• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Haber-Analiz

10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

24 Aralık 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Haber-Analiz, Manşet
10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

ABD arabuluculuğunda süren DSG entegrasyonuna bu görüşmenin ne kadar etki edeceğini yılbaşına kadar göreceğiz. Türkiye’nin açık hedefi, bir anlaşma olmaması için çalışmak ve yıl sonunda ‘DSG gerekenleri yapmadı’ diyerek bir saldırı organize etmektir

Doğan Cihan

10 Mart’ta, Suriye’nin başkenti Şam’da, Suriye Geçici Dönem Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Ebdi arasında 8 maddelik önemli bir mutabakat imzalandı. Özünde bu mutabakat, iki Suriyeli liderin ortak iradesini yansıttı. 14 yıldır süren savaşın ardından, Suriyelilerin birlikte yaşama kararlılığını ortaya koyan tarihi bir adım oldu.

8 Aralık’ta HTŞ lideri Ahmed el Şara, Şam’a getirilerek iktidarını kurdu. Ardından 29 Ocak’ta düzenlenen Zafer Konferansı’nda kendisini Suriye Geçici Dönem Cumhurbaşkanı ilan etti; orduyu, parlamentoyu ve 2012 Anayasası’nı feshetti. Bu konferansta Şara, Suriye’deki tüm gruplara çağrıda bulunarak biat talep etti. HTŞ, SMO ve bazı radikal, selefi ve cihatçı gruplar kendilerini feshederek Suriye Savunma Bakanlığı bünyesinde “Tümenler” şeklinde yeniden yapılandırılmaya başladı. Ancak henüz Suriye’de gerçek anlamda bir ordu kurulmuş değil. Şara’nın etkisi altındaki bölgeler dışında -Güney Suriye (Süveyda) ile Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim Bölgeleri hariç- hangi grup nerede güçlü ise, o bölge Suriye Savunma Bakanlığı adı altında ilgili gruba bırakıldı. Böylece gruplar “Tümen” adıyla anılsa da, fiilen kendi başlarına hareket ederek sahada kendi ajandalarını uygulamaya devam ediyor.

10 Mart Mutabakatı çerçevesinde gündeme gelen DSG’nin Suriye’ye entegrasyonu, çoğu kez yanlış ifade edilen bir durum olarak öne çıkıyor. Aslında bu mutabakat, HTŞ ile DSG arasında imzalandı. İki güç, kendi aralarında bir diyalog mekanizması kurarak, anayasal hakları güvence altına almak ve Suriye’nin çok renkliliğini koruyarak ortak bir Yeni Suriye Ordusu oluşturma çabasına girdi. Her iki taraf da Suriyeli ve eşit şartlara sahipti; dolayısıyla kimsenin diğerine katılması söz konusu değildi, çünkü ortada henüz bir ordu yoktu. Bu iki güç, Suriye’nin geleceği üzerine eşit koşullarda müzakere ederek yeni ordunun yapılandırılmasına başlamayı hedefledi. 10 Mart Mutabakatı, karşılıklı adımların atılması ve 8 maddenin hayata geçirilmesi üzerine kurulmuştu. Ancak süreç beklendiği gibi ilerlemedi. Bu planın uygulanamamasının tek nedeni Türkiye oldu.

Türkiye ve onun hedefi

Türkiye, özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik aracılığıyla, basın önünde açıkça DSG ve Özerk Yönetim’e, 10 Mart Mutabakatı’nda yer almayan “silah bırakma” dayatmasını gündeme getirdi. Fidan’ın aktif rolüyle Türkiye, HTŞ lideri Ahmed el Şara ve Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Eş-Şeybani üzerinde yoğun baskı kurarak, mutabakatın hiçbir maddesinin uygulanmasına izin vermedi; görüşmeleri engelleyip diyalogun kesilmesi için planlarını devreye soktu.

Türkiye’nin Suriye’deki temel hedefi, Kürtlerin herhangi bir statü elde etmesini önlemek ve kendi planlarını tüm ülkeye dayatmaktır. Bu doğrultuda sahada, askeri, siyasi ve diplomatik tüm hamlelerini Kürtlere karşı geliştirdi. On aylık süreçte Türkiye, diyalog, müzakereleri ve 10 Mart Mutabakatı’nın hayata geçirilmesini engellemeye çalışıyor. Paris toplantısı, bu durumun en bilinen örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. “Türkiye ne yapmak istiyor?” sorusu sıkça soruluyor; cevabı ise oldukça basit.

Şöyle; Türkiye, DSG’yi ya teslim almak, ya tasfiye etmek ya da silahsızlandırmak istiyor. Bu yaklaşım, “DSG olduğu gibi kalmamalı” anlayışı üzerine kurulu ve Türkiye, Suriye’deki tüm denklemlerini bu temelde şekillendiriyor. Bu nedenle medya üzerinden “10 Mart Mutabakatı Sona Eriyor: Operasyon Kapıda” ve “Ya entegrasyon ya operasyon” gibi başlıklarla yıl sonunu işaret ederek, olası bir saldırı için gerekçe üretme çabasına girdi. Aynı zamanda tüm gücünü, yıl sonuna kadar resmi bir imza atılmasını engellemeye yöneltti. Uluslararası arenada ise “DSG Suriye’nin yeniden inşasını istemiyor” söylemiyle saldırı zemini hazırlamaya çalışıyor.

Taslak metni ve tartışmalar

10 Mart Mutabakatı’na ilişkin resmi belge, tartışmalı bir biçimde DSG Komutanlığına ulaştı. Belgenin içeriği yoğun tartışmalara yol açsa da, DSG Genel Komutanlığı bu metin üzerinde kapsamlı bir inceleme ve değerlendirme süreci yürüttü. Yapılan çalışma ve müzakerelerin ardından DSG, Suriye Geçici Dönem Hükümeti’ne resmi bir yanıt iletti.

Geçtiğimiz günlerde Suriye Geçici Dönem Hükümeti, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Suriye Savunma Bakanlığı’na entegrasyonuna ilişkin 13 maddelik bir taslak metni Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne iletti. Taslak yalnızca askeri konuları kapsıyor ve DSG güçlerinin üç tümen halinde Suriye ordusuna katılması öngörülüyor. Bunun dışında tugay veya taburların oluşturulması üzerine tartışmalar sürüyor.

Üç tümenin görevleri konusunda görüşmeler sürmektedir: Özerk Yönetim bölgelerinin savunulması, DAİŞ’e karşı mücadele edecek bir tümen ile diğer tümen ve muhtemel tugayların sorumlulukları hâlâ tartışma konusudur. YPJ’nin tümen mi yoksa tugay düzeyinde mi yapılandırılacağı da gündemdeki başlıca konular arasında yer almaktadır. Edinilen bilgilere göre YPJ’nin kabul edildiği, ancak hangi seviyede (tümen ya da tugay) yer alacağı hususunda müzakerelerin devam ettiği ifade edilmektedir. Buna karşılık, DSG’nin Suriye Geçici Dönem Hükümeti’ne gönderdiği yanıtta, tüm konulara ilişkin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde net talepler ortaya konmuştur.

Yakında açıklama yapılması gündemde

Taslakta, Suriye ordusunun Özerk Yönetim bölgelerine girmemesi ve kurulacak tümen ile tugay-taburların komutanlarının Savunma Bakanlığı bünyesinde yer alması maddeleri de bulunuyor. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı; ancak açıklamaya ilişkin hazırlıkların sürdüğü ve yılbaşından önce yapılacağı bildiriliyor. Bazı maddeler üzerinde tartışmalar, görüşmeler devam ediyor.

Taslağa göre DSG, Savunma Bakanlığına; İç Güvenlik Güçleri (Asayiş) ise İçişleri Bakanlığına entegre edilecek. Yılbaşına kadar Suriye Geçici Dönem Hükümeti ile bir mutabakata varılması hedefleniyor. Bu mutabakatın kamuoyuna yılbaşından önce duyurulması planlanıyor. Her ne kadar kesin bir tarih verilmemiş olsa da, açıklamanın birkaç gün içinde yapılması bekleniyor.

Suriye Geçici Dönem Hükümeti ile Özerk Yönetim-DSG arasında ABD arabuluculuğu devam ediyor. ABD her iki tarafa entegrasyonun sağlıklı bir şekilde tamamlanması için önerilerde de bulundu. Öte yandan Fransa başta olmak üzere uluslararası güçler de bu süreci destekliyor. Palmira saldırısından sonra özellikle ABD, DSG ile işbirliğini artırmak istiyor. ABD ve Uluslararası Koalisyon Güçleri Özerk Yönetim-DSG bölgelerinde devriye ve DAİŞ’e karşı hem havadan hem de karadan operasyonlarına başladı. Operasyonları DSG işbirliğiyle yapıyor.

Bu bilgilerin geçersiz kalma ihtimali de var; zira son günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın başkanlığında bir heyetin bu konuya özel olarak yoğunlaştığı ve görüşmeler yürüttüğü biliniyor. Mutabakatın sekizinci ve son maddesi ise, kurulacak komitelerin anlaşmanın 2025 yılı sonuna kadar hayata geçirilmesi için çalışmasını öngörüyor. Ancak anlaşmanın kesin olarak tamamlanacağına dair net bir yargı bulunmuyor. Buna rağmen Türkiye, mutabakatın yıl sonunda sona ereceği varsayımı üzerinden tüm çalışmalarını şekillendirerek bir yaklaşım belirliyor.

Bu haberi hazırladığım sırada, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’dan oluşan üst düzey güvenlik heyeti, Suriye Geçici Dönem Cumhurbaşkanı ile 10 Mart Mutabakatı üzerine görüşmeler yürütüyordu. Fidan ve heyetinin temel amacı, Kuzey ve Doğu Suriye’nin savunmasından sorumlu DSG’nin silahlarını bırakıp HTŞ’ye teslim olmasıydı. Kürtlerin statü elde etmemesi, açık ve gizli kaynaklarca bilinen bir gerçek olarak öne çıkıyor.

ABD arabuluculuğunda süren DSG entegrasyonuna bu görüşmenin ne kadar etki edeceğini yılbaşına kadar göreceğiz. Türkiye’nin açık hedefi, bir anlaşma olmaması için çalışmak ve yıl sonunda “DSG gerekenleri yapmadı” diyerek bir saldırı organize etmektir.

10 Mart Mutabakatı çerçevesinde yılsonundan önce Özerk Yönetim-DSG heyeti ile Suriye Geçici Dönem Hükümeti arasında bir görüşme yapılması bekleniyor.

Ağustos ayının başında, DSG Genel Komutanı Mazlum Ebdi ile Yeni Yaşam Gazetesi için kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdim. Bu söyleşi üç bölüm halinde yayımlandı. 6 Ağustos’ta yayımlanan son bölümde, Mazlum Ebdi’nin bugüne de ışık tutan soru ve cevabını paylaşmıştım. Şimdi o bölümü buraya aktarıyorum.

*AKP-MHP koalisyonu ve hükümet basını YPG, YPJ ve DSG’nin (QSD) silahsızlandırılması gerektiğini yeniden gündemleştirdi. Şam yönetimiyle askeri konulardaki görüşmeler ne aşamada? Kuzey ve Doğu Suriye’nin askeri konudaki formülasyonunda neler var?

Mazlum Ebdi: Türkiye’nin bu konuyu ele alış biçiminin yanlış olduğunu düşünüyorum. Mesele silahlanma değil, Suriye ordusunun birleşip birleşmeyeceği. Bir Suriye ordusu olmalı. Bu ordunun nasıl kurulacağı Suriyeliler arasında tartışılıyor. Bu nedenle, daha önce de söylediğim gibi, askeri kurumlarımızı birleştirmeye karar verdik. Kararımız, DSG’nin Suriye ordusunun, -Suriye Savunma Bakanlığı’nın bir parçası olması.

Gelecekte, elbette DSG, Savunma Bakanlığı bünyesinde, görevleri dahilinde olacak. Bu bölgelerde Savunma Bakanlığı temsilcileri bulunacak. Tüm yapıları (-halkları) temsil eden ve koruyan ulusal bir ordu oluşturulması temelinde köklü değişiklikler yapılacak. Hedefimiz bu ve üzerinde çalışıyoruz. Aksi takdirde, bunun nasıl ve ne şekilde olacağı basında tartışılmıyor. Görüşme sürecini başlattık. DSG ve Suriye Savunma Bakanlığı arasında kapsamlı bir görüşme için bir ortak Askeri Komite oluşturacağız. Askeri meseleler basit değil. Bahsettiğimiz, iki güç var: SDG ve İç Güvenlik Güçleri. Toplam sayıları 100 bin. 100 bin kişinin yeni bir orduya entegre edilmesinden bahsediyoruz ve bu zaman alıyor. Birçok detay var ve emek gerektiriyor. İhtiyaç duyulan şey, bu sürece destek sağlamak. Örneğin, şu anda Türkiye’ye bağlı küçük gruplar var ve Türkiye bunları finanse ediyor. Şam’daki toplantıda Savunma Bakanının bana söylediğine göre, Suriye’de 139 küçük grup var ki bunların çoğu Türkiye’ye yakın. Henüz birleşmediler. Son 8 aydır birleşmeye karar vermişler ve Suriye Savunma Bakanlığı bünyesinde önemli sorumluluklar üstlenmiş olsalar da, hâlâ yerlerindeler. DSG ve Asayiş gibi büyük bir güçten bahsediyorsak, bu büyük bir dosya ve üzerinde çalışılması gerekiyor. Ve bu konu medyada tartışılacak bir konu değil, pratiğe bırakılmış. Ancak tüm unsurları temsil eden ve milliyetçilikten uzak bir Suriye ordusu olacağından emin olabiliriz.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Paradigmanın iki temel ayağı 

SON HABERLER

10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Paradigmanın iki temel ayağı 

Paradigmanın iki temel ayağı 

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

Yazar: Aziz Oruç
24 Aralık 2025

Muhalefet yol ayrımında

Zehirli dil, kardeşlik dili

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Traşın şiddeti

Barışın sosyolojisi

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır