Özgürlük Hareketi, 27 Şubat açıklamasının ardından tarihe not düşen adımlar atmaya devam ettiğini gösterirken, gelinen aşamada tüm demokratik kamuoyu, devletin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğinin altını çiziyor
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, Kürt özgürlük mücadelesinde yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Kürt Halk Önderi’nin bu çağrısı, 1993’teki ateşkesten 2013 yılında Kürt sorununun çözümü için atılan tarihi adıma uzanan tüm barış girişimleri ve arayışlarının birikimini güncelleyerek, silahların tamamen sustuğu ve demokratik siyasetin merkez alındığı bir süreci başlattı. Şubat ayından bu yana geçen sekiz aylık süreçte yaşanan gelişmeler, Kürdistan, Türkiye ve tüm Ortadoğu için önemli ve tarihsel bir eşiğe işaret etti. Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi, her fırsatta Kürt sorununun çözümü için gereken pozitif adımları atmaktaki kararlılığını gösterdi.
Dün de bu adımlardan biri atıldı. Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın onayıyla tarihi bir çıkışı daha tüm dünyaya gösterdi. Bu temelde Özgürlük Hareketi, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dair Güney Kürdistan’ın Qendîl alanında tarihe not düşen bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, gerillaların PKK’nin Mayıs ayında gerçekleştirdiği 12’nci Kongre kararları çerçevesinde ve Kürt Halk Önderi’nin onayıyla Kürdistan’ın kuzeyinde bulunan Hêzên Parastina Gel (HPG) ve Yekîneyên Jinên Azad-Star (YJA-Star) güçlerinin “Medya Savunma Alanları”na geri çekilmeye başladığı duyuruldu. Botan, Serhat ve Garzan alanlarından çekilen 8’i kadın toplam 25 gerilla yapılan açıklamada yer aldı.
Bu temelde Özgürlük Hareketi, gerçekleştirdiği açıklama ile Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin başarılı olması için bir adım daha attığını gösterirken, tarihi 27 Şubat çağrısından bu yana yaşananlar bir kez daha akıllara geldi. 27 Şubat’tan bu yana yaşanan gelişmeleri hatırlamak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Özgürlük Hareketi’nin çözüm ısrarını, kararlılığını ve stratejik yaklaşımlarını bir kez daha ortaya koydu.
27 Şubat: Tarihi çağrı
27 Şubat’ta, İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Ahmet Türk ve Sırrı Süreyya Önder, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile DEM Parti Milletvekili Cengiz Çiçek ve Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Faik Erol’un yaptığı görüşme sonrası, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kaleme aldığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı kamuoyuna açıklandı. Kürt Halk Önderi, açıkladığı bu tarihi çağrıda demokratik toplum ihtiyacının kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. Çağrı, zihinsel bir dönüşüm manifestosu olarak değerlendirildi. Kürt Halk Önderi’nin bu çağrısı, demokratik kamuoyu tarafından Kürt sorununun çözümü için tarihsel bir adım ve yeni bir kapının aralanması olarak görüldü.
1 Mart: PKK ateşkes ilan etti
Kürt Halk Önderi’nin yaptığı tarihi “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının hemen ardından, PKK 1 Mart’ta açıklama yaparak ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Açıklamada, “Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hayata geçmesinin önünü açmak için, bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz. Üzerimize saldırı olmadıkça hiçbir gücümüz silahlı eylem yapmayacaktır” denilerek kararlılık vurgulandı. Bu açıklama tüm dünyada yankı uyandırdı.
10 Nisan: Beştepe’de görüşme
DEM Parti heyeti 10 Nisan’da AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la Beştepe’de bir araya geldi. Görüşmeye Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan katıldı. Bu görüşme, 2015’ten sonra ilk kez gerçekleşen “doğrudan siyasal temas” oldu. Heyetin, görüşmede Kürt Halk Önderi’nin çağrısının içeriğini ve sürecin demokratik çerçevesini aktardığı belirtildi. İmralı Heyeti, Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra diğer siyasi parti liderleriyle de görüşerek Kürt Halk Önderi’nin mektuplarını iletti.
9 Temmuz: Çeyrek asrı aşan süre sonrası ilk görüntü
Kürt Halk Önderi’nin uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirildikten sonra İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış tecrit sistemi altında tutulmasından tam 26 yıl sonra ilk kez bir video mesajı yayımlandı. 7 dakikalık görüntüde Kürt Halk Önderi, 27 Şubat çağrısına atıfla “Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum” sözleriyle demokratik çözümden yana kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Mesaj, uluslararası kamuoyu ve basında geniş yankı buldu.
11 Temmuz: Tarihi an – Silah yakma töreni
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin en önemli ve sembolik adımı, Güney Kürdistan’ın Silêmanî kentinin Dukan bölgesindeki Şikefta Casene’de gerçekleşti. Özgürlük Hareketi’nden 30 kişilik bir gerilla grubu, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat öncülüğünde düzenlenen törende silahlarını yakarak “mücadelenin demokratik evreye geçtiğini” ilan etti. “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” adına yapılan açıklamada, “Barış ve Demokratik Toplum sürecinin pratik başarısı için bir iyi niyet ve kararlılık adımı olarak, bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz” denildi.
Meclis’te Komisyon kuruldu
Özgürlük Hareketi’nin tarihi silah yakma eyleminin ardından Meclis’te “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” kuruldu. 51 kişiden oluşan komisyonun amacı, yeni sürecin yasal ve demokratik altyapısını hazırlamak olarak açıklandı. Komisyon, ilk olarak siyasi parti temsilcileri, eski Meclis başkanları ve Türkiye Barolar Birliği temsilcilerini dinledi.
Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri, İHD, Mazlum-Der, Tahir Elçi Vakfı ve İHH temsilcileri komisyona görüş sundu. Ayrıca kadın ve gençlik örgütlerinin yanı sıra kimi akademisyenler, hukukçular ve iş insanlarının da aralarında olduğu birçok kesim dinlendi.
26 Ekim: Yeni bir tarihi adım
Dün itibarıyla Özgürlük Hareketi, Qendîl alanında yaptığı açıklamayla Kürdistan’ın kuzeyindeki tüm güçlerini Medya Savunma Alanları’na çektiğini duyurdu. Bu adım, Kürt Halk Önderi’nin 27 Şubat çağrısının “tam pratikleştiği” bir döneme işaret ediyor. Yeni bir eşik olarak tanımlanabilecek bu gelişme, bazı uluslararası aktörlerce de “Ortadoğu’da demokratik dönüşümün habercisi” olarak yorumlandı.
Atılan Adım: Toplumsal yeniden yapılanmanın ifadesi
Sonuç olarak son sekiz ayda yaşanan tüm bu gelişmeler, “silah bırakma” süreci değil; Kürt halkı açısından zihinsel, siyasal ve toplumsal bir yeniden yapılanma anlamı taşıyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigması çerçevesinde barış, “devletle uzlaşma” değil, “halkların demokratik birliğini kurma” hedefiyle ilerliyor. Sürecin bundan sonraki evresi, Meclis komisyonunun raporu, uluslararası gözlemci heyetlerin katılımı ve kadınların barış masasındaki rolüyle şekillenecek.
Kürt Halk Önderi ile görüşme olmazsa olmaz!
27 Şubat’tan bu yana atılan adımlar, Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi’nin süreci geliştirme ve ivme kazandırma yönündeki kararlılığını ortaya koydu. Bundan sonraki süreçte ise sağlıklı ve sonuç alıcı gelişmelerin yaşanabilmesi için Kürt Halk Önderi ile görüşmenin olması, komisyonun Kürt Halk Önderi’ni dinlemesi gerektiği; aksi takdirde çözümün mümkün olmayacağı konusunda tüm demokratik çevreler hemfikir. Bu konu her fırsatta dile getirilerek altı çiziliyor. Devletin atılan adımlara karşılık sorumluluğunu yerine getirmemesi ise kamuoyunda ciddi tepki ve rahatsızlıklara neden oluyor. Halk, devletin somut ve samimi adımlar atması gerektiğini belirtiyor. Kürt Halk Önderi ile yapılan görüşmelerin daha sık olması gerektiği, ara ara yapılan heyet görüşmelerinin yeterli olmadığı; özgür çalışma ve yaşam koşullarının oluşturulması gerektiği her fırsatta dile getiriliyor.
Haber: Semiha Alankuş / JINNEWS









