QSD komutanı Mahmut Qaramox ve yine QSD Tugay Komutanı Zekeriya Elî ile konuştuk
Baraja yönelik saldırı salt bir toprak parçası olarak ele alınmaması gerekiyor. Baraj yoluyla halkı bastırmaya çalıştılar. Katliamlardan geçirmeye ve Önder Apo’nun halklara sunmuş olduğu demokratik ulus modelini hedef almaya çalıştılar
Zana Deniz
Türk devletine bağlı çetelerin HTŞ’den güç alarak halkın elektiriğine, suyuna ve toprağına dönük gerçekleştirdiği Tişrîn barajına saldırının üzerinden bir yıl geçti.
Tişrîn’de ortaya çıkan ruh bize gösterdi ki halk ile savaşçıların dişrenişiyle nasıl destanlar yazılıyor. Küçük bir grubun büyük tekniki silahlara karşı kısık imkanlarla nasıl direnildiğinin en somut örneği Tişrîn direnişidir.
Dünyanın her yerinde saldırıların gerçekleştirildiği yerde göçler yaşanırken, Tişrîn direnişi herkesi şaşkına çevirerek bir baraj etrafında halkın ölüme meydan okumasıyla bütün dünyanın gündemine girdi. Aralarında yaşlı kadınların, erkeklerin, gençlerin ve çocukların olduğu binler, direniş cephesinde yer alan çocuklarının yanında sivil direniş gerçekleştirdiler. Bu direnişte aralarında gazetecilerin, tiyatro oyuncularının, kadın ve gençlerin de olduğu 34 yurttaş hayatını kaybederken düşerken, birçok yurttaş da yaralandı.
Çok meşhur olan bir söz vardır, “tarih direnenleri yazar” denilir. İşte Tişrîn barajında da böylesi bir tarihi direniş ortaya konuldu. Üzerine filmler yapılır. Şiirler ve kitaplar yazılır. Bir halkın toprağına göz dikenlere karşı ulus, dil fark etmeksizin aynı göğün altında sırf çocukları daha iyi direnebilsinler diye yeri geldi nöbet tuttular, yeri geldi lojistik taşıdılar, yeri geldi SİHA saldırılarında ilk yardım müdahalesinde bulundular. Bir halk geleceğini bu defa kendi direnişiyle “biz ölümden büyüğüz” sözüyle belirledi.
Che’nin de dediği gibi “Yapılması gereken direnişçilere şans dilemek değil; onların kaderine iştirak etmektir. Onlara ya ölüme ya da en iyisi zafere dek eşlik etmektir.” Kuzey Doğu Suriye halkı bu defa direnişçilere şans dilemediler ve onların kaderine iştirak ettiler.
8 Aralık tarihinde Türk devleti ve ona bağlı çetelere karşı bir grup savaşçı tarihi bir direniş ortaya koydu. Bu direnişe dair ben de olmak üzere birçoğumuz defalarca yazılar yazdık. Bu defa da bu direnişin içinde yer alanlar ile direniş sürecini ve halkın direnişe katılmasıyla oluşan duyguyu QSD komutanı Mahmut Qaramox ve yine QSD Tugay Komutanı Zekeriya Elî ile konuştuk.
Tekniğe karşı irade direnişi
Tişrîn’de Türk devleti ve çetelerinin elinde olan bütün teknik imkanlara karşı direndiklerini ifade eden QSD Komutanı Mahmut Qaramox, “Tişrîn direnişinin üzerinden bir yıl geçti. Böylesi bir günde mücadele eden ve şehit düşen tüm arkadaşları saygıyla anıyoruz. Onların elde etmiş olduğu bu kazanımları savunacağımızın sözünü veriyoruz. Tişrîn’de verilen direnişe baktığımız zaman Türkiye ve çetelerin ellerinde olan tüm teknolojik imkanlara rağmen arkadaşlarımız burada mücadele ettiler. Çeteler hem karadan hem de havadan birçok teknikle halk ve QSD savaşçıları üzerinde bir savaş yürüttü. Bu baraj üzerinde verilen direniş halkın ve savaşçıların birlik olması halinde hiçbir saldırının amacına ulaşamayacağını gösterdi” diye belirtti.
Çetelerin büyük bir hayale kapılarak saldırdığını, saldırılara karşı halk ile savaşçıların büyük bir iradeyle direndiğini kaydeden Qaramox, “QSD, YPG-YPJ 13 yıldır bu toprakları, halkı ve demokratik ulus modelini savunuyor. Çeteler Tişrîn için farklı hayaller kuruyordu ve bu toprakları işgal edeceğini düşünüyordu” diye ekledi. Qaramox, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye ve çeteler Minbic gibi aynı şekilde bu barajı da ele geçirmek istediler. Halk, ‘Em ji mirinê mezintir in’ diyerek bu toprakları savundu. Göğüs göğüse yapılan bu savaşta direnişlerini gösterdiler. Buradan şunu çıkarabiliriz. İrade ve inanç, halk ile savaşçılar bir olduğu zaman bu toprakların verilemeyeceğini gösterdi. Bavê Teyar, Şehit Şiyar, Egid Roj ve şehit düşen diğer tüm arkadaşların nasıl destan yarattıklarını gördük. Yaşamını yitirenleri bir kez daha saygıyla anıyor, anıları önünde eğiliyorum.”
Tarihi bir direniş ortaya çıktı
Tişrîn direnişinde yaşananların anlatılamayacak kadar görkemli olduğunun altını çizen Qaramox, “Ne kadar konuşursak konuşalım o süreçte yaşananları anlatamayız. Cephede olduğumuz zaman halkın baraj üzerinde ‘Em li virin, QSD em in’ sloganları bize çok büyük bir güç ve moral veriyordu. Havadan halk vurulmasına, bombalar patlamasına rağmen geri adım atmadı. Bu biz savaşçılar arasında daha büyük bir moralin oluşmasına neden oldu” diye belirtti.
Halkın direnişe katılmasının kendilerine güç ve moral verdiğini ekleyen Qaramox, saldırıların amacına değindi. Qeremox devamında şunları söyledi: “Saldırıların amacı halkın elektriğini ve suyunu keserek onları açlığa mahkûm etmekti, fakat ortaya konulan direnişle bunun başarılı olmadığını gördük. Barajın stratejik konumu ortadadır. Halk hem suyundan, elektriğinden ve bölgedeki toprak ile yaşamını sürdürmektedir. Baraja yönelik saldırı salt bir toprak parçası olarak ele alınmaması gerekiyor. Baraj yoluyla halkı bastırmaya çalıştılar. Katliamlardan geçirmeye ve Önder Apo’nun halklara sunmuş olduğu demokratik ulus modelini hedef almaya çalıştılar. Halk Kobanê, Derîk, Qamişlo ve diğer kentlerden buraya gelerek savaşçılarına, çocuklarına destek oldu. Baraj direnişinde devrimci halk gerçekliğini gördük.”
Kirli savaş politikaları boşa çıkartıldı
Direnişin ilk anından itibaren Tişrîn barajında ve etrafında gerçekleşen direnişte yer alan QSD savaşçısı Zekeriya Elî, Tişrîn’de ortaya çıkan direnişe dair şunları ifade etti: “Baas rejiminin düşmesiyle birlikte Özerk Yönetim’in denetiminde bulunan alanlara yönelik saldırılar oldu. Gerçekleşen saldırı alanlarından bir tanesi de Tişrîn barajı ve çevresi oldu. Yaşamını yitiren arkadaşların vermiş oldukları mücadele sayesinde biz bugün buradayız. Burada yürütülen savaş çok ağırdı, teknikiydi. En ağır silahlar, keşif uçakları ile saldırı yapıldı. Ancak Tişrîn’de ortaya çıkan ruh, beraberinde özgürlüğü ve başarıyı da getirdi. Yürütülen tüm kirli savaş politikalarını boşa çıkardı. Saldırının olduğu ilk süreçte burada çok büyük bir ekip ile karşı konuldu. Yüzlerce saldırı oldu. Ancak arkadaşlar hiçbir zaman çetelerin hayalini kurduğu zaferi onlara tattırmadılar.”
Devrimci Halk Savaşı somutlaştı
“Halkın baraja gelerek direnmesi, bize çok büyük bir maneviyat kattı” değerlendirmesinde bulunan Elî, devrimci halk savaşına da dikkat çekerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Tişrîn’deki direniş devrimci halk savaşı gerçekliğini bir kez daha ortaya koydu. Halkın ve savaşçıların rolü ne olmalı bunu somut bir şekilde gördük. Barajda verilen şehadetler orada daha çok direnmemize neden oldu. Burada daha öncesinde 25 arkadaştan fazla kişi bulunmuyordu. Burada savaş başladığı andan itibaren Türkiye’nin keşif uçakları vurmaya başladı. Heval Ronahi’nin burada verdiği direniş ortadadır. Bu direniş bizim için çok büyük bir maneviyata neden oldu. Bazı yerlerde arkadaşlara bir ay boyunca yiyecek ulaştıramadık, çok az cephane ile direndiler. Bu zafer kolay kazanılmadı.”
Direnişte yer alarak şehit düşen savaşçıları andığını dile getiren Elî, “Şehit düşen Givara vardı. O tek başına düşmana büyük zararlar verdirdi. Halkın direnişiyle birlikte başarıyı da getirdik. Sadece buradaki savaşçıların aileleri değil tüm halkımızla birlikte direndik ve kazandık. Biz halk gelmeden önce de kendimize söz vermiştik, barajı bırakmayacaktık. Halkımız için her türlü savaşı vermeye devam edeceğiz. Şehitlerimize ve halkımıza verdiğimiz sözün arkasında duracağız” diye konuştu.









