koşullarına yönelik bir düşünce sistemidir. En genel anlamda sözlük karşılığı ‘Ortadoğu’ya özgü olan’ anlamındadır. Kapitalist modernitenin dünya çapındaki ideolojik hegemonyasının Ortadoğu’daki derinleşmiş bir ifadesidir.

Birçok düşünce kapitalist moderniteye muhalefet yaptığını sanmışlardır, aslında hiçbir zaman kapitalist modernite zihniyetinin dışına çıkamamışlardır. Burada çok temel bir sorun var, modernitenin ne olduğuna çözüm getiren bir düzey ortaya çıkmadığı için genellikle buna karşı olan birçok kesim farkında olarak ya da olmayarak modernitenin içerisinde erimekten kurtulamamışlardır. Oryantalizm de böyledir. Batı düşünce sisteminin ‘doğulaştırılmış’ halinin etkisi altından kurtulmadıkça Ortadoğu’da gerçek anlamda düşünsel bir gelişme ortaya çıkartılamaz. Çıkılamadığı için de kapitalist moderniteye ve onun değişik hegemonya yapılanmalarına karşı tutarlı bir mücadele verilerek onun egemenliğinden çıkılamaz. Dincisinden, sağcısından, solcusuna kadar Ortadoğu’da birçok muhalif kesim var. Müslüman Kardeşler, El Kaide, Filistin hareketine kadar devletleşmiş birçok farklı eğilimler var. Yukarıda belirtiğimiz çerçeve bu kesimler için de geçerlidir. Örneğin modernite karşıtlıklarıyla övünen İran aydınlarının ne kadar modernite karşıtı oldukları ciddi bir tartışma konusudur.

Filistin hareketinin İsrail ile savaşması, onu modernite karşıtı yapabilir mi? Ortadoğu çapında Müslüman Kardeşler İslamiyet temelinde sürekli bir örgütlenme ve eylem halinde oldukları halde ne kadar modernite karşıtı oldukları tartışmalıdır. Mevcut batı kapitalizminin en genel anlamda eleştirisi dışında çok soyut bir İslam propagandası dışında gerçek anlamda programı yoktur. El Kaide benzer bir durumu yaşamaktadır. Dünyanın gündemine girmesine rağmen bu konuda savunmuş olduğu İslamiyet’in hangi projeyi içerdiğini, yürütmüş olduğu mücadelenin de neye karşı olduğu çok muğlaktır. Sadece emperyalizme karşılık, kapitalizme karşılık anlamında ortaya çıkan sloganlaşma, modernite karşıtlığını ifade etmiyor.

Aynı durum Çin, Hindistan, Rusya için de geçerlidir. Bunların çok iyi sorgulanması gerekiyor. 17 Ekim Devrimi dünyayı sarsan ve gerçek anlamda kapitalizme karşı bir devrimdi. Kapitalizme karşı bir devrim olmasına rağmen köklü bir modernite karşıtlığı yoktur. Modernitenin bu çağını oluşturan diğer oluşumlarına karşı kendisini ne ideolojik olarak bir ifade düzeyine kavuşturdu ne de eylemsel olarak kendisini yeniden var edebildi. Modernitenin bilinen tekrarı dışında yeni bir çözüm ortaya koyamadı. Aynı durum Çin için de geçerlidir, en kötü bir biçimde kapitalizmin temsil düzeyinin ötesine geçememiştir. Adını ister sosyalizm ister komünizm koysun, uygulamada modernite karşıtlığı yoktur.

Bunların tümü kapitalist modernitenin kendisini oryantalizm temelinde oluşturmasının biçimidirler, onu aşma durumunda değillerdir. Bu da sistemi zayıflatmıyor, moderniteyi güçlendiriyor. Sistemin dünyada evrensel bir boyut kazanmasına katkı sunmuşlardır.

Şimdiye kadar farklı oluşumlar olarak değerlendirdiğimiz ya da bu anlamda siyasal değer biçtiğimiz birçok olgu bu temelde değerlendirildiğinde onların tümünün de modernitenin dışında olmadıklarını daha iyi anlarız. Kapitalist modernitenin kendi ideolojik hegemonyasını dünyada yaymada bölgelere özgü geliştirmiş olduğu düşünceler ve bu düşüncelerin kavramsallaştırılması, modernitenin dünya sisteminin ideolojik hegemonyasının uygulanmasının kavramlarıdırlar.

Daha önce de tanımladığımız şekliyle düşünce ve eylem gücünü yitiren toplumlar çökmüş toplumlardır. Demek ki reel sosyalizm adı altında geliştirilen devrim, düşünce gücünü, eylem gücünü yitirdiği için toplumda çöküntü ortaya çıkarmıştır. Kapitalist modernitenin bir karikatürü olarak kendisini ulus-devlet ve endüstriyalizm üzerinde şekillendirerek toplumsal çöküşü en son sınırına kadar getirmiştir.

Derinliğine ele alındığında reel sosyalizmin Ortadoğu versiyonu bu anlamıyla düşünce olarak oryantalizme tekabül eder. Kendisini ne kadar Marksist, sosyalist görürse görsün bu düşünce esası üzerinde geliştirilecek her tür düşünce faaliyeti, her tür toplumsal eylem, kapitalist modernitenin üretilmesinin dışında hiçbir sonuç yaratmayacaktır, dönüp sistemi güçlendiren bir düzeye gelecektir.

İran aydınları biraz daha bilinçlidirler, İslam aydını diyebileceğimiz kesimler bir düzeyde kapitalizm ve modernite eleştirisi yaptığını sanırlar ve gerçek anlamda İslam’ı temsil ettiklerini söylerler, çok yaygın olarak kapitalizm ya da moderniteye ilişkin birçok düşünce üretmişlerdir, fakat gittikleri sonuç yine de İran İslam Cumhuriyeti adı altında kurulmuş olan ulus-devlettir. İçinde bulunduğumuz modernitenin mevcut ulus-devletinden çok farklı bir özelliğe sahip değildir, onun bütün özelliklerini taşır. Bu noktada İran aydınları kendilerine modernite karşıtı, kapitalizm karşıtı olduklarını söyleseler de sakal bırakıp sarık takmakla modernite karşıtı olunmadığı net olarak görülebiliyor. Söylem düzeyinde çok keskin ve radikaldirler ama temsili kapitalizm olmasa bile moderniteyi temsil ettikleri kesindir.

Yirmi iki Arap devletinin hepsi de İran ile benzeri durumdadırlar. Kendisini egemenlik olarak, hegemonya olarak örgütlemiş yirmi iki Arap devletinin hepsi böyledir. Biraz reel sosyalizmle ilişkilenmiş kesimler de var. Libya, Irak, Suriye, kısmen de Lübnan gibi ülkeleri biçimsel farkla ele alırsak diğer geri kalanlar İran’dan daha katı bir geleneksel görüntü altında modernite yaşamı içerisindedirler. Bütün Körfez Emirliklerinde çok kötü bir oryantalizm söz konusudur. Arap kıyafetleri içerisindedirler, ama sistemlerine bakıldığında modernitenin oryantal edilmiş halidirler. Bütün Körfez Emirlikleri küçük birer ulus-devletçik karakterlidirler. Petrolün de vermiş olduğu imkanlar üzerinde endüstriyalizm korkunç derecede geliştirilmiştir. Burada da modernite karşıtlığı söz konusu değildir, modernitenin Ortadoğu’daki temsil düzeyidirler. Suudi Arabistan bu emirliklerin gelişmiş biçimi olarak aynı konumdadır, tipik bir ulus-devlettir. Mısır da İngiliz sömürgeciliğinin ağır baskısı altında şekillenmiş modernitenin temsil düzeyidir. Suriye ve Irak’ta reel sosyalizmin etkisi altında geliştirilen bir modernite şekillenmesi söz konusudur. Lübnan, Fransız vb. çevrelerin sömürgeci koşullarında kapitalist modernitenin temsili düzeyindedir. Bunların hiçbiri kapitalist modernite dışında bir özelliğe sahip değillerdir. Tek özellikleri, farklılıkları oryantal olmalarıdır. Oryantalizm, batı düşünce sistemini alıp kendisini yerellikle ifade eden bir tanım içeriyor. Bu açıdan oryantalizmin çözümlemesini derinliğine yapmak gerekiyor. Önderlik bile savunmalarda “Ben bu satırları yazarken oryantalizmden ne kadar kurtulup kurtulmadığıma şüpheyle bakarım” diyor. Eğer Önderlik tüm bu değerlendirmeleri yaptığı halde kendisine kuşkuyla bakıyorsa o zaman durup düşünmek gerekiyor.

Bugün içine düşülen kaosa bakıldığında oryantalizmin Önderliğin söylediği düzeyde ne kadar tehlikeli olduğunun en iyi ifadesidir. Bir yanıyla kendinde bomba patlatıp ölebilecek kadar çılgınlık düzeyinde bir reaksiyonel duruş söz konusudur, ama öbür taraftan sistemin temsilini yaşıyor, bu kadar iç içe geçmiş bir durum var.

Moderniteye karşı düşünsel düzeyde, eylemsel düzeyde farkını ortaya koymak nasıl gerçekleşecek? Eğer var olanları bu şekilde değerlendiriyorsak ve kapitalist modernitenin oryantalist duruşudur diyorsak, o zaman oryantalizmden kurtulmanın temel yaklaşımı ne olacak? Ne Sovyetler gibi sadece söylemde kapitalizme karşı olmak, ne de İslam adı altında hareket etmek kopuş değildir. Onun için kapitalizme karşı olmak, ulus-devlete karşı olmak, endüstriyalizme karşı olmak kadar; bunların zihniyet, ideolojik, siyasi oluşumlarını da kavramak gerekiyor. Kapitalizm, oluşan sistemin adıdır, ulus-devlet bu sistemin devletsel örgütlenmesidir, endüstriyalizm hem ideolojik hem de ekonomik alanda bu sistemin kendisini toplumsal ve ekonomik olarak yürütmenin alanıdır. Bu üçü birbirinden bağımsız olarak var olabilecek kabiliyete de sahiptirler ama bunlar birbiriyle bağ içerisinde sürekli birbirini besleyerek moderniteyi oluştururlar. O zaman buradan şu sonuç çıkar: Bütünsel bir bakış açısı gerektiriyor, parçalı bakış açısıyla moderniteyi kavramak mümkün değildir.

Bu anlamıyla bütünsellikli bir bakış açısına sahip olmadan kendini moderniteden kurtarmak mümkün değildir. Ayrıca modernitenin birtakım özelliklerine karşı olmak da sorunu çözmez. Modernitenin temel oluşumlarına karşı çıkılabilir, ama bu da moderniteden kurtulmak anlamına gelmiyor. Moderniteden kurtulabilmenin eylem düzeyini ortaya çıkartmak gerekiyor. Daha derin bir kavrayış içerisinde, daha derin bir eylemsel varoluş içerisinde olunarak moderniteden kopuş sağlanabilir.

Modernitenin kendisini oluşturduğu temel esaslarının karşıtını hem düşünce düzeyinde hem de eylemsel düzeyde oluşturmak gerekiyor. Çünkü onun temel esaslarının karşıtı oluşturulmadığı sürece, yine oluşturulacak düşünce sisteminin zihniyeti topluma yeterince taşırılmadığı sürece kapitalist moderniteyi yıkmak mümkün değildir. Öncelikle zihniyet oluşumu çok önemlidir. Fakat zihniyet oluşumu başka zihniyetlerin karması biçiminde kozmopolit bir durum alırsa orada ancak sosyal demokrat, reel sosyalist olunabilir ya da İran’ın sakallı aydını olunabilir. Bunlar olunmayacaksa o zaman köklü bir kopuş gerektiriyor.

‘Kapitalist moderniteye karşıyım’ derken, sadece bilim yöntemini esas alarak da kendini var edemezsin. Yine ‘İslam oryantalizmine karşıyım’ diyerek onun başka versiyonlarıyla kendini var edemezsin. Köklü bir kopuş yapman için öncelikle moderniteyi oluşturan düşünce sistemini, onun zihniyetini oluşturan temel araçlarını, bunların toplumun zihniyetinin oluşumunda oynamış olduğu rolleri tespit etmen gerekiyor. Pozitivizm, bilimcilik, liberalizm, laiklik, cinsiyetçilik vb. birçok kavram kapitalist modernitenin zihniyet oluşumunun temel araçlarıdırlar. Tüm bunlar karşısında nasıl bir yaklaşım içerisinde olmak gerekiyor? İşte Önderlik savunmalarının esas olarak vermek istediği budur. Savunmalar böyle bir düşüncenin temel esasları ve o temel esaslarının açılımıdır. Savunmanın bu esaslar üzerinden kavranması önemli olmaktadır. Çünkü savunmalar kapitalist modernitenin bütün temel esaslarını bilince çıkartıp onun karşısında yaklaşımın ne olması gerektiğinden hareketle bir karşıtlık durumunu ortaya koyuyor. Bu da düşünsel düzeyde bir karşıtlığı ifade eder. Bununla birlikte sınıflı devletli uygarlığın tarihsel oluşumunun gelişim sürecini, modernite dönemlerinin bütün oluşumlarını çok iyi değerlendirerek, kapitalist modernitenin bugün bir dünya sistemi olarak kendisini nasıl yapısallaştırdığını ortaya koyarak, buna karşı tarihsel toplum bilinci temelinde kendisini yeniden oluşturmanın, kurumsallaştırmanın, yapısallaştırmanın programını sunmaktadır. Temel esasları ise Ortadoğu’da nasıl olması gerektiğini genel hatlarıyla ifade eden açıklıktır. Kapitalist modernite karşısında zihniyet ve ideolojik olarak bir duruşu ifade etmektedir. Aynı zamanda ahlaki-politik toplumun demokratik uygarlığın gelişim seyri içerisinde demokratik konfederalizm temelinde kendisini yeniden oluşturan alternatif bir yaklaşımdır. O zaman bu alternatif yaklaşımın Ortadoğu’daki ifadesi ne olacak? Özellikle oryantalizmden kurtulmak için nelerin yapılması gerektiğinin üzerinde durmak gerekiyor.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Karadeniz sahil yolundan bugüne: Planlı ekolojik felaketler

Sonraki Haber

Türbülans

Sonraki Haber
Türbülans

Türbülans

SON HABERLER

İsrail’in Doha saldırısı ve bölgesel etkileri

İsrail’in Doha saldırısı ve bölgesel etkileri

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Süreç ve HDK davasında adalet arayışı

Süreç ve HDK davasında adalet arayışı

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Ortak olmak istemediğimiz suç işte buydu!

CHP’de değişimin dünü ve bugünü…

Yazar: Aziz Oruç
27 Eylül 2025

Türbülans

Türbülans

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

Ortadoğu’da zihniyet devrimi; oryantalizmi aşmak

Yazar: Heval Elçi
27 Eylül 2025

Karadeniz sahil yolundan bugüne: Planlı ekolojik felaketler

Karadeniz sahil yolundan bugüne: Planlı ekolojik felaketler

Yazar: Aziz Oruç
27 Eylül 2025

Hozan Hemîdo anıldı

Hozan Hemîdo anıldı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
26 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır