Efrîn halkının güvenli ve onurlu bir dönüş talep ettiğini vurgulayan Leyla Muhammed, işgal altındaki topraklarına sadece uluslararası koruma ve yasal garantilerle döneceklerini belirtti
Efrîn halkı, yıllardır süren işgal ve savaş nedeniyle büyük bir dram yaşıyor. 2018 yılında Türkiye ve ona bağlı silahlı grupların Efrîn’e gerçekleştirdiği saldırı sonucu halk zorla yerinden edilerek, Şehba bölgesine göç etmek zorunda kaldı. Ancak Efrîn halkının yaşadığı zorluklar burada bitmedi. İşgal nedeniyle Şehba bölgesine yerleşen Efrîn halkı, burada da Türkiye’ye bağlı silahlı grupların yeni saldırılarına maruz kaldı.
Bu saldırılar sonucunda, halk bir kez daha evlerini terk etmek zorunda kaldı ve çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Efrîn’de yerinden edilmiş aileler, insani yardım kuruluşlarından gelen gıda paketleriyle hayatta kalmaya çalışırken, paralı çeteler Efrîn şehrindeki evlerini işgal etmiş durumda. Bu çeteler, Efrîn halkının geride bıraktığı meyve bahçelerinde yaşamaya devam ediyor. Efrîn halkının en temel talebi, kendi topraklarına güvenli bir şekilde dönmek.
‘Yedi yıldır böyle yaşıyoruz’
Efrîn’de yerinden edilen kadınlardan Leyla Muhammed, binlerce kişi gibi yerinden edilmenin zorluklarına göğüs germeye devam ediyor. Çocuklarıyla birlikte, bir çadırda yaşamını sürdüren Leyla Muhammed, Efrîn’e geri dönmeyi umuyor:
“Kampta çok acı çekiyoruz ve bu koşullarda ilk kez yaşamıyoruz. Efrîn işgalinden bu yana yedi yıldır durumumuz böyle ve bu ikinci yerinden edilmemiz, hepsinden daha zor. Ailevi koşullar nedeniyle, yedi yılın ardından Efrîn’i yakın zamanda ziyaret etmek zorunda kaldım. Şehrimi görünce, ‘Bıraktığımız gibi değil, kökten değişmiş’ dedim. Gerçekten de her şey çok değişmişti.”
‘Kimse dışarı çıkamıyor’
Görüştüğü kişilerin anlattığı korkunç adaletsizlik ve sistematik hedef alma hikayelerini aktaran Leyla Muhammed, “Geri dönenler, dayak, tutuklama ve işkence gibi insan hakları ihlallerine maruz kalıyor. Çoğu, Türk işgaline bağlı paralı askerler tarafından dövülme veya tutuklanma korkusuyla evlerinden çıkmaktan çekiniyor. En çok korkanlar ise Kürtler, çünkü onlar en sık provokasyonlara, dayaklara ve keyfi tutuklamalara hedef oluyorlar. Kadınlar ise, şehri saran kaosun ortasında evlerine hapsediliyor. Saat 17.00’den sonra kimse, can güvenliğinden endişe ederek dışarı çıkmıyor” sözleriyle yaşanan ihlallere dikkat çekti.
‘Halk ihlallerden şikayetçi’
Leyla Muhammed, ayrıca “geçici hükümetin kontrolü ele geçirdiği iddialarına rağmen, Türkiye ve ona bağlı işgal güçlerinin şehirde ve ilçelerinde kalmaya devam ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sakinler, paralı askerlerin ağaçları kesip bakımını engellemek gibi sürekli ihlallerinden şikayetçi. Bu durum, ağaçların kuruyup çürümesine yol açtı. Bir zamanlar Efrîn’in simgesi olan yeşil alanlar giderek azalıyor. Efrîn’de kalan birçok aile, meyve bahçelerini sulama ve bakım yapma konusunda engellemelerle karşılaşıyor. Paralı askerler, ürünleri hasat ediyor ve toprak sahiplerine bu ürünlerin değerinin yarısından azını veriyor.”
‘Mevcut durumda kimse geri dönmeyi kabul etmez’
Evlerinden zorla çıkarılan sivillerin evlerinin, şu anda Doğu Guta ve diğer Suriye şehirlerinden gelen paralı askerlerin aileleri tarafından işgal edildiğine dikkat çeken Leyla Muhammed, ancak QSD koruması altında dönebileceklerini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu evler sadece yağmalanmakla kalmadı, aynı zamanda yıkıldı. Ayrılıp memleketlerine dönen paralı askerler, kapı ve pencereleri çaldı, duvarları ve çitleri yıktılar. Mevcut durumda kimse geri dönmeyi kabul etmez. Sadece Suriye Demokratik Güçleri’nin koruması altında ve kendi özyönetimimizle geri dönebiliriz. Hiç kimse işgale boyun eğmeyecek ve paralı askerler tarafından yıkılan evlerimizin yeniden inşası için destek talep ediyoruz.”
‘Efrîn’e aşağılayıcı bir dönüşü kabul etmeyeceğiz’
“Efrîn halkına koruma ve yönetimin yeniden sağlanması yalnızca yerinden edilmişlerin değil, aynı zamanda işgalcilerin ve paralı askerlerin baskısı altında acı çekenlerin de talebidir” diyen Leyla Muhammed, sözlerini şöyle tamamladı:
“Büyük zorluklar yaşıyoruz. Birçok aile evlerine döndü, ancak dönenlerin çoğu tutuklandı ve işkenceye maruz kaldı. İşgal sonrası Efrîn’in gerçekliğini gördükten sonra ise pek çoğumuz, çadırlarda yaşamaya geri döndü. Bu durum, topraklarımıza güvenli ve onurlu bir dönüş talebimizi yinelememizi zorunlu kılıyor. Efrîn’e aşağılayıcı bir dönüşü kabul etmeyeceğiz; aksine, yasal garantiler ve uluslararası koruma altında kolektif bir dönüş istiyoruz. En önemlisi, Efrîn kendi evlatları tarafından korunmalı ve yönetilmelidir, çünkü halkımızın, Suriye kıyılarında ve Süveyda’da olduğu gibi, soykırıma maruz kalmasına izin vermeyeceğiz. Bu senaryo olasıdır.”
Önemli dönüm noktası
Suriye Demokratik Güçleri (QSD) Komutanı Mazlum Ebdi ile Ahmed eş-Şara arasında 10 Mart’ta imzalanan yeni mutabakat, yerinden edilen Suriyeliler için önemli bir dönüm noktası oldu. Anlaşmanın en kritik maddelerinden biri, tüm yerinden edilmiş Suriyelilerin kendi kasaba ve köylerine güvenli bir şekilde geri dönmelerinin sağlanması ve bu dönüşlerin uluslararası garantilerle korunmasıdır. Bu mutabakat, yıllardır süren iç savaş ve işgal nedeniyle evlerinden edilen binlerce Suriyeli için umut verici bir adım olarak değerlendiriliyor. Güvenli ve onurlu bir dönüşün sağlanması, aynı zamanda bölgedeki istikrarın yeniden tesis edilmesi için de büyük önem taşıyor.
Haber: Silva El-İbrahim / NÛJINHA









