5. Rojava Film Festivali Qamişlo’da başladı. Festivalin bu yılki teması ‘Ortak Hikâyeler ve Özgür Sinema’. Rojava Film Komünü üyesi Diyar Hesso, ANF’nin festivale ilişkin sorularını yanıtladı
Qamişlo’da 5‘inci Rojava Uluslararası Film Festivali başladı. Amûde Sineması Katliamının 65. yıldönümünde başlayan festival 1 ay sürecek. Festival, bu yılki teması “Ortak Hikâyeler ve Özgür Sinema” ile yalnızca bir sanat etkinliği değil, bir kolektif hafıza ve direniş manifestosu olarak izleyiciyle buluşmayı hedefliyor. Rojava Uluslararası Film Festivali Koordinatörlerinden Diyar Hesso, festivalin, hem bir sinema şöleni, hem toplumsal dönüşümün bir aracı hem de bir toplumsal hafıza eylemine dönüşmüş durumda olduğunu vurguluyor. Aynı zaman da Rojava Film Komünü üyesi olan sinemacı Diyar Hesso, Amûde sinemasının küllerinden doğan Rojava Film Festivali’nin içeriğini oluşum sürecini, Rojava devrimi ile filizlenen devrim sinemasını ve komünal sinema ile ilgili ANF’den Hikmet Erden ve Nupelda Herekol’un sorularını yanıtladı.
- Bu yılın teması ‘Ortak Hikâyeler ve Özgür Sinema’. Neden bu tema?
Bu hem bir açıklama hem bir çağrıdır. “Ortak hikâyeler” diyerek yerelin belleğini, halkların ortak hafızasıyla buluşturmak istedik. Çünkü Rojava’da yaşananlar yalnızca yerel değil; tüm bölgenin, hatta dünyanın ortak öyküleridir. Aynı acıların, umutların ve direnişin içinden geçiyoruz. “Özgür Sinema” ise hem içerik hem üretim biçimiyle iktidarlardan bağımsız bir duruşu ifade ediyor. Sinema ancak özgür düşünen, özgürce üreten ellerde gerçek anlamını bulur. Bu nedenle festivalimiz aynı zamanda bir davet: ortak hikâyeler etrafında buluşma çağrısı.
- Bu yıl programa kaç film alındı? Dağılım nasıl gerçekleşti ve gösterimler nerede gerçekleşecek?
Bu yıl 120 başvuru arasından 81 film seçildi. Bunlar arasında, 21 belgesel, 7 uzun metrajlı Kürtçe film, 8 Suriye yapımı film, 8 uluslararası uzun metrajile birlikte 37 kısa film bulunuyor. Gösterimler 7 gün boyunca Qamişlo’daki Mihemed Şexo Kültür Sanat Merkezi ve Tev-Çand Mezopotamya Sinema Salonu’nda yapılacak. Özellikle direniş, özgürlük arayışı, göç, toplumsal mücadele gibi temalar bu yılın seçkisinde öne çıkıyor.
- Öne çıkan bazı filmlerden söz eder misiniz?
Açılış filmimiz “Heval Bırako” olacak. Senaryosu, gazeteci Heval Nazım’ın gerçek bir öyküsünden yola çıkarak Rojava Film Komünü tarafından üretildi. Yönetmenliğini Numan Yiğit yaptı. Ayrıca komünün yapımı olan belgesel “Hemo” ilk kez gösterilecek. Suriye sineması bölümünde, uzun süredir yasaklı ya da gösterilemeyen filmler ilk kez Rojava perdesine çıkıyor: The Immortal Sergeant, The Translator, Ajnabi gibi yapımlar bunlardan bazıları.
- Kadın yönetmenlerin katkısı ve kadın özgürlükçü sinema dili nasıl bir yer buldu?
Rojava devriminin merkezinde kadın özgürleşmesi var. Bu yıl da festivalin ruhunu kadınlar kurdu diyebiliriz. Özellikle Suriye Sineması bölümünde Özlem Erzeba, Soleen Yusuf gibi yönetmenlerin filmleri yer alıyor. Kadınlar yalnızca kamera arkasında değil; festival komitesinden dekor tasarımına, film seçkisine kadar her aşamada etkin. Bu nedenle festivalin dili, estetiği ve ruhu kadınların özgürleştirici bakışıyla şekillendi.
- Rojava’da festival düzenlemek savaş koşullarında nasıl mümkün oluyor?
Rojava şu anda hem Türk devleti hem de rejim tarafından ağır bir kuşatma altında. Yollar, sınırlar kapalı. Bu nedenle birçok yönetmen, oyuncu, yapımcı fiziksel olarak katılamıyor.Ama biz bu kuşatmayı dayanışmayla aşıyoruz. Kürdistan’ın farklı bölgelerinden, Lübnan Sinema Kooperatifi’nden, Alman yönetmen ve sanatçı kolektiflerinden destek alıyoruz. Çeviri, koordinasyon, atölye çalışmaları hepsi ortak emek ürünü. Bu festival bir komünal dayanışmanın somut ifadesidir.
- Festivalin Amûde Katliamı’nın yıl dönümünde başlaması sembolik bir anlam taşıyor sanırım?
Evet, bu yıl festivali 13 Kasım’da başlatıyoruz; yani Amûde Sineması Katliamı’nın yıl dönümünde. 1960’ta 283 çocuk sinemada çıkan yangında yanarak can verdi. Biz bu acıyı unutmuyoruz, çünkü Rojava sineması tam da o küllerin içinden doğdu. Festivalin sembolü Anka kuşudur. Çünkü o gün yanan sinemanın külleri bugün yeniden filiz verdi. Her film, o çocukların anısına bir direniş nefesi.
- Festivalin senaryo bölümü ve ödül kategorileri hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu bölümler, genç sinemacıları ya da yeni kolektifleri nasıl teşvik ediyor?
Bu yılki festivalde filmler iki gruba ayrılıyor: Yarışmaya katılan filmler ve özel gösterimler. Suriye sineması yarışmaya dahil değil; onun filmleri panorama olarak izleyiciyle buluşacak. Yarışma kategorisinde ise en iyi senaryo, uzun metraj ve kısa film gibi beş farklı dalda ödüller verilecek. Senaryo yarışması kısa ve uzun metraj filmler için ayrı ayrı düzenleniyor. Ayrıca Kürtçe filmler, belgeseller ve uluslararası filmler de kendi kategorilerinde ödüllendirilecek. Yarışma dışındaki filmler ise özel gösterim olarak sunulacak. Ödüller arasında Uluslararası Film kategorisinde “En İyi Film” ile “Sırrı Süreyya Önder Demokrasi ve İnsan Hakları Ödülü,” Kürtçe Film kategorisinde “En İyi Uzun Metraj” ve “Mazdek Ararat Emek Sineması Ödülü,” Kısa Film kategorisinde “En İyi Film” ve “Menice Haco Özgür Kadın Cesareti Ödülü,” Belgesel kategorisinde ise “En İyi Belgesel” ve “Halil Dağ Özgür Sinema Ödülü” yer alıyor. Senaryo yarışmasıyla genç ve yeni sinemacılara destek vermek, senaryo yazımını teşvik etmek ve film yapım sürecine sahiplenme sağlamak amaçlanıyor.
- Komünal sinemanın Rojava’daki anlamı nedir sizce?
Sinema doğası gereği kolektiftir. Ama Rojava’da bu kolektivizm yalnızca üretim biçimi değil, toplumsal bir dayanışma biçimidir. Bir hikâye ortaya çıktığında, o artık bir kişinin değil, halkın hikâyesi olur. Kimi filmler şehit düşen arkadaşlarımızın hikâyelerini, kimileri halkın yaşadığı trajedileri anlatıyor. Bizim işimiz bu hikâyeleri kolektif emeğe dönüştürmek. Rojava Film Komünü olarak sinemayı bir halkın belleğini yeniden kurmanın yolu olarak görüyoruz.
Rojava sineması halkın kalbinden doğuyor
Diyar Hesso, Rojava sinemasının karekterini şöyle anlatıyor:
“Rojava Devrimi’yle birlikte başlayan sinema hareketi hâlâ kendi dilini, estetiğini, biçimini arıyor. Belki adına “Demokratik Modernite Sineması” diyebiliriz; belki “Devrim Sineması.” Ama kesin olan şu: bu sinema halkın kalbinden doğuyor. Amûde’den bugüne, biz sinemayı bir direniş aracı, bir toplumsal inşa biçimi olarak görüyoruz. Ve biliyoruz ki Rojava sineması, artık sadece Rojava’nın değil, bütün Ortadoğu’nun ortak sesidir. Savaşın ortasında bir festival düzenliyoruz. Bir halkın belleğini, çocukların anısını, kadınların özgürlük arayışını ve sinemanın kolektif gücünü bir araya getiriyor. Rojava Uluslararası Film Festivali, yalnızca bir sanat etkinliği değil; yaşamın, direnişin ve umudun yeniden inşasıdır.”
QAMIŞLO









