• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
30 Eylül 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Fikret Başkaya

Büyük hırsızların ‘cumhuriyeti’ veya sefaletin ekonomi politiği…

30 Eylül 2025 Salı - 00:00
Kategori: Fikret Başkaya, Yazarlar
Büyük hırsızların ‘cumhuriyeti’ veya sefaletin ekonomi politiği…

“Dünyada iki çeşit hırsız vardır: polis tarafından yakalanan küçük hırsızlar ve polis tarafından korunan büyük hırsızlar”.

 

                                                                                              Bertholt Brecht

“Kâr toplumun temeli ise, yıkım bir ilerleme olarak sunulur…”

 

                                                                       Anonim

Türkiye’de siyaset, bütçeyi, hazineyi ve herkesin olan, herkesin kullanımına sunulması gereken, toplumun tutkalı, birlikte yaşamanın vazgeçilmezi müştereklerin, ortak yaşam alanlarının ve kaynaklarının yağma ve talanıyla yol alıyor… Profesyonel politikacılar için de  bir zenginleşme aracı… Lâkin, geride kalan 23 yılda dinci AKP bütün rekorları kırdı… Nerdeyse yağmalanmamış, talan edilmemiş, kâr aracına dönüştürülmemiş, parayla alınıp-satılmayan pek bir şey kalmadı… Nefes almak dışında her şeyden vergi alınıyor ama kamu hizmetleri paralılaştırıldı, metalaştırıldı, şeyleştirildi,  birer kâr aracına dönüştürüldü, varlık nedenlerine yabancılaştırıldı… Ortak yaşam alanlarının ve kaynaklarının büyük hırsızlar tarafından gasp edildiği, kamu hizmeti denilenlerin de özelleştirildiği durumda devlet bir soyguncu çetesine dönüşüyor.

İmar, “ümrandan” türemedir, şenlendirme, bayındır hale getirme anlamındadır ama şimdilerde bir yağma, talan, yıkım aracı… Türkiye “yerli” ve yabancı sermayenin sömürüsüne sonuna kadar açılmış durumda…  Artık sermaye hiçbir engelle karşılaşmıyor… Kaldı ki, sermayenin yerlisiyle yabancısı arasında fark yoktur zira, sermayenin vatanı yoktur… Kapitalizm dahilinde “milli kapitalist” diye bir şey mümkün değildir… Nerede sömürü olanakları daha büyükse sermaye oradadır… Şimdilerde Türkiye ihaleye çıkarılmış bir ülke manzarası arz ediyor…

Müthiş bir potansiyele sahip bu ülkede insanlar neden yoksullukla-sefaletle cebelleşiyor?  Neden ezici çoğunluk insanca yaşam için gerekli olana ulaşamıyor? Eğer uzak gezegenden birinin yolu Türkiye’ye çıksaydı, herhalde “bu kadar akılsızlığı, bu kadar saçmalığı nasıl, becerdiniz” derdi… Üç tarafı deniz, bir de iç denize sahip, tarımın keşfedildiği, verimli topraklarında yaşam için gerekli olan her şeyin yetiştiği bu güzel ülkede insanlar neden  sağlığa uygun besinlere ulaşamıyor?

Bu dünyada insan yaşamı için vazgeçilmez olan ne varsa elimizden alındı. Hava zehirli, su kirli, toprak yorgun… Artık yediklerimiz hasta ediyor. Otların, ağaçların, çiçeklerin kokusunun yerini benzin, mazot kokusu, sessizliğin yerini arabaların gürültüsü aldı. Çocuklar ekmeğin AVM’lerde üretildiğini sanıyor, buğdaydan habersiz… Devasa kuleler, neon ışıklar göğü, ayı, yıldızları görünmez kılıyor, genç nesiller Çoban Yıldızı’nı bilmiyor. Beton ve asfalt insanların ayağını toprağa değdirmiyor. Hastane artık hastane olmaktan çıktı, bir ticarethaneye, kapitalist işletmeye dönüştü, misyonuna ve varlık nedenine yabancılaştı… Aşırı zenginlik artışına aşırı yoksulluk ve sefalet eşlik ediyor… Esasen kapitalizm dahilinde başka türlü olması mümkün değildir…

Bu çöküş tablosunun gerisinde ne var veya bu duruma nasıl gelindi? Neden bu kadar kolay yönetebiliyorlar, sömürüyorlar, ülke kaynaklarını yağmalıyorlar, talan ediyorlar? Bu durum doğrudan ‘yurttaş bilinci’ zaafıyla ilgili… Yurttaşın asgari tanımı, verdiği verginin hesabını sorabiliyor olmasıdır… İnsanların politik alana müdahalesi 4-5 yılda bir önlerine konan sandığa oy atmaktan ibaret ve kullanılan oyun da reel bir karşılığı yok! Temsilî demokrasi denilen de asında tuhaf bir sirk oyunu… Kitleleri aldatma-oyalama işlevi görüyor… ‘Seçilenler seçenleri temsil etmiyor… Aslında profesyonel politikacılar kendilerini seçtiriyorlar… Elbette bu kepazeliğin meşrulaştırılması, daha doğrusu ‘kabullenilmesinde’ diplomalıların (eğitimli kesimin) rolünü- ihanetini de gözden uzak tutmamak gerekiyor. Bu sefil düzeni ‘meşrulaştırıyorlar’ ve bir de onlara ‘aydın’ deniyor…İyi de o aydınlar kimi, nasıl aydınlatıyor? Türkiye’de köklü bir ‘entelektüel’ zaaf var… Aksi halde işler bu kadar sarpa sarar mıydı?

Artık verili siyaset tarzıyla devasa sorunlarla yüzleşmek mümkün değil… Vakitlice radikal bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var… Kapitalizm sadece sosyal kötülükler (açlık, yoksulluk, işsizlik, sefalet, aşağılanma) peydahlamıyor, ekolojik yıkımı, iklim krizini de tetikliyor… Bu üzerinde durduğumuz zeminin aşınmasıdır… Bu ikili kötülükle de verili paradigma (kapitalizm) dahilinde başa çıkmak mümkün değildir. Velhasıl eski kafayla, bildik yöntem ve araçlarla yeni, farklı bir şey yapmak mümkün değil…

Geride kalan yüzyılda kitleler (emekçi halk çoğunluğu) hiçbir zaman siyasal sürece etkili müdahalede yapamadı… Fakat rejim de hiç bugünkü kadar zıvanadan çıkmamıştı… Bugün durum çok farklı. Zira, işgalci dilimizi konuşuyor… Dolayısıyla ne ile cebelleştiğini bilmek önemlidir denecektir. Zaten işlevsiz olan parlamento ‘alaturka başkanlık sistemine’ geçildiği 2017’den beri tamamıyla by/pass edilmiş durumda… Meclis’in işlevi Saray’a transfer edildi… Meclis Saray’ın sekretaryası durumunda… TBMM dahilinde siyaset yapmanın bir anlamı yok… Elbette az da olsa gerçek milletvekilleri var ama şeylerin seyri üzerinde etkili olmaları mümkün değil. Şu an itibariyle etik yok… Etik sınır demektir, potansiyel olarak yapılabilir olandan sakınmaktır… Ahlâk yok, hukuk yok, kural yok, ölçü yok… Böyle bir rejimin de asgarî düzeyde bile meşruiyet (rıza) üretme yeteneği yoktur… Gayri meşru olduğu için…

Ülke sorunlarına bu ölçüde yabancılaşmış bu dinci iktidar her şeye rağmen iktidarı bırakmak istemeyecektir… İki nedenle: Birincisi, ballı böreği bırakmak zor ve ikincisi, iktidardan uzaklaştırıldıklarında yargılanacaklar…

Böyle bir durum söz konusuyken, bu sefil süreçten muzdarip olan emekçi halk çoğunluğunun gereğini yapmasına bir engel yok… Eller ebet-müddet armut toplamak zorunda değil… Velhasıl ülkenin kaderi kitlelerin etkili mücadele yeteneğine indirgenmiş bulunuyor… Tabii kapitalizm dahilinde bir gelecek olmadığını da bilerek…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Barış toplumsallaşmalı iyi ama komisyon da toplumsallaşabilecek mi?

Sonraki Haber

‘Kuyu Tipleri’ herkes için!

Sonraki Haber
‘Kuyu Tipleri’ herkes için!

‘Kuyu Tipleri’ herkes için!

SON HABERLER

Lazkiye’de büyük patlama

Lazkiye’de büyük patlama

Yazar: Bedri Adanır
30 Eylül 2025

Hamas’tan Trump’ın Gazze planına dair ilk açıklama

Hamas’tan Trump’ın Gazze planına dair ilk açıklama

Yazar: Bedri Adanır
30 Eylül 2025

Düşkünün cehaleti cahilin cüreti

Düşkünün cehaleti cahilin cüreti

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
30 Eylül 2025

Başka türlü bir tarım mümkün mü?

Başka türlü bir tarım mümkün mü?

Yazar: Aziz Oruç
30 Eylül 2025

‘Kuyu Tipleri’ herkes için!

‘Kuyu Tipleri’ herkes için!

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
30 Eylül 2025

Büyük hırsızların ‘cumhuriyeti’ veya sefaletin ekonomi politiği…

Büyük hırsızların ‘cumhuriyeti’ veya sefaletin ekonomi politiği…

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
30 Eylül 2025

Barış toplumsallaşmalı iyi ama komisyon da toplumsallaşabilecek mi?

Barış toplumsallaşmalı iyi ama komisyon da toplumsallaşabilecek mi?

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
30 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır