Rojhilatlı feminist ve sosyolog Hawjin Beghali ile Kürt birliğini ve engelleri konuştuk:
Kürdistan’ın dört bir yanındaki Kürt siyasi güçleri arasında birleşik bir cephe, Rojhilat halkı için güçlü bir destek kaynağı olabilir ve mevcut rejimin olası bir çöküşü durumunda onları çok daha güçlü ve etkili bir konuma getirebilir
Şirin Bayık
Kürt feminist ve sosyolog Hawjin Beghali ile yaptığımız röportajımızın ikinci kısmında Rojhilat Kürdistan’ındaki mücadele ve değişen Ortadoğu dengelerinde Kürtlerin demokratik birliğinin önemine ilişkin konuştuk. Beghali, “Rojhilat’ta yaşayan Kürtlerin mücadeleleri, Kürt Kurtuluş Hareketi’nin modern tarihinin temel bir parçasını oluşturur. Her ne kadar bu bölge, kendine özgü coğrafi ve siyasi konumu nedeniyle Kürdistan’ın diğer bölgelerine kıyasla akademik olarak çok daha az ilgi görse de yine de, Rojhilat’ın siyasi ve devrimci deneyimi birçok yönden öncü olmuştur” dedi.
Rojhilat deneyimleri ve kolektif hafıza
Kürtler arasında ilk kez bir ‘Cumhuriyet’ ve modern bir özyönetim biçimi fikrinin Rojhilat’ta hayata geçirildiğini söyleyen Beghali, “1946’da Mahabad’da kurulan Kürdistan Cumhuriyeti sadece on bir ay sürmüş olmasına rağmen, siyasi, kültürel ve sembolik mirası Kürt kolektif hafızasında canlılığını korumakta ve yeni nesillere ilham vermeye devam etmektedir” hatırlatması yaptı.
Tarihte Kürtlerin mücadele pratikleri ve Kürtlere yönelik baskıları da hatırlatan Beghali, “1950’lerde, Muhammed Rıza Şah’ın iktidarının en karanlık yıllarında ve 1953 darbesinden sonra, Molla Awara ve arkadaşları silahlı bir ayaklanmayla Kürdistan ve ötesinde direniş ateşini yeniden alevlendirdiler. 1979 devriminden sonra Kürtler, kısa bir süreliğine de olsa kendi şehirlerinin birçoğunu özerk olarak yönetmeyi başardılar. Ancak Humeyni’nin Kürt halkına karşı cihat fetvası yayınlamasıyla bu deneyim acımasızca bastırıldı ve yeni kurulan İslam Cumhuriyeti’nin geniş çaplı bir askeri işgaline yol açtı. Bu baskıya rağmen, birçok sınır köyü 1990’lara kadar Peşmerge kontrolü altında kaldı ve mücadele çeşitli biçimlerde devam etti” dedi.
Direniş biçimleri
Beghali, konuşmasının devamında, “Bu uzun baskı ve infazlar boyunca, Rojhilat halkı, hareketin toplumsal dayanışmasını ve kolektif ruhunu korumak için çeşitli direniş biçimleri geliştirmede olağanüstü bir yaratıcılık sergiledi. Abdullah Öcalan’ın tutuklanması, Kobanê direnişi, Kermanşah depremi, Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık referandumu ve ardından Kerkük ve Efrîn’in işgali ve son olarak ‘Jin, Jiyan, Azadî’ ayaklanması gibi önemli tarihi anlarda, tabandan örgütlenme deneyimleri yeniden su yüzüne çıktı ve harekete yeni bir soluk getirdi” diye konuştu.
“Rojhilat, öfke ve muhalefeti ifade etmek için resmi kanallardan mahrum kaldığında, tarihi aracına, yani genel greve başvurdu” diyen Beghali, “Bu, Kürt toplumunun birliğini ve gücünü defalarca kanıtlayan bir protesto biçimiydi. Ancak bu direncin ağır bir bedeli oldu: İran’daki tüm siyasi infazların neredeyse yarısı Kürtleri hedef alıyor ve bu rakam, bölgedeki baskının derinliği hakkında çok şey anlatıyor” ifadelerini kullandı.
‘Yüzyıllık mücadele savunulmaya değer’
Bununla birlikte “Rojhilat’ın devrim kapasitesinin ve kolektif örgütlenme gücünün en iyi, sevinç, birlik ve meydan okumanın güçlü bir ulusal bilinç gösterisinde birleştiği Newroz kutlamalarında görülebileceğine inanıyorum” diyen Beghali, “Genel olarak, Rojhilat’ın hakları için verdiği yüzyıllık mücadelenin son derece savunulmaya değer olduğuna inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan Rojhilat’ın siyasi durumunun, parti çeşitliliği, toplumsal dinamizm ve devlet baskısının karmaşık bir bileşimi olduğunu da belirten Beghali, “Şu anda bölgede yaklaşık yedi siyasi parti faaliyet göstermektedir ve bunlar arasında Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ve İran Kürdistanı Demokratik Partisi (PDKİ), uyum, örgütsel yapı ve faaliyet alanı açısından daha belirgin bir konuma sahiptir” dedi.
Beghali, “Bu parti çoğulluğu, bir yandan Kürt siyasi düşünce ve deneyiminin çeşitliliğini yansıtmakta ve bir tür hareket içi demokratik pratiğe alan açmaktadır. Diğer yandan, bu parçalanma bazen belirleyici tarihsel anlarda stratejik birliğin oluşmasını engellemektedir. Dolayısıyla, İran’daki Kürt siyasetinin temel zorluklarından biri, çoğulculuk ve birlik arasında bir denge kurmaktır; yani, kriz zamanlarında kolektif eylem kapasitesini korurken çeşitliliği korumaktır” vurgusunda bulundu.
‘Rojhilat’taki siyasetin yönü diğer bölgelerdeki Kürtlere döndü’
Beghali, Ortadoğu’daki son gelişmeler ve özellikle ‘Jin Jiyan Azadî’ hareketi ve 7 Ekim’den sonraki olayların İran’daki Kürt toplumunun siyasi ve kültürel manzarası üzerinde derin bir etki yarattığını söyledi. Bu değişimlerin Rojhilat’ın siyasi konumunu ve yönelimini her zamankinden daha fazla yeniden değerlendirmeye ve tanımlamaya yönelttiğini dile getiren Beghali, “Geçmişte İran’daki Kürt siyasi ve toplumsal güçleri büyük ölçüde merkezi hükümet veya İran muhalefetiyle ilişkilerine odaklanırken, günümüzde odak noktası içe, yani Kürt toplumunun kendisine ve iç kapasitelerine kaydı” diye konuştu.
Bu yeni aşamada, Rojhilat’taki siyasetin Tahran’la değil, Bakur, Başur ve Rojava’daki Kürt hareketinin daha geniş dinamikleriyle bağlantılı olarak tanımlandığını söyleyen Beghali, “Bu bölgedeki insanlar, Kürdistan’ın diğer bölgelerindeki siyasi gelişmeleri büyük bir farkındalıkla takip ediyor ve kendilerini bu yaşayan, gelişen bütünün bir parçası olarak görüyorlar. Bu yenilenen ulusal aidiyet duygusu, İran’daki Kürtler arasında yeni bir siyasi ve kültürel özgüvenin oluşmasını sağladı; bu özgüven, onların merkezi devletin hegemonyasına ve asimilasyoncu politikalarına karşı direnişlerini güçlendirdi” dedi.
Kolektif benliğe dönüş
Kolektif benliğe dönüşe işaret eden Beghali, “Bu dönüş yalnızca politik değil, aynı zamanda kültürel alanda da açıkça görülebilir. Geleneksel kıyafetler, Newroz’un daha görkemli kutlanması, Kürt müziği ve edebiyatı ve anadilde doğru konuşma ve yazma konusundaki ısrar gibi Kürt kültürel sembollerine yeniden vurgu yapılması, Kürt siyasi öznesinin yeniden tanımlanmasıyla özünde bağlantılı olan kültürel kimliğin yeniden canlanmasını yansıtmaktadır” dedi. Beghali devamında ise, “Aynı zamanda, lehçe, din ve coğrafya bakımından farklılık gösteren Rojhilat’ın çeşitli bölgeleri arasındaki bağlantıları güçlendirmeye yönelik devam eden çabalar, Rojhilat toplumunun tarihsel olarak parçalanmış bir durumdan kültürel ve politik bir uyum durumuna doğru yavaş yavaş ilerlediğini ortaya koymaktadır” şeklinde konuştu.
Kürt Birliği’nin önündeki engellerin tarihi
Kürt Birliği’ne ilişkin ise engellere değinen Beghali, “Kürt Birliği her zaman büyük bir engelle karşı karşıya kalmıştır: Tarih boyunca Kürtleri zayıflatmayı ve bölmeyi amaçlayan sömürgeci ve bölgesel güçlerin kasıtlı politikaları. Yapay sınırlar koyan ve Kürdistan’ı dört parçaya bölen Sykes-Picot Anlaşması’nın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçti. O zamandan beri Kürtler, her biri Kürt kimliğini ve kültürünü kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirmek için kendi stratejisini izleyen dört farklı devletin yönetimi altında yaşadı. Kürtler, on yıllar boyunca dillerini, kültürlerini ve haklarını yok etmeyi amaçlayan düzinelerce katliam ve hatta soykırıma maruz kaldı. Bu nedenle, böylesine uzun bir baskı ve parçalanma tarihinin Kürt birliğini son derece karmaşık ve ulaşılması zor bir hedef haline getirmesi şaşırtıcı değildir” dedi.
“Birlik yalnızca ortak bir duygu veya dil ortaklığıyla ilgili değildir; ulusal çıkarların, kırmızı çizgilerin, düşmanların ve stratejik önceliklerin kolektif bir tanımını gerektirir” diyen Beghali, “Bunu başarmak, onları sürdürebilecek güçlü kurumsal yapılar ve mekanizmalar gerektirir. Ancak Kürtler, bir devletten yoksun olmanın yanı sıra, her biri kendilerine özgü ve çoğu zaman çelişkili bir yaklaşım sergileyen dört farklı hükümetle karşı karşıyadır. Sonuç olarak, ulusal çıkarlar konusunda ortak bir anlayış oluşturma çabası bile son derece karmaşık ve tartışmalı bir sürece dönüşmektedir” diye belirtti.
‘Birlik kayıpların tekrarlanmasını önleyebilir’
“Birliği sağlamanın yapısal zorluğu, Kürt hareketlerini -Rojhilat’ta ve Kürdistan’ın diğer bölgelerinde- zaman zaman daha geniş kolektif çıkarlarına aykırı hareket etmeye yöneltmiş ve böylece genel siyasi güçlerini zayıflatmıştır” diyen Beghali, tüm bunlara rağmen Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde sistematik baskı ve kimlik krizleriyle karşı karşıya kalmaya devam ederken, gerçek bir birliğe ulaşmanın mevcut durumlarını kökten değiştirebileceğini söyledi. Beghali, “Böyle bir birlik -eğer tüm Kürt güçleri arasında ortak bir ulusal çıkar tanımı ve koordineli stratejiler üzerine- kurulursa geçen yüzyılda kendilerine dayatılan yıkıcı kayıpların ve acı deneyimlerin tekrarlanmasını önleyebilir. Aynı zamanda, günümüz Ortadoğu dinamikleri içinde Kürtlerin siyasi konumunu ve bölgesel rolünü güçlendirmek için de zemin hazırlayacaktır” tespitinde bulundu.
Bölge siyasetinin pasif kurbanlığından çıkmak
Beghali, “Modern Kürt tarihi, ayaklanmaların ve hareketlerin genellikle iç ihanetler veya düşman güçlerle iş birliği nedeniyle bastırıldığını gösteren sayısız örnek sunmaktadır. Bugün, dünya küresel ve bölgesel düzenin yeniden yapılandırılmasına tanıklık ederken, Kürt güçlerinin birlikte hareket edememesi ciddi bir risk oluşturmaktadır: Onlar, bu yükselen Ortadoğu’da kendi geleceklerini şekillendirmede anlamlı bir rolden mahrum kalarak, onlarca yıl boyunca bir kez daha dışlanmış ve ezilmiş olarak kalabilirler” uyarısında bulundu.
Beghali, “Tersine, gerçek bir birlik, Kürtlerin pazarlık gücünü ve uluslararası nüfuzunu önemli ölçüde artıracak ve dış aktörleri onları ciddiye almaya zorlayacaktır. Böyle bir senaryoda, Kürtler bölgesel siyasetin pasif kurbanları olarak değil, sonuçlarına yalnızca katlanmak yerine şekillendirebilen aktif ve etkili katılımcılar olarak ortaya çıkabilirler” dedi.
‘Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanması hayati bir gelişme’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dikkat çektiği Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanması gerektiğine ilişkin duruma dair ise Beghali şöyle konuştu: “Böyle bir kongrenin toplanmasını son derece olumlu ve hatta hayati bir gelişme olarak görüyorum. Bu kongre, Kürt halkına tarih boyunca uzun süre zarar veren, yokluğuyla sınanan rolü üstlenebilir: Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt güçleri arasında ulusal çıkarlar için ortak bir çerçeve, kapsamlı stratejiler ve ortak kırmızı çizgiler tanımlayabilecek, aynı zamanda bu hedeflere ulaşmak için koordinasyon ve pratik destek mekanizmaları kurabilecek bir kurumun yaratılmasına yol açabilir.”
“Bir Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanması, Kürdistan’ın geleceği için derin ve belirleyici bir öneme sahiptir” belirlemesinde bulunan Beghali, “Tarihi bir dönüm noktası olabilir. Rojhilat halkı için birlik, siyasi partilerinden her zaman en temel talepleri arasında yer almıştır; bu talep, bölünme ve parçalanmanın acı dolu tarihsel deneyiminden kaynaklanmaktadır. Bugün, Kürdistan’ın tüm parçalarının siyaseti ve kaderi derinden iç içe geçmişken, Kürt siyasi güçlerinin birliği, Kürt ulusu ve özellikle de Rojhilat için gerçekten önemli ve dönüştürücü bir başarıya yol açabilir” dedi.
‘Değişen Ortadoğu’da Kürtlerin rolü değişebilir’
Beghali, “İran İslam Cumhuriyeti şu anda derin ekonomik, siyasi ve meşruiyet krizleriyle karşı karşıyadır. Rojhilat halkına uygulanan ağır baskılar, bir yandan onları yorup yıpratırken, diğer yandan da özgürlük ve kurtuluş umutlarını her zamankinden daha fazla canlandırmıştır. Böyle bir bağlamda, Kürdistan’ın dört bir yanındaki Kürt siyasi güçleri arasında birleşik bir cephe, Rojhilat halkı için güçlü bir destek kaynağı olabilir ve mevcut rejimin olası bir çöküşü durumunda onları çok daha güçlü ve etkili bir konuma getirebilir. Bu açıdan bakıldığında, Ulusal Kongre yalnızca sembolik veya siyasi bir girişim değil, aynı zamanda Kürt ulusunun Ortadoğu’nun geleceğindeki yerini yeniden tanımlamaya yönelik gerekli bir adım olacaktır. Bu hedefe ulaşmaya yönelik her çaba, Rojhilat halkı için bir umut, güç ve kolektif kimlik sembolü olacaktır” diye konuştu.
Beghali son olarak şunları ifade etti: “Bu kritik tarihsel dönüm noktasında, tüm Kürt siyasi ve entelektüel güçlerinin ulusal birliğe ulaşmanın hayati önemini kabul edeceklerini ve bu doğrultuda azami hoşgörü, akılcılık ve kolektif çabayla adımlar atacaklarını umuyorum. Kürt milleti bugün her zamankinden daha fazla dayanışmaya, sinerjiye ve diyaloğa ihtiyaç duymaktadır. Avrupa Birliği’nin onlarca yıldır başarısının temelini oluşturan ‘çeşitlilik içinde birlik’ ilkesini kendi saflarımızda hayata geçirmeyi başarabilirsek, bu halkımız için tarihi bir başarı olacaktır.”









