Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine başlayan binlerce eylemcinin hayatı risk altında. MTO Eşbaşkanı Dr. Etem, eylemcilerin taleplerinin bir an önce karşılanması gerektiğine vurgu yaptı
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi eylemi 155 gündür devam ediyor. Güven’in ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun başlattığı açlık grevi eylemi 117. gününe girerken, 1 Mart itibariyle tüm cezaevlerine yayılan eylemler de sürüyor.
Şimdiye kadar 7’si tutuklu 8 kişi tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Açlık grevi eylemleri Güven ve cezaevleriyle sınırlı kalmadı. Irak Federe Kürdistan bölgesi’nde bulunan Hewler’de aynı taleple Nasır Yağız 142 gündür açlık eyleminde. Strasbourg’ta gazeteci ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu 14 kişi ve Birleşik Krallık Galler Bölgesi’nde İmam Şiş’in başlattığı açlık grevi eylemi 116. gününde. Yine Kanada’nın Toronto kentinde açlık grevi eylemine başlayan Yusuf İba’nın eylemi ise 90. gününde devam ediyor. Dünyanın bir çok yerinde ve bir çok kesim tarafından eylemcilerle dayanışma mesajları ve eylemleri artarak devam ederken, tutuklu aileleri Gebze Kadın kapalı cezaevinde önceki gün süresiz dönüşümlü oturma eylemi başlattı. Tüm bunlar yaşanırken hükümet kör, sağır, dilsizi oynamaya devam ediyor.
Eylemcilerin sağlık durumları son derece riskli bir döneme girmişken Mardin Tabip Odası, konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu. Birçok cezaevinde yaklaşık 7 bin tutuklunun girdiği açlık grevi eylemleri sürerken, bu cezaevlerinden biri olan Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’de kalan 9 tutuklu 95 gündür, aralarında gazeteci ve siyasetçilerin de bulunduğu 133 tutuklu ise, 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde. Açlık grevindeki bu tutukluların sağlık durumlarını takip etmek için bugüne kadar birçok kez ilgili kurumlara başvurularda bulunan Mardin Tabip Odası, başvurulara yanıt alamadı.
Açlık grevine başlayan ilk grupta yer alan kişiler için oldukça riskli bir dönemin başladığına dikkat çeken Dr. Derya Etem, cezaevinde açlık grevindeki tutukluların sağlık durumuna dair edindikleri şu bilgilerini paylaştı: “Karın ağrıları var. Kas spazmı var. Kanlı ishal bildirimi var. Ciltte kuruluk belirtisi bildirilmemiş ama sivilcelenme diye tabir ettikleri yaralar çıkmış. Ateş takiplerinde ve tansiyon takiplerinde şu an bir sorun yok. Ama 90’ıncı günden sonra biliyoruz ki; bağışıklık sistemi giderek zayıflıyor.”
Wernicke Korsakoff riskli başladı
Dr. Etem, açlık grevlerinde yüzde 17 oranında B vitamini komplekslerine bağlı olarak Wernicke Korsakoff sendromu ortaya çıkması riski olduğunu da hatırlattı. “Bu sendrom geliştikten sonraki hayatta kalım oranı oldukça düşük. Hayatta kalınsa da çok ciddi bir beyin fonksiyonu bozukluğu ile hayatta kalınıyor” diyen Etem, Wernicke Korsakoff ile birlikte yaygın olarak karşılarına çıkabilecek bir diğer tehdidin ise, enfeksiyon olduğunu belirtti. Etem son olarak her an ciddi yaşamsal risklerle karşı karşıya olunduğuna dikkat çekerek, eylemcilerin talepleri konusunda bir an önce görüşmelerin başlaması gerektiğini kaydetti.
50’den sonrası kritik aşama
Açlık grevi eylemlerinde 50’li günlerden sonrasının “kritik aşama” olarak nitelendirildiğinin altını çizen Etem, bu saatten sonra karşılaşılabilinecek olası sağlık risklerini şöyle sıraladı: “Erkeklerde yüzde 20, kadınlarda yüzde 30’a varan bu yağ oranı azaldıktan sonra depo yağlar da tükendikten sonra protein yakımı başlıyor. Kas yakımı da eşlik ediyor buna. Elektronik dengesi dediğimiz denge bozuluyor. Böbrek fonksiyonlarında bozulma oluyor. Kalp ritmi bu elektronik dengesizliğine eşlik ederek, bozulmaya başlıyor. Kanın bağışıklık hücrelerinde sayısal olarak bir azalma oluyor. Sonuç olarak da enfeksiyonlara eğilim artıyor. Tutukluların bir arada bulunmaları, dışarıdan gideceklerin maske takmaları, açık görüşe çıkarken mahpuslara da maske vermeleri, el dezenfektanının çok sıklıkla kullanılması gerekir.” Etem, açlık grevi eylemcilerin sayısının binleri aştığına ve kontrol edilemez hale geldiğine vurgu yaparak, “Sivil toplum kuruluşları ile sağlık örgütlerinin gözlem yapmalarına izin vermenin zamanı geldi geçiyor. Bir an önce Adalet Bakanlığı’nın bu taleplerle ilgili görüşmeleri başlatması, sağlık açısından ve can kayıplarının olmaması bakımından çok önemli” diye konuştu.
‘Çocuklarımızın talebini kabul edin’
İzmir Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutulan iki eli olmayan Ergin Aktaş, Öcalan’a uygulanan tecride son verilmesi talebiyle 2 Mart’tan bu yana açlık grevinde. Aktaş’ın sağlık durumu hergeçen gün daha da kötüye gidiyor. Aktaş’ın son bir aydır halsizlik, yüksek ateş, sayıklama, iştahsızlık, öksürük, ağızda kanama, nefes darlığı, göğüs kafesinde yanma ve sıkışma, gibi şikayetler yaşadığı belirtildi. 26 Mart’tan bu yana tek kişilik hücrede olduğu için verilen tüm limonları bölemediği kaydedildi. Anne Fatma Aktaş, oğluna verilen iletişim cezasından dolayı telefonla dahi görüşemediklerini dile getirdi. “Oğlum bir şey yiyemiyor” diyen Anne Aktaş, “Çocuklarımızın taleplerinin kabul edilmesini istiyoruz. Onların taleplerinin arkasındayız. Ne yemek yiyebiliyoruz ne çay içebiliyoruz. Allah kabul etmesin” dedi.
Tahliye olan tutuklular açlık grevine devam ediyor
Cezaevlerindeki açlık grevi eylemleri devam ederken tahliye olan tutuklular da eylemlerini evlerinde devam ettiriyor. Özgürlükçü Demokrasi gazetesi ve Gün Matbaacılık’a 28 Mart 2018’de İstanbul 7’nci Sulh Ceza Hakimliği tarafından atanan kayyum sonrası tutuklanan 21 kişiden biri olan matbaa çalışanı İhsan Sinmiş’e (55), cezaevinde başladığı süresiz dönüşümsüz açlık grevini evinde sürdürenler arasında. Sinmiş, Silivri Cezaevi’nde başladığı eylemi, tahliye sonrası İstanbul Küçükçekmece’de bulunan evinde sürdürüyor. Eyleminin 42. gününde olan Sinmiş, “Devleti yönetenler, yazarlar, çizerler, gazeteciler, insan hakları savunucuları artık buna yeter desin. Daha nereye kadar bu gidecek. 8 insanımızı kaybettik. Artık daha farklı cezaevlerinde daha fazla cenaze çıkmadan herkesin buna duyarlı olması lazım. Bu tecrit kalkmadan hiçbir insan bu görevi bırakmaz. Nereye kadar gidiyorsa oraya kadar gideceğiz.”
Herkes sesini yükseltmeli
HDP Diyarbakır İl Örgütü binasına 8 Mart günü yapılan baskında gözaltına alınıp tutuklananan Salih Tekin de, 5 Nisan’da tahliye edildikten sonra da açlık grevini evinde sürdürme kararlığında. Tekin, “Burada toplumun buna ses olması gerekiyor, çünkü bir kişiyi ilgilendiren bir durum değil, tüm toplumu ilgilendiren siyasi bir taleptir. Bir vekilin çaresiz kalıp bedenini açlığa yatırması, bu ülke için, bu toplum için bir utançtır” diye konuştu.
Aykul’a ‘zorla müdahale’ tehdidi
Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde açlık grevinde olan Cengaver Aykul’a 3 ay açık ve kapalı ziyaretçi yasağı verildi. Sağlık Banalığınca görevlendirilen doktorun, Aykul’u eylemini bırakmaya zorlandığı, aksi halde müdahale edileceği iletildi.
Barış Anneleri Ektiren’i ziyaret etti
Tecridin kaldırılması için 15 Ocak’ta Bakırköy Cezaevi’nde açlık grevine başlayan Gurbet Ektiren, 8 Mart’ta tahliye edilmişti. Eylemini Mardin Derik’teki evinde sürdüren Ektiren’i, Barış Anneleri Meclisi Diyarbakır Şubesi üyeleri ziyaret etti.
İsveç Parlamentosu önünde eylem yapıldı
Tecridin kaldırılması için önceki gün Stockholm’de açlık grevini sürdüren eylemciler, İsveç Parlamentosu’nun önünde eylem yaptı. Eylemciler, İsveç Parlamentosu’nun tecritin kaldırılması için girişimde bulunmasını talep etti.
Gençler SWR içinde tecridi protesto etti
Almanya’nın Maiz kentinde gençler, SWR’de eylem düzenlendi. SWR’in içinde düzenlenen eylemde Öcalan’a yönelik uygulanan ağırlaştırılmış tecrit protesto edildi ve açlık grevi direnişlerine dikkat çekildi.
Kaldığımız yerden devam
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevinde olan tutuklulara destek olmak için Gebze M Tipi Kadın Kapalı Cezaevi önünde tutuklu aileleri, önceki gün başlattıkları süresiz-dönşümlü oturma eylemine devam ediyor. Önceki gün ailelerin eylemine müdahale eden polis 6 kişiyi gözaltına almıştı. Gözaltındaki 6 kişi, emniyet ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Serbest bırakılan aileler yaptıkları açıklamayla ne olursa olsun tecrit kaldırılana kadar eylemlerine devam edeceklerini duyurmuştu. Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi de açıklama yaparak şunları söyledi: “Gebze Cezaevi önünde yapılmak istenen tutuklu ailelerin süresiz-dönüşümlü nöbet tutma eylemi, bu akşam yapılan ikinci gözaltı operasyonuyla kırılmak istenmiştir. Fakat ailelerimiz eylemlerini devam ettirmekte kararlıdırlar. Gözaltına alınan 6 annemiz emniyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştır. Kaldığımız yerden Gebze Cezaevi önünde nöbet eylemimize devam edeceğiz. Bütün halkımız, sol-demokrat Türkiye halkı, aydın ve yazar herkesin dayanışmamızı büyütmek için eylemimizi sahiplenme çağrısında bulunuyoruz.” Öte yandan Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde de önceki gün akşam saatlerinde kadınlar tecridin kaldırılması talebi ve açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla yürüyüş yaptı. Alkışlar ve zılgıtlarla yürüyüşe başlayan kadınlar, “Leyla Güven onurumuzdur” ve “Amed uyuma zindanlara sahip çık” sloganları attı.
HABER MERKEZİ