Osman Baydemir’in belediye başkanı olduğu günlerdi. Sümer Park’taki tesislerde yerel yönetimlerle ilgili birkaç gün sürecek bir konferans vardı. Diyarbakır Belediyesi’nin ev sahipliğinde. Ben yine haber peşinde yolum oralara düşmüş, toplantıyı izliyorum.
O arada 7-8 yaşlarında bir çocuk geldi. Görevliler ‘Osman başkan’la görüşmek istediğini söyledi. Kimse nedenini sormadı. Hemen ‘Osman başkan’a haber verildi. Biraz sonra ‘Osman başkan’ çıkageldi ve ikisi iki arkadaş gibi kendi aralarında konuşmak üzere bizden uzaklaştılar. Ne konuştular bilmiyorum, ‘Osman başkan’ misafirini yolcu ettikten sonra toplantıya geri döndü. Bu olay Kürt belediyelerine dair bir imge olarak kaldı hafızamda.
HDP eşbaşkan adaylarının belediyelerle ilgili planları ve projelerine ilişkin açıklamalarını okurken, bu olayı hatırlıyorum. Eşbaşkanlar ‘Belediyeyi karakol olmaktan çıkaracağız’ diyorlar. Çünkü kayyumlar atanır atanmaz, çelik zırhlılarla çevirdiler belediyeleri, kapılarına elleri tetikte askerler-polisler diktiler. Artık elle ve metal detektörlerle aramayı göze almadan kimse belediye binalarına yaklaşamaz oldu.
Belediye adı üstünde beldenindir. Hükümet Konağı’ndam farkı belde insanlarının rahatça girip çıktığı yerler olması. En azından böyle olması gerekir. Belediyelerin asker-polisle korunması, bariyerlerle çevrilmesi Kürtlere küfür gibi geldi. Belediyelerin tarihinde ilk kez belediye başkanı ihracı yaşanıyor. Hangi partiden seçilirse seçilsin, şu ya da bu şekilde tanıdık olurdu belediye başkanı. Vali-Kaymakam bir yana belediye başkanının da Ankara’nın adamı olması, Cumhuriyet döneminde bile bu kadar yaygın yaşanmamıştı.
Beklenirdi ki devlet kayyum atadıktan sonra kendi savunduğu hizmet politikalarını uygular, kentlerin temel sorunlarını çözer ve buradan hareketle siyasi bir taban yaratır. Ama hiçbir kentteki kayyum böyle bir işe girişmedi. Kentin büyük yatırım gerektiren altyapı yatırımlarına el atmadılar. Sadece halkın ‘göz boyama’ olarak nitelediği ışıklandırma, asfalt ve kaldırım çalışması yaptılar. (Bu işleri bile Kürtlere yaptırmadılar, Kayseri’den, Elazığ’dan Konya’dan getirdikleri müteahhitlere yaptırdılar.) Atandıktan bugüne kayyumların haklarında yolsuzluk söylentileri bitmedi. Kayyumların önemli bir özelliği ise atandıkları ilk günden itibaren isimlerinin yolsuzlukla birlikte anılması. Yolsuzlukları Sayıştay raporlarına bile girdi, belgeler yayınlandı yolsuzluklarına dair. Hatta bazıları bakanlık tarafından ister istemez görevden alındı. Yani itibarları sıfırın altında seyrediyor. AKP-MHP ittifakının gösterdiği adaylar kim olursa olsun kayyum gözü ile bakılıyor. Hemen hepsi vali, vali yardımcısı ve kaymakamlardan oluşan kayyumlar, seçim süreci ile birlikte devletin bütün imkânlarını AKP-MHP ittifakı için seferber ettiler. Böylece devlet bir kere daha kendi yasalarını çiğnemiş oluyor, adil ve eşit bir seçim ilkesini en hafif deyimle zedeliyor.
Devletin kayyumlar eli ile yürüttüğü bütün bu politikalar, HDP oylarını konsolide etti. Kayyum siyaseti Kürdi partiler arası ittifakı körükledi. Belli ki tarihte ilk kez 8 Kürt siyaseti birlikte seçimlere girme kararı aldı. Bu rakam da birçok motivasyon yarattı.
Yeniden kayyum atanabilir mi?
Bütün bunlardan sonra en sık sorulan soru, HDP’nin kayyum atanan belediyelerini geri alması durumunda sonucun ne olacağı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyelerin HDP tarafından tekrar alınması halinde buralara yeniden kayyum atayacağını söylüyor. Kürt siyasetçiler “Bir dakikalığına bile olsa o belediyeleri yine alacağız ve AKP’ye, kayyuma meşruiyet vermeyeceğiz. Sonrasında ne yaparlara yapsınlar” gibi yanıtlar veriyor. Bunlar fevri çıkışlar değil, hem hükümetin hem de kayyumların tutumu Kürtlerde böyle bir ruh hali yaratmış durumda. Sonucu bu ruh hali belirleyecek.
Kürt bölgesinde yapılan kamuoyu yoklamaları ise HDP’nin kayyum sürecinden güçlenerek çıktığını gösteriyor. 31 Mart seçimlerinde HDP daha önce kazandığı belediyeleri geri aldığı gibi, en az 20 ilçede daha belediye başkanlığını kazanacağını gösteriyor. Bu sonuç kayyum siyasetinin Kürt illerinde hiçbir karşılığı olmadığını gösteriyor. HDP kazandığı belediye sayısını artırır ve belediyeleri yüksek bir oy oranı ile alırsa, tekrar kayyum biraz zor atanır. Zaten Kürt siyasetçiler, bu seçimlerde hedeflerinin bir daha kayyum sistemine başvurulmasını engelleyecek bir sonuç almak olduğunu söylüyor.