4 Kasım 2024’te yerine kayyım atanan Êlih Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Sönük, Kürt siyasi hareketine yönelik saldırıları değerlendirerek yaşanan süreç için, ‘Demokratik bir Türkiye’den bahsetmek istiyorsak ilk başta halkın iradesi tanınmalı ki yerel demokrasi güçlensin. Yerel demokrasi ile birlikte Cumhuriyetin kendisi de demokratikleşecektir’ dedi
Kürt siyasetine yapılan darbe tarihlerinden biri olan 4 Kasım 2016’da birçok milletvekili tutuklanırken, geçtiğimi yıl 4 Kasım’da ise Êlih (batman) Belediye’sine kayyım atanmış ve halk iradesi gasp edilmişti. Görevden alınan Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, halk iradesinin gasp edilmesi ve yaşanan süreci değerlendirdi.
Üç dönemdir kentin iradesi gasp ediliyor
Kayyım politikalarıyla Kürtlere “Siz kendi kendinizi yönetecek durumda değilsiniz, sizin bu iradeniz yok, siz doğrusunu yapamazsınız” denildiğini söyleyen Gülistan Sönük, “İktidar, Kürtleri ülkenin asli unsuru olarak değerlendirmiyor. Bu politikalardan dolayı başta Batman olmak üzere birçok kente üç dönemdir kayyım atıyor” diye konuştu.
Yerel demokrasi ortadan kaldırılıyor
Kayyım politikasının 2016’da başlatıldığını hatırlatan Gülistan Sönük, Êlih halkının üç dönem boyunca iradesinin elinden alınmasına rağmen kendi iradesine sahip çıktığını belirtti. Bu politikaların, yerel demokrasiyi ortadan kaldırıp merkezi güçlendirme politikaları olduğunun altını çizen Gülistan Sönük, “Anayasada mevcut olan şey, birisi belediye başkanlığı görevinden dolayı bir suç işlerse görevinden alınabilir; ama bu da kayyım atamayı gerektirmez. 10 gün içerisinde meclis kendi arasından bir başkan vekili seçebilir. Bu kadar antidemokratik bir anayasa olmasına rağmen bu bile uygulanmıyor” diye belirtti.
Êlih’in, ilk demokratik ve yurtsever belediyeciliğin tohumunun atıldığı yerlerden biri olduğunu dile getiren Gülistan Sönük, 1979’da Edip Solmaz’la birlikte ilk halkçı belediyeciliğin burada gerçekleştiğini ifade etti. Gülistan Sönük, “1979’dan günümüze kadar 28 günlük belediye pratiği halen konuşuluyor. Çünkü halkçı bir belediyecilikti. Dolayısıyla o gün atılan tohumlar, 99 sonrası artık fidan vermeye başladı” şeklinde konuştu.
Kenti yurtsever kimliğinden arındırmak istiyorlar
Devletin, kenti yurtsever kimliğinden arındırma çabası olduğunu dile getiren Gülistan Sönük, şöyle devam etti: “Kendine göre dinci bir profil de çizmek istiyordu. Yurtsever kimliğin tersine bir kimlik de yaratmak istiyordu. Bunu başaramadı. 90’lı yıllarda faili meçhuller yaşandı, binlerce insan sokak ortasında katledildi. Bu kentte milletvekilleri, belediye başkanları sokak ortasında katledildi. Dolayısıyla Batman için amaçladığı sonuçlara ulaşamadı, bunu her seçimde de tekrardan devreye koymak istiyor.”
Özgürlük Hareketi üzerine düşeni yaptı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’yla başlayan sürece değinen Gülistan Sönük, “Eğer bir barıştan söz ediyorsak, ilk önce barışacağımız halkın iradesini tanımamız gerekir. Kürdistan Özgürlük Hareketi üstüne düşenin fazlasını yaptı. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı sonucu PKK’nin kongresini toplayıp örgütsel varlığına son vermesi, 11 Temmuz’da Besê Hozat öncülüğünde bir grup gerillanın silahlarını yakması ve geçtiğimiz günlerde Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin bütün Türkiye sınırında çekildiğini ilan etmesi barışta ne kadar ciddi olduklarını gösteriyor.”
Yıllarca devam eden Kürt sorununa, sadece pansuman yapılarak çözüm üretilemeyeceğini vurgulayan Gülistan Sönük, “Bu komisyonun kurulmasıyla Kürt sorunu masaya yatırılmış durumda, yara açılmış. Ya bu yara iyileştirilecek ya da bu yara zamana yayılırsa enfeksiyon kapacak ve Türkiye’yi çok daha kötü günlere sürükleyecek” dedi.
Kayyım gündemi ortadan kalkmalı
Sürecin halkta güven uyandırması açısından geçiş yasalarının bir an önce çıkması gerektiğini dile getiren Gülistan Sönük, “Bununla birlikte kayyım atamaları artık Türkiye’nin gündeminden çıkmalı. Demokratik bir Türkiye’den bahsetmek istiyorsak ilk başta halkın iradesi tanınmalı ve Türkiye önümüzdeki süreç açısından Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartnamesindeki çekincesini muhakkak kaldırmalı ki yerel demokrasi güçlensin. Yerel demokrasi ile birlikte Cumhuriyetin kendisi de demokratikleşecektir” diye belirtti.
Haber: Ozan Bayındır / MA









