Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sêrt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş, Meclis’te Sêrt genelinde yaşanan sorun ve ihlaller yanı sıra cezaevinde tutsakların yaşadığı ihlallere değindi.
Sêrt’ halkının kuraklık, yoksulluk ve işsizlik ile sınandığını paylaşan Sabahat Erdoğan Sarıtaş, derelerinin kurutulduğunu da aktardı. Botan Vadisi ve Besta bölgelerine de dikkat çeken Sabahat Erdoğan Sarıtaş, buralarda ormanların kesildiğini kaydetti. Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Bir yanda emeğinin karşılığını alamayan çiftçiler, bir yanda hastane kapısında bekleyen yurttaşlar, bir yanda okulsuz kalan çocuklar… Evet, bugün Siirt’in karşı karşıya olduğu tablo maalesef budur” dedi.
Tutsakların tahliyelerinin engellenmesi
Cezaevindeki kadın tutsaklara yönelik şiddete de değinen Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “İnfazlar keyfi şekilde erteleniyor. Kendini mahkemelerin yerine koyan İdare Gözlem Kurullarının, pratikleri tamamen keyfi ve hukuk dışıdır. Aynı zamanda iki yüzlülüktür çünkü, Adalet Bakanı, her defasında İdare Gözlem Kurullarının bağımsız olduğunu ifade ediyor. Ancak özellikle Sincan Cezaevi yönetimi bu durumun aksini uyguluyor. Cezaevi müdüresi ne diyor ‘ Ben onu bunu bilmem, önüme gelen yazılı talimatı uyguluyorum’ bu durumda Adalet Bakanı’nın çıkıp tutarlı bir açıklama yapması gerekmektedir. Sayın bakana soruyoruz, bu kurullara yazılı talimatları kim gönderiyor, hani bağımsızdı? Tutsaklar tarafından gönderilen şikâyet dilekçesi, bakanlık tarafından cezaevinde kusur yok denilerek geri gönderiliyor. Peki, infazların bu şekilde ertelenmesi kusur değil midir?” diye sordu.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsakları ziyaret ettiğini paylaşan Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Semin Demirdağ 34 yıldır cezaevinde 4 yıldır tahliyesi keyfi bir şekilde erteleniyor. Nedime Yaklav 33 yıldır cezaevinde 3 yılda 7 defa ertelendi. Melike Göksu’nun 3 defadır infazı erteleniyor. Hicran Binici 32 yıldır tutuklu, 2 yıldır tahliye erteleniyor. Elif Çetinbaş 11 yıldır tutuklu, 1 içinde 3 kere tahliyesi ertelendi. Şimdi hal böyle olunca bu tutsaklar artık kurula çıkmanın bir anlam ifade etmediğini, kurulun zaten talimatla hareket ettiğini belirtiyor.
Konu elbette sadece Sincan Cezaevi ile sınırlı değil, bugün Türkiye cezaevlerindeki bütün siyasi tutsaklar bu işkence ile karşı karşıyadır. İktidar aklı, yıllardır cezaevinde kalmış insanları ve özellikle kadınları ‘pişmanlık göstermedi’, ‘örgütsel tutumunu sürdürdü’ gibi soyut gerekçelerle baş eğdirebileceğini düşünüyor. Bu insanlar bu akla baş eğmiş olsaydı bu kadar yıldır cezaevlerinde kalmazdı, siz daha bunu anlamadınız mı? Şunu açıkça ifade etmek isterim ki; cezaevlerindeki bu hukuk dışı uygulamalar er ya da geç bunu yapanların karşısına hukuki yollardan çıkacaktır. Kadınlar içerde de olsa dışarda olsa özgürlük mücadelesini sürdürecektir. Bunun önüne koymak istediğiniz engeller yıllardır bu yolda yürüyen kadınların önünde bir set değildir olamayacak da.
Hiçbir duvar kadınların iradesinden güçlü değildir
Hiçbir duvar kadınların iradesinden güçlü değildir, hiçbir kurul kararı kadınları mücadele azminden kararlı değildir, hiçbir insanlık dışı uygulama kadınların onurundan güçlü değildir. Biz dışarda olan kadınlar her koşulda tutsak edilen kadın yoldaşlarımızın sesi olmaya, kadından korkan erkek egemen sistemin insanlık dışı uygulamalarını teşhir etmeye devam edeceğiz. Bir yıldan fazladır devam eden ve bütün topluma yeni bir soluk, yeni bir yaşam modeli sunan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin ruhu da özgürlüğü, barışı ve demokrasiyi esas alıyor. Dolayısıyla bizlerin de pusulası ve yol haritası bu temel esaslar üzerine kurulu olacaktır.”
Kaynak: MA









