‘Umut Hakkı’nın uygulanması çağrısı yapan Amed Emek ve Demokrasi Platformu, ‘Umut hakkı; barışın toplumsallaşması, çözüm sürecinin derinleşmesi ve demokratik siyasetin güçlenmesi açısından stratejik bir öneme sahiptir’ dedi
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, “Umut Hakkı”na ilişkin açıklama yaptı. Şêx Seîd Meydanı’nda gerçekleştirilen açıklamaya, bölge kentlerinden emekçilerinde olduğu çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada metni Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Serhat Kılıç okudu.
Açıklamada şunlara yer verildi:
“Türkiye’de barış ve demokratik çözüm arayışları açısından yeni bir dönemin kapısı, 1 Ekim 2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gerçekleşen ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran tokalaşma ile aralanmıştı. Bu gelişmeyi, 27 Şubat 2025 tarihinde yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı izlemiş; ardından örgütün fesih kararı, silahların yakılması yönündeki irade ve Meclis bünyesinde oluşturulan komisyon çalışmalarıyla süreç yeni ve kritik bir aşamaya taşınmıştır. Meclis’te kurulan komisyonun İmralı Adası’nda gerçekleştirdiği görüşme, meselenin artık inkâr ve güvenlikçi politikalarla değil; siyasal, hukuksal ve demokratik zeminlerde ele alınması gerektiğinin açık bir göstergesidir. Bu adım, barışa dair umutları büyütmüş ve sürecin başarıya ulaşması açısından yeni bir eşiğin aşıldığını ortaya koymuştur.
‘Sayın Abdullah Öcalan, Ortadoğu ölçeğinde siyasal aktördür’
Bu bağlamda altını özellikle çizmek isteriz ki; yüz yılı aşkın bir süredir devam eden Kürt sorununun yarattığı tarihsel tahribat ve elli yıllık çatışma hali, askeri yöntemlerle değil; güçlü bir siyasal irade, demokratik çözüm perspektifi ve toplumsal mutabakatla aşılabilir. Sayın Abdullah Öcalan, yalnızca Türkiye’de değil; Ortadoğu ölçeğinde de toplumsal barış, demokratik çözüm ve birlikte yaşam perspektifi geliştirmiş önemli bir siyasal aktördür. Son süreçte izlediği adımlar ve yaptığı çağrılarla Ortadoğu’nun çok katmanlı çatışma zemininde, halklar arasında barışı ve demokratik toplumu esas alan bir yaklaşımı bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye’de ve Ortadoğu’da süregelen çelişki ve çatışmaların sona erdirilmesi ve barışın yaşamsallaştırılması, açığa çıkan bu iradenin siyaset yapma alanının genişlemesiyle bağlantılı olacak ve çözümün önündeki engeller daha kolay aşılacaktır.
‘Eşit yurttaşlık temelinde yeni bir demokratik iklim inşa edilmelidir’
Bu noktada Umut Hakkı, basit bir hukuki düzenleme ya da bireysel bir talep olmanın çok ötesindedir. Umut Hakkı; barışın toplumsallaşması, çözüm sürecinin derinleşmesi ve demokratik siyasetin güçlenmesi açısından stratejik bir öneme sahiptir. Umut hakkının sağlanması, siyasal diyalog kanallarının açılması ve barışın kalıcı hale gelmesi için önemli bir adım olacaktır. Gerçek ve kalıcı bir barış; yalnızca silahların susmasıyla değil, aynı zamanda demokratikleşmenin derinleşmesi, hukukun evrensel ilkelerinin eksiksiz uygulanması ve siyasal dilin köklü biçimde değişmesiyle mümkündür. Toplumu kutuplaştıran, dışlayıcı ve düşmanlaştırıcı dil terk edilmeli; eşit yurttaşlık temelinde yeni bir demokratik iklim inşa edilmelidir.
Bizler Amed Emek ve Demokrasi Platformu olarak;
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağlayıcı kararları doğrultusunda, Sayın Abdullah Öcalan ve tüm siyasi tutsaklar açısından umut hakkının uygulanmasını ve demokratik siyaset koşullarının sağlanmasını,
- Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin şeffaf, katılımcı ve demokratik biçimde toplumsal rıza üreten adımlarla yürütülmesini, başta siyaset kurumu olmak üzere basın, medya, bürokrasi, spor ve tüm kamusal alanlarda toplumsal barışı zedeleyen dil ve usluptan vazgeçilerek, birlikte yaşam iradesini güçlendirici bir dilin benimsenmesini,
- Demokratikleşmeyi esas alan yasal ve siyasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini gerekli görüyoruz.
‘Barış halkların ortak geleceğidir’
Barış, yalnızca bir kesimin değil, tüm Türkiye ve Ortadoğu halklarının ortak geleceğidir. Emeğin, demokrasinin, özgürlüğün ve eşitliğin egemen olduğu bir Türkiye ve Ortadoğu mümkündür. Bunun yolu cesaretten, diyalogdan ve hakikatten geçmektedir. Kamuoyunu, tüm toplumsal ve siyasal kesimleri bu tarihsel sorumluluğa sahip çıkmaya; barış ve demokratik çözüm iradesini güçlendirmeye davet ediyoruz.”
Kaynak: MA








