• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
25 Kasım 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kadın

Ortadoğu’da devlet krizi ve kadın: Yemen

25 Kasım 2025 Salı - 12:54
Kategori: Kadın, Ortadoğu
Ortadoğu’da devlet krizi ve kadın: Yemen

Yemen’de on yılı aşkın süredir süren çatışmalar, kadınları katliam, şiddet, kaçırma, zorla evlendirme ve ekonomik sömürüyle karşı karşıya bırakırken, toplumsal ayrımcılık ve güvenlik sorunları günlük yaşamlarını tehdit ediyor

Yemen’de on yılı aşkın süredir devam eden çatışma ortamı, kadınları doğrudan şiddetle karşı karşıya bırakmış; elde ettikleri haklar erkek-devlet aklıyla yeniden düzenlenerek geri alınmış, toplumda oynadıkları aktif roller ise ters yüz edilerek ciddi bir dışlanmaya dönüşmüştür. Böylece kadınlar, yaşamın her alanında ağır ihlallere maruz kalan ve mevcut savaşın başlıca etkilenen kesimi hâline gelmişlerdir. Bu ihlaller arasında tutuklama, işkence, zorla evlendirme ve ekonomik sömürü gibi uygulamalar bulunmaktadır.

Husilerin 2014’te Sana’yı ele geçirmesinden itibaren Yemen, yapısal anlamda bir çöküş dönemi yaşadı ve siyasi bölünme, bölgesel müdahalelerle beslenen çok taraflı bir savaşa dönüştü.  Bu şekilde başlayan siyasi bölünme, yerinden edilmeler, ekonomik çöküş ve toplumsal baskılar, kadınların kazanımlarını sekteye uğrattı ve onları şiddet, zorla evlendirme, tutuklama, işkence ve ekonomik sömürü gibi ağır ihlallerin hedefi haline getirdi. Hem Husi kontrolündeki bölgelerde hem de uluslararası alanda tanınan hükümetlerin kontrolündeki bölgelerde, kadınlar sistematik dışlanma, şiddet ve toplumsal ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı.

Savaş en çok kadınları etkiliyor

Devam eden çatışmanın ortasında, kadınlar kendilerini fırtınanın tam ortasında buldu. Sadece yaşananlara tanık olmakla kalmadılar, günlük acıların da bir parçası oldular ve siyasi bölünme ile kötüleşen güvenlik durumu arasında çifte yük taşıdılar. Yıllar içinde kadınların rolleri önemli ölçüde değişti, ancak toplum, siyaset ve ekonomi alanlarındaki fırsatları açısından ağır bir bedel ödediler. Savaşın harap ettiği mahallelerde, bölünmenin ağırlığını ilk hissedenler yine kadınlar oldu. Birçoğu savaşta eşlerini veya çocuklarını kaybetti ve bu durum onları ailelerinin tek geçim kaynağı haline getirdi. Bazıları daha önce hiç bilmedikleri işlerde çalışmak zorunda kaldı. Yerinden edilenlerin bulunduğu kamplarda kadınlar, zorlu koşullar altında hem çocuklara hem yaşlılara bakma sorumluluğunu üstlenirken sömürü ve şiddete de maruz kalarak dayanıklılık sembolü haline geldiler. Birçok hikaye, yerinden edilmenin yalnızca bir evin kaybı değil, aynı zamanda güvenlik ve onur kaybı anlamına geldiğini gösteriyor.

Kadınlar yaşamın her alanından dışlanıyor

Siyasi cephede, bazı kadınlar barış ve karar alma süreçlerine katılım talep etmek için seslerini yükseltmeye çalıştı, ancak siyasi bölünme onların varlığını marjinalleştirdi. Savaşan taraflar, kadınları kısıtlamak ve aktivistleri bastırmak için gelenekleri istismar ederek, savaştan önce daha belirgin olan kadınların kamusal alandaki seslerini susturdular. Ekonomik alanda ise kadınlar işgücü piyasasına daha fazla katılım sağladı, ancak güvencesiz koşullarda, düşük ücretlerle ve sömürüye maruz kalarak çalıştılar. Eşit fırsatlar veya gerçek bir destek sağlanmadığı için ekonomik varlıkları kırılgan kaldı. Kötüleşen güvenlik durumu, kadınları aile içi ve cinsel şiddete karşı daha savunmasız hale getirdi, yerinden edilme, yoksulluk ve psikolojik baskılar da kadınların eğitime ve istihdama erişimini azaltarak önceki on yıllarda elde ettikleri kazanımların geri gitmesine yol açtı.

Aile içi şiddet artıyor

Yemen’deki aile içi ve toplumsal şiddet, yalnızca geleneksel toplumsal normların bir sonucu değil, siyasi bölünme, silahlı çatışma ve devlet yapısına işlemiş köklü ataerkil zihniyetin doğrudan bir yansımasıdır. Kadınlar ve çocuklar, toplumun geleceğini tehdit eden ağır ihlallerin başlıca mağdurları olmuş, çatışmanın en ağır bedelini ödeyen kesim haline gelmiştir. Bu krizin aşılabilmesi için ise yalnızca insani çabalar yeterli değildir. Birleşik bir siyasi iradenin sağlanması, yasaların güçlendirilmesi, toplumsal farkındalık programlarının etkinleştirilmesi ve kadınların barış süreçleri ile karar alma mekanizmalarına aktif katılımının güvence altına alınması hayati önem taşımaktadır. Bu adımlar atılmadıkça Yemen’de kadınlar için adil ve eşit bir gelecek mümkün olmayacaktır.

Husi kontrolündeki bölgelerde şiddet sistematik hale geliyor

Husilerin 2014’te başkent Sana’yı ele geçirmesinin ardından, Yemenli kadınların yaşamları köklü bir biçimde değişti. Sokaklar kadınların özgürce hareket edebileceği alanlar olmaktan uzaklaştı ve iş yerleri ve kurumlarda kadınlara dönük baskılar arttı. Husi kontrolündeki bölgelerde yaşayan kadınlar, sistematik şiddet ve ağır ihlallerle örülü bir gerçeklikle karşı karşıya kalarak, savaşın en fazla bedel veren kesimi haline geldi.

Kaçırma, kaybetme ve işkence vakaları belgeleniyor

Sana’da yalnızca sivil ya da insani yardım çalışmalarına katıldıkları için tutuklanan çok sayıda kadına dair tanıklıklar bulunuyor. Bazıları zorla kaybedilirken, diğerleri hapishanelerde psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz kalıyor. İnsan hakları raporları son yıllarda 400’ü aşkın kadın kaçırma, zorla kaybetme ve işkence vakasını belgeliyor, bu da yaşanan trajedinin boyutunu gözler önüne seriyor.

Kırsal bölgelerde ise şiddetin biçimi değişiyor ancak ağırlığı azalmıyor. Eşlerini veya çocuklarını kaybeden kadınlar, ağır ekonomik koşullar altında ailelerini geçindirme sorumluluğunu tek başlarına üstlenmek zorunda kalıyor. Birçoğu ayakta kalabilmek için zorlu işlerde çalışırken, bazıları da yüklerini hafifletebilmek amacıyla kızlarını erken yaşta evlendiriyor. Yemen’in kırsalındaki bu hikayeler, savaşın kadınların hayatında nasıl çok katmanlı bir yıkıma yol açtığını açıkça gösteriyor.

Kadınlar kamplarda daha savunmasız hale geliyor

Toplumda taciz ve sömürü, savaşla birlikte neredeyse günlük yaşamın olağan bir parçasına dönüştü. Yerinden edilmiş kadınlar, kaldıkları kamplarda güvenlikten ve mahremiyetten yoksun bir yaşam sürerken, cinsel ve ekonomik sömürüye karşı çok daha savunmasız hale geliyor. Bu kadınların anlattıkları, şiddetin artık yalnızca evlerin içinde yaşanmadığını, kamusal yaşamın tamamına yayılan bir tehdit haline geldiğini gösteriyor. Katı gelenekler ve ayrımcı yasalar, kadınların yaşam alanlarını daha da daraltarak onlar üzerinde siyasi ve sosyal kontrolün bir aracı olarak kullanılıyor. Bu durum, Yemenli kadınların yalnızca aile içi ve toplumsal şiddetin değil, aynı zamanda kimliklerini ve rollerini hedef alan örgütlü bir baskı mekanizmasının da karşısında kaldığını ortaya koyuyor. Tüm bu ağır koşullara rağmen Yemenli kadınlar, barışa ve adalete katılım fırsatı verildiğinde toplumu yeniden inşa edebilecek bir güç olarak varlıklarını koruyor. Dirençleri, yaşadıkları tüm kayıplara rağmen hala ayakta duran gizli bir toplumsal dinamizmi temsil ediyor.

Şiddeti bildirmek imkansız hale geldi

Aden ve uluslararası alanda tanınan geçici hükümetin kontrolündeki bölgelerdeki durum, Husi bölgelerine kıyasla daha az ciddi görünse de, kadınlar açısından hala son derece tehlikeli. Bu bölgelerde yargı ve güvenlik kurumlarının zayıflığı, kadınların maruz kaldıkları şiddeti bildirmelerini neredeyse imkansız hale getiriyor ve pek çok kadın sessizliğe mahkum ediliyor. Aile içi şiddet vakaları artarken, kadınların korunmasını sağlayacak etkili bir mekanizma bulunmuyor. Yerinden edilme ve derinleşen yoksulluk ise aileleri, kız çocuklarını giderek daha genç yaşlarda evlendirmeye itiyor. Erken yaşta evlilik, hem siyasi bölünmenin hem de ekonomik krizin körüklediği, toplumsal şiddetin başka bir yıkıcı biçimi olarak öne çıkıyor. Bu koşullar, kadınların ve kız çocuklarının geleceğini tehdit eden kırılgan ve tehlikeli bir tabloyu ortaya koyuyor.

‘Zeynebiye’ biriminin amacı kadınları kontrol altında tutmak

Husiler 2014 yılında Sana’nın kontrolünü ele geçirdikten sonra, güvenlik güçlerinin yapısı köklü biçimde değişti. “Zeynebiye” olarak bilinen özel kadın birimi, başlangıçta bir güvenlik gücü gibi görünse de kısa sürede kadınlara yönelik baskıyı derinleştiren ve güvenlik devletini güçlendiren merkezi bir araca dönüştü. Sana sokaklarında tamamen siyah giyinmiş kadınların arama yaparken, baskınlara katılırken ve kadın gösterilerini bastırırken görülmesi bu dönüşümün en görünür yüzü. Güvenlik ve istihbarat eğitimi alan bu birim, Husilerin elinde muhalif kadın sesini susturmak için kullanılan etkili bir baskı aracına dönüşmüş durumda. İnsan hakları raporlarında, Zeynebiye’nin aktivistleri tutuklamaya, ev baskınlarına ve gözaltındaki kadınlara yönelik psikolojik ve fiziksel işkenceye karıştığı belgeleniyor. Tanıklıklar, kadınların iradesini kırmayı amaçlayan aşağılayıcı yöntemlerin sistematik olarak uygulandığını gösteriyor.

Bu birim, kadınları korumak ya da güçlendirmek için değil, onları kontrol altında tutmak ve izlemek için kurulmuş bir mekanizma olarak işliyor. Gelenekleri ve katı sosyal normları bir güvenlik aracına dönüştürerek kadınların hareket alanını daraltıyor, onları hem kamusal hem özel alanda baskı altına alıyor. Zeynebiye biriminin varlığı, Husi yönetiminin baskıcı güvenlik aygıtının ve aşırılıkçı zihniyetinin somut bir yansıması olarak, kadınların yalnızca aile içi ve toplumsal şiddetle değil, aynı zamanda onları susturmak için özel olarak tasarlanmış kadınlardan oluşan bir baskı mekanizmasıyla da karşı karşıya olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

2025 yılı, Yemen’deki uzun süren çatışmanın yalnızca devam ettiğini değil, aynı zamanda kadınların ve kız çocuklarının maruz kaldığı trajedinin boyutlarının derinleştiğini de gösteren bir dönem oldu. İnsan hakları kurumları ve uluslararası örgütler tarafından açıklanan veriler, sadece rakamlardan ibaret değildi, her biri, şiddet ve siyasi bölünmenin en ağır yükünü taşıyan Yemenli kadınların kan ve gözyaşıyla yazılmış günlük yaşam hikayelerinin bir yansımasıydı.

Raporlara yansıyan ihlaller

Yemen Haklar ve Özgürlükler Ağı’nın yayımladığı rapora göre, Husiler 2015-2017 yılları arasında kadınlara yönelik 5 bin 618’den fazla ihlal gerçekleştirdi. Bu ihlaller, ağırlıklı olarak Hudeyde, Taiz, Hacca, Zamar ve Marib başta olmak üzere 15 vilayette kaydedildi. Katliam, yaralama, kaçırma, zorla kaybetme, fiziksel ve psikolojik işkence, kamu sektöründen ihraç ve zorla askere alma gibi geniş bir yelpazeye yayılan bu ihlaller, kadınların sistematik biçimde hedef alındığını ortaya koydu. Ağ, topçu ve keskin nişancı ateşi ile kara mayını patlamaları sonucu bin 479 kadın katliamı ve 3 bin 398 yaralanma tespit etti. Ayrıca 547 kaçırma ve işkence vakası ile aralarında kadın öğrencilerin de bulunduğu 176 zorla askere alma vakası belgelendi. Taiz vilayeti bin 802 kadın katliamıyla listenin başında yer alırken, Hudeyde 219, Aden ise 58 kadın katliamıyla onu izledi.

Husilerin yerleşim alanlarına döşediği kara mayınları 274 kadının ölümüne yol açarken, 124 kadın keskin nişancı ateşiyle, 91 kadın doğrudan ateşli silah saldırılarla katledildi, ayrıca farklı yöntemlerle işlenen 46 kadın katliamı daha kayda geçti. İnsan hakları raporlarına göre Yemen’de 6,2 milyon kadın ve kız çocuğu doğrudan şiddet riski altında yaşıyor ve acil insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Bunun yanında, Yemenli kızların üçte ikisi 18 yaşından önce zorla evlendiriliyor, bu durum yoksulluk, istikrarsızlık ve toplumsal normlarla beslenen bir şiddet döngüsünün sürdüğünü gösteriyor.

Erk politikalar şiddeti normalleştiriyor

Yemen’deki resmi mevzuat ve politikaların desteklediği toplumsal yapı, erkeklere aile içinde “kadınları disipline etme hakkı” tanıyarak şiddeti normalleştiren bir zemini güçlendiriyor. Bazı kadın katliamları medyada manşetlere taşınsa da, aile içi şiddet vakalarının büyük bölümü kamuoyunun gözünden uzak kalıyor. Ajansımız, son yıllarda şiddet ve kadın katliamlarına ilişkin çok sayıda haberi ve gazetecilik öyküsünü belgeledi. Başkent Sana’yı sarsan bir olayda bir erkek, 2025 yılının Haziran ayı ortasında eşini katletti. Aynı yılın başlarında ise bir öğretmen, partneri tarafından katledildi. Bu suçlar istisna değil, ilgili makamların acil müdahalesini ve kadına yönelik şiddetin her türünü açıkça suç sayan yasal düzenlemelerin çıkarılmasını gerektiren derin bir sorunun göstergesi.

Yemen’de kadınlar, özellikle aile içinde maruz kaldıkları şiddeti bildirmekte ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kadına yönelik şiddeti açıkça suç sayan yasaların olmayışı, hem şiddetin sürmesine hem de giderek tırmanmasına neden oluyor. Toplumsal gelenek ve görenekler, mağduru suçlayan, şiddeti haklı gösteren ve kimi zaman kadın katliamlarını dahi meşrulaştıran bir zemini besliyor. Bu kültürel yapı, hem failleri cesaretlendiriyor hem de kadınların sessiz kalmasına yol açarak şiddet döngüsünün kırılmasını neredeyse imkansız hale getiriyor.

Kadınların siyasi temsili neredeyse yok

Yemen’de çatışma ve siyasi bölünme, kadınların yalnızca şiddetin hedefi olmasına değil, aynı zamanda karar alma mekanizmalarından sistematik biçimde dışlanmasına yol açtı. Sana’da kadınlar siyasetten tamamen uzaklaştırılmış, siyasi veya sivil çalışmalara katılan aktivistler tutuklama, zorla kaybetme ve işkenceyle susturulmuş durumda. Geçici hükümet bölgelerinde durum nispeten daha açık görünse de kadınların katılımı yüzeysel ve etkisiz kalıyor. Liderlik pozisyonları ve barış müzakereleri büyük ölçüde erkekler tarafından tekelleştirilmiş durumda. Parlamentoda 300’den fazla erkek arasında yalnızca bir kadın koltuğu bulunması, kadınların siyasi temsilinin neredeyse yok edildiğini gösteriyor. Kadınların parlamentoda neredeyse hiç temsil edilmemesi, yasama süreçlerini doğrudan ve olumsuz etkiledi. Kişisel statü, evlilik–boşanma, çalışma ve eğitimle ilgili birçok yasa, kadınlara karşı açık bir ayrımcılık taşıyor. Parlamentoda kadınların sorunlarını savunacak, haklarını dile getirecek neredeyse kimse olmadığı için bu eşitsizlikler kalıcı hale geliyor. Tek bir kadın sesi, yüzlerce erkek karşısında etkili olamadığından, kadınların hayatını doğrudan şekillendiren yasalar erkek bakış açısıyla belirlenmeye devam ediyor.

Yasalar erkekler lehine düzenleniyor

Yemen’de kadına yönelik şiddet, yasaların derinliklerine kök salmış durumda. Boşluklarla ve ayrımcı hükümlerle dolu kişisel durum ve ceza yasaları, kadınları hem aile içi hem de toplumsal şiddete karşı daha savunmasız hale getiriyor ve faillere cezadan kaçma imkanı tanıyor. Özellikle evlilik ve boşanma konularında erkeklere kadınlar üzerinde geniş yetkiler veriliyor. Kişisel Durum Yasası, çocuk yaşta evliliklere izin verirken, “adhl” uygulamasıyla velilere, kadının haklı bir sebep olmaksızın evlenmesini engelleme yetkisi tanıyor. Kadın katliamları ve aile içi şiddet vakalarının ele alınmasında da ciddi boşluklar bulunuyor. Birçok dava, ceza indirimi veya örf ve adet gerekçeleriyle faillerin cezadan kurtulmasıyla sonuçlanıyor, bu durum cezasızlık kültürünü pekiştiriyor. Yemen’de aile içi şiddet veya kadınlara yönelik çevrimiçi şiddetle mücadele için özel bir yasa bulunmaması, kadınların korunmasızlığını daha da artırıyor. Ayrımcı yasalar ve hukuki boşluklar, toplumsal normlarla birleşerek Yemenli kadınları istismara karşı son derece savunmasız bırakan rahatsız edici bir gerçeklik yaratıyor.

Dijital şiddete karşı önlemler alınmıyor

Yemen’de kadınlar ve kız çocukları dijital şantaj ve çevrimiçi tacize maruz kalmaktadır. Bu durum, siber suçlara karşı caydırıcı yasaların bulunmaması nedeniyle giderek yaygınlaşmaktadır ve kadınlar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Yemen yasama organı, kadınların karşılaştığı siber suçları ve dijital tacizi takip ederek yasaları güncelleyemediği için, kadınlar ve kız çocukları bu suçlara karşı son derece savunmasız kalmaktadır. Birçok kadın ve kız çocuğu, damgalanma korkusuyla şantajcılarla uğraşmak zorunda bırakılmaktadır. Toplumda ise kadınlar, başlarına gelenleri hak eden kişiler olarak görülmekte ve suçlular çoğu zaman sorumlu tutulmamaktadır. Bu toplumsal boşluk, şantajcılar tarafından kötü niyetli hedeflerine ulaşmak için kullanılmaktadır. Dijital tehditler, sadece sıradan kadınları değil, aynı zamanda aktivistleri, politikacıları, gazetecileri ve kamusal alanda yer alan kadın liderleri de etkilemektedir. Liderlik ve siyasi pozisyonlardaki kadınlar, onları kamusal hayattan dışlamayı ve çekilmeye zorlamayı amaçlayan sistematik dezenformasyon kampanyalarına maruz kalmaktadır.

Yolsuzlukla mücadele eden İftah El-Meşhari katledildi

18 Eylül 2025’te katledilen İftah El-Meşhari, güneybatı Yemen’deki Taiz Temizlik ve Geliştirme Fonu ofisinin müdürüydü. Kendisine yönelik sistematik karalama kampanyaları ve kışkırtmalar, kadınların dijital dünyada karşılaştığı engelleri ve zorlukları gözler önüne sermektedir. İftah El-Meşhari, yolsuzluk ve adam kayırmacılığın yaygın olduğu bir ortamda, hayati önem taşıyan gelir sağlayan bir kurumda dürüstlükle görev yaptı. Karşılaştığı dijital tehditler, onu dışlamayı ve cesaretini kırmayı amaçlıyordu, ancak o, karar alma ve akıllıca liderlik etme yeteneğini göstererek direndi. Onun suikastı, yalnızca bir kişiye değil, tüm kadınlara yönelik işlenmiş bir suç niteliği taşımaktadır.

Kadın hareketi gerileme yaşasa da mücadeleye devam ediyor

2011–2014 yılları arasında Yemen, kadınların siyasi ve sosyal hayata aktif katılımında dönüm noktası olan güçlü bir kadın hareketine tanık oldu. Bu hareket sembolik olmaktan öte, somut sonuçlar da getirdi, özellikle Ulusal Diyalog Konferansı, kadınların çeşitli organlarda en az yüzde 30 katılımını garanti altına alan bir kota sistemi benimsedi. Ancak 2015’ten sonra çatışma ve siyasi bölünmenin patlak vermesiyle kadın hareketi ciddi bir gerileme yaşadı. Kadınlar, savaştan en çok etkilenen kesim olmalarına rağmen barış müzakerelerinde zayıf bir şekilde temsil edildiler. Buna rağmen kadın hareketi son yıllarda bir toparlanma sürecine girdi. Hem yerel hem uluslararası alanda faaliyet gösteren yeni kadın grupları, kadınların barış inşasındaki rolünü güçlendirmeyi ve her düzeyde katılımlarını talep etmeyi amaçlıyor. Bu girişimler, Yemenli kadınların hak ettikleri yeri yeniden kazanabileceği ve zorluklara rağmen seslerini duyurmaya devam edebileceği umudunu yeniden canlandırdı.

Silahlı çatışmalarla parçalanmış dünyada kadınlar genellikle savaşın yükünü çekenler olmuş, karar alma süreçlerine veya barış inşasına katılmalarına izin verilmemiştir. Ancak 2000 yılında Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararı bu sessizliği bozmuş ve kadınları güvenlik ve barış denkleminin merkezine yerleştirmiştir. Karar, kadınları çatışmaların önlenmesi, çözümü ve çatışma sonrası yeniden yapılanmada vazgeçilmez ortaklar olarak kabul etmiş, silahlı çatışmalar sırasında kadınların ve kız çocuklarının cinsel ve fiziksel şiddetten korunmasını, kadınların yerel ve uluslararası düzeylerde barış ve güvenlik karar alma süreçlerine dahil edilmesini ve toplumsal cinsiyet perspektifinin tüm güvenlik ve barış politikalarına entegre edilmesini öngörmüştür.

1325 sayılı karar çatışmalar sırasında ve sonrasında kadınların durumunu iyileştirmeyi amaçlayan dünya çapındaki kadın ve insan hakları örgütlerinin yıllarca süren çabalarının doruk noktasıdır. Kararın önemi, özellikle 2015’ten sonra patlak veren çatışma ile ortaya çıkan kadınların marjinalleştiği durumlarda daha da belirginleşmiştir. Bu bağlamda, 1325 sayılı karara dayanan yerel ve uluslararası feminist girişimler, kadınların adil temsilini ve toplumsal cinsiyet konularının gelecekteki herhangi bir siyasi çözüme dahil edilmesini talep etmeye başlamış ve kadınların barış müzakerelerindeki rollerini güçlendirmeyi hedeflemiştir.

Sonuç olarak, Yemenli kadınların çektiği acıların yalnızca çatışmanın bir yan etkisi olmadığı, aksine Yemen’in yıllardır yaşadığı insani trajedinin özü olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, Yemenli kadınlar, barışa ve karar alma süreçlerine katılma fırsatı verildiğinde, dayanıklılığın sembolü ve toplumu yeniden inşa edebilecek gizli bir güç olmaya devam etmektedir. Yemen için adil ve istikrarlı bir gelecek, ancak kadınların adalet ve eşitliğe doğru yürüyüşte temel bir unsur olarak statüsünü yeniden tesis eden ve onların sorunlarını her türlü ulusal barış projesinin merkezine yerleştiren birleşik bir siyasi iradeyle sağlanabilir.

Haber: Rania Abdullah / NÛJINHA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Meletî’de işçiler soba gazından zehirlendi: 1 işçi hayatını kaybetti

Sonraki Haber

BM 2024 raporu: Her 10 dakikada bir kadın katledildi

Sonraki Haber
İzmir’de kadın katliamı, Eskişehir’de erkek şiddeti

BM 2024 raporu: Her 10 dakikada bir kadın katledildi

SON HABERLER

Türkoğlu: Demokratik toplumun öncüsü kadınlardır

Türkoğlu: Demokratik toplumun öncüsü kadınlardır

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
25 Kasım 2025

Wan’da Sabrî Tendurek ve Masîro Xabûr için mevlit

Wan’da Sabrî Tendurek ve Masîro Xabûr için mevlit

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
25 Kasım 2025

Hilal Özdemir’i katleden failin 24 suç kaydı varmış!

Şiddetle mücadele gününde 2 kadın katledildi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
25 Kasım 2025

Nükleerde el sıkışılmayan ülke kalmadı

Nükleerde el sıkışılmayan ülke kalmadı

Yazar: Heval Elçi
25 Kasım 2025

Kongra Star: Demokratik bir Ortadoğu için gücümüzü birleştirelim

Kongra Star: Demokratik bir Ortadoğu için gücümüzü birleştirelim

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
25 Kasım 2025

Xana Axpar’da maden numunesi için askeri abluka

Xana Axpar’da maden numunesi için askeri abluka

Yazar: Heval Elçi
25 Kasım 2025

Suriye’de Aleviler katliamlara karşı sokağa çıktı

Suriye’de Aleviler katliamlara karşı sokağa çıktı

Yazar: Bedri Adanır
25 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır