Suluca1 No’lu Cezaevi’ndeki ihlalleri yazdığı mektupla aktaran tutsak Mehmet Emin Ado, ‘Kafes, kümes gibi daracık yerde günün 23 saatini 3 kişi ‘ölüm’ odaları ‘kuyu tipi’ gibi diye tabir edebileceğimiz bir odada geçiriyoruz. Günde sadece 1 saatliğine o da FETÖ, DAİŞ’lilerin ve adlilerin kullandığı bir havalandırmaya çıkarılıyoruz’ dedi
İşkence, sürgün ve keyfi uygulamaların merkezlerine dönüşen cezaevlerinden hak ihlalleri haberleri eksik olmuyor. O cezaevlerinden biri de Adana Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi. Tutsaklardan Mehmet Emin Ado gönderdiği mektupla yaşadığı hak ihlallerini anlattı. Sözlerine Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için yürütülen, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin önemine değinerek başlayan Mehmet Emin Ado , yürütülen süreci cezaevinde ağır tecrit koşullarda takip etmeye ve destek olmaya çalıştıklarını vurguladı.
Karıştır-barıştır uygulanıyor
Cezaevlerinde süreç karşıtı bir tablo yaşandığını belirten Mehmet Emin Ado, “Bizi DAİŞ ve FETÖ’cülerin olduğu yere almışlar, bazı arkadaşlarımızı da DAİŞ, FETÖ yada adlilerin olduğu yereler koymuşlar. Bu durum provokasyon için zemin oluşturmaktadır. Karıştır-barıştır, karıştır-çalıştır politikası uygulanmaktadır” dedi.
Mehmet Emin Ado, hücrelerin kameralarla izlendiğine dikkat çeken, banyo ve tuvaletlere dahi kamera konulduğunu, yatakların izlendiğini ifade ederek, “Yerleştirildiğimiz oda 3 kişilik diye tabir ediliyor. Ancak bu yer iki adet tekli hücrenin birleştirilmesiyle oluşturulmuş, 3 adet demir ranzanın yerleştirilmesiyle yapılmış, tek katlıdır, havalandırması yok, pencerenin önü tel örgüyle kapatılmış, pencerenin tek kanadı açılabiliyor. İçeride egzersiz, spor yapabilmek için iki adımlık bir yer bile yok. Kafes, kümes gibi daracık yerde günün 23 saatini 3 kişi ‘ölüm’ odaları ‘kuyu tipi’ gibi diye tabir edebileceğimiz bir odada geçiriyoruz. Günde sadece 1 saatliğine oda FETÖ, DAİŞ’lilerin ve adlilerin kullandığı bir havalandırmaya çıkarılıyoruz” dedi.
Duyarlılık çağrısı
Mektubunda hasta tutsakların durumuna değinen Mehmet Emin Ado, “Celal Ercan, Fevzi Arslan, Hacı Alağaş ve Nureddin Polat var. Cezaevinin mimari yapısı durumları için çok ağır. Kaldı ki bu arkadaşların Cezaevinde tutulmaları bile hiçbir vicdana sığmıyor” dedi. Tedavi hakkının engellendiğini belirten Mehmet Emin Ado, duyarlılık çağrısında bulundu.
Baskılar arttı
Yaşanan ihlallere tepki gösteren Mehmet Emin Ado’nun kardeşi Ayşe Yıldırım da, “Şuan tutuldukları küçük odalarda 3 kişi kaldığı için alanın dar olmasından kaynaklı ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. 7/24 kullandıkları tüm alanlar kamera kayıtlarıyla izleniyor, çok fazla baskı uygulanıyor, yemekler kötü çıkıyor. Bu doğrultuda itiraz edilince de, ‘süreç burada böyle yürütülüyor, ister kabul edin ister etmeyin’ şeklinde yanıtlar veriliyor. Daha önce tutsaklar tek kişilik hücrelerdeyken böyle bir yönelim yoktu. Daha sonrasında 3 kişi aynı odaya alındıktan sonra baskı ve izlenim arttı. Cezaevi idareleri tarafından tutsaklar sürece zarar verecek bir tutum sergilesin diye büyük bir yönelim var. Tutsakların alındığı odalar ise hala inşaat halinde olan odalar. Odaların bakımı tamamlanmamış. Kişisel bakımlarını bile yapmıyorlar” şeklinde tepki gösterdi.
Tutsakların ve ailelerin barış sürecine inandığını ve buna sadık kalmaya çalıştıklarını vurgulayan Ayşe Yıldırım, “ Eğer bizlerin sürece tam anlamıyla inanmamızı istiyorlarsa bu baskıların bitmesi gerekiyor” dedi.
Haber: Heval Önkol / MA









