Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde kadın tutsakların tahliyelerin engellenmesine dair değerlendirmelerde bulunan ÖHD’li Sevda Hasar, ‘Sincan özelinde buranın pilot bölge olarak değerlendirilmesi gerektiğine dair fikrimizi de kuvvetlendiriyor’ dedi
Cezaları bitmelerine rağmen birçok tutsağın tahliyesinin engellendiği cezaevlerinden olan Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde son olarak 12 kadın tutsağın infazları yakıldı. Tutsakların tahliyeleri, İdare ve Gözlem Kurulları’nın (İGK) hukuki dayanaktan yoksun ve keyfi kararlarıyla sistematik olarak engelleniyor. Nedime Yaklav’ın tahliyesi 6, Sermin Demirdağ’ın 7, Nuriye Adet’in 5, Gülşan Adet’in 5, Hicran Binici’nin 4, Zeliha Ustabaşı’nın 3, Elif Çetinbaş’ın 2, Melike Göksu’nun 2, Esra Soyaktaş’ın 2, Fatma Aslan’ın 1, Süheyla Taş’ın 1 ve Emine Abiş’in tahliyesi 1 kez olmak üzere, toplam 12 kadın tutsağın özgürlüğü bu kararlarla ertelenmiş durumda.
ÖHD’den başvuru
Yaşananlar üzerine Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi, Sincan Cezaevi’nin “pilot bölge” olarak işlediğini ve tahliye engellemelerinin artık süreklilik kazandığını belirterek, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ile Adalet Bakanlığı’na, İGK kararlarının incelenmesi yönünde resmi başvuruda bulundu.
İkinci bir ceza veriliyor
ÖHD Cezaevi İnceleme Komisyonu’ndan Sevda Hasar, son duruma dair bilgi verdi. Cezaevinde İdare ve Gözlem Kurulları’nın keyfi kararlarıyla şartlı tahliye hakkı engellenen 12 kadın tutsağın durumuna dikkat çeken Sevda Hasar, “Şöyle ki, kanunda 3 ay ya da 6 aylık değerlendirme süreçleri öngörülürken yönetmelikle bir yıla kadar gibi bir ibareden kaynaklı siyasi mahpusların şartlı değerlendirme süreçleri bir yıl ertelenmekte. Mahpusların bir yıl boyunca özgürlük hakkından mahrum kalmalarına denk gelmektedir. Şartlı tahliye, koşullu salıverilme mahpusa tanınmış bir haktır. Bu hem Anayasa’yla hem ulusal hem de uluslararası mevzuatımızda kanunla hüküm altına alınmış bir haktır. Bunun İdare ve Gözlem Kurulları gibi idarenin keyfi uygulamalara tamamen zemin oluşturabilecek bir takım kurumlarla, kurullarla yürütülmesi kanunla garanti altına alınmış hakkın gasp edilmesi anlamına gelir. İkinci bir ceza ihdas etmek anlamına gelir” sözlerini kullandı.
Kurul raporları kes-kopyala
Tutsakların keyfi gerekçelerle tahliyelerinin engellenmesine dair itirazlarda bulunduklarını söyleyen Sevda Hasar, “İtirazlarla ilgili şöyle bir handikabımız var; itirazları değerlendirenler yine başta gelen kurul raporunu dayanak aldığı için olumlu bir sonuç aldığımız bir dosya mevcut değil şu ana kadar. Yine Sincan Kadın Cezaevi’nde Gülşah Adet, Zeliha Ustabaşı, Elif Çetinbaş, Melike Göksu, Esra Soyaktaş, Fatma Aslan, Süheyla Taş ve Emine Abiş tahliyesi ertelenen, koşullu salıverilme hakkı ertelenen mahpuslar arasında” diye belirtti. Kurul raporlarının “kes, kopyala, yapıştır” şeklinde hazırlandığını kaydeden Sevda Hasar, kişiselleştirilmiş bir raporun söz konusu olmadığını vurguladı.
Koşullu salıverilme lütuf gibi sunuluyor
Özgürlük hakkının yaşam hakkı kadar kutsal olduğunun altını çizen Sevda Hasar, bu hakkın herhangi bir mekanizmanın keyfiyetine bırakılmasının kabul edilebilir olmadığını vurguladı. Sevda Hasar şöyle devam etti: “30 yıllık bir tutsak, 30 yılın üzerine bir gün dahi koysanız ağır gelecekken 33 yıl, 34 yıl gibi infaz süreleriyle hâlâ tahliyesi engellenmektedir. Koşullu salıverilme lütuf gibi sunuluyor. Koşullu salıverilme lütuf değildir, mahpusun hakkıdır. Soyut, hukuki dayanaktan yoksun bu kararları kabul etmiyoruz diye düşünüyoruz.”
Toplum karşı durmalı
Şimdiye kadar yaptıkları itirazlarda olumlu bir sonucun olmadığını dile getiren Sevda Hasar, “İtirazlarımızın kabul edildiği bir karar yok esasında. Ama Sincan özelinde buna dair olumlu bir tane karar olmaması, buranın pilot bölge olarak değerlendirilmesi gerektiğine dair fikrimizi de kuvvetlendiriyor. Bugün toplum eğer buna sesini çıkarmazsa, yani bugün buradaki haksızlık ve hukuksuzluğa toplumda bir karşılık bulmazsak, yarın bütün cezaevleri için belki bu durumu konuşuyor olacağız. Çünkü Sincan’da dediğimiz gibi bütün kadın mahpuslar tamamen İdare ve Gözlem Kurulları’nın keyfiyetiyle tahliyesi engellenir bir vaziyette mahkûmiyetlerine devam ediyor. Özgürlük hakları engelleniyor” diye kaydetti.
Tutsakların kendileriyle de başarılmalı
İdare ve Gözlem Kurulları’nın tutsaklara keyfiyetle verdikleri iyi halde olmadıkları yönündeki kararların sürece karşı politik bir tavır olduğunu söyleyen Sevda Hasar, devletle yürütülen bir sürecin yine devletin idari organları tarafından sabote edilmesinin kabul edilemeyeceğini belirtti. Sevda Hasar şöyle konuştu: “Önceliğimiz, siyasi mahpus fikriyle barışılıyorsa kendileriyle de barışılabilmesinin imkânı sağlanması; idarenin keyfiyetine bırakılmaması. Çünkü yaşam hakkı kadar kutsal olan bir haktır özgürlük hakkı ve bir an önce bununla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.”
Kaynak: JINNEWS









