Sürecin sağlıklı ilerlemesi için devletin gerekli hukuki düzenlemeleri yapması gerektiğini belirten Riha Baro Başkanı Abdullah Öncel, ‘AİHM kararları ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bir an önce yerel mahkemeler tarafından uygulanması gerekiyor’ dedi
Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözülmesine yönelik arayışlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile yeni bir aşamaya evirildi. Bu çağrı, yıllardır süregelen çatışmalı dönemin sona erdirilmesi ve toplumsal barışın tesis edilmesi yönünde güçlü bir adım olarak değerlendirildi.
Tüm bu gelişmeler bir yandan kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, bir yandan da toplumun devlet tarafından atılacak somut adımlara gözünü çevirmesine neden oluyor. Devlet tarafından Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kurulması dışında kayda değer bir adımın atılmamış olması ise sürece dair toplumda derin endişelere neden oluyor. Yaşanan gelişmelere dair değerlendirmelerde bulunan Riha (Urfa) Baro Başkanı Abdullah Öncel, sürecin ilerleyebilmesi için devletin somut adım atmasını beklediklerini belirtti.
‘Hukuki adımlar atılmalı’
Yaklaşık 1 yıldan fazladır başlayan bir süreç olduğunu belirten Abdullah Öncel, PKK’nin silah imha ve güçlerini Türkiye’den çektiğine dair açıklamalarını hatırlatarak, artık devletin adım atmasını beklediklerini belirtti.
Devletin bir an önce hukuki düzenlemeler yapması gerektiğini vurgulayan Abdullah Öncel, şöyle konuştu:
“Başta PKK’yi ‘terör örgütü’ tanımlamasından çıkarması gerekiyor ki, gerçekten iktidar ve devlet tarafının da somut adım attı diyebilelim. Örgüt üyeleriyle ilgili hukuki düzenlemeler yapılmış olması gerekiyordu bugüne kadar. Örgüt kendini fesih etti, silah bıraktı. Bir taraftan Sayın Öcalan bu noktada çalışmalarını yürütüyor. Meclis’te komisyon kuruldu ama bir arpa boyu yol ilerlenmedi. Hala Anayasa’da Kürt halkının meşruiyetiyle ilgili anayasal zemine oturtulması gerekenler yapılmadı. Bugüne kadar hukuki düzenlemeler yapılmadı, bugüne kadar sadece hamaset. ‘Sürekli yapacağız, edeceğiz, çözeceğiz’ şeklinde. Toplum bu barışı çok istiyor, çok arzuluyor. Riha özelinde konuşayım, biz Riha Barosu olarak sürece katkı sunmak amacıyla bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmada şunu gördük: Bugüne kadar halk bu barışı çok istiyor, çok arzuluyor, eski günlere dönmek istemiyor.”
Somut adımlar
Bundan sonraki süreçte geri adım atılmasının büyük sonuçları olacağını belirterek, öncelikle mahkemelerdeki ve cezaevlerindeki hak ihlallerinin sona erdirilmesi gerektiğini ifade eden Abdullah Öncel, şunları kaydetti:
“Adım lazım. Hukukun üstünlüğü ilkesinin tesis edilmesi gerekiyor. Vatandaşta olmayan adalet mekanizmasının, adalet duygusunun siyasal iktidarın yargı üzerindeki elini çekmesiyle, vatandaşın adalete olan inancının ve güveninin tesis edilmesi gerekiyor. Amasız, fakatsız AİHM kararları ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bir an önce yerel mahkemeler tarafından uygulanması gerekiyor. Bir an önce cezaevindeki idare gözlem kurullarında bekleyen kişilerin serbest bırakılması gerekiyor. “
‘Komisyon Öcalan’ı dinlemeli’
Kamuoyunda yoğunca tartışılan komisyonun Abdullah Öcalan’la görüşmesine de değinen Abdullah Öncel, sürecin baş aktörünün Abdullah Öcalan olduğunu ve bundan dolayı komisyonun bir an önce İmralı’ya gitmesi gerektiğini belirtti.
‘AİHM kararları uygulansın’
AİHM’in verdiği kararlara uyulmasının hukuk devleti açısından büyük önem taşıdığının altını çizen Abdullah Öncel sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin defalarca hak ihlali kararı vermiş olmasına rağmen halen Kobanê dosyasının tutuklularının tutuklu olarak yargılanıyor olması gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Hatta geçtiğimiz haftalarda AİHM Türkiye’nin itirazını da reddetti. Ama bu kadar süre geçmesine rağmen Sayın Selahattin Demirtaş halen cezaevinde. Somut olarak iyi niyetli adımların atılması gerektiği kanaatindeyim. İvedilikle Sayın Selahattin Demirtaş’ın ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluğuna son verilmesi gerekiyor.”
Haber: Melik Varol / MA









