50 senedir süren bir savaş ve her alanda yaşanan yıkılma ve çürümüşlük. Bu savaşın nedenleri tartışılmadı ve şeffaflık hiç yaşanmadı. Kürt sorunu PKK ile başlamadı. Kürt sorunu olduğu için PKK var oldu. Zamanında Kürt sorunu için masa başına geçilseydi bugün başka sorunlar tartışırdık. Kürtleri inkâr ederek devamlı olarak Kürt ateşine benzin döküldü her iktidar zamanında. Bu yangın sonunda PKK var oldu. Yapılan eylemler birkaç kişinin eylemleri olarak tanıtıldı ama o birkaç kişi bir ordu haline geldi. PKK yaptıkları, doğrularıyla ve yanlışlıklarıyla Kürt sorununu ön plana çıkarttı ve dünya kamuoyuna yansıttı. Günümüzde bile Kürtler bizim kardeşlerimizdir Kürt sorunu yoktur demek gerçek dışı bir düşüncedir. İki halk et ve tırnak gibidir diyenlere Musa Anter şu cevabı vermiştir; “nedense hep tırnak biz Kürtler oluyoruz. Kesilip atılıyoruz.” Bizim Kürtlerle sorunumuz yoktur PKK ile sorunumuz vardır demek sorunları çözmez. O zaman sormak lazım kimdir bu PKK’liler? Bu topraklarda insan gibi yaşamak diliyle, kültürüyle ve kimliği ile var olmak isteyenlerdir. Bu isteklerini Kürtler cumhuriyetin kuruluşundan beri dile getirmişlerdir. Ama bu bize cezaevleri, sürgünler ve katliamlar olarak geri dönmüştür.
Bugüne gelindi ve meclis heyeti İmralı cezaevinde olan Öcalan ile barış ve demokrasi görüşmesi gerçekleşti. Barışın tesisi ancak ortak irade ile gerçekleşir. Türkiye’nin başta Kürt sorununu çözmesi için otoriter rejimden vazgeçmesi ve hukuku ön plana alması gerekir. Bu tarihsel görüşme ancak o zaman tarihsel olur. Her zaman Kürt raporunu ilk biz hazırladık diye övünen CHP’nin bu önemli konuda görüşmede yer almaması düşündürücü. Anayasanın DEM desteğiyle değişikliğine karşı olmasından dolayı böyle bir karar almaları ne kadar doğrudur. Belki ilk raporlarına katkı sunacak bilgilere ulaşabilirlerdi. Herkesin merakla beklediği bir açıklama daha net olarak gündeme yansımadı. Ancak görüşmeden önce AKP’li Hüseyin Yaman’ın gidip gitmediği daha fazla tartışıldı. Böyle bir ciddi devlet görüşmesinde bu tartışma akla ziyan bir durumdur. Görüşmeden sonra tam olarak bilgi verilmese de konuşulan konular bildiğimiz konular. Bu konular meclisin açıklamasıyla resmiyete dönüşmesi yasal çerçevede uygulanmasına neden olacaktır. Tarihsel bir gelişme olarak meclis kayıtlarına düşecektir. En önemli konulardan biri de Suriye’deki gelişmelerdir. Öcalan SDG konusunda ileriki günlerde nasıl bir açıklama yapacak. Bu görüşmeden anlaşılacağı gibi esas ana mesele yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesidir. Mazlum Abdi ise Öcalan ile görüşme imkânımızın olması halinde barış sürecine olumlu bir katkı olacağını belirtti. Ayrıca İmralı heyetiyle de görüşmek istediğini ifade etti. Bu konulara da bizim açımızdan bir sorun teşkil etmez dedi. Barışın tesisi için önemli açıklamalar.
Suriye’de ve Türkiye’de oluşacak yeni anayasalar Kürtler için ne anlama gelecek. Kürtlere tanınacak haklar ile her iki ülkede barışın ve demokrasinin gelişmesi daha da güçlenecektir. Bu güçlenmeye karşı hem içeride ve hem dışarıda karşı görüşler olacaktır. Özellikle de Türkiye’de MHP’den ve AKP’den kopan oy potansiyeli çok olmayan partiler bu karşı görüşün içindedirler. Az olsun bizim olsun düşüncesiyle hareket edenler bu ülkeye eskiden olduğu gibi şimdi de zarar vermeye devam ediyorlar. Bu partilerin ülkeye barışın ve demokrasinin gelmesi için ne gibi önerileri olduğunu kamuoyuna açıklamaları gerekmez mi? Kürtlerin bu partilere sorusu var. Bizim haklarımızı iktidar olursanız yasal güvence altına alacak mısınız? Meclis toplantılarınızdaki konuşmalardan bu samimiyeti görmüyoruz. Suriye’de çatışmalar devam ediyor. Humus’ta Bedeviler Alevilere saldırdı. Lazkiye’de güvenlik güçleri ile Türkmen bir grup çatıştı. İsrail’de Şam’ın 26 km yakınına geldi. Güvenlik antlaşması olmazsa biz buradayız mesajını verdiler. Ayrıca Türkiye’nin Şam geçici hükümetine verdiği destekten dolayı da rahatsızlar. Barışın sesi bugünlerde kısık çıkıyor maalesef.
