Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne dair perspektifini esas aldık diyen DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, ‘Mücadelemiz tek bir kadının tırnağına bir taş gelmemesi içindir’ dedi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi, DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın katılımıyla hazırladıkları “Kadın Kurtuluş İdeolojisi” atölyelerinin sonuç raporunu yaptıkları basın açıklamasıyla duyurdu. Erzirom’ın (Erzurum) Qereçoban’ın (Karaçoban) Kirimqeya Mahallesi’nde bir bahçede yapılan açıklamada konuşan Çiğdem Kılıçgün Uçar, seslerini Erzirom’dan yükselterek “Jin, jiyan, azadî” felsefesini büyütme misyonuyla atölyeler gerçekleştirdiklerini belirtti.
Konuşmasında dün akşam saatlerinde yaşamını yitiren Tevgera Jinn Azad (Özgür Kadın Hareketi-TJA) akivisi ve eski Cizîr Belediye Eşbaşkanı Berivan Kutlu’yu anarak başlayan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu mücadelede birlikte yıllarca mücadele verdiğimiz Berivan Kutlu arkadaşımızı dün kaybettik. Hem kendi halkının mücadelesine ve hem de Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesine büyük emekler kattı. Onu unutmayacağız” dedi.
‘Öcalan’ın perspektifini esas aldık’
25 Kasım’ın kadınlar açısından önemli bir tarih olduğunu ifade eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu tarih bizim açımızdan da kadın duraklarından bir tanesi. Erzirom’da bir kadının yaşadığını İstanbul’da da bir kadın yaşıyor. Orada yaşanan Avrupa’da ve Afrika’da da yaşanıyor. Biz kadınların yaşadıkları sorunları evrensel görüyoruz ve buna karşı ortak mücadele yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu ülkede kadınlar hem fiziksel hem psikolojik şiddetle karşı karşıya. Hatta kadınlar burada yaşam hakları için mücadele ediyor. Türkiye’de yaşayan 3 kadından biri şiddet görüyor. Katil için de çok uzağa bakmaya gerek yok. Katiller yanı başımızda yer alıyor. Biz toplumsal cinsiyet eşitsizliği için mücadele verirken AKP iktidarı bu 10 yılı aile yılı ilan etti. Yani kadını aile içerisinde görülmeyen bir yere hapsetti. Kadınların özgürlüğü evet aileden başlamalı ama yasal mevzuatlarla güvence altına almak zorunda. Toplumum kılcal damarlarına kadar sızan bir zihniyet var. Kadının yaşamına dair sınırları kendilerinin belirleyeceğini söyledikleri bir sistem bu. Biz bu yıl kadın meclisimizle birlikte kadın kurtuluşunu her yerde anlatan atölyeler yapma kararı aldık. Onlarca kentte binlerce kadınla bir araya geldik. Bahsettiğimiz şey 1998 yılında Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne dair perspektifini esas aldık” dedi.
İlkeler
Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Buna göre ilk ilke, yurtseverlikti. Yurtseverlik ilkesi kadın özgürlüğüne sahip çıkmayı kendi coğrafyasına ve toprağına sahip çıkmakla eş değer olarak gördüğü için ilk maddedir. İkincisi kadınların özgür irade ve özgür düşünceye sahip olması. Neolitik diye andığımız süreçte kadınların eliyle yaşam bulundu. Bu dönemde kadınların varlığı ellerinden alındı, devletli sistemler kuruldu. Bu sistem içerisinde kadının adı yoktu. Biz erkek arkadaşlarımızı da özgür bir toplumu inşa etmeye davet ediyoruz. Üçüncüsü örgütlülük. Her hangi basit bir sorunda bile kadının sözü yok hükmündeydi. Ancak kadınlar köylerde mahallelerde örgütlendikten sonra sesleri çok oldu, seslerinin bir manası oldu. Ancak devletin en korktuğunu şeylerden biri kadınların örgütlenmesiydi. Çünkü biz özgürlüğümü için örgütlendik. Devlet buna karşı çıkmaya çalıştı. Dördüncüsü mücadele. Bu ilkenin en güçlü yürütücüsü biz kadınlarız. Verdiğimiz her emek bir mücadeledir. Yeter ki bu mücadele kadınların özgürlüğünün kapısını aralayan bir sese dönüşsün. Son olarak da etik-estetik. Toplumun tüm değerleri ahlak üzerinedir. Tüm değerleri ortak yaşamı birlikte inşa ettiği için ortak kararlarla aldığı kararlar üzerinedir. Bu sistem bize estetik adı altında kadınların fiziki ve dış görünüşünün önceleyerek ruh, düşünce, emek güzelliğinin ikinci plana atıldığı bir yere sürüklüyor bizi. Bizim açımızdan etik birlikte yaşama iradesidir. Bizim açımızdan etik kadınlar eliyle oluşturulan tüm değerleri sahiplenmedir” diye belirtti.
‘Süreci sahiplenerek büyütebiliriz’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısını hatırlatan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu tarih çok önemli bir tarihti. Bu çağrı, yüz yıl süren inkar ve asimilasyon sisteminin boşa düştüğünün bir göstergesidir. Biz de atölyelerimizi başlatırken özgür kadınla demokratik topluma diye başladık. Her birimizin emeği, çabası ve düşüncesiyle bu süreci sahiplenip büyütebiliriz. Dün Wan’da kadınların eliyle bir sergi yapıldı. Serginin adı ‘tarihi yaşatan kadınlar’. Kullanılan resimler Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesinde önemli misyon ve kazanımları olan kadın arkadaşlardı. Sırf o resimler olduğu için devlet sergiyi bastı. Ama biz oradaki kadınların bu sergiyi yine de yapacaklarını biliyoruz. Budur karşılaştığımız tablo. Korktuğumuz şey erkek egemenliği değil, mücadelemiz tek bir kadının tırnağına bir taş gelmemesi içindir” diye konuştu.
Açıklama “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla son buldu.
Kaynak: MA









