• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
19 Aralık 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Yüzleşilmemiş 47 yıllık yara: Mereş

19 Aralık 2025 Cuma - 09:47
Kategori: Güncel, Manşet
Yüzleşilmemiş 47 yıllık yara: Mereş

Mereş Katliamı’nı anlatan tanıklar katliamın planlı ve örgütlü biçimde hayata geçirildiğini belirterek, yüzleşme çağrısında bulundu. Tanıklar, ‘Bu yüzleşme hem devlet açısından hem de buradaki zarar gören insanlar açısından daha iyi olur’ dedi

Mereş Katliamı’nın üzerinden 47 yıl geçti. 19 Aralık 1978’de başlayıp 26 Aralık’a kadar süren katliamda, Aleviler, Kürtler ve solcular hedef olarak seçildi. Siyasi, mezhepsel ve etnik gerilimlerin bilinçli biçimde körüklendiği bir dönemde Mereş’te yaşanan olaylar, tarihin en ağır toplumsal katliamlarından biri olarak kayıtlara geçti. Resmi kaynaklara göre 120 kişinin katledildiği katliamda, tanıklar ve resmi olmayan beyanlar ölü sayısının 500’ün üzerinde olduğunu belirtiyor. Günler süren saldırılar boyunca yüzlerce ev ve iş yeri yağmalanıp yakılırken, kentte polis ve askerin “yetersizliği”, geç müdahale katliamın etkilerinin daha artmasın zemin hazırladı. Katliam sonrası binlerce Alevi ve Kürt yurttaş, topraklarından göç etmek zorunda kaldı.

Bombalama ile başladı

Katliamın fitili, 19 Aralık’ta Çiçek Sineması’nda “Güneş Ne Zaman Doğacak” filminin gösterimi sırasında atılan bombayla ateşlendi. Bombanın ardından “milliyetçi” gruplar ile çevre ilçelerden gelen “ülkücü” gruplar CHP il binası, PTT ve TÖB-DER binalarına saldırdı. Söz konusu bombanın, Ülkücü Gençlik Derneği Maraş Şube Başkanı Mehmet Leblebici ile ikinci başkan Mustafa Kanlıdere’nin talimatları doğrultusunda Ökkeş Kenger tarafından atıldığı iddia edildi. Dönemin Mereş Valisi Tahsin Soylu’nun askeri birlik talebinin reddedilmesi, 24 Aralık’ta kentteki tüm polislerin görev dışı bırakılması ve sonrasında Alevilere yönelik saldırıların artmasıyla birlikte kent genelinde kontrol tamamen kaybedildi. Bir hafta süren saldırıların ardından Kayseri ve Dîlok’tan (Antep) askeri birlikler sevk edilirken, 26 Aralık’ta 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi.

Cezalar indirimler azaltıldı

Mereş Katliamı’na karışan “milliyetçi” 804 kişi hakkında açılan davalar, sıkıyönetim mahkemelerinde 13 yıl sürdü. 29 kişi idama, 7 kişi müebbet hapis cezasına çarptırıldı, 321 kişi ise 1 ile 24 yıl arasında değişen cezalar aldı. İdam kararları Yargıtay tarafından bozuldu, diğer cezalar da indirimle azaltıldı. Katliamın önemli faillerinden 68 kişiye ise hiç ulaşılamadı.

Katliamın mağdur avukatları Ceyhun Can, Halil Sıtkı Güllüoğlu ve Ahmet Albay da yargılamalar sırasında katledildi. 1991’de çıkarılan TMK ile hükümlülerin cezaları ertelenerek serbest bırakıldı. Fail oldukları bilinen bazı kişiler de milletvekili oldu ve bürokrat olarak atandı. Aradan geçen 47 yıla rağmen, Mereş Katliamı yalnızca yaşanan can kayıplarıyla değil, faillerin büyük ölçüde yargı önüne çıkarılmaması, uzun yargılamalar ve cezasızlık politikalarıyla da hafızalarda yer edindi.

Katliamın yaşandığı günlerde Mereş’ın Elbistan ilçesinde bulunan tanıklardan Süleyman Deprem ve Pazarcık’tan katliam sırasında Mereş’e giden Mustafa Mamaklı, yaşananlara dair değerlendirmelerde bulundu.

Sistemsel bir proje

Mereş Katliamı’nı tek başına ele almanın eksik kalacağını belirten Süleyman Deprem, katliama giden süreci tarihsel ve siyasal bağlamıyla değerlendirdi. Katliamların “Türk-İslam sentezi” politikaları doğrultusunda hayata geçirilen sistematik uygulamalar olduğunu vurgulayan Süleyman Deprem, “Bu ülkede Aleviler, Kürtler veya diğer inançlar ve azınlıklar hep yok sayılmış, insanlar Türkleştirilmeye ve İslam’a zorlanmıştır. Bu bir tarihsel gerçektir. Bu anlamıyla ülkemizde özellikle 365 günün hemen hemen her günü bir katliamın yıldönümüdür. Cumhuriyet’in kurulmasından bu yana Dersim, Maraş, Sivas, Çorum, Gazi, Gezi gibi katliamlar bilinçli projeler halinde Kürt ve Alevi halkına uygulanan katliamlardı. Tümüyle bir sistem projesidir. Bu anlamıyla değerlendirdiğimiz zaman katliamı anlarız” dedi.

Hedef özgürlük mücadelesiydi

Mereş Katliamı’nın iki temel sebebe dayandığını belirten Süleyman Deprem, “Birincisi; devlet ve sistem yönetmekte zora düştüğü zaman, kendini, iktidarını, erkini ve gücünü yenilemek için ihtiyaç duyduğu darbelere zemin hazırlamak adına Sivaslıların, Çorumluların, Maraşlıların katliamını devreye koymuştur” diye belirtti. İkinci sebebi Kürt Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkışına bağlayan Süleyman Deprem, “Sistemin zora girmesinin temel sebeplerinden birisi 70’li yıllarda bu ülkede baş gösteren Kürt özgürlük mücadelesidir. Bugün Ortadoğu’da, Türkiye’de, Rojava’da güce erişen Kürt Özgürlük Mücadelesi ile Kürt Alevilerinin buluşmasını engellemek için bu katliamlar seri şekilde geliştirildi” diye konuştu.

Yollar kapatılmıştı

Mereş Katliamı’nın patlak vermesiyle gelişen süreci anlatan Süleyman Deprem, “Biz gençler Maraş’a gitmek istedik. Afşin, Göksun, Pazarcık, Elbistan bütün ilçelerin çıkışı kapatılmış, Maraş’ın da girişi kapatılmıştı. Dolayısıyla Maraş’a normal yoldan gitme şansımız kalmamıştı. Dağdan gitmeyi denedik ama imkan bulamadık. Biz Elbistan’da öyle kaldık. Birçoğu Elbistan’da, Göksun’da, Afşin’de her yerden Maraş’a intikal edemediler. O anlamıyla da bu örgütlü bir proje dahilinde uygulanan bir katliamdı. Hatta orada devletin koruma güçleri saldırıya maruz kalanları korumaktan ziyade öbürlerine sahip çıkma hareketi içindeydi” dedi.

Planlı bir saldırıydı

O dönemin bir diğer tanığı, o sırada Pazarcık’ta bulunan Mustafa Mamaklı ise katliamın yaşandığı dönemde Türkiye’nin çalkantılı bir süreçten geçtiğine işaret ederek, şunları söyledi: “Maraş’ın o yıllardaki durumunu analiz etmek için genelde Türkiye’nin durumunu da değerlendirmek gerekiyor. 70’li yıllarda Türkiye çok çalkantılı bir dönem yaşıyordu. Bir sürü sol siyasal, sağ siyasal örgütler Türkiye’nin her tarafında çalışmalar yapıyorlardı. Günlük çatışmalar, üniversitelerde öğrenci çatışmaları vardı. Türkiye’deki bu durumu Maraş’tan ayırmak doğru değil. Maraş da bundan etkilendi. Kaldı ki Maraş, diğer illerden farklı olarak farklı etnik yapısı olan, farklı kimlikleri olan, farklı mezhepsel yapıları olan bir bölgedir. Burada Türkler, Sünniler, Kürtler, Aleviler, Kürt Aleviler ve Sünni Kürtler yaşıyor. O yönüyle Maraş daha hassas bir bölgeydi. Maraş olayları ve sonraki gelişmeler bize şunu gösterdi. Maraş olayları öyle kendiliğinden gelişen, birkaç kişinin yaptığı bir olay değildi. Kesinlikle bu olaylar daha önceden planlı bir şekilde, bu bölge üzerinden buradaki kültürel yapıyı dağıtmak, buradaki oturmuş geleneksel yapıyı dağıtmak için hazırlanmış ve uygulanmaya konmuş olaylardı.”

Halkımız örgütsüzdü

Alevilerin o sırada örgütsüz olduğunu belirten Mustafa Mamaklı, “Halkımız örgütsüz bir halktı. Örgütlü olmadığı için de böyle bir olay karşısında paniğe kapıldı. Halk ne yapacağını bilmiyordu. Yani nasıl bir davranış içerisine gireyim, ne yaparım diye herhangi bir planı da projesi de yoktu. Öylesine kendiliğinden ne yapacağını şaşırmış durumdaydı, ta ki işte olaylar böyle olana kadar” dedi.

Katliamda yaşananları anlatmak istemediğini belirten Mustafa Mamaklı, “Savaşlarda bile teslim olan insanlara bir şey yapmıyorlar. Onun için ben onları anlatmak istemiyorum. Onlar bu topluma yakışan şeyler değildir. Ama bir hesaplaşmanın da olması lazım. Hesaplaşma nedir, bu işin bedeli ne oldu, kimler bu işi organize etti, bu halk bunlardan nasıl zararlar gördü? Zarar gören insanlar vardı evini, yurdunu, bağını, bahçesini terk eden insanlar vardı. Bu konuda bir çalışmanın yapılması lazım. Bu yaraların sarılması lazım. Bu yaralı şehir bu şekliyle bırakılamaz, bırakılmaması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Yüzleşmek gerekiyor

Katliamlarla yüzleşilmesi gerektiğini belirten Mustafa Mamaklı, “Belki aşama kaydedebilir, belki birtakım çözümler getirebilir ama bir yara olarak kalır bu tür olaylar. Bunlarla yüzleşmek de çok zor şeyler değil. Bunların yapılması gerekir. Buradan zarar gören insanların rahatlaması gerekiyor, en azından psikolojik olarak rahatlamaları gerekiyor. Kendi devletlerine güven duymaları açısından da daha etkili olacaktır. Bu yüzleşme hem devlet açısından hem de buradaki zarar gören insanlar açısından daha iyi olur. Bu şekilde bu yaranın üstünü örtmekle bir şey kazanamazsınız. Yüzleşmekte her zaman fayda vardır, zarar yoktur” ifadelerini kullandı.

Haber: Melik Varol /MA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Cizîr’de lisede öğrenciler taciz edilmiş!

Sonraki Haber

Ayşe Buruntekin’in kızı: Annemin cenazesi bile kurşunlandı

Sonraki Haber
Ayşe Buruntekin’in kızı: Annemin cenazesi bile kurşunlandı

Ayşe Buruntekin'in kızı: Annemin cenazesi bile kurşunlandı

SON HABERLER

Levent Gültekin adli kontrol istemiyle sevk edildi

Levent Gültekin adli kontrol istemiyle sevk edildi

Yazar: Heval Elçi
19 Aralık 2025

Afganistan’da hava kirliliği arttı, su kaynakları tükeniyor, tarım çöküyor

Afganistan’da hava kirliliği arttı, su kaynakları tükeniyor, tarım çöküyor

Yazar: Bedri Adanır
19 Aralık 2025

KJK’den tepki: Leyla Zana’ya saldırı, kadınların ve halkımızın onuruna yöneliktir

KJK’den tepki: Leyla Zana’ya saldırı, kadınların ve halkımızın onuruna yöneliktir

Yazar: Bedri Adanır
19 Aralık 2025

Tutsak yakınları: Barış için adım atıyoruz, onlar atmıyor

Tutsak yakınları: Barış için adım atıyoruz, onlar atmıyor

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
19 Aralık 2025

AB liderleri anlaştı: Ukrayna’ya 90 milyar euro kredi verilecek

AB liderleri anlaştı: Ukrayna’ya 90 milyar euro kredi verilecek

Yazar: Bedri Adanır
19 Aralık 2025

Cihan Bilgin ve Nazım Daştan anıldı: Onurlu barış için gazetecilik yapmaya devam edeceğiz

Cihan Bilgin ve Nazım Daştan anıldı: Onurlu barış için gazetecilik yapmaya devam edeceğiz

Yazar: Heval Elçi
19 Aralık 2025

Rûbarêşîn ve Sergen derelerine HES tehdidi

Rûbarêşîn ve Sergen derelerine HES tehdidi

Yazar: Heval Elçi
19 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır