Yaşadığımız yüz yıllar insanlığın dogmatik, doğaya ve kendi öz doğasına aykırı her türlü olumsuz düşünce ve otoritelerden kurtulduğu yeni bir çağ olarak düşünülmüştü. Hala kapitalist modernite sisteminin küresel, bölgesel ve yerel ölçekte yoğun sömürüsünün yaşandığı ve bu sömürüsünün yol açtığı savaşlar, yıkımlar, baskı ve katliamlar, bir bütün insanlık dramının olduğu bir dünya gerçekliğimiz var ve böylesi bir dünyanın düşünülen, kastedilen veya beklenen bir dünya olmadığı açıktır. Arzu edildiği şekilde bir dünyada yaşamıyoruz. İnsanlık maalesef kurtuluşa ermiş değil. Ama kurtuluştan uzak da değil. Yaşadığımız çağda insanlık kendi öz doğasına aykırı olan, toplumsal gelişmesine engel olan, bunu istismar edip sömürüye tabi tutan düşünceleri, bu düşüncelere dayanan yapılanmaları büyük oranda deşifre etmiştir. Çağımızda egemen sistemin yoğun kandırma, inandırma çabasına girmesinin, reklamcılığı azami şekilde geliştirmesinin nedeni toplum nazarında teşhir olmasıdır. Savunduğu fikir, sürdürmek istediği düzenin sömürü olduğu artık her yönüyle bilinmektedir. Bundandır ki yoğun bir perdeleme, kamufle etme çabasına girmektedir. Belki bu ve daha da esaslı nedenlerin sonucunda küresel kapitalist modernite sistemi, onun uyduları olan bölgesel ve yerel ulus-devlet statüleri, soykırımcı ve faşist yapılanmalar kendilerini bugüne taşıdılar. Hala insanlık üzerinde parazit gibi kendilerini yaşatıyorlar. Ama her geçen gün zayıflamakta ve günümüzde evrensel bir krizi yaşar duruma gelmiş bulunmaktadır.
Bir önceki dönemde halklar ve ezilen sınıflar, kurtuluşa öncülük eden ezilen toplumsal kesimler kendilerini binlerce yıldır insan zihniyetine ve yaşama tarzına hükmetmiş olan gelenekten kurtaramamışlardı. Bu içsel kurtuluşu sağlayamadıkları için dışarıdan kendilerini kuşatan egemen sistemden, onun sömürüsünden kendilerini kurtaramadılar. Bunu birçok önemli dönemden, toplumların deneyiminden, gerçekleşen devrimlerin vardığı sonuçlardan çıkarsamak mümkündür. Tüm bunların temelinde bu bağ vardır.
Yeni bir çağa girerken Kürt halkı içerisinde bulunduğu siyasal ve toplumsal koşulların sonucunda farklı bir tarihsel gelişme yaşadı. Çağın bugünkü sürecinde de yeni bir tarihsel misyonu üstlenme aşamasındadır. Bunun gerçekleşmesi durumunda yepyeni bir çağa girileceğini belirtmek yerinde olacaktır. Kürt halkının yürüttüğü mücadele, bunu sağlatan Kürt hareketi beklenen ama gerçekleşmeyen insanlık umutlarını gerçekleştiren bir rol oynamaktadır.
Çağın başlangıcında Kürt halkı inkâr ve imha politikalarına maruz bırakıldı. Kürt halkı bir soykırım sürecine alındı. Bugün Tayyip Erdoğan’ın yoktur dediği Kürdistan ülkesi parçalandı. Kürt halkına ve Kürdistan’a sömürge düzeni uygulandı. Buna dönük Kürt toplumundan gelen itirazlar şiddet ve komplolarla bastırıldı ve bu şekilde toplumsal kurtuluş sağlanamadı. Tüm bunların nedeni, Kürt halkının bu düzeyde bir sömürüye tabi kılınmasının nedeni esas olarak Kürt halkının içerisinde bulunduğu siyasal ve toplumsal koşullardı. Egemen dünya güçleri kendi menfaatleri çerçevesinde meselelere yaklaşmalarının, bölgeye hâkimiyetini kurma siyasetiyle hareket edip imkânlarını bunun için seferber etmesinin, bölgesel işbirlikçi sömürgeci güçlerin de kendilerini hegemonik güçlerin bu politikalarına yatırmalarının oluşturduğu siyasal koşullar ile Kürt halkının bir taraftan toplumsal kültürünün diğer taraftan egemen kesimlerinin siyasal şekillenişinin oluşturduğu toplumsal koşullar böylesi bir durumun ortaya çıkmasına neden oldu.
Çağın başlangıcında ve devamında toplumsallık ve halklar adına gelişen devrimler sonucunda oluşan diğer siyasi şekillenişler de küresel ölçekte beklenen sonuçları yaratmadı. Böyle olunca, kendisinden beklenen şekilde bir rol oynaması gerçekleşmeyince beklenenin tersine sonuçların çıkmasına yol açtı. Tarihin gelişimine katkısı gerçekleşmediği gibi, kendisi tarihe bir yük oldu. Bundan dolayıdır ki kısa süre sonra çözülme yaşadılar. Tüm bunların sonuçları bir şekilde Kürdistan’a yansıdı. Ve bu yansımalar olumsuz oldu. Kürdistan çekişmelerin daha çok yaşandığı bir alan konumuna geldi. Çağın sonunda insanlık yeni toplumsal sorunlarla, sosyal ve bilimsel gelişmelerle karşı karşıya geldi. Halklar ve ezilen toplumsal kesimler adına gelişen devrimler üzerinden şekillenen siyasi yapılar pekâlâ çözülüşe uğrarken kapitalist dünya sistemi de evrensel bir kriz sürecine girdi. Henüz tümden aşılmasa da artık ne olduğu iyice bilinen ve netçe istenmeyen bir durumu yaşamaktadır. İşte daha dün tüm dünyada kadınlar meydanlara indiler ve bu eşitsiz ve sömürgen düzeni ret ettiklerini bir kez daha açıkladılar. Şimdi Ortadoğu’da Kürt halkının öncülük ettiği yeni bir modernite denemesi yaşanmaktadır. Bu denemeyi boğma girişimlerine rağmen Kürt hareketinin direngen geleneği bunun önünü almaktadır. Bu boğmaya karşı gelişen direniş her yere yayılmış durumdadır. Şimdi büyük imtihan sürecini yaşamaktayız. Yeni dönemde Kürt halkının toplumsal ve siyasal koşulları şaşırtıcı bir şekilde kendisini avantajlı bir konum getirmiş bulunmaktadır. Bu durum anlaşıldığı oranda doğru adımlar atılabilir ve sonuç alınabilir.