Cumhur İttifakı’nın seçim yenilgisi bildiğimizden de büyükmüş. Bütün boyutları ile görememişiz. Bu kadar büyük bir yenilgi beklemediğimizden olabilir ya da daha seçim bitmeden yapılan itirazlar da olabilir (Bir görüşe göre AKP yenilginin büyüklüğünü gözlerden gizlemek için mantıksız ve hukuksuz itirazlar yağdırdı). Gün geçtikçe yenilginin büyüklüğü ortaya çıkıyor.
Cumhur büyük bir kara delikle karşı karşıya. Özellikle cumhurun büyük ortağı AKP, yenilginin şaşkınlığını üstünden atıp toparlanamıyor. Bir aydır olan bitenin esbabı mucizesi bu yenilgide yatıyor. Erdoğan durumu toparlamaya çalışıyor. Henüz bir ilerleme sağladığı söylenemese de, girişimleri sürüyor. Sözünü ettiğim sadece herhangi bir şehirdeki seçim sonuçlarını değiştirmek değil.
Seçimlerin bozduğu güç dengesini kendi lehine yeniden düzenlemek. Elbette İstanbul seçim sonuçlarını değiştirmek önemli, ama mümkün mü, koca bir soru işareti. (Eğer seçim yenilenirse, kara delik daha büyür diyen araştırmalar dolaşıyor ortalarda.) AKP, YSK’ye uyguladığı baskıyı her geçen gün artırıyor. Ama oradan bir sonuç çıkması zor.
Çıksa bile (seçim iptal edilse) doğuracağı problemler, şimdiyi aratacak boyutları aşabilir. Fark kapanmaz, daha büyür. Binali Yıldırım adaylıkta affını isteyebilir. Zaten gönülsüz aday olduğu söyleniyor. Yaptığı basın toplantısında saatler boyu yüzü gülmedi.
Üstelik yenilenen İstanbul seçimi, bir erken genel seçimi çağırabilir. Bu da Erdoğan için hiç hoş olmaz. Devlet Bahçeli başka ittifaklara yelken açabilir.
Erdoğan çözüm bulmaya çabalamıyor. Durumu toparlamaya çalışıyor. Çoktan kaybettiği kontrolü tekrar kendi lehine düzeltmeye çalışıyor. Son günlerde meydana gelen siyasi ve polisiye vakalar bu anlayışla ilgili. Sıra ile gidersek; Erdoğan HDP düşmanlığı üzerinde hem kendi tabanını konsolide etmeye çalışıyor, hem de muhalefeti sindirmeye çalışıyor. Muhalefetin kendi içinde bir ittifaka gitmesine engel olmaya çalışıyor.
Bir anlamda seçimden önceki beka söylemini sürdürüyor. Bu kazandırır mı? Sanmıyorum. Aynı şeyi yaparak, farklı sonuç sağlamak mümkün değil.
Beka söylemi ve Kürt düşmanlığı Erdoğan’ın en büyük hatasıydı. Bu nedenle kaybetti. Aynı şeyi yaparak bu defa kazanması mümkün değil. Bir kere seçim öncesi -seçim sonrası koşullar değişmedi. Bu bir yana, Kürt siyasetini gücü Erdoğan’ın bu alanda oyun kurmasına ve kazanmasına izin vermez.
Seçim sonuçları ile ilgili tekrar tekrar konuşmaya gerek yok. Ama siyaset yapan aktörlerin bu sonucu aklından çıkarmadan hareket etmesi gerekiyor. HDP’nin seçim stratejisi ve bunun büyük bir başarı ile taçlanması, Kürt hareketine hem güç kattı hem de itibarını artırdı.
Bölgesel ve uluslararası dengeler Kürtlerin lehine. Yakın dönemde de değişecek gibi görünmüyor. Kimse sabah kalktığında ruhsal durumuna göre siyaset oluşturmuyor. Herkesin uzun vadeli planları var ve buna göre hareket ediyorlar. Kurnazlığı bir siyaset enstrümanı sanmak dar kafalılıktan başka bir şeye işaret etmez (Bakın şekil S-400’lerde görüldüğü gibi).
Belki birkaç adım atarsın ve böylece kendini dünyanın en büyük siyasi dehası sanırsın. Bu da daha büyük hatalar yapmanın yolunu açar. Demokratik bir sürece yönelmeyeceği için belki Erdoğan’ın başka yolu yok. Belki Kürt siyasetinin ve muhalefetin hata yapmasını bekliyor. Ama herkes çok dikkatli. Kimsenin hatta yapma lüksü yok ve yapmıyor. Ve herkes gördü, bazılarını yenmek mümkünmüş. Bazı şeyler değişebiliyormuş.
Soğan-sarmısakın fiyatının dış güçler tarafından manipüle edildiğine halk inanmadı. Oy vermedi. Kaç seçimdir bir hikayesi olmadan seçime giren ve bir şekilde beka söylemi ile paçayı kurtaran AKP, bu defa paçayı kurtaramadı. Çuvalladı. Erdoğan artık toparlayamayacak. Yakında dönemde AKP’den çıkacak bir veya iki parti siyaset sahnesinde yer alacak.
Bu partilerin ne kadar güçlü olacağının çok bir önemi yok. Birincisi Erdoğan kültünü parçalayacaklar. İkincisi bunların alacağı çok küçük oy oranları bile Erdoğan’ın bir daha seçim zaferi görmesine izin vermeyecek.
Birkaç yıl önce Numan Kurtulmuş, HAS Parti’yi kapatıp AKP’ye geçmişti, Süleyman Soylu DP’den AKP’ye geçmişti. Bu geçişler Erdoğan’a güç ve itibar katmıştı. Ama artık bu süreç tersine işliyor. Artık merkez kaç bir süreç işliyor ve AKP yeni yeni partiler doğuruyor.
Ekonomi de Erdoğan’ın toparlamasına izin vermeyecek. Türkiye artık çok yüksek faizlerle borç bulabiliyor, o da bulursa. Herkes IMF’nin yolunu gösteriyor. Sonuç olarak kurnazlığı siyaset bilenler, 25 yılda devasa sorunları yarattılar ve biriktirdiler. Artık bu siyasetle gidilecek bir yol kalmadı. Dünya ve Türkiye’nin verili koşulları Erdoğan tarzı bir siyasete izin vermiyor. Erdoğan’ın da bir dönüş yapması zor görünüyor.