• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
19 Kasım 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Afşin Aybar

Kültürel köleliğin düşünce üzerindeki etkisi

19 Kasım 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Afşin Aybar, Güncel, Manşet, Yazarlar
Kültürel köleliğin düşünce üzerindeki etkisi

Toplum düşünce temelli oluşan bir yapıdır. Düşüncenin esnekliği toplumun esnekliğinin ve özgürlüğünün temelidir. Dogmatizmle bu özgür yapı yok edilir, diyalektik düşünce ortadan kaldırılır. Düşünemez hale gelen toplum, kültür de yaratamaz

Afşin Aybar

Düşüncenin kendisi halen çözümlenebilmiş bir kavram değildir. Nerede ve nasıl bir süreç sonucunda oluştuğu günümüz bilimi sayesinde bilinebilmektedir. Beyinde düşünce merkezlerinin olduğu, burada hücreler arasındaki elektriksel etkileşim sonucunda oluştuğu tespit edilen hakikatler olmaktadır. Fakat kendisinin ne olduğu hala sır özelliği taşımaktadır. Önder APO; ‘tini belli ama kendisi belli değil’ şeklinde bunu tarif etmektedir.

Hegel’de düşüncenin, başka ifade ile anlamın ‘evrenin temeli olduğu’ belirtilir. Yani evrendeki her şey düşüncelerimizin birer yansımasıdır. Olan her şey düşüncede var olmaktadır. Marx’ta ise bunun tersi söz konusudur, düşünce maddenin bir yansımasıdır. Her ikisi de düşüncenin oluşumu ya da diyalektiği için önemli ve hakikat payı olan belirlemelerdir. Ama ikisi de düşüncenin kendisine dair bir şey belirtmemektedirler. Bir nesne midir, teknik araçlarla görüntülenebilir mi? gibi sorular hâlâ sır olarak kalmaya devam etmektedir.

Düşünceyi duyguların da etkilediği bilinen bir gerçeklik olmaktadır. Duygu ile düşünce arasındaki ilişkiyi de belli düzeyde anlayabiliyoruz. Ama bu etkilenme ilişkisini bilsek de mahiyetini bilmiyoruz. Bu nedenle düşünce hep sırlı bir olay olarak kalmaktadır. Bu sırlar ilgiyi, ilgi merakı, merak da arayışı teşvik etmekte, bunun sonucunda da hakikate doğru adımlar gelişmektedir. Eskiden atom da sırlı bir varlıktı, etkisi biliniyor, yorumlanabiliyor ama gerçekliği kanıtlanamıyordu. Zaman içinde bu başarıldı ve hatta aşıldı da şimdi atoma dair bildiklerimiz muazzam seviyelerdedir. Sırlar yani belirsizlik korkulacak bir şey değil tersine insanı arayışa yani farklılaşmaya doğru yönelten özgürlük değeri yüksek olan hakikatlerdir.

Belirsizlik anlam arayışımızı teşvik etmektedir. Düşünmekten korkan, arayıştan vazgeçenlerin belirsizliğe de tahammülü yoktur. O nedenle her şeyi mutlak olarak ifade ederler. Evrende mutlaklık olmamasına rağmen bu mutlaklık arayışı düşünceyi donduran, arayışı bitiren bir yaklaşım olmaktadır. Kaba materyalist düşüncelerin ve dini dogmaların böyle bir özelliği vardır. İnsanın birinci doğadan ayrışan en temel farklılığı olan düşünme vasfından uzaklaştırırlar, bir bakıma insanı kendi olmaktan da çıkarmak anlamına gelir bu durum. Düşünceyi böylesi dogmatikleşen dogmalara teslim etmemek önemlidir.

Dogmatizm düşünceye sadece sınır koymaz, bir de inanılan düşünceleri sorgulanamaz yasalar haline getirirler. Yasalar toplumsal hakikate değil doğaya ait olgulardır. Doğada, fizikte yasalar vardır ve mutlaktırlar. Yüksekten bırakılan taş yere düşer, uygun atmosfer basıncında su yüz derecede kaynar, bunun dışında bir durum da beklenmez. Ama toplumsallıkta yasa değil eğilimler vardır. Çünkü insan esnek yapılıdır ve bu esnekliği düşünsel esnekliğinden kaynaklanmaktadır.

Düşünsel esnekliğin en aza indiği durum olan alışkanlıkları yasalarla karıştırmamak gerekir. Alışkanlıklar simgesel düşüncenin sonucunda edindiğimiz kültürümüzün bir yansımasıdır. Değişmez değildirler, alışkanlıklar yasalar gibi değildir, değişebilirler. Düşünce kapasitesi arttıkça, anlam gücü geliştikçe alışkanlıklar da değişir. Alışkanlıkları yasalar gibi katılaştıran, değişmesini engelleyen husus onun dogmatikleşmesidir. Değişmeyen alışkanlıklar değil dogmalar olmaktadır.

İnsan bilinci doğadan ayrışmadan, ondan farklılaşmadan önce sadece mimetik tarzda düşünüyordu. Alışkanlıklar bu mimetik düşüncenin yansımalarıdır. Çoğunlukla simgesel düşüncenin değil taklidin sonucunda öğrenilmiş ve kazanılmış özelliklerdir. Tekrara ve taklide dayandığı için özgürlük değeri olmayan düşüncelerdir. Kültürde de kendini tekrar eden, nesilden nesile aktarılan özellikler vardır. Örneğin ‘Kürt Kültürü’ dediğimizde tarihselliği olan, belli bir toplumu yansıtan ve kuşaklara aktarılan özelliklerden söz ediyoruz. Buradaki tekrar mimetik düşünceden kaynaklı bir özellik değildir. Kültürel özelliklerin tekrarı toplumsal hafızanın, tarihsel bilincin bir sonucu olduğundan alışkanlık olarak tanımlayamayız.

Ama düşünce dondurulursa, özgürlükten kaçış olursa kültürde de dogmalar ortaya çıkar. Simgesel düşüncenin ürünü olan ve üzerinde anlaşmaya varılmış değerler sistemi olan kültür yasalarla dondurulmuş, belli güç odaklarının hizmetine alınmış bir niteliğe bürünür. Bu durumda dogmatizm sadece düşünceyi donduran bir tutum değil kültürel yapıyı katılaştıran bir rol de oynar. Bu tür kültürel yapılarda toplumsal esneklik, dönüşüm kapasitesi en aza iner.

Toplum düşünce temelli oluşan bir yapıdır. Düşüncenin esnekliği toplumun esnekliğinin ve özgürlüğünün temelidir. Dogmatizmle bu özgür yapı yok edilir, diyalektik düşünce ortadan kaldırılır. Düşünemez hale gelen toplum, kültür de yaratamaz. Ancak yasallaştırılmış, belli amaçlara göre şekillendirilmiş kültürün esiri, kölesi olur. Bunun en belirgin örneği erkeklik kültürüdür. Devletçi iktidarcı zihniyetin dogmalar yoluyla yasallaştırdığı bu kültür toplumu cinsiyetçi sınırların dışında düşünemez hale getirmektedir.

Birçok alanda yaşadığımız gerçeklik bu kültürel köleliktir. Belirlenen kalıplar, mutlak, sarsılamaz ve sorgulanamaz olduğu belirtilen düşünceler, dokunulamaz ve değiştirilemez kurallar, üstten buyurulan dayatmalar çoğunlukla bu kölelik kültürünün koruyucu sütunları olmaktadır. Egemenin kültürünün, egemenin yaşam tarzının, egemenin düşünce kalıplarının tek hakikat olduğu bir dayatmayla karşı karşıyayız. Başkalarının amaçları doğrultusunda şekillenen bu kültürün dışına çıkamıyoruz. Nedeni de düşünmemekten kaynaklanıyor.  Düşünmemek kendi olmaktan, ‘ben’ olmaktan vazgeçmektir.

Dogmatizmin esiri olmadan düşünmek anlam gücümüzü geliştirmek için büyük önem taşıyor. Etrafımızda bizi düşünemez hale getiren kültürel kalıpları aşıp evrenin sırlı yapısını çözmek için düşünce gücümüze daha fazla yüklenmeliyiz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Colani, HRW raporu ve çok yüzlü hukuk

Sonraki Haber

Jeremy Corbyn: Oyunun kurallarını Öcalan değiştirdi

Sonraki Haber
Jeremy Corbyn: Oyunun kurallarını Öcalan değiştirdi

Jeremy Corbyn: Oyunun kurallarını Öcalan değiştirdi

SON HABERLER

İsrail, Lübnan’da Mülteci Kampı’nı vurdu: 13 kişi hayatını kaybetti

İsrail, Lübnan’da Mülteci Kampı’nı vurdu: 13 kişi hayatını kaybetti

Yazar: Yeni Yaşam
19 Kasım 2025

Jeremy Corbyn: Oyunun kurallarını Öcalan değiştirdi

Jeremy Corbyn: Oyunun kurallarını Öcalan değiştirdi

Yazar: Heval Elçi
19 Kasım 2025

Kültürel köleliğin düşünce üzerindeki etkisi

Kültürel köleliğin düşünce üzerindeki etkisi

Yazar: Bedri Adanır
19 Kasım 2025

Colani, HRW raporu ve çok yüzlü hukuk

Colani, HRW raporu ve çok yüzlü hukuk

Yazar: Heval Elçi
19 Kasım 2025

Süreç diyor, Kürtçe ile kavga ediyor

Süreç diyor, Kürtçe ile kavga ediyor

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
19 Kasım 2025

Suriye’de meşruiyet savaşları 

Otoriter barış çağı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
19 Kasım 2025

Rojava sineması direnişi perdeye taşıyor

Rojava sineması direnişi perdeye taşıyor

Yazar: Yeni Yaşam
19 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır