• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
11 Ekim 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kadın

Bir devlet gerçeği: Kız çocuklarını hayalsiz bırakmak

11 Ekim 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Kadın, Manşet
Bir devlet gerçeği: Kız çocuklarını hayalsiz bırakmak

40 yıldan fazla yaşanan çatışmada çocuklar her zaman en çok etkilenen oldular. Özellikle çatışmanın yüksek olduğu dönemlerde kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilen cinsel şiddet, cinsel istismar, tacizler ne yazık ki çok yoğun yaşandı

Duygu Kıt

Dünya Kız Çocukları Günü, her yıl 11 Ekim’de kutlanıyor. Türkiye’de ise milyonlarca kız çocuğu eğitimsizlik, güvensizlik, geleceksizlik ve eşitsizlik altında bir yaşama mahkum edilmeye çalışıyor. Yetkililer paylaştıkları verilerle sorunların çözülmekte olduğunu kaydetse de, sahadaki tablo erken evliliklerin, çocuk işçiliğinin, eğitimden kopuşun derinleştiğini ortaya koyuyor. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği tarafından paylaşılan araştırmaya göre zorunlu eğitim çağındaki 221 bin 739 kız çocuğu okul dışında. Özellikle deprem bölgelerinde kız çocuklarının okulu bırakma oranı %17 oranında arttı. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK)’nun verilerine göre 2024 yılında 9.971 çocuk evlendirildi. Bu evliliklerin 9.354’ü kız, 617’si erkek çocuklara ait. Yine TÜİK verilerine göre, 2024 yılı itibarıyla Türkiye’de 1 milyon 312 bin 344 çocuk işçi bulunuyor. Her dört çocuk işçiden biri olan kız çocuklarının çoğu, tarlalarda mevsimlik işçi olarak, tekstilde ya da ev işlerinde çalışıyor. Adalet Bakanlığı’nın 2023’teki raporunda cinsel istismar davalarının %85’inde mağdurların kız çocukları olduğu belirtilmişken 2025 itibarıyla kız çocuklarına yönelik cinsel istismar vakaları hakkında resmi veri hâlâ açıklanmış değil. Zorunlu eğitimin kısaltılacağının gündeme getirildiği bugünlerde kız çocuklarının yaşamı, sayılardan çok daha karmaşık bir denklemin içinde. Tüm bu verilerle birlikte 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü dolayısıyla CİSST Hapiste Çocuk Tematik Alan Temsilcisi avukat Cansu Şekerci, Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği üyesi Sinem Sefa Akay ve FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman gazetemize değerlendirmede bulundu.

‘Yükümlülükler yerine getirilmeli’

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği üyesiSinem Sefa Akay, ilk olarak çocuk ve evlilik kelimelerinin yan yana gelmemesi gereken iki kelime olduğuna işaret etti. “Çocuk yaşta evlilik çocuk hakları ihlali, çocuğa, kadına ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve suçtur” diyen Sinem Sefa Akay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kız çocukları sadece biyolojik cinsiyetleri değil, etnik kökenleri, vatandaşlık durumları, inançları, konuştukları dil, cinsel yönelimleri, fiziki görünüşleri, giyimleri gibi birçok nedenle birden fazla ayrımcılığa uğruyorlar. Evde, okulda, sokakta, sporda, sanatta, ailede, ilişkilerinde yani yaşamın her anı ve ortamında oğlan çocuklarla eşit fırsatlara sahip olamayan kız çocuklarını görmemiz, duymamız, bilmemiz hayati önem taşıyor. Kız çocukların haklarından biri, çocukluk döneminde evlendirilmeye hayır demek. Bu ‘hayır deme’ eyleminin tek başına yeterli olmadığını ve hatta kız çocukların sesinin duyulmadığını, çocukların evlendirilmesine hayır demenin yasal dayanaklarının sıklıkla göz ardı edildiğini biliyoruz. Devletin ulusal çocuk hakları mevzuatını etkin biçimde uygulamasının anayasal bir yükümlülük olduğunu hatırlatmak istiyoruz.”

‘Her yıl 12 milyon kız çocuğu…’

Çocuklar ve ergenler söz konusu olduğunda rıza kavramının çocuk koruma ve çocuk güvenliği bağlamında değerlendirilmesi gerektiğinin önemine değinen Sinem Sefa Akay, şu ifadeleri kullandı: “Çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler, çocukların, çoğunlukla kendi istekleri dışında veya evlenmeyi istedikleri öne sürülerek ve bilgilendirilmiş onamları veya gönüllü rızaları olmaksızın evlendirilmelerini içeren bir insan hakları ihlalidir. Küresel tahminler bugün 640 milyon kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendirildiği yönünde. Bu, her yıl 12 milyon kız çocuğun yasal olmayan yollarla veya mevcut durumu yasallaştırmaya çalışarak, gelenek veya inanç adı altında, kendi rızaları olduğu söylenerek veya aleni bir zorlamayla evlendirildiği anlamına geliyor. Bu evliliklerin çoğunda çocuklar 12-17 yaş arasında. Salgınlar, çatışma, işgal ve savaşlar, göç ve yerinden edilme, iklim değişikliği gibi küresel krizler tüm geride bırakılan kesimler gibi kız çocukların da haklarını ihlal ediyor. COVID-19 pandemisinin tek başına istatistiklere 10 milyon çocuk yaşta evlilik vakası eklediği tahmin ediliyor.”

‘Eğitim eşitlik için ilk adım’

Sinem Sefa Akay, eğitim dışında kalmanın, sürekli devamsızlık veya okul terkinin kız çocuklar için evlendirilme riskinin artması anlamına geldiğine dikkat çekti. “Eğitim toplumsal cinsiyet eşitliğine giden önemli bir yoldur” şeklinde vurgu yapan Akay, şöyle dedi: “Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) verilerine göre 25-49 yaş grubundaki kadınlar arasında ilk evliliklerini 18 yaşından önce gerçekleştirenlerin oranı yüzde 21 düzeyindedir. Dini törenle gerçekleşen evlilikler dahil edildiğinde, resmi istatistiklere göre 18 yaşının altındaki kadınların ilk evliliklerine ilişkin oranlar artmakta. TÜİK tarafından düzenli yayınlanan Doğum İstatistikleri 2024 verileri 15 yaştan küçük 122, 15-17 yaş grubunda ise 5952 kız çocuğun doğum yaptığını göstermektedir. Bunların kayıtlara geçen doğumlar olduğu, kayda geçmeyen vakaların da bulunduğu unutulmamalıdır. Eğitim kız çocukların becerilerini, bilgilerini ve ayrımcı cinsiyet normlarına karşı çıkma güçlerini artırır. Ortaöğretimin her bir yılı, 18 yaşından önce evlenme olasılığını yüzde beş veya daha fazla azaltabilir.”

‘Hapishanedeki sayı bilinmiyor’

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapiste Çocuk Tematik Alan Temsilcisi avukat Cansu Şekerci, “Mahpus kız çocuklar, hapishanelerin en karanlıkta kalan azınlık gruplarından biri” diye konuştu. Şekerci, bir mahpusun çocuk olmasının tutulma koşullarında katmanlı bir risk/ihtiyaç analizini gerektirdiğini kaydederek şunları söyledi: “1 Ekim 2025 tarihi itibariyle Türkiye hapishanelerinde mahpus kız çocuklar, hapishane nüfusunun yaklaşık %0.04’ünü oluşturuyor. Koca sistemde %0,1’in altındaki bir mahpus grubu görmezden gelinerek karanlıkta kalabilir ve bu daha fazla hak ihlali anlamına gelir. Örneğin hükümlü kız çocuklar için bir tane eğitimevi olmasına rağmen tutuklu kız çocukların çocuk hapishanelerinde değil, kadın hapishanelerinin çocuk koğuşlarında tutulduklarını biliyoruz. Peki hangi kadın hapishanelerinin çocuk koğuşlarında kız çocuklar var ya da hangi genel hapishanelerin kadın koğuşlarında kız çocuklar var? Maalesef bakanlık, bu şekilde bir veriyi açıklamıyor. CİSST’in bu senenin Ocak ayında yaptığı ‘Kaç kız kız çocuğun hangi kurumlarda tutulduğu’nu soran bilgi edinme başvurusu, ‘Kurum içi işleyişle ilgilidir’ diye yanıtsız bırakıldı.”

‘Katmanlı bir zorluk söz konusu’

“Ceza infaz sistemi, hem toplumun hem de hapishane nüfusunun çoğunluğunu oluşturan yetişkin, sağlıklı, engelsiz, heteroseksüel, Sünni, Türk erkek bireyler için dizayn edilmiştir” diye devam eden Cansu Şekerci, kız çocuklarının hapishane koşullarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Yetişkin hapishanesindeki tek çocuk koğuşu olarak yetişkinlerden daha yoğun bir tecrit yaşarlarken teklide tutulan çocuk için tecrit şartları daha da ağırlaşıyor. Hapishanedeki kurs ve etkinlikler genellikle yetişkin kadınlara hitap edecek içeriklerde oluyor. Ya da 7 kişilik bir çocuk koğuşunu spora çıkarmak yerine 40 kişilik bir kadın koğuşunu spora çıkarmak tercih ediliyor. Haklarını, şikayet mekanizmalarını bilmeyen, hatta çoğunlukla aile ve avukat ziyareti de olmayan kız çocuklar, kursa çıkarılmadıklarını ya da günde 1 saat havalandırmaya çıktıklarını söyleyebilecekleri birine erişemediklerinde daha çok yalnızlaşıyor ve uğradıkları hak ihlalleri de ağırlaşıyor.”

‘Cinsiyet temelli çözümler gerekli’

FİSA Çocuk Hakları Merkezi kurucularından Ezgi Koman ise kız çocuklarının ülke genelinde yaşadığı sorunlara ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Kız çocukları da oğlan çocukları gibi ne yazık ki yaşam hakkı ihlallerinden muaf değiller ama birkaç alanda daha çok baskılandıkları gerçeği mevcut. Örneğin toplumsal cinsiyet temelli cinayetlerde yaşamını kaybedenlerin daha çok kız çocukları olduğunu fark ediyoruz. Bu da tabii ki Türkiye’deki toplumsal cinsiyet politikalarıyla çok yakından ilgili. Yanı sıra çocuk işçiliğinde de kız çocukları sayısal olarak oğlan çocuklarından az olsa da, sadece kız çocuğu oldukları için başka ihlallere maruz kalıyorlar. Keza muhafazakarlaşan, dinselleşen eğitim onları doğrudan etkiliyor. Okullarda hem akranları hem de yetişkin kamu görevlileri tarafından cinsel şiddete maruz kaldıklarını biliyoruz. 40 yıldan fazla yaşanan çatışmada çocuklar her zaman en çok etkilenen oldular. Özellikle çatışmanın yüksek olduğu dönemlerde kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilen cinsel şiddet, cinsel istismar, tacizler ne yazık ki çok yoğun yaşandı. Anadilin engellenmesi, eğitim hakkı olarak tanınmamasıyla çocukların kendilerini ifade edememesi, hayati bir sorun olarak hala önümüzde duruyor.”

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Barış ve demokrasi devletten beklenmeyecek kadar değerlidir

Sonraki Haber

Demokratik Toplumda entegrasyon: Bütünlüğün ahlaki diyalektiği

Sonraki Haber
Demokratik Toplumda entegrasyon: Bütünlüğün ahlaki diyalektiği

Demokratik Toplumda entegrasyon: Bütünlüğün ahlaki diyalektiği

SON HABERLER

İzmir’in şişmanı, işçi düşmanı!

İzmir’in şişmanı, işçi düşmanı!

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

HTŞ, Türkiye ile hareket ediyor

HTŞ, Türkiye ile hareket ediyor

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

Demokratik Toplumda entegrasyon: Bütünlüğün ahlaki diyalektiği

Demokratik Toplumda entegrasyon: Bütünlüğün ahlaki diyalektiği

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

Bir devlet gerçeği: Kız çocuklarını hayalsiz bırakmak

Bir devlet gerçeği: Kız çocuklarını hayalsiz bırakmak

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

‘Danışmandan al haberi’

Barış ve demokrasi devletten beklenmeyecek kadar değerlidir

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
11 Ekim 2025

Muaviye oyunları, Hüseynî direniş: Barışın sınavı

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

Tarihsel yükler ya da yeni ufuklar

Tarihsel yükler ya da yeni ufuklar

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır