Erkek şiddetinin kökeninde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğunu belirten kadınlar, şiddete karşı acil eylem planı oluşturulması gerektiğini ifade etti
Kadına yönelik şiddet, Türkiye’de gündelik yaşamın her alanına sirayet eden yapısal bir sorun olmaya devam ediyor. Yasal düzenlemelere, kampanyalara ve farkındalık çalışmalarına rağmen kadınlar hâlâ hem özel alanda hem kamusal alanda çok yönlü şiddet biçimleriyle karşı karşıya bırakılıyor.
Erkek şiddetine karşı konuşan kadınlar, şiddetle mücadelede kadın örgütlerinin tek başına yetersiz kaldığını; yasaların etkin uygulaması, kamusal destekler, cinsiyet eşitliği eğitimi ve bakım emeğinin paylaşılması gibi köklü çözümlerin acil eylem planlarına dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
‘Kadınlar tedbir kararlarına rağmen katlediliyor’
Yasaların uygulanmadığını, birçok kadının tedbir kararlarına rağmen katledildiğini dile getiren Emek Benim Kadın Derneği Başkanı Nahide Uçar, şiddetin önüne geçmek için kadınların yasal ve sosyal haklarını ve kendilerini nasıl koruyacaklarını bilmesi gerektiğini belirtti.
Kadın sığınaklarının öncelikli kaçış yeri olduğunu belirten Nahide Uçar, şunları belirtti:
“Sığınağa kapatılmak da kadın için iyi değil. Oysa istihdama yönelik politikalar yaparsan kadın kendi ayakları üzerinde durabilir. Kadın örgütleri, sivil toplum örgütleri sahadalar ama yeterli değiller. Şiddetle mücadelede ancak devlet destek olursa başarılı olabilirler.”
‘Şiddeti destekleyen çok öğe var’
Kadın kurumlarının sayısı artsa da yeterli olmadığını ve devletin bu kurumlara destek olmadığını dile getiren Deniz Güzel, şiddeti destekleyen birçok öğenin bulunduğunu ifade etti.
Deniz Güzel, şunları kaydetti:
“Bu düzende kadının güçlenmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Kendimizi ayakta tutacak kadar güçlenmeye çalışıyoruz ama düzen bunu da baskı altına alıyor. Cezasızlık var. Kadın örgütlerinin yapabilecekleri çok fazla bir şey kalmıyor. İlerilere götürebilmeleri için bir yol açılması lazım ama o yolu da açacak bir düzenimiz yok şu anda. Kadınlar olarak safları sıklaştırırsak belki.”
‘Belediyenin çalışmaları yetersiz’
Belediyenin etkinliklerinin de yetersiz kaldığını söyleyen emekli Ayşe Çoban ise şunları dile getirdi:
“Belediyenin koroları var, kafeleri var. Arkadaşlarımla oturuyoruz, ruhen beni genişletiyor ama yeterli değil. Sadece oturup orada çay içmek değil, farklı şeyler de yapabilmeliyiz. Benim 15 bin lira maaşım var. İdarelik bir evde oturuyorum, mutlu değilim. Ev kiraları biraz ucuz olmalı, bundan en çok kadınlar etkileniyor.”
Sosyolog Zeynep Özlem Altınok ise, kadına yönelik erkek şiddetinin temel işlevinin, kadını kontrol etmek ve ataerkinin devamlılığını sağlamak olduğunu ifade etti. Özlem Altınok, şiddetin cinsel ve fiziksel şeklinin duygusal ve psikolojik şiddet türleri ile birlikte geliştiğini söyledi.
Şiddete karşı acil eylem planı
Özlem Altınok, şiddetin kuşaktan kuşağa aktarılmasını önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesi gerektiğini hatırlattı.
Şiddete karşı acil eylem planı oluşturulması gerektiğini paylaşan Zeynep Özlem Altınok, 6284 sayılı yasanın etkin olarak uygulanması, bağımsız izleme mekanizmaları kurulması gerektiğini ifade etti.
Zeynep Özlem Altınok, şunları kaydetti:
“Türkiye’de şu anda bir tane bile cinsel şiddet kriz merkezi yok. Sığınak sayıları ne kadına karşı şiddetle ne de kadın cinayetleri ile orantılı. Her 200 bin nüfusa bir cinsel şiddet kriz merkezi diyoruz ama Türkiye’de sayısı sıfır. Şiddetsiz sokaklar için Türkiye’de şu anda gerçekten toplumun pek çok kesiminde bir güvenlik kaygısı var. Bu güvenlik kaygıları hak ve özgürlükleri kısıtlayarak değil, sosyal politikalar güçlendirilerek giderilmeli. Kamusal alanlarda güvenlik ve erişilebilirlik için yatırımlar yapılmalı.”
Şiddetsiz iş yerleri için ILO 190 Sayılı Sözleşmesi’nin tarafı olunması gerektiğini dile getiren Özlem Altınok, şöyle devam etti:
“Kamu ve özel sektörde istihdam, yönetim kademelerinde eşitlik, ücret eşitsizliğinin ortadan kaldırılması ve yine babaların da çocuk bakım yükümlülüğü olduğu; bu cinsiyet kalıplarını kırmanın hem iş yerlerinde hem ailede çok ciddi geri dönüşümleri olacaktır. Bunların hiçbirisi bugünden yarına yapılabilecek şeyler değil. Ama hepsi için her gün atılacak birçok adım var.”
Haber: Melike Aydın / JINNEWS









