Roboskî Katliamı’nda 15 yaşındaki oğlu Şervan’ı kaybeden Leyla Encü, çocuklarının defter, kalem almak için gittiklerini belirterek, ‘Çocuklarımızı ölüme değil, yaşam için gönderdik. Bu devletten davacıyız’ dedi
Kürt halkına yönelik gerçekleşen katliamlara yönelik cezasızlıkla sürdürülüyor. Bu katliamların en çarpıcı örneklerinden biri olan Roboski Katliamı’nın üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen sorumlular yargılanmadı.
28 Aralık 2011’de Şirnex’in Qilêban (Uludere) ilçesine bağlı Roboskî köyünde, 17’si çocuk 34 sivil Türkiye Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından savaş uçaklarıyla bombalanarak katledildi. Bombardıman sonrası çocuklarının cenazelerini ayakkabı ve giysilerinden teşhis etmek zorunda kalan aileler, yıllardır adalet talebini yineliyor. Roboskî’de katledilen 34 kişiden biri olan ve henüz 15 yaşında yaşamını yitiren Şervan Encü’nün annesi Leyla Encü, katliamı ve o günden bu yana süren adalet mücadelesini anlattı.
‘Biz çocuklarımızı ölüme değil, yaşam için gönderdik’
Katledilen 34 kişi için, kendisini 34’lerin annesi olarak tanıtan Leyla Encü, “Hepsi öğrenciydi. Bir defter, kalem almak için gittiler. Mecburen o işi yapıyorlardı, çünkü burada yapabilecekleri başka iş imkânı, çalışabilecekleri fabrikalar yoktu. Çocuklarımızın hepsi işsizdi. Geçimlerini sağlamak için yönlerini sınıra çevirdiler. O yollar kaçak yollar değildi. Serbest bir şekilde gidip geliyorlardı. Biz o güne kadar yolların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Yolda jandarmalar vardı. Hiçbir sorun çıkarmıyorlardı çocuklarımız giderken. Çocuklarımızı öldüreceklerini bilseydik, ne kadar para kazansak da çocuklarımızı asla göndermezdik. Biz çocuklarımızı ölüme değil, yaşam için gönderdik” dedi.
‘Kaçacak bir yerleri de yoktu’
Devletin çocuklarını katlettiğini ve sonrasında “bilmiyorduk” diye açıklama yaptığını ifade eden Leyla Encü, “Biz bunlara inanmıyoruz, bile bile çocuklarımızı katlettiler. Çocuklarımız iki grup hâlindeydi. Uçaklar üstlerinden uçtu, ilk grubu paramparça etti, hepsini yaktı. O ilk gruptan bir kişi sağ kurtuldu, koşup diğer gruba haber verdi. ‘Kendinizi kurtarın, uçaklar sizi de katledecekler’ dedi. İkinci grup, onlara da saldıracaklarını tahmin etmedi; diğer arkadaşlarının yardımına gidip onları hastaneye yetiştirmek istedi. Onlar da kaçmadılar, kaçacak bir yerleri de yoktu. Arkadaşlarını hastaneye götürmek istediler. 45 dakika boyunca uçaklar tepelerinde uçtu. Onların köylüler olduklarını anladıkları hâlde saldırdılar ve bilerek katlettiler” dedi.
‘Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bizden saklanıyordu’
Yıllardır sürdürdükleri adalet arayışına değinen Leyla Encü, “Ankara’ya, İstanbul’a, Amed’e gittik. Her gittiğimizde de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bizden saklanıyordu. Gelip bizimle oturmadı. Bize faillerimizi göstermediler. Gelip bize faillerimizi gösterselerdi… Madem bilerek değildi, yanlışlıktı, gelip bize anlatsaydı. İlk günden bu yana gözümüz kulağımız haberlerde, belki bir gelişme olur diye. Hepimiz mezar başlarındayız. Aradan 14 yıl geçti ama sanki çocuklarımız yeni katledilmiş, biz onları yeni defnedecekmişiz gibi acımız taze. Sağ olduğumuz sürece acımız dinmeyecek” şeklinde konuştu.
‘Bizler bu devletten davacıyız’
Çocuklarına çok büyük bir haksızlık yapıldığını kaydeden Leyla Encü, “Bizim çocuklarımızın başına getirilenlerin bir örneği Halepçe’de, Dêrsim’de oldu. Bu büyük bir katliamdır. Bize para vererek bizi susturacaklarını düşünmesinler. Bizler kıyamete kadar davamızdan vazgeçmeyeceğiz, çocuklarımızın hesabını soracağız. Durmayacağız, her zaman ayakta olacağız. Biz bu devletten davacıyız. Bize faillerimizi göstersinler. Devletten faillerimiz dışında hiçbir şey istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Kapıyı açsınlar ki başka çocuklar öldürülmesin’
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne değinen Leyla Encü, “Barışı sağlasınlar artık ve hiçbir anne ağlamasın. Bizim güvenimizi kazansınlar, biz de çocuklarımızı bir kenara bırakıp barışa inanacağız. Ama onlara inancımız yok, bize bu katliamları yine yaşatacaklarını biliyoruz. Roboskî’de katledilenlerin hatırına sınır kapısı açacaklarını söylediler ama hâlâ ortada bir şey yok. Faillerimizi göstermiyorlar, o zaman kapıyı açsınlar ki başka çocuklar öldürülmesin. Ne iş var ne yapacak bir şey; çocuklarımızın hepsi evde yatıyor” sözlerine yer verdi.
Haber: Neslihan Kardaş \ JINNEWS









