• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
30 Eylül 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Editörün Seçtikleri

Amed Barosu, ÖHD ve TUAY-DER 3 aylık cezaevi raporunu açıkladı

30 Eylül 2025 Salı - 13:22
Kategori: Editörün Seçtikleri, Güncel
Amed Barosu, ÖHD ve TUAY-DER 3 aylık cezaevi raporunu açıkladı

Amed Barosu, ÖHD ve TUAY-DER’in cezaevlerine dair hazırladıkları 3 aylık ihlal raporunda infaz ertelemesi, sağlık hakkının ihlali gibi birçok ihlal kamuoyu ile paylaşıldı

Amed Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi ve Amed Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Haziran-Temmuz-Ağustos aylarını kapsayan 3 aylık cezaevleri hak ihlalleri raporunu açıkladı. Amed, Xarpêt, Erzingan ve Erzirom cezaevlerini kapsayan rapora dair, Amed Barosu’nda açıklama yapıldı.

Metni okuyan Amed Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu üyesi Rihan Gök, cezaevlerinde sistematik olarak uygulanan baskı ve tecrit politikalarının, toplumsal barışa dair umutlara doğrudan saldırı olduğunu dile getirdi.  Rihan Gök, “Demokratik siyaseti, toplumsal muhalefeti ve barış özlemini bastırmayı amaçlayan bu uygulamalar, yalnızca bireyleri değil; toplumun zihinsel, sosyal ve moral dokusunu da derinden zedelemektedir. Bugün hapishaneler, mahpusların yaşam hakkını ve onurunu hedef alan bir tecrit ve işkence mekanı rolünden halen çıkarılmamıştır” diye belirtti.

‘Barışın ön koşulu yüzleşmedir’

Cezaevlerinde sistematik hak ihlallerinin yaşanmaya devam ettiğine dikkat çeken Rihan Gök, “Sağlık hakkının gaspı, keyfi infaz yakmalar, çıplak arama dayatmaları, kadın mahpuslara yönelen cinsiyetçi şiddet, Kürtçe yazışmaların engellenmesi, Sayın Abdullah Öcalan’a gönderilen mektuplara el konulması ve siyasi kimliği inkâr ettirmeyi hedefleyen idare ve gözlem kurulu sorgulamaları, Türkiye’nin hukuk devletinden ne denli uzaklaştığını göstermektedir. Oysa demokratikleşmenin ve kalıcı toplumsal barışın ön koşulu, hakikatle yüzleşmek ve geçmişin inkâr, şiddet ve imha politikalarıyla hesaplaşmaktır. Bu yüzleşme olmaksızın ne adalet, ne toplumsal güvenlik, ne de gerçek bir barış mümkündür. Bugün hapishaneler birer ‘sessizleştirme mekânı’ olarak kullanılırken, aslında toplumun tümüne yönelik bir itaat dayatması uygulanmakta ve demokratik toplumsal yaşam sistematik biçimde zayıflatılmaktadır” şeklinde konuştu.

Hem iç hukuka hem de taraf olunan uluslararası yükümlülüklere uygun olarak, cezaevlerindeki sistematik tecrit ve baskıyı sona erdiren, bağımsız ve etkili denetim mekanizmalarını işler hâle getiren, şeffaf ve hesap verebilir bir infaz sistemi kurulması yönünde acil ve somut adımların atılmasının zorunluluk olduğunu vurgulayan Rihan Gök, şu çağrılarda bulundu:

  • Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit koşulsuz olarak kaldırılmalı; barış ve demokratik çözüm için diyalog ve müzakere kanalları acilen açılmalıdır.
  • Hapishanelerde sistematik işkence, kötü muamele ve tecrit uygulamaları derhal sona erdirilmelidir.
  • İnfaz yakma ve gözlem kurulu eliyle yürütülen keyfi ve ideolojik sorgulamalar kaldırılmalı; koşullu salıverme hakkı, uluslararası hukukun ve evrensel adalet ilkelerinin öngördüğü şekilde güvence altına alınmalıdır.
  • Kürtçe de dahil olmak üzere tüm anadillerde iletişim ve ifade özgürlüğü tanınmalı; mektuplara ve yayınlara yönelik keyfi yasaklar derhal kaldırılmalıdır.
  • Mahpuslara yönelik cinsiyetçi, ayrımcı ve beden politikaları sonlandırılmalı; eşitlikçi ve hak temelli bir yaklaşım esas alınmalıdır.
  • Ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı; sağlık hakkı hiçbir koşulda cezaevi idaresinin keyfiyetine bırakılmamalıdır.

Sonrasında söz alan Amed Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, böylesi bir süreçte cezaevlerinde yaşanan ihlallerin, halkın inancını kırdığını, umutsuzlaştırdığını dile getirerek, tutsakların haklarının sağlanması gerektiğini vurguladı.

Hak ihlalleri, çıplak arama, pişmanlık dayatması…

20 cezaevine 40’tan fazla gerçekleştirilen ziyaretlerle hazırlanan raporda; kargo ve temel ihtiyaçlar, sosyal haklar, sevk İşlemleri ve eşya hakları, sağlık ve sevk talepleri, iletişim, haberleşme hakları, sosyal haklar, beslenme hakları, ifade ve haberleşme özgürlüğü haklarına dair yaşanan birçok ihlal sıralandı. Çıplak arama dayatması ile ağız içi arama dayatmasının da devam ettiği aktarıldı. Yine kimi cezaevlerinde tutsaklara keyfi disiplin cezalarının verildiğinin belirtildiği raporda, İdare ve Gözlem Kurullarının “pişmanlık” dayatmasını kabul etmeyen tutsakların infazını yaktığına yer verildi.

Raporun devamında şu öneri ve tespitlere yer verildi:

  • İşkence ve kötü muamele yasağı: Mahpuslara yönelik her türlü işkence, zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele derhal sonlandırılmalıdır.  Bu tür ihlallerin soruşturulması için bağımsız, etkin ve tarafsız mekanizmalar işletilmeli; sorumlular hakkında gerekli idari ve adli işlemler başlatılmalıdır.
  • İdare ve Gözlem Kurulu kararlarının hukuksuzluğu: Türkiye’de uygulanan İdare ve Gözlem Kurulları, mevzuatta yalnızca koşullu salıverme ve denetimli serbestlik süreçlerinde ‘iyi hal’ değerlendirmesi yapmakla yetkilendirilmiş olmasına rağmen, fiiliyatta mahpusların özgürlük haklarını keyfi biçimde sınırlayan, yargı yetkisini aşan ve ideolojik değerlendirmelere dayalı bir paralel mekanizma işlevi görmektedir. Kurullar, özellikle siyasi mahpuslara yönelik politik ve ideolojik sorular yönelterek kimliklerini inkâr etmeye ve pişmanlık beyanında bulunmaya zorlamakta; mahpusların tahliye haklarını hukuka aykırı şekilde gasp etmektedir. Disiplin cezalarının infaz edilmiş olmasına rağmen tekrar gündeme getirilmesi, hak temelli eylemlerin ‘örgütle bağ’ olarak yorumlanması ve taraflı/ tarafsız koğuş ayrımının keyfi bir kriter gibi uygulanması, sistematik ve yapısal ihlallerin göstergesidir. Kurulların istihbarat raporlarını delil olarak kullanması ise, mahpusların özgürlüğünü denetlenemez ve keyfi mekanizmalara bağlamakta, infaz hukukunun temel ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. İdare ve Gözlem Kurullarının yetki aşımı ile keyfi uygulamalarına karşı bağımsız bir denetim mekanizmasının tesis edilmesi gerekmektedir.
  • Sağlık hizmetlerine erişim hakkı ve hasta mahpuslar: Mahpusların sağlık hakkı güvence altına alınmalı, özellikle ağır hasta ve yaşlı mahpusların tıbbi ihtiyaçları öncelikli olarak karşılanmalıdır. Hastane sevkleri geciktirilmemelidir.
  • Tecrit hapishaneleri: Hapishanelerdeki barınma koşulları insan onuruna uygun şekilde düzenlenmeli, tekli ve modül hücrelerde gün ışığı, havalandırma ve temizlik koşulları iyileştirilmelidir.
  • Haberleşme ve ifade özgürlüğü: Mahpusların aileleri ve avukatları ile iletişim hakları güvence altına alınmalı, mektupların geciktirilmesi veya sansürlenmesi önlenmelidir.
  • Sosyal ve kültürel faaliyetler: Mahpusların spor, kültürel ve sosyal etkinliklerden yararlanması sağlanmalıdır. Sosyal izolasyon veya tecrit uygulamaları yalnızca hukuka uygun, orantılı ve geçerli gerekçelerle sınırlı tutulabilir.
  • Disiplin ve idari uygulamalar: Disiplin soruşturmaları hukuka uygun, orantılı ve hakkaniyetli şekilde yürütülmeli; keyfi infaz uzatmaları veya tahliye engellemeleri önlenmelidir. İdare ve gözlem kurullarının uygulamaları ulusal mevzuat çerçevesinde denetlenmelidir.
  • Engelli ve yabancı uyruklu mahpuslar: Engelli ve yabancı uyruklu mahpuslar, ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde özel bakım ve destek hizmetlerine erişebilmelidir.

Kaynak: MA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İsrail ‘Barış’ı kabul edip saldırılara devam etti!

Sonraki Haber

Vietnam’da Bualoi tayfunu: Yaşamını yitirenlerin sayısı 19’a yükseldi

Sonraki Haber
Vietnam’da Bualoi tayfunu: Yaşamını yitirenlerin sayısı 19’a yükseldi

Vietnam’da Bualoi tayfunu: Yaşamını yitirenlerin sayısı 19’a yükseldi

SON HABERLER

Gazze’de kadınlar cinsel istismar ve tecavüze maruz bırakılıyor

Gazze’de kadınlar cinsel istismar ve tecavüze maruz bırakılıyor

Yazar: Heval Elçi
30 Eylül 2025

3’üncü Kürt Kadınları Ulusal Kongresi düzenlenecek

3’üncü Kürt Kadınları Ulusal Kongresi düzenlenecek

Yazar: Bedri Adanır
30 Eylül 2025

Kadınlar ‘Özgürlük yürüyüşü’ için Amed’e doğru yola çıktı

Kadınlar ‘Özgürlük yürüyüşü’ için Amed’e doğru yola çıktı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
30 Eylül 2025

Gazeteci Elif Akgül’ün duruşması ertelendi

Gazeteci Elif Akgül’ün duruşması ertelendi

Yazar: Heval Elçi
30 Eylül 2025

Nazım ve Cihan için ‘Şehîd namirin’ diyen yurttaşa hapis cezası

Nazım ve Cihan için ‘Şehîd namirin’ diyen yurttaşa hapis cezası

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
30 Eylül 2025

Mersin’de şüpheli kadın ölümü

Mersin’de şüpheli kadın ölümü

Yazar: Aziz Oruç
30 Eylül 2025

Suriye Geçici Hükümeti Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê yolunu kesti

Suriye Geçici Hükümeti Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê yolunu kesti

Yazar: Bedri Adanır
30 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır