• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
9 Ağustos 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Vakit tamam-Welat Kürecik

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
24 Nisan 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Adolf Hitler’in en güvendiği adamı ve propaganda bakanı olan Gobbels’in çok meşhur bir sözü vardır. Gobbels derki; “Yalan söyleyin elbet yalanınıza inanacak birileri vardır”. Bu söz her ne kadar Gobbels’ ait olsa da aslında bir zihniyetin anonim ürünüdür. 20. yüzyılın dünyasının siyasi trendi, “Toplum mühendisliği” olmuştur. Dünya üzerinde kendini farklı kutuplar olarak tanıtan ne kadar güç var ise hepsi bir şekilde bu trende bulaşmıştır. 20. yüzyılın süper güçleri ve süper güç adayları, afişler, filmler, hatipler gibi yöntemlerin aracılığıyla toplumları güdülecek koyunlar olarak ele almışlar ve bir makinenin çarklısıymışcasına o toplumları istedikleri yönde sürükleyebileceklerini idia etmişlerdir.

Bu, “Toplum mühendisliği” kapsamında en geniş çaplı projeleri geliştiren ve en başarılı güç olan ise, hemen hemen mühendisliğin her alanında güçlü girişimleri olan Almanya olmuştur. Uygulanan bu yöntemin sonuçları ise herkes tarafından bilinmektedir. Tek kelime ile anlatmak gerekirse başta Almanya’da olmak üzere dünyada, “Toplum mühendisliğinin” sonucu felaket olmuştur. Çünkü toplumlar asla bir makine değildirler. Toplumlar bir makinenin aksine duymakta, görmekte, anlamakta ve belki de hepsinden daha da önemlisi hissetmektedir. 20. yüzyılın iletişim imkânlarının günümüzdekinden geride olmasına rağmen “Toplum mühendisliği” çabaları dönemin toplumları üzerinde başarılı olamamıştır.

Bugün dünya o çabalar içinde olan süper güçlerin öngörüleri aksine şekillenmiştir. Toplumları “kitle” olarak ve ekseri biçimde yönlendirilebilecek bir oluşum olarak gören güçler yanılmışlar ve kaybetmişlerdir. Çünkü toplumlar bin yılların tecrübe birikimleriyle ayakta dururlar ve çıkarlarına göre hareket ederler. Dünyadaki her canlı oluşum gibi toplumlar da yaşamını sürdürme eğilimindedirler. Bu yüzden toplumların geleceğini öngörmeyi başaranlar hakikatin tarafını tutanlardır. Çünkü hakikat, hakikat olduğu için doğası gereği, değiştirilemezdir. Toplumlar yalanlar ile idare edilemezler.

Bir kere size tabi oldular diye sizinle her yolda yürümezler. Birgün yalanlarınıza yeter, size ise vakit tamam derler. Bu saatten sonra ise önemli olan doğru zamandır. İşte bu yüzdendir ki İtalya’yı Roma’nın ihtişamlı günlerine döndüreceğini söyleyen Mussolini, Loreto Meydanın’da yine İtalyanlar tarafından linç edildi. Almanya’da işsizliği bitireceğim vadi ile iktidar olan Hitler ise Berlin Muhaberesinde Sovyet tanklarından daha çok artık ona inanmayan inançsız Alman halkı tarafından yenildi.

İkinci Dünya Savaşı’nın kaybedeni “Toplum mühendisleri” olurken kazananı ise ülkesini savunan partizanlar oldular. Ne tesadüftür ki, tarihin sayfaları her zaman ileriye giderken, faşizmin ve bir numaralı aracı “Toplum mühendisliğinin” yahut özel savaşın tarihi ise her zaman tekerrür etmektedir. Faşizmin tarihi tekerrür ederken değişen ise yenilgi biçimleridir. Her birinin yenilgisi kendine özgüdür. Erdoğan 31 Mart’ta klişe bir deyimle sonun başlangıcını yaşamıştır. Seçimin kaybeden tarafı Erdoğan ve partisi olduğu kadar, AKP’nin medyası olmuştur. Bununla da kalmayıp, asıl kaybeden yıllar öncesinde zaten kaybetmiş olan onların “Toplum mühendisliğidir.” Erdoğan, önceki yenilgilerini kaderin cilvesi zannetmiş ve bir kez daha şansını denemiş, uzun yıllar Türkiye halklarını kör, sağır, dilsiz ve akılsız zannetmiştir. Aç ve açıkta olan Türkiye’yi, güçlü Türkiye diye yutturabileceğini farz etmiştir. Oysa tarih yazı tura atmaz. İktidar açısından, 31 Mart seçimlerinin doğruladığı yegane şey ise Gobbels olmuştur. Ancak tek bir farkla; “Yalan söyleyin elbet yalanınıza inanacak birileri vardır. Kimse inanmazsa kendiniz inanırsınız.”

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Yeni anayasa tartışmaları ve DHP’nin sorumluluğu

Otoriterleşme, çürüme, yozlaşma

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Önce merkezi sınavlarda ortaya çıkan şaibeler, ardından akademide tez çalışmalarının -para karşılığında- başkalarına yaptırıldığı haberleri ve şimdi de diploma ve...

Hak savunuculuğunun bedeli!

Neyimiz sahte değil ki?

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Sahte belgeler, diplomalar rezaleti iktidarı hiç de şaşırtmış gibi görünmüyor. Sözcüsünün, “dünyanın her yerinde görülebilecek bir şey!” diyerek normalleştirmeye çalışması...

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Kritik adım, kırılgan umut

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

5 Ağustos 2025, Türkiye siyasi tarihinde yıllardır devam eden derin bir sorunun çözümü için yeni bir başlangıç umudunun doğduğu tarih...

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Olanlara ‘Fransız kalmak’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Ağustos 2025

Cumhuriyet Gazetesi’nin köşe yazarlarının büyük çoğunluğu TBMM’de adı konulan süreci başarısızlığa uğratabilmek için, “kardeş” gazetelerin, Sözcü’nün, Nefes’in köşe yazarlarıyla bir...

Yalnız ekonomi mi?

‘Terörsüz Türkiye’ ama nasıl?

Yazar: Yeni Yaşam
8 Ağustos 2025

‘Terörsüz Türkiye’ kulağa hoş geliyor ama alt yapısı nasıl olacak. Komisyon çalışmaları daha yeni başladı iyi güzel de bu çalışmalar...

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu: Ontolojik bir dönüşümün eşiği

Yazar: Yeni Yaşam
8 Ağustos 2025

Yüzyılı aşan inkâr ve imha siyasetlerinin ardından, Türkiye tarihinde ilk kez Kürt meselesinin çözümünü demokratik bir çerçeveye oturtan "Milli Dayanışma,...

Sonraki Haber

1915 soykırımdır!-Eren Keskin

SON HABERLER

Hüseyin Deniz’in anısına!

Hüseyin Deniz’in anısına!

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Yeni anayasa tartışmaları ve DHP’nin sorumluluğu

Otoriterleşme, çürüme, yozlaşma

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Kapitalist Modernitenin eleştirisi üzerinden Demokratik Modernite’nin kodları

Kapitalist Modernitenin eleştirisi üzerinden Demokratik Modernite’nin kodları

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Bir hakikat yolcusu, bir öğretmen, bir yazar, bir gazeteci: Özgür Basın şehidi Hüseyin Deniz

Bir hakikat yolcusu, bir öğretmen, bir yazar, bir gazeteci: Özgür Basın şehidi Hüseyin Deniz

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Rohilat Efrîn: Saldırı varsa özsavunma haktır

Rohilat Efrîn: Saldırı varsa özsavunma haktır

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Türkiye’de çözüm süreci, Suriye’de çözüme doğru

Türkiye’de çözüm süreci, Suriye’de çözüme doğru

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

Hak savunuculuğunun bedeli!

Neyimiz sahte değil ki?

Yazar: Yeni Yaşam
9 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır