HDP’nin İstanbul’da seçime girdiği ilçelerde yoğun bir çalışma sürüyor. Seçime girilen ilçelerden Sultanbeyli ve Ümraniye’de seçim sürecini izledik. HDP’nin Sultanbeyli’de seçimi almaya odaklandığı halkın ilgisinden anlaşılıyor
Seçim İzlenimleri-Yusuf Gürsucu/İstanbul
Sultanbeyli’nin merkezi gündüz vakti hem de mesai saatleri içinde öyle kalabalıktı ki şaşırdım. Adeta iğne atsan yere düşmez denebilecek kadar bir insan seli bir oraya bir buraya akarken, esnaf ise kan ağlıyordu. Bu insan kalabalığı beni şaşırttı ancak bu kalabalık Türkiye’de son dönem katlanarak artan işsizliğin sadece Sultanbeyli’de ortaya çıkan uzantısıydı. Bazı insanlara seçimlere yönelik sorular yönelttim. Önce niye soruyorsun gibi bakışlarla karşılaştım ancak konuşup derdimizin ne olduğunu aktarınca, insanlarda bir rahatlama ortaya çıktı. Ve içlerini dökmeye başladılar. Yıllar boyu AKP’nin kalesi olan Sultanbeyli’de artık kalenin sıvalarının iyice dökülmeye başladığı ve sırada tuğlaların yıkılması olduğu ifadelerden anlaşılabiliyordu.
HDP’ye yönelim geçmişe göre fazla
İlçenin ana caddesindeki mağazalarda o kalabalığa rağmen hemen hemen hiçbir müşterinin olmaması dikkatimi çekti. Müşterisi olan tek esnaf kesimi ise aparatif yiyecek satan işyerleriydi. Konuştuğum insanların tamamı işsizlik ve geçim derdinden yakınırken bu durumun bağını iktidarla kurmaktan da pek geri durmadılar. HDP’ye oy vereceğini açıkça belirten bazı yurttaşlar ise yaşanan sürecin çok farkındaydılar. İzlenimlerim, HDP’ye yönelimin geçmiş seçimlere göre çok daha fazla olacağı yönünde. Sultanbeyli’nin neredeyse tamamı muhafazakar insanlardan oluşan bir nüfusa sahip. Bu nüfus içinde ise Kürt halkı ağırlıklı olarak yer alıyor. Bu Kürt nüfus içinde geçmiş yıllarda AKP’ye oy veren azımsanmayacak sayıda insan olduğu ifade edilirken, bu seçimlerde ise bu durumun ciddi oranda değişeceği dilendiriliyor.
Stantlar sinek avlıyor
İlçe merkezinde hemen her partinin seçim stantları yer alıyordu. HDP’nin seçim standı pek boş kalmazken MHP standı sinek avlıyor, CHP standı ise MHP’den farksızdı. Saadet Partisi standı ise biraz daha hareketliydi. Stant görevlileriyle yaptığım sohbette seçimlerden beklentilerini Allah’a havale ettikleri izlenimini edindim. Biz adayımızı çıkardık, projelerimizi ortaya koyduk artık geri kalan halkın teveccühü bağlamında sözler ettiler. CHP standında ise gelen gidenle konuşulan tek şey büyükşehir seçimiydi. Sultanbeyli’de açtıkları standın ilçe belediyesi seçimlerini içermemesi bir tercih miydi bilmiyorum. Ancak büyükşehir seçimlerine yönelik olarak HDP’nin büyük bir seçmen kitlesinin Sultanbeyli’de olduğu ve büyükşehirde CHP’yi destekleyecekleri türünden sohbetler dikkat çekiyordu. HDP standına çocukların ilgisi ise her yerde olduğu gibi yoğun.
Akdoğan faktörü Sultanbeyli’de
HDP’nin çalışma temposu ise oldukça hızlı. Bu hızlılığı yaratan faktörler ise ilçe eşbaşkanları ve Belediye Eşbaşkan Adaylarının çalışkanlığı ve önderlikleri ile ilgili olabileceği izlenimi edindim. Belediye Eşbaşkan Adayı Nihat Akdoğan’la kalabalık bir masa etrafında uzunca sohbet etme olanağı buldum. Sayın Akdoğan’ın bölgeye yabancı biri olmasına karşın kısa sürede Sultanbeyli’yi yerli halktan daha iyi çözdüğünü gördüm. Sultanbeyli’ye tamamen hakim olduğunu ilçeye yönelik yaptığı çözümlemeler üzerinden anlamak mümkündü. Seçim çalışmaları bağlamında yaptığı ziyaretlerden verdiği örnekler ise dikkat çekiciydi.
HDP’ye ilgi yoğun
Akdoğan, bir Rizeli yurttaşla yaptığı sohbeti aktardı. Akdoğan’ın elinden çok içten bir şekilde ellerinden tutup sohpet eden Rizeli yurttaş bir başka Rizelinin gelip ‘bunlar vatan haini, niye bunlarla konuşuyorsun’ sözlerine ‘sen ne diyorsun’ diyerek ciddi tepki göstermesi Akdoğan’ı çok mutlu etmiş. Akdoğan’a göre bu durum Cumhurbaşkanı’nın her gün TV’lere çıkıp HDP’yi ‘terörist’ olarak göstermeye çalışmasının eskisi kadar alıcı bulamadığına işaret ediyor. Akdoğan, ekonomik krizin bu kadar derin olduğunu İstanbul’da yaptığı çalışmalar sırasında gördüğünü belirtti. İlçede kurulan Perşembe Pazarı’nda krizin hangi boyutta olduğunu net olarak ortada olduğun belirten Akdoğan, “Ben buradaki krizi görünce Hakkari’de yaşanan krizi bıraktım artık” dedi. Akdoğan, İstanbul’da krizin çok derin biçimde yaşandığını, esnafın pazarda ya da dükkânında aldığı malları zararına satmaya çalıştığını ve 31 Mart seçim sonrası yaşanan krizin boyutunun çok daha fazla can yakacağını ifade etti. Eşbaşkan Adayları ve partililerin geçmiş seçimlerde aldıkları oyu rahatlıkla aşacaklarını ve seçimi almaya odaklandıklarını belirtmeleri, çalışmalardaki motivasyonu artırdığını gösteriyordu.
Ümraniye’nin merkezi de aynen
Sultanbeyli gibi taşa betona boğulmuş durumda. Bırakın yeşili bir karış toprağı bile görmeniz mümkün değil. Ümraniye’de olduğum gün yağmur yağacakmış gibi soğuk bir hava vardı ve ben yağmur yağarsa bu suların toprağa değemeyecek olmasını düşünürken, inanın içim acıdı. Ümraniye dünyanın en kötü yönetilen ilçelerinden biri olmalı. Kötü derken elbette kötülükleri halka ve doğaya yönelik, çünkü yönetenlerin ve çevresindeki çıkar çevrelerinin kendilerine bir kötülükleri olduğunu düşünmüyorum. İstanbul’un her yerinde olduğu gibi Ümraniye’de de ‘çevrecinin daniskası’ bir anlayışla hareket ettiklerini görmemek mümkün değil.
En büyük sorun işsizlik
Ümraniye’nin merkezinde yine esnafın durumunu gözlemeye çalıştım. Sultanbeyli’ye göre bir tık daha fazla hareket vardı. Bir işyerinin karşısında bir süre giren çıkanlara baktım ve içeri girip birşeyler bakıp tekrar çıktıklarını izledim. Türkiye’de yaşanan krizin burada da yoğun bir biçimde hissedildiğini anlamamak mümkün değil. Mesai saatleri içinde binlerce kişi Ümraniye merkezde gezip duruyordu. Bir kişiye bu durumu sordum, bu kalabalık neden diye? “Abi, iş güç yok evden dışarı çıkıp iş bulabilir miyiz umuduyla birkaç yere uğramak, İŞ- KUR’a gidip acaba bir haber var mı falan diye bakmak, sonra mahallede kahveye gidip, oyun oynayanları izledikten sonra bir çay bile içemeden eve eli boş dönmek dışında bir şey yapamıyoruz” sözleri, kuru kalabalığın nedenini ortaya koymaya yetiyordu.
AKP kıraathanesi!
Burada da partilerin stantlarına uğradım. AKP’nin kurduğu büyük çadırın kapısına kadar geldim ama içeri girmek içimden gelmedi. Şöyle bir içeriye baktım, onlarca masa ve hemen her masada birileri oturup çay simit yediklerini gördüm. AKP’nin büyük projelerinden biri olan ‘Millet Kıraathaneleri’ böyle bir yer olmalı diye düşündüm. Kurdukları çadırın girişinde yazan ‘cafe’ ibaresi tam karşılığını bulmuş ve karnı acıkanın bir simit ve çay içmek için uğradığı ‘millet kıraathanesini’ oya devşirme amaçlı olduğu anlaşılabiliyordu. Ayrıca yüksek sesle tek millet, tek bayrak, tek bilmem ne vb. lafları eden Erdoğan’ın bağıran sesi çadırın çevresinden hemen uzaklaşmamı sağladı. İktidarın yanaşması MHP’nin ise kurduğu çadırda birkaç kişi çay içiyordu. Saadet, CHP ve diğer parilerde benzer bir durumdaydı. HDP standı da pek farklı değildi burada. Ümraniye’nin merkezinde yoğun bir kalabalığa rağmen halkın pek seçimle ilgili olmadığı izlenimi edindim.
Kadriye Doğan etkileyici
Daha sonra HDP propaganda aracıyla Ihlamur Kuyu Mahallesi’nde esnaf gezisine katıldım. HDP Ümraniye Belediyesi Eşbaşkan Adayı Kadriye Doğan çok sıcak ve candan samimiyeti ile her girilen esnaf dükkânında ilgiyle karşılandı. Cadde boyunca her iki yönde bulunan onlarca esnaf dükkânlarının tamamını ziyaret eden Doğan’ın özgüveni yüksek olarak esnafla kurduğu diyaloglar etkileyiciydi. Ihlamur Kuyu’da HDP seçmen sayısı azımsanmayacak düzeyde ancak esnaf ziyaretlerine mahalleden katılımın az olması biraz moral bozucuydu.
‘Özgürlüklerin önü HDP ile açılır’
Bugüne kadar kanunsuzlukta ve hukuksuzlukta sınırların iktidar yararına ortadan kaldırıldığı bir dönemin daha olmadığını belirten Doğan, “HDP’e hiç alışık olmadıkları bir parti ve HDP’den korkuyorlar ve korkmakta haklılar, çünkü alternatif bir yaşamı sadece HDP öneriyor ve HDP’siz bir gelecek hayal etmek artık imkansız. Türkiye ancak HDP ile rahatlar ve özgürlüklerin önü açılır” diye belirtti. Doğan son olarak bu yerel seçimlerde vicdanı olanların HDP’yi destekleyeceğine ve bu seçimden de parti olarak büyüyerek çıkacaklarına inandıklarını söyledi.
İlçenin yüzde 70’i yoksul
Eşbaşkan Adayı Kadriye Doğan’la yaptığımız sohbette Ümraniye’yi iyi tanıdığını gösterdi. Ümraniye’nin yüzde 70’inin yoksul kesimlerden oluştuğunu belirten Doğan, bu grubun içinde Kürtlerin köylerden zorunlu göçle gelenlerin de azımsanmayacak sayıda olduğunu söyledi. Yüzde 70’in içinde AKP’ye yönelimin fazla olduğunu, bunun en temel nedenlerinden birisinin de hem dini yalan propagandalardan etkilenmeleri hem de kömür vb. aldıkları bazı yardımlarda yönelimin temelini oluşturuyor. Doğan, HDP’nin en son genel seçimde Ümraniye’de alınan 42 bin oyu bu seçimde yükseltmeyi amaçladıklarını söyledi.