• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
12 Aralık 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

DEM Parti’nin komisyon raporu: Kayyımdan, umut ilkesine, hedef eşit yurttaşlık

12 Aralık 2025 Cuma - 09:55
Kategori: Manşet, Politika
DEM Parti’nin komisyon raporu: Kayyımdan, umut ilkesine, hedef eşit yurttaşlık

DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, komisyona teslim ettikleri rapora dair verdiği genel bilgide, ‘Süreç barış yasalarıyla başlayacak özgürlük yasaları ile devam edecek’ dedi. Özbingöl, yasaların eşit yurttaşlık temelinde çıkartılması gerektiğini vurguladı

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Kürt sorununun çözümüne dair kapsamlı öneri ve gereklilikleri içeren raporunu, Meclis Komisyonu’na sunulmak üzere 10 Aralık’ta Meclis Genel Sekreterliği’ne teslim etti.

Nihai rapor hazırlanacak

Tüm partilerin kendi raporlarını komisyona iletmesinin ardından, sürecin ortak bir “nihai rapor” hazırlık aşamasına geçmesi, sonrasında ise ihtisas komisyonlarının bu rapor doğrultusunda hızla yasama sürecine başlaması bekleniyor.
Raporun genel çerçevesini anlatan DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, sürecin adı konulmamış olsa da çok kısa sürede önemli gelişmelere tanıklık ettiklerini söyledi.

Daha yolun başındayız

Sevda Çelik Özbingöl, silah bırakma süreci ve sonrasında İmralı ziyareti ile komisyon çalışmalarının nihayete erdiğini belirtti. Sürecin hâlâ toplumsal bir konsensüsle ilerlediğini vurgulayan Sevda Çelik Özbingöl, bu konsensüsün toplumsal bütünsellik ve demokratik ihtiyaçlar temelinde şekillendiğini ifade etti. Sevda Çelik Özbingöl şunları söyledi: “Çünkü bu süreci sadece bir barış süreci olarak değil, demokratik bir geleceğin inşası olarak, antidemokratik yaşamsal sorunlarımızın giderilmesinin de bir parçası olarak adlandırıyoruz. Tabii, önemli bir yol kat edilmiş olmasının yanında hâlen çok büyük ilerlemelerin kat edilmediği bir hukuki sürecin de daha çok başındayız. Doğru, çok hızlı bir süreç işletildi. Yaşanan gerçekler ve yaşanan şeyler göz ardı edemeyeceğimiz ehemmiyette ve önemde.”

Önceliğimiz yasal adımlar

Önemsedikleri durumun sürecin yapısal değişim ve dönüşümlere yol açması olduğunu belirten Sevda Çelik Özbingöl, “Komisyonun yapacağı raporlamadan sonra da raporun başlıkları arasında yer almasını istediğimiz, kamuoyunun da beklentisi olan; özellikle negatif barışı sonlandıracak barış yasasının tesis edilmesi ve demokratik entegrasyona aracılık edecek olan yasal düzenlemelerin de sağlanmasına dair henüz bir adımın atılmadığını hepimiz görüyoruz ki bundan sonra önceliğimiz elbette ki budur” dedi.

Barış uzun soluklu bir çalışma

Yapılacak ilk düzenlemenin, elbette ki silah bırakma sonrası demokratik entegrasyon olarak adlandırılacak özel yasa ve bu sürecin yapısal ve yasal güvencelerle kalıcılaştırılmasını sağlayacak, Meclis tarafından yapılacak olan yasal düzenlemelerle başlaması gerektiğini belirten Özbingöl, şöyle devam etti: “Bu sürecin de bir yol haritasının olması gerekli. Dünya örneklerinden yola çıkarak söylediğimiz şey, bu sürecin adım adım kurumsal ve yapısal adımlarla da ilerlemesinin sağlanması. Uzun soluklu bir çalışma olacak. Ancak barış ve savaş gerçekliğinde savaşın ve çatışmanın sona ermesi hassasiyeti, özenli ve itinalı bir davranışı ve sorumluluğu gerektiriyor. ”

Demokratik entegrasyon hız kazanmalı

Sevda Çelik Özbingöl devamında, silahların yakılması sonrasında olması gerekenlere şu sözlerle değindi: “Silahların bırakılması sonrasında toplumla demokratik entegrasyon, silahları yakan ve silahlı mücadeleyi sonlandıran gerillanın sivil yaşama, demokratik yaşama, toplumsal yaşama katılımı ile demokratik siyaset haklarını kullanabilecekleri olanakların sağlanmasını da içeren; hız kaybetmeyen ve sabit bir ivme ile ilerlemek zorunda olan bir gündem olarak tanımlandı.”

Herkesin katılması lazım

Coğrafyadaki belirsiz siyasi iklimin, sorunun uluslararası boyutunun ve yılların acılarını yaşayan halkların deneyimlerinin; meselenin demokratik ve yapısal yönünün görülmesini zorunlu kıldığını belirten Sevda Çelik Özbingöl, şöyle dedi: “Bu noktada barışın sağlanması konusunda var olan konsensus ve tüm toplumsal kesimlerin; iktidarından muhalefetine, sivil toplum bileşenlerine kadar tüm toplumsal bileşenin de katılımının olduğu barış ve özgürlük yasaları gündeminin de hepimizin önünde olması gerektiği gibi, hayati gündemi önümüze getirmekti. Negatif barış süreci siyasi yönü olan ancak ondan sonraki demokratik süreç, hukuki ve siyasi zemin olarak adlandırılsa da hukuki zemin doğrudan bütün yaşamsal alanları ilgilendirmekte.

Barış herkesin gündemi olmak zorunda

Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü ile barışçıl ve demokratik bir ülke ve gelecek inşası gerçekliğinin de beraber ele alınması gerekiyor. Demokratik entegrasyon ve demokratik toplum ihtiyacı temelli barış ve özgürlük yasaları ve demokratik entegrasyonu da önümüze koyan planlama ve önerilerin tüm kesimler açısından bundan sonraki süreçte konuşulması, tartışılması da bu eksende bir zorunluluk olarak önümüze çıkıyor. Çünkü barış artık herkesin gündemi olmak zorunda.”

Hukuki zeminde yol alabiliriz

Barış sürecinde kullanılması gereken dilin önemini vurgulayan Sevda Çelik Özbingöl şu ifadeleri kullandı: “Çünkü söylemin hem pratikleri hem bugüne kadar var olan çatışmacı politikalara ve yaklaşımlara da yansıdığını düşündüğümüz barışçıl dilin bu süreci örmekteki katkısının ve etkisinin büyük olduğunu hem biliyoruz hem de bunun önemini çok yakın zamandaki gündelik politikalarda da ne kadar etkili olduğuna tanıklık ettiğimiz için bunu çok önemsiyoruz. Hukuki ve siyasi zeminde ancak bu temelde yol kat ederek ilerleyebileceğimiz bir alan.

Süreçte dil önemli

Biz sürece bu temelde yaklaşılması konusunda hem perspektifleri hem taleplerimizi hem de yaşadığımız deneyimleri bu raporlama süreçlerinde, hem komisyon aşamasında hem de sunmayı düşündüğümüz çalışmada ayrıntılı bir şekilde yer vereceğimizi sizinle paylaşmak istiyoruz. Çünkü birbirinden ayrı değerlendireceğimiz başlıklar değil bunlar. Barış süreci, barışçıl bir dil, hukuki ve siyasi zemin yine paralel ve eşgüdümlü olarak işletilecek ve yol kat edilecek başlıklar olacak.”

Süreç barış yasalarıyla başlayacak

Barış yasalarının gerekliliğine dikkat çeken Sevda Çelik Özbingöl, “Bu süreç elbette ki barış yasalarıyla başlayacak. Silah bırakılması sonrası ayrım yapmadan; çünkü bunun tartışması “silah kullanan, kullanmayan, eyleme katılan, katılmayan” olarak yürüyor, silah bırakılması sonrasında ayrım yapmadan tüm silah bırakanların demokratik yaşama katılımının yanında toplumsal bütünlük içinde yapısal demokratik düzenlemelerin yapılması tartışmasız bir gereklilik olarak önümüzde duruyor. Biz bu süreci bile eğer ayrım yaparak yürüteceksek, barışın doğru bir temelde devam etmesi sorunsalı da karşımıza çıkmış olacak.”

Eşit yurttaşlık önemli bir başlık

Süreç kapsamında inanç boyutuna işaret eden Sevda Çelik Özbingöl, “Eğer bütünlükçü olarak ele almazsak tek bir taraftan ele alınan sorunun bütünsel anlamda kalıcı, ileriye taşınan bir çözüme dönüşmeyeceğini düşünüyoruz. Eşit yurttaşlık, bu temelde ele alınması gereken, tarifi yapılmak ve yasal güvence ile tanımlanmak suretiyle demokratik yaşama katılımın da asli unsuru olarak önümüzde durmakta. Eşit yurttaşlık, bu temelde ele alınması gereken; tarifi yapılmak ve yasal güvence ile tanımlanmak suretiyle demokratik yaşama katılımın elbette ki asli unsuru. Biz bunu çok elzem ve çok önemli buluyoruz.

TMK değişmeli

Barış yasalarından sonra karşımıza çıkacak olan özgürlük yasaları… Adını farklı şekilde de koyabiliriz. Adını yol temizliği, özgürlük yasaları koyabiliriz, demokratikleşme yasaları koyabiliriz. Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması bu sürecin önemli çalışma başlıklarından bir tanesi olmak zorunda. Çünkü toplumu birbirinden ayrıştıran, düşmanlaştıran ve kriminalize eden; siyasi muhalefeti bile terörize edebilecek ‘terör’ tanımıyla adlandırabilecek, demokratik toplum gerçekliği içerisinde karşılığı olmayan bir düzenleme.

hasta tutsaklar temel gündem

Hasta tutsaklar ayrı bir başlık olarak önümüzde duruyor. Sadece ceza yasasında değil, ceza yasasının uygulanması mevzuatında da özgürlükçü, eşitlikçi, adaleti ve demokrasiyi, insan haklarını esas alan bir düzenleme olmak zorunda ki bizim bu temelde ayrıca daha geniş kapsamlı çalışmalarımız da var” ifadelerini kullandı.

KHK’lileri de görmemiz gerek

Ceza yasasına dair de değerlendirmelerde bulunan Sevda Çelik Özbingöl, “Eğer barış ve demokratik toplum sürecinin içerisinde olduğumuzu iddia ediyorsak bu süreçte cezaevi gözlem kurullarının kaldırılması, ceza infaz mevzuatının da köklü bir şekilde insan hakları temelinde elden geçirilmesi gerekiyor. KHK zihniyeti ve mağduriyetleri, süreci bütüncül olarak ele almak temelinde değerlendireceğimiz başlıkların bir tanesi olarak karşımızda duruyor. Antidemokratik politikalarla da açıkça yüzleşilmeli ve mağduriyetler telafi edilmelidir.

Yüzleşme ve hakikat gerekli

Cumartesi Anneleri, gözaltında kayıplar, daha derin çatışma odaklı hakikat ve yüzleşme gerçekliği ile paralel olarak gelişen bu çatışma sürecinden kaynaklı oluşan mağduriyetlerle ilgili bir hakikat ve yüzleşme gerçekliği karşımızda. Kadına yönelik toplumsal şiddet gelişirken ve çatışma süreçlerinin kadınlar ve çocuklar üzerindeki sonuçlarının da ne kadar büyük olduğu gerçekliğini görerek bu sorunu ciddi bir yüzleşme ve yapısal bir tartışmayla ele almak gerekiyor. Bunun çevre ve doğa başlığını da istisnasız tartışmamız gerekiyor. Yaşamın bütün alanına değen bir hakikat ve yüzleşme gerçekliği ihtiyacı var” diye kaydetti.

Kayyımlar kalkmalı

Kayyımlara ve yerel yönetimlere dair ise düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurgulayan Sevda Çelik Özbingöl şöyle konuştu: “3 seçimdir yoğun bir şekilde halkın seçilmiş iradesine yönelik gelişen kayyum uygulamaları-ki sadece Kürt halkı ile ilgili değil-bugün artık bir devlet politikasına dönüşmüş olan bir kayyumcu zihniyet ve kayyumcu tutum mevcut. Hem yerel yönetim boyutuyla hem de demokratik toplumsal iradelere saygı temelinde; seçilmiş iradelere saygı, özgürlükleri koruyan ve buna saygı duyan bir yapısal demokratik düzenlemeyle güvence altına alınmalı ve bu sorunsal alan çözüm temelli tartışma başlığı olarak ele alınmalıdır.

Bu sürece katkı sunabilecek olan; şu an hiçbir mevcut yasal düzenleme yapma gereği duymaksızın bile sürece güç katacak demokratik adımlarla yapılacak birçok şey var. AİHM kararları ile taraf olunan sözleşmelere uygun davranılması, hukuka ve adalete işlerlik kazandırmakla sürecin doğru eksende yürütülebileceğini ve doğru katkı sunulabileceğini düşünüyoruz.

Elimizden gelen sorumluluğu yerine getireceğiz

Bu temelde, ‘yasal düzenlemeleri gerektirmeden’ atılması gereken hayati adımlardan olan umut hakkına dair bir tartışmayı da yürütmemiz gerekiyor. Çünkü bu sürecin doğru yürütülmesi, doğru işletilmesi ve mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde bu sürece katkı sunacak adımların atılması bakımından umut hakkı, tartışmamız gereken demokratik, hayati ve barışçıl adımlardan bir tanesi olarak önümüzde duruyor.

Herkesin kendisini parçası saydığı eşit yurttaşlık temelli bir yaklaşımla bu süreç işletilmelidir. Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin toplumsal barışımızı inşa edeceği ve demokratik bir geleceğin parçası olabileceğimiz; yasal, yapısal ve demokratik bir mücadele sürecinin içerisinde bize düşen sorumluluklarla ilgili elimizden gelen çabayı sonuna kadar sürdüreceğiz.”

Haber: Melek Avcı /JINNEWS

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Bolu’da tutsaklar tahliye edilmiyor: İhlaller sürece uygun değil

Sonraki Haber

Kürt göçü ve işgal hikâyesi: Bahçemizde bir zeytin ağacı vardı

Sonraki Haber
Kürt göçü ve işgal hikâyesi: Bahçemizde bir zeytin ağacı vardı

Kürt göçü ve işgal hikâyesi: Bahçemizde bir zeytin ağacı vardı

SON HABERLER

DEM Parti’den 4 koldan yürüyüş  CANLI

DEM Parti’den 4 koldan yürüyüş CANLI

Yazar: Aziz Oruç
12 Aralık 2025

Bulgaristan’da hükümet düştü: Z kuşağının Avrupa’daki ilk zaferi mi?

Bulgaristan’da hükümet düştü: Z kuşağının Avrupa’daki ilk zaferi mi?

Yazar: Bedri Adanır
12 Aralık 2025

Mêrdîn’de 2 tecavüz faili tutuklandı

Mêrdîn’de 2 tecavüz faili tutuklandı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Aralık 2025

Tayland-Kamboçya sınırında çatışmalar: 5 günde 20 kişi öldü, 200 yaralı

Tayland-Kamboçya sınırında çatışmalar: 5 günde 20 kişi öldü, 200 yaralı

Yazar: Bedri Adanır
12 Aralık 2025

Yolu ‘güvenlik’ diye kapatıp kontrol noktası kurdular

Yolu ‘güvenlik’ diye kapatıp kontrol noktası kurdular

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Aralık 2025

Çocuk işçi Alperen Karaçengel iş cinayetinde katledildi

Çocuk işçi Alperen Karaçengel iş cinayetinde katledildi

Yazar: Heval Elçi
12 Aralık 2025

Suriye ve Rojava’da neler oluyor?

Suriye ve Rojava’da neler oluyor?

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır