• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
11 Ekim 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Özgür Müftüoğlu

Barış istemenin en ağır bedeli: 10 Ekim Katliamı

11 Ekim 2025 Cumartesi - 09:21
Kategori: Özgür Müftüoğlu, Yazarlar
Ortak olmak istemediğimiz suç işte buydu!

Samimiyeti konusunda derin şüpheler/kaygılar olsa da 41 yıllık çatışmanın ardından Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda Meclis’te temsil edilen partilerin büyük çoğunluğunun katıldığı bir komisyon çalışmalarını sürdürüyor. Son derece haklı nedenlere dayanan kaygılarla da olsa bu süreçte hasıl olan barış umudunu yok sayan veya sürecin sona ermesini isteyenlerin azımsanmayacak kadar çok olduğu malumdur. Kaygılarına büyük ölçüde katılmakla birlikte onlara şunu anımsatmak gerekir:  Üzerinde bulunduğumuz coğrafyada halklar arasına düşmanlık tohumları öyle güçlü ekilmiştir ki kimi zaman “barış istemek” egemenler için bedeli en ağır biçimde ödetilmesi gereken bir “suç” olarak görülür. Hal böyle olunca “toplumsal barış”, “kardeşlik” gibi değerler, yüzyıllar boyunca çekilen acılara, ödenen bedellere rağmen sözcüklerde kalmanın ötesine geçemez.

Barış istemenin bedeli her zaman ağır olmuştur. Ancak 2013 Newroz’unda Öcalan’ın mesajıyla ilan edilen ve 7 Haziran 2015 seçim yenilgisinin ardından Erdoğan’ın Dolmabahçe Mutabakatı’nı inkâr ederek çözüm masasını devirmesiyle nihayete eren sürecin sonrasında, bu bedel çok daha ağırlaşmış. Bu dönemde önce Kobane’yle dayanışma için 20 Temmuz’da Suruç’a giden gençler arasına giren bir canlı bomba 33 gencin ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına neden oldu; ardından 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da iki polisin evlerinde öldürülmesiyle gerçekleştirilen provakasyon, halklar arasında nefretle beraber çatışma sürecinin ateşini yeniden körükledi.

Seçim yenilgisine rağmen iktidarı bırakmak istemeyen AKP’nin çözüm masasını devirmesiyle Türkiye’nin yeniden savaş ortamına sürüklenmesini durdurabilmek için KESK, DİSK, TMMOB ve TTB 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Sıhhiye Meydanı’nda “Emek, Barış, Demokrasi” adıyla bir miting düzenleme kararı aldı. Mitingin sloganı “Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi” olacaktı. Ankara Valiliğinden alınan izinle yapılması planlanan miting için toplanma alanı olarak Ankara Gar Meydanı belirlendi. 10 Ekim sabahı ülkenin dört bir yanından Alevi, Sünni, inançlı, inançsız, Kürt, Türk ve diğer halklardan işçiler emekçiler, kadınlar erkekler barış talebini dünya aleme duyurmak için -yanlarına çocuklarını da alarak- tren garında toplanmaya başladı. Türkülerle, halaylarla miting alanına gitmek için bekleyenlerin arasına karışan iki IŞİD’lı, saat 10.04’te üç saniye aralıkla üzerlerindeki bombaları patlattı. Katliama yol açan saldırıda  ikisi çocuk 103 kişi hayatını kaybederken 20’si çocuk 500’e yakın kişi yaralandı. Katliam sonrasında uzun süre ambulans gelmedi. Dahası, yaralıların ve onlara yardım etmek isteyenlerin üzerine TOMA gönderildi, gaz sıkıldı.

Katliama ilişkin mahkeme sürecinde elde edilen belgelerden ve mülkiye müfettişlerinin raporlarından, katliam faillerinin devlet yetkilileri tarafından bilinmesine ve izlenmesine rağmen katliamı önlemek için hiçbir önlem alınmadığı anlaşıldı. Ancak Ankara Valiliği soruşturma izni vermediği için ihmali görülen ve sorumluluğu tespit edilen hiçbir kamu görevlisi yargı önüne çıkmadı. 10 Ekim Katliam Davası avukatlarının katliamın “insanlığa karşı suç” kapsamına değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin talepleri de mahkemeler tarafından reddedildi. Avukatların katliamdan bu yana yargı sürecine yönelik değerlendirmesi ise -Agos Gazetesi’nde 6 Ekim 2025 günü yayımlanan “10 Ekim Ankara Katliamı’nın 10. yılı: Barış mitinginin inkârı, katliamın da inkârına dönüştü.” başlıklı söyleşide de belirttikleri gibi- yargı mekanizması kullanılarak devletin bu katliamı unutturmaya çalıştığı yönünde.

Katliamın öncesi ve sonrasında yaşananların yanı sıra katliamın hemen ardından dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı “Anket yaptırdık ve oylarımızın arttığını gördük.” açıklaması, AKP iktidarının bu büyük katliama nasıl baktığını gösteriyor. Keza 7 Haziran’dan 1 Kasım 2025 seçimleri arasında gerçekleşen katliamlarla, kitlesel kıyımlarla yaratılan kaos ve korku ortamında AKP, kaybettiği iktidarı geri aldı. Çatışma ve kaosun yarattığı baskı atmosferi 1 Kasım seçimlerinin sonrasında da sürdü; bu atmosferin devamı olarak 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle ilan edilen OHAL’le birlikte otoriter rejimin kalıcılaşmasında önemli bir eşik aşılmış oldu.

Barış istediği için 10 Ekim’de 103 cana yaşamıyla ödetilen bedel, onbinlerce kişiye “özgürlüğü elinden alınarak ya da işinden, ekmeğinden edilerek” ödetildi, ödetilmeye de devam ediyor. Dahası barış ortamının sağlanamamasının beraberinde getirdiği otoriterleşme ile demokrasiden tamamen uzaklaşılıyor. Böylece barışa kavuşamamanın bedelini tüm toplum ödemiş oluyor.

“Bedeli ağır olanın kıymeti fazla olur.” sözünden yola çıkarsak; Türkiye’de bedeli son derece ağır olan barışın kıymeti de son derece fazladır! Bu nedenle birtakım kaygılarla barış çabalarına burun kıvırmadan ya da “Önce demokrasi mi barış mı olmalı?” ikilemine düşmeden, bulunduğumuz coğrafyada toplumsal barış sağlanmadan demokrasiye de adalete de refaha da ulaşılamayacağının bilinciyle, barışa yönelik en küçük olasılığa bile dört elle sarılmak; barış için inatla mücadele etmekten vazgeçmemek gerekiyor.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

QSD Genel Komutanı Mazlûm Ebdî: Askeri bir komite Şam’a gidecek

Sonraki Haber

Önce siyanür şimdi ‘Nadir element’: Eskişehir’de eko-kırım sürüyor

Sonraki Haber
Önce siyanür şimdi ‘Nadir element’: Eskişehir’de eko-kırım sürüyor

Önce siyanür şimdi ‘Nadir element’: Eskişehir’de eko-kırım sürüyor

SON HABERLER

Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünde DNA raporu dosyada

Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünde DNA raporu dosyada

Yazar: Heval Elçi
11 Ekim 2025

İngiliz filozof Critchley: Öcalan’ın koşulları bir an önce düzetilmeli

İngiliz filozof Critchley: Öcalan’ın koşulları bir an önce düzetilmeli

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

Saruhan Oluç: Yasal düzenlemelere ihtiyaç var

Saruhan Oluç: Yasal düzenlemelere ihtiyaç var

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

Demokratik Birlik İnisiyatifi: Herkes süreci desteklemeli

Demokratik Birlik İnisiyatifi: Herkes süreci desteklemeli

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

F Oturumu’nda Hatice Onaran için adalet talebi

F Oturumu’nda Hatice Onaran için adalet talebi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

Zeynel Taş 9 yıllık tutsaklığın ardından tahliye oldu

Zeynel Taş 9 yıllık tutsaklığın ardından tahliye oldu

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

Cizîr’de gözaltına alınan AW muhabirine şiddet

Cizîr’de gözaltına alınan AW muhabirine şiddet

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır