Bahçeli ‘’Suça gelince tarihi ve mahşeri vicdan önünde hangi suçların işlendiği açıktır, nettir ve belgelidir’’ diye Besê Hozat’ın açıklamasına cevap verdi. Köy yakmalar ve boşaltmalar, faili meçhul cinayetler, Cumartesi Anneleri, işkenceler, ülkü ocakları mensuplarının işlediği cinayetler açıktır, nettir ve belgelidir. İnanmıyorsanız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki dosyaları bir araştırın. Senelerdir suç işleyen JİTEM olarak bilinen kurumun yok olduğunu söylediniz ama var olduğu ortaya çıktı. Güvenlik birimlerinden kişiler suç işlediler ve bu suçları PKK’nin üzerine yıktıklarını açıkladılar. 6 -7 Eylül olaylarına neden olan Selanik’teki Atatürk’ün evinin kundaklamanın başarılı bir operasyon olduğunu Yirmibeşoğlu açıkladı. Halen suç işlemek için girişimlerde bulunan eski MİT başkanı şimdiki Dışişleri bakanı Fidan’ın savaş bahanesini de unutmamak gerekir. 100 yıl içinde işlenen suçlar ile ilk önce hesaplaşmak gerekmez mi? Barış dilinin olgunlaşması için gereken hassasiyet ortaya konulmalıdır ki, “Terörsüz Türkiye” sloganı bir anlam kazansın. Eğer Terörsüz Türkiye Erdoğan’ın tekrardan cumhurbaşkanı olması için bir nedense sonuç alınamayacağı açıktır. Bahçeli Barzani’nin Cizre’deki sempozyumuna kendi güvenlik ekibiyle katılmasını da tenkit ediyor. Unuttuğu bir detay var Erdoğan ABD’ye giderken kargo uçağıyla arabasını götürdü ve korumaları da Türkiye’nin güvenlik birimleriydi. Federatif bir yapıya sahip olan Kürdistan yerel hükümetini kabul etmiyor. Eski düşüncelerle yeni gelişmeler devreye giremez.
Erdoğan, Adli yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreni’nde konuştu. Yargı sisteminin en çok eleştirildiği bir dönemin içindeyken adalet personelinin %262‘ye çıktığını müstakil adliye binalarının da 78’den 391’e yükseldiğini açıkladı. Buna rağmen bu kadar hukuksuzluk neden yaşanıyor. 23 yıldır iktidar olan bir partinin genel başkanı olarak ‘’Belki biraz zaman alacak, belki hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi herkes kabullenecek’’ açıklaması bugüne kadarki başarısızlığın itirafıdır. O zaman 23 sene ne yaptınız sorusu aklımıza geliyor. Özelleştirme ile devletin kurumlarını devrettiniz, devletin imkânlarını yandaşlarınıza peşkeş çektiniz, seçimle kazanamadığınız çok övündüğünüz yargı sistemiyle kayyum ile el koydunuz, pudra şekeri kullanan mafyatik bir kuşak yarattınız, medyayı ele geçirdiniz, anayasa mahkemesinin kapatılması talebinde bulundunuz, cezasızlık sistemini uyguladınız, siyasi rakiplerinizi cezaevine gönderdiniz, KHK ile insanların hayatlarıyla oynadınız. Sizin özgürlük anlayışınızı kabul etmek zorunda da değiliz.
Suriye’de karşılıklı görüşmeler devam ederken ortada somut bir gelişmeye tanık olmuyoruz. Şam hükümeti Mazlum Abdi’nin Erbil’deki konferansına katılmasından rahatsız. Kürtlerin birlik olması Türkiye’yi rahatsız ediyor. Salih Müslim Şam hükümetine ‘’Demokrasi yoksa entegrasyon da yok’’ çıkışında bulundu. ABD ziyaretinden evvel Şam ile SDG arasındaki görüşmenin içeriğini anlattı. Şara o içeriğin Suriye içinde gerçekleşmediğini de kayıtlara düştü. Bu gidişle Orta Doğu’da sular durulmayacak anlaşılan. Kürtlerin kazanımlarını engellemek isteyen ülkeler kendi iç siyasetlerini de ona göre şekillendiriyorlar.









