Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu üyesi avukat Ceylan Ukay, GGM’ler için sivil toplum örgütlerinin çalışma alanlarının giderek daraldığını ve bu durumun mülteciler açısından ciddi sorunlara yol açtığını belirterek, ‘Yasal düzenlemelerin yapılması şart’ dedi
Savaş ve çatışmalar, milyonlarca insanın zorla yerinden edilmesine ve göç yollarında birçok hak ihlaline maruz kalmasına neden oluyor. Bu süreçte en fazla mağduriyeti yaşayanlar ise kadınlar ve çocuklar oluyor. Göç yolunda şiddet, taciz ve cinsel saldırıya uğrayan kadınlar, hem yolculuk sırasında hem de vardıkları ülkelerde ağır hak ihlalleriyle karşılaşıyor.
Mültecilerin, başta Van Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi (GGM) olmak üzere yaşam içerisinde karşılaştıkları sorunlara dair Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu üyesi avukat Ceylan Ukay değerlendirmelerde bulundu. Ceylan Ukay, Wan’da çoğunlukla Afganistanlı ve İranlı mültecilerin bulunduğunu ifade etti. Ceylan Ukay, “Mültecilerin sınırı geçtikten sonra, İran tarafından Van’a girdiklerinde kayıt altına alınmadan doğrudan askerî yollarla sınır dışı edildiklerini biliyoruz. Van ilinde herhangi bir işlem yapılmadan, geri itme yöntemiyle gönderiliyorlar. İran sınırındaki çetelerin eline düşerek işkenceye maruz kalma durumları da söz konusu oluyor. İdare merkezinin kapasitesi ve içeride bulunan mülteci sayısına dair net bir bilgiye sahip değiliz. Ancak yaklaşık 800 kişiye varan bir sayının merkezde bulunduğuna ve kapasitenin bunun altında olduğuna dair bilgilerimiz var. Sınır dışı etme kararlarına karşı, eğer yedi gün içinde hukuki bir süreç başlatılmazsa, sınır dışı işlemleri başlatılıyor. Bazı durumlarda ise ‘gönüllü geri dönüş’ kapsamında değerlendirilerek geri gönderme yapıldığını biliyoruz. Haberimiz olmadan, kişi belki yalnızca iki-üç gündür merkezdeyken gönüllü geri dönüş belgesi imzalatılarak sınır dışı edilebiliyor” dedi.
Girişler bakanlık tarafından engelleniyor
İhbarlar yoluyla yaşanan sorunlardan haberdar olabildiklerini belirten Ceylan Ukay, “Geri gönderme merkezinde sıcak suya erişemiyorlar, aileleriyle ve avukatlarıyla görüşemiyorlar. Bu konuda merkez müdürüyle görüştük. Bize kapasitenin çok üzerinde bir yoğunluk olduğunu, sıcak suya erişim konusunda ise VASKİ ya da belediyenin sorumluluğu bulunduğunu, yalnızca Teksilkent’ten gelen bir hattın kullanılması nedeniyle sıcak suda sorun yaşandığını söylediler. Göç ve İltica Komisyonu olarak, ‘Bizi içeri alın, avukat görüşme odasının ötesini de görmek istiyoruz’ talebinde bulunmamıza rağmen, bakanlık tarafından verilen emir doğrultusunda hiçbir avukatın, sivil toplum örgütü üyesinin ya da başka bir kişinin merkezin içine giremeyeceği söylendi” sözlerini kullandı.
Mülteci kadınların yaşadıkları sorunları dile getiremediklerine dikkat çeken Ceylan Ukay, “Kadınlar seslerini çıkarabilecek, nereye başvurabileceklerini bilebilecek durumda değiller. Daha çok erkekler üzerinden başvurular yapılıyor ve bu başvurular genellikle temel ihtiyaçlar ya da yaşanan hak ihlallerine dair oluyor. Kadınlarla doğrudan görüşemiyoruz. Erkekler, ‘Ben anlatırım’ diyor. Ancak kadının hassas olduğu, özel alanlara dair yaşadığı sorunlara maalesef ulaşamıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Yasal düzenlemeler yapılmalı’
Ceylan Ukay, son olarak şunları söyledi:
“Türkiye Barolar Birliği ile yürütülen bir proje kapsamında adli yardım noktasında hukuki destek sağlanıyor. Bizler hem özel davalarda hem de sınır dışı kararlarına karşı, diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte hareket ederek mültecilerin adalete erişimini sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne taraf bir ülkeyse, bu noktada herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Şu an sivil toplum örgütlerinin çalışma alanları da giderek daraltılıyor. Bu durum mülteciler açısından ciddi sorunlara yol açıyor. Yasal düzenlemelerin yapılması şart. En başta yaşam hakkını koruyacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Haber: Rozerin Gültekin \ JINNEWS









